Bölüm 699: Sakinleştirilemez Bir Ruh Hali

avatar
1607 35

Release That Witch - Bölüm 699: Sakinleştirilemez Bir Ruh Hali




Çevirmen: Lodos

76 Numara oturma odasına girdiğinde diğer dört cadı yuvarlak masanın etrafında oturmuş hizmetçinin getirdiği yemekleri yiyorlardı.


“Günaydın!” diyerek ilk konuşan kişi Amy olmuştu: “Gel de kahvaltı yap. Ekmeğin yanında bu sefer kızarmış yumurta ve süt de var! Uzun zamandır böyle şatafatlı bir yemek yememiştim.”


“Tabii…” diyen 76 Numara, Amy'nin yanına otururken yüzüne de mutlu bir ifade yerleştirmişti. Lezzet duygusunu kaybettikten sonra yemek sadece hayatı sürdürmek için tüketilen bir şey olmuş ve bu yemek yeme süreci de işkenceye dönüşmüştü. Yüzlerce yıldır bu rahatsızlıktan muzdaripti. Ona çöp gibi gelen o tatsız yiyecekleri sakince yutması gerekiyordu sadece… Sonrasında da önceki anılarına dayanarak tepki veriyordu: “Bu gerçekten çok lezzetli!”


“Değil mi?” diyen Amy biraz yumurta çiğnerken mırıldandı: “En son kızarmış yumurta yediğimden beri bir yıldan fazla zaman geçti.”


“Şikâyet etme… Sen en azından bir yıl önce yedin.” dedi Kırık Kılıç: “Ben neredeyse 10 yıldır kızarmış yumurta yemedim.”


“Ee…” diyen Annie boğazını temizledi: “Hiç kızarmış yumurta yemeyen biri var burada…”


“Kim?” diye aynı anda sormuşu üçü de…


"Ben.” diyen Annie eliyle kendisini işaret ederek devam etti: “Köyümdeyken komşumuz yaşlı bir tavuk sürüsü yetiştiriyordu. Ben de hep tadına bakabilmek için kümesten bir yumurta çalmak istiyordum. Bir keresinde denedim. İlk ve son denememdi. Babam bunu yaptığımı fark edince neredeyse beni oklava ile ölümüne dövmüştü.”


Hero saygılı bir sesle: “Baban dürüstmüş.” dedi.


“Dürüst mü?” diyen Annie, omuzlarını silkti ve devam etti: “Sadece komşunun beni bulup tazminat talebinde bulunmasından korkuyordu. Çaldığım yumurtaları ise… Babam ve küçük erkek kardeşim yedi.”


Oturma odası anında kısa bir sessizliğe bürünmüştü.


“Ee… Hadi kahvaltımızı yapalım.” diyen Hero biraz utanmış şekilde konuyu değiştirdi.


“Pff…” diyen Amy ilk kahkahayı patlatmıştı: “Hahaha! Demek öyle olmuş! Hahah…”


Amy güler gülmez diğer cadılar da kahkahalarını engelleyememişlerdi.


76 Numara bile elinde olmadan gülümsedi. Bu kadar uzun süre hayatta kalmak için mücadele ettikten sonra bu cadılar sonunda huzurlu bir yuva bulabilmişlerdi. Buradan Taquila’nın altın çağının özünü tekrar görebilecekmiş gibi hissediyordu.


Hayır, artık özü değildi. Kendi kendine Neverwinter'ın yeni Kutsal Şehir olacağını ve cadıların da ihtişamlarını geri kazanacaklarını söyledi.


Çünkü Seçilmiş Kişi ortaya çıkmıştı.


“İyi uyumadın, değil mi?” diyen Amy, 76 Numara’nın gözlerinin köşesini silmek için elini uzattı: “Gözlerinin altında koyu halkalar var.”


“Belki olabilir…” diyen 76 Numara başını eğdi: “Dün gece uyuyamayacak kadar heyecanlıydım.”


Ruhunu yenilemek için sadece iki saat derin uykuya ihtiyacı olsa da günlerce uykusuz devam edemezdi ne de olsa… Ve bir ruh aşırı kullanıldığında bu etkiler fiziksel beden yansırdı ki bu da cadılar için büyük bir tabuydu. Sonuçta vücutlar her türlü iyileştirilebilse de ruhlar ciddi zararlar görebilirdi.


Ama yine de nasıl uyuyabilirdi! Karanlık uyuşukluğa düşmek istemiyordu. Her şeyin sadece bir rüya olduğundan ve uyandığında Seçilmiş Kişi'nin ortadan kaybolacağından korkuyordu.


En çok ihtiyacı olan şey turuncu ışığa neden olanı bulmak ve Pasha ile temas kurmaktı.


Bu gerçekten kolay olmayacaktı.


Wendy'ye göre cadıların çoğu kale bölgesindeki Cadı Evi’nde yaşıyordu. Ancak o bir cadı değildi ve Cadı Birliği’ne katılarak da kaleye giremezdi. Kurt Yüreği Krallığı’ndan gelen bu cadılara güvenmesi de pek olası değildi.


Elbette keşfedilme riskini alarak kaleye gizlice girmeye çalışabilirdi. Bu şekilde Seçilmiş Kişi'yi onaylayabilirdi. Ama maalesef bu akıllıca bir seçenek değildi. Seçilmiş Kişi'nin kendisine inanacağından emin olmanın yanında bir de o büyüleri görebilen yeşil saçlı cadıyı geçmek epey zordu. 76 Numara aynı zamanda Seçilmiş Kişi’yi labirent kalıntılarından sorunsuzca götürebileceğinden de emin değildi. Tanrı’nın Cezalandırma Ordusu cadılarla savaşmak için doğmuştu evet… Ama ne de olsa yenilmez de değillerdi.


Ama bir de caydırıcı bir rol oynayan ve korkunç derecede güçlü olan yerel Lord da vardı. Bu Lord, Starfall Şehri'ni yenebilmişti. Yani Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu'ndaki birçok askeri eline geçirmiş olabilirdi.


Yeniden üreme yeteneklerini yitirdikleri için şeytanlar yenilse bile sayılarını yeniden güçlendirmelerine yardım edecek insanlara ihtiyaçları vardı. Yani Pasha haklıydı. Er ya da geç dört krallık ile işbirliği yapmaları gerekecekti.


Bu nedenle kesinlikle gerekli olmadıkça Taquila, Gökhisar Krallığı'na karşı gelmeyecekti.


Elbette eğer kral Seçilmiş Kişi’yi öldürmek isterse bu da 76 Numara’ya başka seçenek bırakmazdı. Kendini feda etmesi gerekse bile Tanrı İrade Savaşı’nı bastırabilecek tek kişi olan Seçilmiş Kişi’yi koruyacaktı.


“Kestir istersen daha sonra…” diyen Amy gülümsemesini saklamaya çalıştı: “Hizmetçi bize öğle ve akşam yemeklerinin de zamanında geleceğini söyledi. Yani önceki gibi dışarı çıkıp tüm günü kendimize yiyecek arayarak geçirmemize gerek yok.”


“Endişelenme… Bayan Nana beni tamamen iyileştirdi.” diyen 76 Numara göğsünü okşarken enerjisinin de yenilenmiş olduğunu belirtti. Sonra bir an tereddüt ederek sordu: “Leydi Wendy size daha sonra Neverwinter’ı mı gezdirecek? Ben… Ben yalnız kalmak istemiyorum.”


Amy de anında: “Bizimle gelebilirsin.” diye cevap vermişti.


“Fakat…”


“Endişelenme. Sokaklarda takılabiliriz. Artı; gelirsen Hero'nun taşınmasına yardım edebilirsin.”


“Seni anlıyorum.” diye söze girdi Kırık Kılıç: “Ben de odada yalnız kalmaktan hoşlanmam.”


Hero, 76 Numara’ya gülümsedi: “Sana zahmet vereceksem şimdiden özür dilerim.”


“Merak etme. Bunun hakkında Leydi Wendy ile konuşacağım.” dedi Annie.


“Teşekkür ederim…” diyen 76 Numara, başını hafifçe öne eğdi.


Bu genç kuşağa dair içinde bazı sevgi duyguları barındırdığını kabul etmek zorundaydı 76 Numara… Her ne kadar savaş cadıları olarak görülmeseler de Kutsal Birlik’ten sağ kalanlar yavaş yavaş fikirlerini değiştirmeye başlamıştı. 400 yılda zenginlikten fakirliğin dibine gelmeleri ve mağaradaki umutsuz yaşamları sonrası ruh halleri değişmeye başlamıştı.


Geziye çıkacakları zaman beklentilerinin aksine Hero'yu sırayla sırtlarında taşımak zorunda kalmayacaklarını görmüşlerdi.


Wendy hassas bir tekerlekli sandalye getirmişti.


“Tekerleri geri ve ileri iterek hareket edebilirsin, döndürerek de yön değiştirebilirsin.” diyen Wendy bunu da bizzat göstermişti: “Anna ve Soraya birlikte çalışarak bir gecede yaptılar bunu… Bununla birlikte sınırlı bölgede kalma şartıyla Hero istediği yere gidebilir.”


Anna'nın adını duyan 76 Numara irkilmişti. Anna, Nana’nın yüce uyanış yaşadığını iddia ettiği kişi değil miydi? Bacaklarını kaybetmiş sıradan bir cadı için bu kadar zahmet çekiyorlar mıydı?


“Teşekkür ederim… Leydim…” diyen Hero, gözyaşlarına boğulmuştu.


“Rica ederim. Lütfen Neverwinter'ı kişisel eviniz olarak kabul edin.” dedi Wendy nazikçe: “Daha önce de söylediğim gibi; buradaki bütün cadılar sizin kız kardeşleriniz…”


Hero tekerlekli sandalyeye alışırken Annie de Cadı Birliği’nin lideri olan Wendy'e 76 Numara’nın da geziye katılıp katılamayacağını sordu.


Ancak Wendy hızlı yanıt vermemişti. Aksine dönerek 76 Numara’ya baktı. Bir dakika bekledikten sonra da başını salladı: “Elbette… Bir kişi daha fazla olsa ne olur sanki?”


Ama bu bekleme 76 Numara’yı hazırlıksız yakalamış ve tedirgin olmasına sebep olmuştu.


“İncelemem henüz bitmedi mi?” diye geçirdi içinden…


...

Demek Kutsal Birlik’ten kalanlar ittifak yanlısı… Hoşgörülü yaklaşıyorlar gibi duruyor şimdilik… Umarız düşmanlık olmadan birleşirler de bu sayede daha güçlü olurlar.

Wendy neden bir dakika duraksadı acaba? Bülbül falan bir şeye bakıyor olabilir mi? Neyse, göreceğiz… Seçilmiş Kişi kim onu da çok merak ediyoruz. Tahminlerinizi yorumlara yazmayı unutmayın!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 


 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr