Bölüm 741: Ses Aktarma Sanatı

avatar
1558 35

Release That Witch - Bölüm 741: Ses Aktarma Sanatı




Çevirmen: Lodos

Roland, Anna'yı kucağında tutarken alnındaki ince ter boncuklarını siliyordu.


Loş ışıkta hala yüzündeki çekici kırmızılığı görebiliyordu.


Rüya Dünyası hakkında son konuştuklarından beri Anna'nın yatak konularında daha istekli hale geldiğini düşünüyordu. Bazı yeni numaralar da öğrenmeye çalışmıştı. Ancak ilerlemesi kitaplardan öğrendiğinden çok daha yavaştı. Anna'nın beceriksiz ve ciddi tavrı Roland’a tamamen yeni bir deneyim yaşatıyordu. Görsel zevkinin duyusal deneyiminin çok ötesine geçmesine engel olamıyordu. Ancak deneyimli olmasından dolayı bir üstünlük duygusu hissediyordu.


Tabii ki, eğlenceli zamanlar geçirdikten sonra hikâye anlatma seansını asla kaçırmazlardı.


Roland, Anna'nın kokusuyla kendinden geçerken bir yandan da Taquila cadılarının getirdiği haberleri ve Tanrı İradesi Savaşı hakkındaki spekülasyonlarını ayrıntılı olarak anlatmaya başladı.


“Yaşadığımız yerin anakaranın bir köşesinden daha büyük olmadığını zaten bilmemize rağmen aslına bakarsak dağların altına dağılmış tamamen farklı medeniyetlerin olmasını beklemiyordum. Bu dünya gerçekten bilinmeyenlerle dolu!” diyen Anna içini çekti ve devam etti: “Belki bir gün, denizin ötesindeki dünyada ne tür sırların saklı olduğunu görmek için o uzak diyarlara da adım atabiliriz.”


“O günün geleceğine söz veriyorum.” diye yanıtladı Roland içten bir gülümsemeyle.


Deniz yoluyla seyahat edemiyor olsalar bile, yine de üzerinden uçabilirlerdi. Teleskopla görülebilen herhangi bir kara parçası çok da uzakta olmazdı. İçten yanmalı motora sahip oldukları sürece, büyük hava gemileri bile kullanabilirlerdi.


“Ama Tanrı gerçekten var mı? Birbirimize karşı savaşmamıza neden olan kalıntılar bırakıyor ve belki de şimdi bizi bir yere geçmiş izliyor.”


“Korkuyor musun?” diyen Roland onu kendine daha da çok çekmeye engel olamadı.


“Hayır, ona teşekkür etmek istiyorum.”


“Ne için?” diye soran Roland biraz şaşırmıştı.


“Seni bana o gönderdi.” diyen Anna yukarı bakarak böyle fısıldadı.


Roland gözlerinde dalgalanan mavi gölü gördü. Anna’nın gizlenmemiş duygularını gözlerinden okuyabiliyordu.


Kalbinde sıcacık bir akım hissetti.


“Her zaman seninle olacağım.”


“Ama her zaman benimle kalamazsın.”


“Ben...”


Anna, Roland daha konuşmasını bitiremeden onun ağzını kapattı.


“Sen kralsın ve aynı zamanda da şeytan ordusu ile savaşacak ordunun gelecekteki komutanısın. Neverwinter'da nasıl sonsuza kadar kalabilirsin ki? Sadece kişisel arzularım için seni sürekli yanımda tutamam. Cephede savaşan askerler senin varlığını görmeli… Ayrıca diğer şehirlerdeki halkınız da onlarla birlikte olmanı istiyor.” dedi usulca Anna: “Roland… Ben senin böyle hikâyelerini dinleyebildiğim için zaten çok memnunum.”


Roland bir an sessiz kalmıştı: “Haklısın. Ama gelecekte nerede olursam olayım, hikâyelerimi her zaman duyabileceksin... Sana söz veriyorum.”


Anna sözlerinin ardındaki anlamı duymuş gibi gözlerini kırpıştırdı: “Dinleme Mührü olmadan mı?”


“Kesinlikle.” diyen Roland, başıyla onayladı.


Dinleme Mührü aracılığıyla iletişim kurmak zorunda kalırlarsa aşk sözlerini nasıl dile getirebilirlerdi ki zaten?


“Ne yapacaksın?”


“Sana yarın haber vereceğim.” diyen Roland dönüp Anna'nın üstüne uzandı. Sonra da boynunu öptü. Ve boynundan köprücük kemiğine kadar kayarak ince, sıkı teninde belirsiz bir iz bıraktı: “Ama şimdi sıra bende.”


Bir kez daha bir oluyorlardı. Tatlı nefes alıp verme sesleri ise uzun süre yükselip alçalmıştı.



Ertesi gün kendine gelmiş olan Roland kahvaltıdan sonra Anna ile Kuzey Yamaç Dağı'nın arka bahçesine gitti.


“Günaydın Majesteleri…” diyen Lucia belli ki sabah erkenden gelmişti. İşini bir kenara bırakıp Roland’ın önünde eğildi.


“Günaydın Majesteleri! Günaydın Anna Abla! Bülbül Abla!” diyen Ring ablasının hareketlerini takip etti ve neşeyle eğildi.


Roland elini bir gülümsemeyle salladı ve fazla resmi olmaları gerekmediğini gösterdi. Sonra tezgâha yürüdü ve üzerine bir desen çizmeye başladığı bir parça beyaz kâğıt çıkardı. Taquila'dan sağ kurtulanlar Batı Bölgesi’ne taşınmadan önce Anna'ya verdiği sözü yerine getirmeyi amaçlıyordu. Anna ile herhangi bir zamanda büyü olmadan konuşmak için kullanabilecekleri bir iletişim aracı…


Bu araç, kablolu telefon olacaktı.


Telefonun prensibi çok basitti ve elektromanyetik indüksiyonun en temel uygulamasını içeriyordu: Ses dalgası, ses tüpündeki metal kamışı titreştirerek manyetik alanda oluşan manyetik akının değişmesine neden olur ve sonunda dalgalanarak indüklenen bir akım üretirdi. Kulaklık ise, tam tersine, elektromanyetik bobin tarafından üretilen manyetik kuvveti zarı titreştirmek ve akımı sese dönüştürmek için kullanacaktı.


Başka bir deyişle temelde bir jeneratör veya elektrik motoruyla aynıydı. Sadece elektrik motorunun titreşimi bir yöne çevirmesi ve çok daha büyük bir güce sahip olması dışında…


Anna, Roland fikrini ve tasarımını anlatır anlatmaz, bu benzeri görülmemiş arama aracının nasıl çalıştığını anlamıştı.


“Gizemli Ay ve Soraya'yı alayım ben!” dediği sırada gözleri heyecanla parlıyordu.


“Elektrik akımı… Sesle mi değişecek?” diyen Bülbül her ne kadar Roland'ın söylediklerini duymuş olsa da hala yüzünde boş bir ifadeyle bakınıyordu. Lucia'nın anlayıp anlamadığını görmek için döndüğünde Lucia'nın da boş boş bakındığını fark etti.


“Elektrik ve manyetizma birbirlerinden kaynaklanıyor ve manyetizma güce dönüşüyor. Anlıyorum.” diyen küçük kız Ring bile bilgisini göstermişti: “Abla… Fiziğe Giriş'in ikinci bölümündeki bir şeyden mi bahsediyorsun?”


Tüm bu tepkiler birdenbire Bülbül’ü hayal kırıklığına uğrattı. Morali düşerek bir kurutulmuş balık aldı ve sisinin içine daldı.


Roland kahkahasını tutamamıştı. Prensip basit olsa da işlevsel bir telefon yapmanın o kadar kolay olmadığını ve sorunun sinyal iletiminde yattığını biliyordu.


Elektrik sinyali mesafe uzadıkça zayıflayarak yok olabilirdi.


Telefonun icat edildikten sonraki ilk aşamalarında yaygın olarak kullanılamamasının nedeni buydu. Arayanlar arasındaki mesafe çok uzun olduğunda bir tarafın diğer tarafın ne dediğini tam olarak duyması zorlaşıyordu. Telefon, sinyali yükseltebilecek elektron tüpü icat edilene kadar yaygın olarak kullanılmamıştı.


Roland elektrik konusunda pek de iyi değildi. Bu nedenle yazdığı kitaplarda çok değinmemişti bu konuya… Ve şu anda Rüya Dünyası’nın yardımına sahip olmasına rağmen yine de bir elektron tüpü yapmayı oldukça sorunlu buluyordu.


Sinyali yükseltmek niyetinde olmadığından dolayı bunu başarmanın tek bir yolu vardı: Zayıflamayı azaltmak.


Örneğin, telin boyutunu artırmak ve rotadaki sinyal kaybını azaltmak gibi…


İlkini başarmak çok basitti. Gerekli bakır tel, Anna'nın siyah alevleri tarafından doğru bir şekilde işlenebilirdi. Rüya Dünyası'ndan edindiği bilgilere göre 4 mm çapında bir tel, tekrarlayıcı olmadan 50 veya 60 km'lik bir iletişimi sürdürmek için kullanılabilirken, genel telefon bağlantı kablosu sadece 0,4 ila 0,6 mm çapındaydı. Kalın kabloyu kullanmak biraz ziyan olsa da, bir sinyal amplifikatörü yapma zorunluluğunu etkili bir şekilde önleyebilirdi.


İkincisi ise, eksendeş bir kablo ile elde edilebilirdi. Buradaki eksendeş kablo, elektrik sinyalinin sapmasını en aza indirmek için; telin yalıtım malzemeleri ile kaplanması ve bir Faraday kafesine dönüştürülen iki tel tarafından sıkıştırılarak bir metal ağ tabakası ile sarılmasıyla yapılacaktı. Telefon yaygın kullanıma geçmeden önce metal tabakayı sarma teknolojisi henüz olgunlaşmamıştı. Bu yüzden insanlar, sinyal kaybını azaltmak için teli spiral olarak sarılmış bir bobin muhafazasıyla üst üste getirmek anlamına gelen yükleme bobinini kullanmışlardı. Ancak Roland'ın, Anna'nın işleme becerisine ve Soraya'nın onu tek adımda tamamlayabilecek özel kaplamasına sahip olması nedeniyle bu kurala uymasına gerek yoktu.


...

İlk kısımda biraz terledik sanki 

Baya baya telefon icat ediliyor yani ha? Roland büyük adamsın be! Sondaki bilimsel açıklamaların ne olduğunu bilen kraldır bu arada JJJ Her neyse… Okumaya devam!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 


 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr