Bölüm 698: Bülbül’ün Şüphesi

avatar
1585 38

Release That Witch - Bölüm 698: Bülbül’ün Şüphesi




Çevirmen: Lodos


Roland Rüya Dünyası’ndan uyandığında vakit ertesi günün sabahıydı.


Tahmininin doğru olduğunu anladığı için heyecanla ellerini savurdu sağa sola… Ruhlar Apartmanı’ndaki her evin tıpkı onun evindeki gibi bir hafıza parçasına açılan bir kapısı vardı. Ve her kapının arkasındaki dünya, Ruh Savaşı’nı kaybederek o daireye yerleşen insanların bir zamanlar en büyük umutlarını koydukları yerdi.


Prenses Garcia, son hafızasını Berrak Su Limanı’nda bırakmış olmalıydı… Hayatı boyunca çalıştığı bir yer hem de Gökhisar’ın yeni hükümdarı olmak için çıktığı yolda başlangıç noktası idi.


Garcia her an telefonu kapatabileceği için Roland kapıdan içeri girmemişti. Ne de olsa utanç verici bir pozisyondaydı ve eğer dövüşçü onu bir iç çamaşırı hırsızı olarak görseydi, bu hoş bir deneyim olmazdı. Garcia’nın dairesinden ayrılmadan önce, kendi odasındaki işe yaramaz demir kapıdan şikâyet ederek ona nazikçe hafıza portalını sormuştu. Ama Garcia’nın tepkisi oldukça soğuk, hatta sıkıcıydı.


Ya yalan söylüyordu Garcia ya da garip demir kapıyı hala fark etmemişti.


Eğer doğru olan ikincisi ise… İşte bunun üzerine düşünülmesi gerekiyordu.


Belki de Ruhlar Apartmanı’nda onun dışındaki hiçbir insanın o mühürlü hafızalara erişimi yoktu ve hafıza portalını görüp de açabilen tek kişi oydu.


Bu düşünceyi kanıtlamak basitti. Bir dahaki sefere Zero'dan mobilya odasını temizlemesini isteyecekti. O zaman anlamış olurdu işte…


Heyecan verici bir keşif olacaktı.


Asıl iş Zero tarafından yutulan şeytanlarda olduğu için Roland’ın her daireye girmesine gerek yoktu. Şeytanlar da Ruhlar Apartmanı’nın sakinleri haline gelmiş olmalıydılar. Onları bulmak ve hafıza parçalarına girmek Tanrı İradesi Savaşı hakkında bazı yararlı bilgiler bulmasına yardımcı olabilirdi.



Ofisine gittiğinde Wendy epey bir süredir onu bekliyor gibiydi.


Masanın üzerinde Kurt Yüreği Krallığı'ndan dört cadı hakkında ayrıntılı bilgiler içeren bir özgeçmiş yığını vardı. Roland genel durumu Yorko'dan öğrenmiş olsa da özellikle Kurt Yüreği Krallığı'nda yaşananlar olmak üzere bütün bir inceleme yapmak da istiyordu.


Roland, Wendy ve Scroll’un birlikte yazdıkları belgenin her sayfasını okudu. Sonunda gözlerini Annie'nin ismine dikmişti.


Epey tanıdık geliyordu bu isim… Bülbül ona hatırlattıktan sonra Roland, Bloodfang Derneği ile Kurt Yüreği Krallığı'nın cadıları arasındaki kızgın tarihi hatırladı.


Ancak Annie, özellikle alt sınıftaki yoksul insanlar arasında oldukça yaygın bir isimdi. En azından 100 kızdan beşi ya da altısı Annie ismine sahipti. Bu yüzden bu ismi defalarca duymak normaldi. Ancak özgeçmişte açıkça yazıyordu. Bu Annie, Bloodfang Derneği'ni aramış ve sadece reddedilmekle kalmayıp aynı zamanda neredeyse soylulara satılmıştı. Yani bu Annie, muhtemelen Iffy’nin bahsettiği ‘Annie Abla’ idi.


“Böyle bir tesadüfün gerçekten dramlarla dolu olduğunu söylemeliyim.”


Bir hafta önce Fjordlar’dan gelen bir haberci güvercin vasıtasıyla gizli bir mektup ulaşmıştı Roland’a… Mektupta Tilly ve diğer cadıların yolculuklarına başladıkları yazıyordu. Şimdiye kadar yolun yarısını geçmiş olmalıydılar. Acaba Iffy ile Annie bir araya geldiklerine neler olacaktı?


Her ne kadar Iffy mutluluk ve suçluluk duygularını beraber yaşasa da Acaba Annie, kendisine ihanet eden Iffy'yi affeder miydi?


Roland gizlice içini çekti ve zamanın aralarındaki travmayı iyileştireceğini umdu.


Özgeçmişi kapattı ve Wendy'ye bakarak sordu: “Bugün onlara hangi yerleri gezdirmeye karar verdin?”


“Majesteleri…” diye cevapladı Wendy: “Onlara Kuzey Yamaç Madeni, buhar makinesi montaj fabrikası ve bir de Karmaşa İçkileri fabrikasını gezdirmek istiyorum.”


Yeni cadıların Neverwinter'a alışmaları için etrafı dolaşma fikri Wendy tarafından ortaya atılmıştı. Ona göre bu yöntem, yeni gelenlerin buradaki yaşama aşina olmalarını sağlarken aynı zamanda bazı gereksiz önlemleri ve yanlış anlamaları da ortadan kaldırırdı. İki günlük bir ziyaret turunun ve bir günlük dinlenmenin ardından Cadı Birliği için olağan bir uygulama haline gelen bir sözleşme imzalayıp imzalamamayı gönüllü olarak seçebiliyorlardı. Roland cadıların yönetimini Wendy'ye bıraktığından beri, işler yavaş yavaş doğru yola girmişti.


Wendy’nin seçtiği ziyaret noktalarına bakıldığında bu yerlerin hepsi şunu gösteriyordu: Cadılar insanlarla işbirliği yapabilirler ve yardımcı cadılar savaş dışında başka amaçlar için de çok faydalı olabilirler.


Roland memnuniyetle başını salladı: “O halde tüm bu meseleyi sana bırakıyorum. Lütfen Şimşek ve Maggie'yi de yanına al. Beklenmedik bir şey olursa durumu kontrol etmene yardımcı olabilirler.”


Ne de olsa Wendy dövüşte iyi değildi ve her yeni cadı da Anna kadar iyi olmayabilirdi. Gökyüzünde onları uyarmak için uçan iki asistan ve Wendy'nin de bir tabancası olsaydı, beklenmedik acil durumların çoğuyla baş edebilirlerdi.


“Anlıyorum.”


“Bu arada… Rehber hakkında ne düşünüyorsun?” diye soran Roland, konuyu değiştirdi.


“76 Numara’dan mı bahsediyorsunuz?”


“Evet.” diyen Roland çayından bir yudum aldı. Normalde değerli zamanını sıradan bir köle üzerinde konuşarak israf etmezdi ama Yorko kızdan övgüyle bahsetmişti. Ayrıca Yorko’nun anlattığı hikâyeyi dinledikten sonra da başkalarını kurtarmak için kendi hayatını feda edecek bir hanımefendiye saygı duymuştu. Kimliğinde ve geçmişinde bir sorun yoksa ona iyi bir iş teklif etmek isterdi.


“Dört cadıyla arası iyi, özellikle de onu bir akrabası gibi gören Amy ile… Bence ise… Eğer 76 Numara kötü kalpli birisi olsaydı o kritik yol dönümüne geldiklerinde hayatı pahasına başkalarını kurtarmaya yeltenmezdi.”


“Aynı düşüncedeyiz. Peki ya Cadı Birliği'ne kâtip olarak atanırsa? Senin ofisinde sadece üç veya dört kişi vardı yanlış hatırlamıyorsam… Daha fazla görevlin olursa organizasyonu yönetmen daha kolay olacaktır.”


Bu pozisyonun ekstra herhangi bir gereksinimi yoktu. Maaş kabul edilebilirdi ve iş de oldukça kolaydı. Cadılarla iyi anlaştığı sürece bu işi yapmaya hak kazanmış sayılırdı.


Wendy gülümsedi: “İşi almaya istekliyse problem değil.”


“Hayır Majesteleri!” diye bir anda kendini belli eden Bülbül araya girdi: “Ona şu anda herhangi bir iş teklif etmeyin.”


Roland şaşkına dönerek sordu: “Bir sorun mu var?”


“Ben… Ben söyleyemem.” diyen Bülbül bir süre tereddüt ettikten sonra: “Ama bir şeylerin doğru olmadığını hissedebiliyorum.” dedi.


Bülbül’e tuhaf bir bakış atan Roland bir süre sessiz kaldıktan sonra: “Anladım.” diyerek Wendy’ye döndü: “Bu işi kenara bırak şimdilik…”


“Emredersiniz Majesteleri…”


Wendy eğilip ofisten çıktıktan sonra Bülbül endişeyle Roland'ın ellerini tuttu: “Üzgünüm Majesteleri… Ben… Çok mu ileri gittim?” diye sordu.


“Güvenlik anlamında mı?”


“Evet.”


“Yapman gereken bu…” diyen Roland, Bülbül’ün ellerine hafifçe vurarak onu rahatlattı: “Neverwinter'ın iç güvenliğinden sen sorumlusun. Bu konuda ekstra temkinli davranırsan suçlanacak kişi sen olmazsın, merak etme. Ancak senin raporlarında onun hakkında hiç kötü bir şey yazmıyor. Sorun ne o halde?”


Bunları duyan Bülbül biraz rahatlamıştı: “76 Numara yalan söylemedi evet… Benim yeteneğim de bunu doğruladı. Ama…” diyen Bülbül bir an duraksadıktan sonra devam etti: “Yabancılarla karşılaştığında normal bir köle gibi davranmadığını düşünüyorum. Yani eğer onu gözlemlemek için daha fazla vaktim olursa her şey daha güvenli olur.”


...

İyi ki Roland yakalanmamış Garcia’ya… Tam kritik yerde kesmişti bölümü yazar, neyse ki bir şey olmamış. Bu arada şeytanların dairede yaşama düşüncesi biraz garip ve absürt geliyor ama göreceğiz.

Bülbül son anda iyi araya girdi. Yoksa 76 Numara o göreve başlasaydı içeri sızması daha kolay olabilirdi. Okuyup göreceğiz bakalım neler olacak…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44342 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr