3. Bölüm - Karamel

avatar
256 0

Salvator: İsyan - 3. Bölüm - Karamel


"Savaş alanında atın üstünde, uzun saçlı, saçı arkadan kuyruk yapılmış, kirli sakallı ve son derecede yakışıklı bir adam şimşek hızında ilerliyordu, bu adam Salvator Eedot'tu. Salvator atın üstünde ayağa kalktı, ellerini havaya açtı, havada sanki açılan bir delik kapanıyormuş gibi kara bulutlar toplanmaya başladı, kısa süre sonra düşman askerler, durumu anladı ve çatışmadan geri çekilmeye başladı. Fakat nafileydi, kara bulutlar çoktan 10 kilometre çapında bir daire oluşturmuştu, kaçmak, düşman için bir hayaldi. Salvator elini havadan geri çekti, gözlerini kapadı, o sırada atı düşman askerlerinin arasına girmişti bile, Salvator süvari kılıcını çekti, atın üstünde oturur pozisyona geldi, gözleri kapalı şekilde düşman askerlerini biçmeye başladı. Gökyüzü ağlamaya başladı, öyle bir yağış vardı ki sanki Kadim Su Leoparı yeryüzüne ayak basacaktı. İlk şimşek sesi duyuldu, gökyüzü ağlamanın yanında çığlıklar atmaya başladı, Salvator gözünü açtı, hızla giden atını durdurmak için, tek eliyle atın ağzındaki ipi çekti, at yavaşladı ve şahlandı. Tam o sırada gökyüzünden ilk yıldırım düştü, devamında düşman askerlerinin başına muazzam bir yıldırım yağmuru yağmaya başladı, kısa sürede etraftan insan çığlıkları duyulmaya ve yanan et kokusu gelmeye başladı. Eedot İmparatorluğu bu savaş ile resmen bağımsızlığını kazandı." Yaşlı Yao, uzun bir hikayeyi bitirdikten sonra soluklandı.

"Gerçekten çok güzel hikaye anlatıyorsun Yao amca!" Arte, hâlâ dinlediği hikayenin heyecanından çıkamamıştı.

Arte, hâlâ çocuktu ve gördüğü her şeyi sorguluyordu.

"Peki Yao amca, İmparator Salvator hangi ülkeden buraya geldi?" Arte, meraklı bir şekilde sordu.

"Hmm, güzel soru, bunun cevabını bilmiyorum ama tahminlerim var." Yaşlı Yao, hafif düşündü ve devam etti "Eedot İmparatorluğu kurulmadan önce, yaşadığımız bölgeyi Büyük İners İmparatorluğu yönetiyordu, bu yüzden yaşadığımız bölge İners Bölgesi diye geçer, İmparatoru kedilere düşkünlüğü ile meşhurdu, hatta kedi heykelleri diktiği ile ilgili rivayetler var." dedi Yaşlı Yao.

"Yani İmparator Salvator, Büyük İners İmparatorluğundan mı geliyor?" diye sordu Arte.

"Muhtemelen evet, devasa büyü gücüne bakarsak soylu veya prens olabilir." Yaşlı Yao, bilirkişi gibi konuştu.

"Yani Eedot İmparatorluğu, İners Bölgesindeki diğer 5 ülke ve Büyük Terra Ormanı, Büyük İners İmparatorluğunun bir parçası mıydı?" Arte, şaşkın bir şekilde sordu.

"Evet, öyleydi." Yaşlı Yao, kendinden emin şekilde konuştu.

"Büyük İners İmparatorluğu bu kadar güçlüyse, o zaman nasıl yıkıldı?" Arte, yorulmadan sorularına devam ediyordu.

"Bu da başka bir günün hikayesi olsun, bugün bu kadar yeter Arte." Yaşlı Yao, yorgun bir şekilde konuştu.

"Ama.." Arte, üzüntüsünü gizlemedi "Peki öyle olsun, ama yarın devam edeceksin değil mi?" Arte, duygu sömürüsü yaparcasına sordu.

"Evet, evet ederim." Yaşlı Yao, gerçekten yorulmuştu.

Arte bunu duyduktan sonra yüzündeki ifadeyi sildi ve bulundukları ara sokaktan dışarı çıktı.

'Burada yaşamaya başlayalı en fazla 1 ay oldu ama hâlâ enerjisinden biraz bile kaybetmedi.'  Yaşlı Yao iç geçirdi.

Arte, orta halli bir mahallenin sokaklarında 1 aydır yaşıyordu yaşıyordu, buradaki dükkan sahipleri ile şimdiden kötü zamanlar geçirmişti, pis görüntüsü yüzünden sokaktan geçtiğinde herkes ona bakıyordu.

Fakat Arte ona bakan gözleri pek umursamıyordu, daha çok etrafı keşfetmek istiyordu, belki de bir gün dinlediği hikayelerdeki kahramanlar gibi olmak istiyordu ama kendisi geçmişini bile hatırlamayan bir sokak çocuğuydu, yine de ümidini asla kesmeyeceğine kendine söz verdi.

Kafasından bunlar geçerken Arte, mahallenin ortasındaki meydana yaklaşıyordu.

"Orospu çocuğu gel buraya!" Arte'nin arkasından yüksek sesli bir küfür geldi.

Arte arkasını döndü, arkasını dönmesiyle yere düşmesi bir oldu, Arte ne olduğunu anlayamadan yere kapaklandı, kendini hızlıca toparladı ve ayağa kalktı. Önünde 2 tane büyük cüsseleri adam var olan tüm güçleri ile koşuyordu, kovaladıkları kişi adamların cüsseleri yüzünden gözükmüyordu.

Arte merakına yenik düştü ve arkalarından koşmaya başladı, küçük bir koşturmadan sonra çıkmaz bir ara sokağa daldılar.

"Orospu çocuğu ver o çaldığın şeyleri!" üzerinde mutfak önlüğü olan adam konuştu. İki koskocaman adam ara sokağı dolduruyordu.

"Eğer çaldıklarını geri verirsen seni yakmamayı düşünebilirim." kaslı olan adam, parmağından ateş çıkardı ve ciddi şekilde konuştu.

Adamlar öne doğru ilerlemeye başladı.

"Bak küçük kız son kez söy.. Ahh!" üstünde mutfak önlüğü olan adam, sırtındaki Arte ile yere yuvarlandı. Arte hızlıca kendini toparladı, adamın üstünden kalktı ve kız çocuğunun önüne geçti.

"Gücünüz kıza mı yetiyor ulan? İt herifler sizi!" Arte, sinirli şekilde bağırdı.

"Ulan gerizekalı velet, koruduğun kız hırsız!" kaslı adam, sinirli şekilde bağırdı.

"Hırsız olması, sizin ona işkence edebileceğiniz anlamına gelmiyor!" Arte, pozisyon aldı "Sen git ben onları burada tutacağım." Arte, kıza doğru döndü ve konuştu.

Kız eteğine gizledikleri ile kaçmaya başladı.

"Kaçma!" adamlar, Arte'yi yere düşürüp kızı kovalamaya çalıştılar fakat Arte ayaklarını tuttu.

"Ulan koyduğumun piçi senin yüzünden hırsızı kaçırdık!" adamlar, sinirli şekilde Arte'ye baktılar. "O zaman bu ceza sana kaldı!" kaslı adam, Arte'yi tüm çırpınmalarına rağmen yerden kaldırdı. "Sabit dur! Yoksa canın daha fazla acır!" adam kıs kıs gülüyordu.

Arte'yi tekrar sırtüstü yere yatıran kaslı adam, Arte'nin yırtık gömleğini çıkardı, işaret parmağındaki ateşi harladı, Parmağını Arte'nin sırtına yaklaştırdı, bu sırada Arte'nin bağırışlarını ister istemez artıyordu, neticede üzerinde kalıplı bir yetişkin vardı ve onu yakmaya çalışıyordu.

Arte'nin feryatları arasında kaslı adam, Arte'nin sırtının ortasına, 4 cm genişliğinde 5 tane 'X' çizdi. Arte'nin mecali kalmamıştı.

"Aslında kızın çaldığı şeylerin fiyatı kadar çizebilirim!" kaslı adam, gülümsedi fakat arkasından gelen tehlikeyi farkedemedi. 

"Ahh!" az önce kaçan küçük kız elinde küçük bir hançer ile gelmiş ve kaslı adamı bacağından bıçaklamıştı.

"Sen hâlâ burada mısın? Bir taşla iki kuş!" mutfak önlüğü giyen adam, kıs kıs gülerek kızın üzerine atlamaya hazırlanırken arkasından sinirli bir feryat geldi.

MİYAV!

Feryat eden şey Yaşlı Yao'nun kedisi Eddo'ydu! Eddo mutfak önlüklü adamın yüzüne atladı ve tırmalamaya başladı.

"Ah! Ah! Ah! Ahh!" mutfak önlüklü adam sonu gelmez şekilde bağırırken, kaslı adam kendini toparlamaya çalışıyordu. Kız daha fazla beklemeden mutfak önlüklü adamıda bacağından bıçakladı.

"Hadi ne bekliyorsun! kaçalım!" Arte, gözyaşlarını silerken, kız ona seslendi.

Arte yerden gömleğini alırken, Eddo ise tırmaladığı adamı bırakıp hep beraber koşmaya başladılar. Kısa bir koşudan sonra bir ara sokağa daldılar.

"Beni kurtardığın için teşekkür ederim!" soluk soluğa olan kız, hâlâ sırtındaki acının şokunda olan ve soluklanan Arte'ye seslendi.

Arte boş bakışlarını toparladı. "Asıl teşekkür etmesi gereken benim, sen gelmesen bana neler yapabilecekleri aklım almıyor!" Arte, yüzündeki acıyı atmaya çalışarak konuştu.

"Sırtın iyi mi? Annem hemşireydi, bana bir şeyler öğretti biraz bakabilirim istersen." kız, üzgün bir tonda konuştu.

"Teşekkür ederim iyiyim." Arte, sırtını göstermemek için konuştu.

"Lütfen yardım edeyim! Sırtın benim yüzümden bu halde!" kız, gözleri dolarken konuştu.

Arte kızı baştan sona bir süzdü, karamel rengi saçları, ela renkli gözleri vardı, yanakları, vücudunun geri kalanına nazaran daha tombuldu, Arte'nin yaşlarındaydı. Arte, kızı üzmek istemedi, elindeki gömleği ile sırtını kıza doğru döndü.

"O kadar ciddi durmuyorlar, iz kalmasını önleyemesemde acısını azaltabilirim." kız, ümit dolu şekilde konuştu ve gözlerini kapadı, ellerinde su toplanmaya başladı. Arte gördükleri karşısında şaşırdı.

"Sen bir büyücü müsün?" Arte, şaşkın şekilde konuştu.

"Annem ve bende iyileştirici tipi su büyücüsüyüz." kız, yanakları kızararak konuştu, bu sırada ellerini Arte'nin sırtına değdirdi, soğuk su Arte'yi iğneledi.

"Annen bir hemşire, hem de iyileştirme büyüsü olan bir hemşireyken neden hırsızlık yapıyorsun ki?" Arte sıkkın bir şekilde sordu.

"Annem ve babam, bundan 2 sene önce sebebini bilmediğim şekilde öldü, babam ve annem yetimhanede tanışmıştı, bu yüzden abim ile tek kaldık, geçinmemizin başka yolu yok." kız gözlerinden yaş gelerek hikayeyi tamamladı.

"Ben özür dilerim sormamalıydım." Arte büyük bir pot kırdığını anladı.

"Sorun değil." kız, kendini toparlamaya çalıştı "Ben de annem gibi hemşire olacağım!" kız, kendinden emin bir şekilde konuştu.

"Ömrünü zindanlarda geçirirsen bu biraz zor gibi gözüküyor." Arte, iğneleyici bir şekilde konuştu.

"Hayır! Normalde tek başıma hırsızlık yapmam, fakat bugün abim başka bir yerdeydi." kız, Arte'nin iğneleyici konuşmasına aldırmadı.

"Ne kadar da kabayım! kendimi tanıtmadım, benim adım Abigail ama herkes bana Karamel der!" Karamel, heyecanlı bir şekilde konuştu.

"Ne kadar gerçek adımı bilmesem de.. Herkes bana Arte der, tanıştığıma memnun oldum Karamel." Arte, sakinliğini koruyarak konuştu.

Arte ve Karamel konuşurken, Karamel ellerini Arte'nin sırtından çekti.

"Elimden geleni yaptım ama hâlâ kendimi sana borçlu hissediyorum." kız, sıkkın şekilde konuştu, fakat bu hali o kadar uzun sürmedi, 2 nefes sonra gözleri parladı.

"Bu hançeri seni yakan demirciden çalmıştım." Karamel, üstü hâlâ hafif kanlı olan hançeri, deriden yapılmış kabına koyarak Arte'ye uzattı.

Arte hançeri aldı ve incelemeye başladı, deri kabından anlaşılacağı üzere kavisli bir hançerdi, tahtadan yapılma bir sapı vardı. Arte, demircilikten fazla anlamasa da, hançerin üzerindeki güzel işçiliği kavrayabilirdi.

"Hediyen için gerçekten çok teşekkür ederim!" Arte, heyecanlı ve mutlu şekilde konuştu.

"Bu arada nerede yaşıyorsun?" Karamel, merakını içinde tutamadı ve sordu.

Arte, etrafına bir baktı burası gayet tanıdıktı, koşarken yanlışlıkla yaşadığı ara sokağın 2 yan tarafındaki sokağa girmişti.

"Hmm, bu sokağın 2 sağ tarafındaki sokakta." Arte, emin şekilde konuştu.

"Tamam, tekrardan beni kurtardığın için teşekkür ederim! Görüşürüz!" Karamel, hızlıca koşmaya başladı.

"Hey! Peki sen nerede yaşıyorsun?!" Arte, sesini duyurmak için bağırdı fakat Karamel onu görmezden gelip koşmaya devam etti.

'Bu tuhaftı' Arte, iç geçirmeden duramadı.

Hava kararmaya başlamıştı bile, Arte yırtık gömleğini giydi, bulunduğu sokaktan çıkıp yavaş adımlarla yaşadığı sokağa ilerledi, onu orada Yaşlı Yao ve onun kucağındaki battaniyenin üstünde yatan Eddo karşıladı.

"Hoş geldin Arte! Günün nasıl geçti?" Yaşlı Yao, güler yüzlü bir şekilde sordu.

Arte, başından geçenleri bir bir anlattı, Yaşlı Yao'nun yüzündeki gülümseme yerini kaygıya bıraktı. Ayağa kalktı ve Arte'nin sırtını incelemeye başladı. 

"5, 6 yaşlarında bir kıza göre gerçekten iyi bir yeteneği varmış!" Yaşlı Yao, Arte'nin yaşlarında bir kızın büyü kullandığını öğrenince zaten şaşırmıştı ama bu kadar da yetenekli olmasını beklemiyordu. 

"Bu arada sana bir hediyem var!" Yaşlı Yao, hevesli bir şekilde konuştu. 

Arte'nin meraklı gözleri Yaşlı Yao'nun elindeki kutuya kaydı. 

"Bu bir okuma yazma öğrenim seti! Her zaman ben hikâye anlatacak değilim ya, biraz da sen oku." Yaşlı Yao, güler yüzüyle konuştu. 

"Çok teşekkür ederim Yao amca!" Arte, yüzündeki heyecanlı ifade ile kutuyu açtı içindekileri kurcaladı ve öğrenmeye başladı. 

Bugün çok yorulmuştu biraz daha çalıştıktan sonra uyuyakaldı. 

Sabah gün ışıkları ağarırken Arte, uykusunu almış bir şekilde ayağa kalktı ve ara sokaktan dışarı yürüdü. 

"Hey! Arte sen misin?" ara sokaktan çıkar çıkmaz sokağın yanındaki duvara yaslanan biri Arte'ye seslendi. 

"Evet, bir sorun mu vardı?" Arte, biraz gerilmişti karşısındaki 14, 15 yaşlarında bir gençti. Genç, elini belindeki çantaya uzattı, Arte tetikte bekliyordu, fakat beklediği gibi olmadı. 

"Bu kremi Karamel gönderdi, yarana sürmen gerektiğini belirtti, acısını azaltırmış." Arte, üstündeki gerginliği attı, güler yüzlü şekilde kremi aldı. 

"Benim yokluğumda kardeşime göz kulak olduğun için teşekkür ederim." genç, elini uzattı.

"Benim adım Krynt, soyadım ise Belltower." Arte, Krynt'in uzattığı eli sıktı. 

"Benim adımda Arte, memnun oldum." ikili güler yüzlü şekilde el sıkıştı. 

"Dün karşılaştığınız adamlara dikkat et, tehlikeli insanlardır." Krynt, gitmeden önce Arte'yi uyardı, sonrada yavaşça uzaklaşmaya başladı. 

 Arte ise kremi sürmek için Yaşlı Yao'nun uyanmasını beklemeye başladı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44592 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr