Bölüm 47: Qi Saflaştırmanın 12. Seviyesi

avatar
2870 0

Seeking the Flying Sword Path - Bölüm 47: Qi Saflaştırmanın 12. Seviyesi


 

Çeviri: Xanaphia Düzenleme: Kharsmi

 

Qin Yun eliyle işaret etti, “Gel.”

 

Gümüş uçan kılıç havada vızıldayarak bir balık gibi ilerledi. Uçan kılıç Qin Yun’un eline kondu ve konduğu gibi 3 feet kadar bir uzunluğa ulaştı. (yaklaşık 92cm) Uzunluğu sıradan bir kılıçtan farklı değildi.

 

“Ne yazık ki kılıç devinimlerini hala kullanamıyorum.” Qin Yun’un yüzünde mütevazı bir gülümseme vardı. “Kontrol yöntemlerim anca En Saf Özüm aracılığıyla bir devinim olarak düşünülebilir.”

 

En Saf Öz eşyaları kontrol edebilirdi. Hatta çok ağır şeyleri bile kaldırıp indirebiliyordu. Ancak böyle basit kontroller En Saf Öz’ü “el” haline getirerek sağlanıyordu. Uçan Kılıç da bu şekilde kontrol edilebilirdi ama saldırısıyla ortaya çıkacak olan yıkıcı güç, En Saf Özü doğrudan fiziksel bir saldırıya aşılayarak yapılacak olan bir vuruştan çok daha az olurdu. Uçan kılıcı o şekilde En Saf Öz ile kullanmak yeterli olmazdı. Dahası gerçek uzmanların karşısına bu şekilde bir kontrol ile çıkılırsa, uzmanlar zorla kılıcı alabilirdi.

 

Bu yüzden Uçan Kılıç Dharma hazinesine sahip olan ölümsüz kılıç mezheplerindeki öğrenciler bile, kılıç devinimlerine sahip olmadığı sürece kılıçlarını sadece yakın dövüşte kullanıyorlardı!

 

“Kılıç devinimi.” Qin Yun da ilerde böyle bir şeye sahip olmayı umuyordu.

 

Kılıç devinimleri ayrıca Sahte Nüve Aşaması’nda da edinilebiliyordu. Birinin En Saf Özü’nde gerçekleşen niteliksel değişimin bir sonucuydu! Kaynak Alemi Sahte Nüve Aşaması’ndaki En Saf Öz kılıç devinimi kullanabilmeye yetecek kadar saftı. Göklerin ve yerin muazzam güçlerini, uçan kılıcın üstünde topluyordu. Bunlar kılıcın üzerinde toplandıktan sonra, sıradan fiziksel gücün üretebileceğinden çok güçlü oluyordu.

 

Yeni Doğan Alemi’nde biri kılıç devinimi kullanabilmek istiyorsa, Cennet Adam Birliği statüsüne ulaşması gerekiyordu. Cennet Adam Birliği statüsüne ulaşan kişi otomatik olarak göklerin ve yerin güçlerini topluyordu, bu sayede kılıç devinimi kullanması kolaylaşıyordu. Bu yüzden Yeni Doğan Alemi’ndeki birinin kılıç devinimi kullanabilmesinin tek yolu buydu.

 

“Sisli Yağmur Kılıcı Niyeti’ni kavrayabildikten sonra ruhum büyük ölçüde güçlendi. Şu an elli altmış feet’e kadar ruhumu yayabiliyorum.” Qin Yun düşüncelere dalmıştı gene. “Hala Cennet Adam Birliği seviyesinden çok uzağım.”

 

Kişinin ruhen ilerlemesi olabildiğince derin oluyordu. Kılıç niyetlerinin iç yüzünü kavramaları kişinin ruhunu daha da güçlendirirdi. Bu kavrayışlar ile günden güne kişinin ruhu ve yaşamı gücü büyüyordu. Genelde ruhun büyümesi çok yavaş oluyordu. Yetişimde biri Kaynaksız Dünya’ya ulaştığında, ruhunu besleyebilir hale geliyordu. Bu sayede ruhu yavaş yavaş olgunlaşıyor ve büyüyüp güçleniyordu.

 

Ruhunun büyüyüş hızıyla Qin Yun Cennet Adam Birliği seviyesine ulaşmasının bir yıl kadar süreceğini düşünüyordu.

 

“Phew.” Qin Yun’un işaretiyle balta parçaları yanına uçtu. Bir eliyle parçaları diğer eliyle İçsel Uçan Kılıcını tuttu. En Saf Özü ile kılıcı beslerken, kılıcın yüzeyi aniden daha parlak bir hale büründü ve gürültülü şekilde bir kesik attı.

 

“Pu!”

 

Boyut olarak bir tavanın kapağı kadar olan beyaz bir sıyrık, zar zor da olsa balta parçasının üzerinde gözüküyordu.

 

“Uçan Kılıcın sadece keskinliği ilahi bir silahı kırmaya yeterli değil.” Qin Yun tekrar kesmeyi denedi. Bu sefer Sisli Yağmur Kılıcı Niyeti ile denemişti. Gümüş kılıcın üzeri sisle kaplandı ve çıplak gözle görülemeyecek bir hızla, balta parçasını ortadan ikiye ayırdı. Bir çınlamayla, kılıç parçayı ayak büyüklüğünde olacak şekilde ikiye ayırmıştı.

 

“Güzel.” Qin Yun da biraz şaşkındı. “Tüm gücümü kullanmıyordum ama En Saf Öz’ümü kılıca aktarıp kılıç niyeti kullanmamla böylesine bir güç mü ortaya çıkıyor? Beyaz Kaplan’la tekrar savaşsaydım, direkt olarak baltasını parçalayıp onu kesebilirdim.”

 

“Etkileyici.” Qin Yun'un yüzünde etkilenmiş bir ifade vardı. “Bu uçan kılıcım tamamlanmasıyla sekizinci sınıf bir Dharma hazinesi sayılacaktı. Bununla birlikte, İçsel Uçan Kılıç olduğundan, benim elimde altıncı sınıf bir Dharma hazinesiyle yarışabilir. Kılıç niyetimle birleşince, gerçekten korkutucu bir güce ulaşıyor!”

 

Bir kılıç ölümsüzü için, hiçbir Dharma hazinesi ne kadar güçlü olursa olsun, kendi İçsel Uçan Kılıç’ları kadar güçlü olamazdı! Qin Yun gibi Kaynak Alemi’ne henüz girmemiş bir yetişimci için bulabileceği en güçlü Dharma hazinesi yedinci sınıf olurdu. Ama İçsel Uçan Kılıcıyla en düşük seviye olan dokuzuncu sınıf bir Dharma hazinesi bile olsa yedinci sınıf bir hazinenin gücüne ulaşabilirdi. İçsel Uçan Kılıcını beslerken harcadığı En Saf Öz miktarı normalin onda birinden daha azdı. Bu yüzden daha rahat ve özgürce beslemişti.

 

Böylelikle, bir Dharma hazinesi ne kadar güçlü olursa olsun, İçsel Uçan Kılıçlarla kıyaslanamazlardı.

 

Qin Yun’un İçsel Uçan Kılıcı altıncı sınıf bir Dharma Hazinesi kadar güç üretebiliyordu.

 

Qin Yun birden haykırdı, “İçsel Uçan Kılıcım ile Sisli Yağmur Kılıcı Niyetim birleşince İlahi bir silahı bile kolaylıkla ikiye ayırabiliyor.  ‘Yetişim dünyasında Tek bir kılıç tüm Dharmayı yerle bir edebilir.’ Sözü gerçekten de kılıç ölümsüzlerine layık. Anca bugün kılıç ölümsüzlerinin gücünü anlayabildim!”

 

Qin Yun geçmişte kılıç ölümsüzlerinin ne kadar güçlü olduğunu anlayamıyordu. Bunun nedeniyse kullandığı silahların ölümlü silahı olmasıydı. Kullandığı kılıç teknikleri de kendi kendine bulduğu tekniklerdi. Ofansif olarak güçlüydü çünkü Sisli Yağmur Kılıcı Niyetini anlayabilmişti. Ama hiçbirinin Kılıç Ölümsüzlüğü Mirası ile ilgisi yoktu. Bunla alakalı sahip olduğu tek şey En Saf Özdü.

 

Ama bugüne kadardı!

 

İçsel Uçan Kılıcı tamamlanmıştı ve kılıç niyetiyle birleştiğinde, Qin Yun’u derinden etkilemişti. Şimdi tekrar Beyaz Kaplan ile karşılaşsaydı, on vuruşta canını alması mümkündü!

 

“İçsel Uçan Kılıç kendiliğinden çok keskin ve ayrıca Sisli Yağmur kılıç ışınları üretebiliyor.” Qin Yun elindeki gümüş kılıcı nazikçe sağ sola sallıyordu. Kendiliğinden kaybolmadan önce etrafa yayılan ruhani kılıç ışınları, bulanık sisli yağmuru andırıyordu.

 

“Geri gel.”

 

Düşüncesiyle, elindeki gümüş kılıç eriyip koluna karıştı ve kayboldu.

 

Ağzını açtığında, dışarı bir kılıç ışını fırladı. Havada durdu ve İçsel Uçan Kılıca dönüştü.

 

“Kılıç ölümsüzlerinin ağızlarında Samanyolu’nu zaptedebildikleri söyleniyor.” Dedi Qin Yun gülümseyerek. “Ancak İçsel Uçan Kılıcında uzmanlaşmış biri bunu yapabilir. Ama ağzımdan uçan kılıç tükürme niyetim yok.”

 

Savaş alanında düşmanını kandırmak için kasıtlı olarak yapmadığı sürece, neden biri ağzından kılıç tükürme ihtiyacı duysun? Unut gitsin.

D.N: Çok işe yarar bence. Ağzınla kullanırsın zoro gibi.

 

 

Qin Yun tekrar yatağına bağdaş kurarak oturdu ve uçan kılıcı dantianına geri döndü. Bir kılıç topu haline geldi ve geniş dantiandaki En Saf Özü emmeye başladı. Her seferinde çok az miktarda En Saf Öz işliyordu ama bıraktıkları daha saf ve daha parlak hale geliyordu.

 

İçsel Uçan Kılıç tamamlandığında, vücuda En Saf Öz yetiştirmede yardımcı da oluyordu. Qin Yun ilk kez İçsel Uçan Kılıcı saflaştırmayı tamamladığı için o gece yetişimi sırasında büyük bir gelişme kaydetti.

 

Dışarda hava aydınlanmaya başladığında, Qin Yun’un bedenindeki En Saf Öz, kılıç topunun tekrar eden döngüleri sonrasında daha da saf hale gelmeye başlamıştı. Dantianında akan En Saf Özü doğal ve kararlı bir girdapa dönüşmeye başlamıştı. Qin Yun neşe içindeydi. “Pıhtılaşmış En Saf Öz Girdabı mı? Nihayet Qi saflaştırmada on ikinci seviyeye girdim. Artık kendimi daha da geliştirmeliyim! En Saf Özümün girdabın içinde pıhtılaşmasına izin verince, sonunda Sahte Nüve’ye dönüşecek.”

 

Qi saflaştırmada on ikinci seviyeden, Sahte Nüve Aşaması’na geçmek çok zordu. Ancak Sisli Yağmur Kılıcı Niyetini çoktan kavradığı için, darboğazı atlatması çok zor olmayacaktı. Zamanla, azar azar, En Saf Özü değişecekti. Ama acele ettirebileceği bir şey değildi.

 

"Weng!"

 

Gözlerini açtığında odasına güneş ışınları çoktan dolmuştu. Qin Yun duyguları kabarmış haldeydi.

 

Önceki gece İçsel Uçan Kılıcını tamamlamıştı ve bu sayede, Qi saflaştırmada on ikinci seviyeye ulaşmıştı.

 

Qin Yun’un gözleri parlıyordu, “Su Tanrısı. Bekle bakalım ölümün yolda.”

 

Zaman hızla akıp geçti ve takvimler ayın yirmi beşini gösteriyordu. Qin Yun ve Yi Xiao’nun ayrılmasından önceki son geceydi.

 

Qin Malikanesi.

 

Qin Yun, annesi, babası, abisi, yengesi ve yeğenleriyle hep beraber akşam yemeği yiyordu.

 

“Bu benim.”
“Ama ben de istiyorum.”

 

İki afacan kendini yemeğe iyice kaptırdığından ağızları yağ içindeydi.

 

Abisi Qin An, “İkinci kardeş, böyle birçok lezzeti hazırlamışsın gerçekten çok cömertsin. Shuyan ve Shubing çocuk masasında kendileri yiyebilirdi. Şimdi ortalık karışacak.” derken yüzü gülüyordu ama çocuklarının yaramazlıkları yüzünden kızmıştı.

 

Qin Yun ağızları yüzleri kirlenmiş yeğenlerine bakarken, “Böyle hep beraber yemek daha eğlenceli.” dedi.

 

Afacanların ikisi de neredeyse üç yaşındaydı. Qin Yun’a alıştıktan sonra ondan hiç çekinmez olmuşlardı. Amcalarına şımarabiliyorlardı.

 

Qin Yun ikisine baktığında aklına abisinin ve kız kardeşinin küçüklükleri geldi. “Küçük kardeşim...” Qin Yun’un kalbi sanki iğne batırıyorlarmış gibi sızlamıştı. “Az kaldı, yarın intikamını alacağım.”

 

“Siz ikiniz acele etmeyin bakayım, öyle koca koca parçaları yutmaya çalışırsanız boğazınızda kalır. Getirin ayırayım sizin için.” Changlan torunlarının tavuklarını küçük parçalara bölerken bir yandan da neşeyle kıkırdıyordu.

 

“Bana da! Bana da!”

 

“Ben kemiklerini de istiyorum.”

 

“Etini yesene kemiği niye lazım.”

 

İki afacan ailenin neşesiydi adeta.

 

Qin Yun, kenara oturmuş bu huzurlu manzarayı izlerken bir yandan da şarabını yudumluyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr