Bölüm 697: Gece Garcia ile Buluşmak

avatar
1619 35

Release That Witch - Bölüm 697: Gece Garcia ile Buluşmak





Çevirmen: Lodos

Yemeğini bitirip Zero'nun ödevlerini yapmak için odasına dönmesini bekledikten sonra Roland söz verdiği gibi 0827 numaralı dairenin kapısına gelmişti.


Birkaç kez vurduktan sonra kapı gıcırdayarak açıldı.


Yüzünde hala buz gibi soğuk bir ifade olan Garcia: “İçeri gel.” dedi.


Girdikten sonra evin dekorasyonunun kendi dairesinden çok daha lüks olduğunu görmüştü Roland. Döşemeler gerçek ahşaptı. Girişte bir ayakkabı rafı vardı ve tavanda da kristal bir avize asılıydı. Duvarlar bile en kaliteli beyaz boyalarla boyanmıştı. Bu boru tarzlı apartmanın önceki duvarları olmadığı çok belliydi.


“Fazladan terliğim yok. Şimdilik benimkini giyebilirsin.” diyen Garcia, ayakkabı rafının alt bölmesindeki tüylü tavşan kulaklarıyla süslenmiş bir çift terliği gösterdi: “Büyük terlikler giymeyi seviyorum. Sana küçük gelmemeliler yani…”


Roland terlikleri giydi. Küçük değillerdi ama kışlık terliklerdi. Giydiği an ayaklarının sıcakladığını hissetmişti. Tüylü tavşan kulaklarına kendisi bile dayanamıyordu ve bu sevimli terlikleri giydiğinde Garcia'nın nasıl göründüğünü hayal bile edemiyordu.


“Çok soğuk görünüyor… Böyle bir terlik onun yavan kişiliğine nasıl uyuyor ki?” diye düşündü.


Kanepeye doğru yürüyerek oturdu: “Bu arada biraz su alabilir miyim? Akşam yemeği biraz tuzluydu da…”


Garcia kaşlarını çatarak ona baktı: “Sadece soğuk su…”


“Olur, problem değil.”


Garcia mutfaktan su almak için arkasını döndüğünde Roland başını kaldırarak odaya baktı. Bu binadaki tüm daireler aynı yerleşim planına sahipti. Her iki birbirine bitişik daire simetrikti. Kendi dairesinin yerleşim planına göre, girişe bakan bu koridorun depoya çıkması gerektiğinden emindi.


Tıpkı beklediği gibi koridorun sonunda benzer bir oda görüyordu. Ancak Garcia orayı yeniden dekore etmişti. Hatta kapıyı bile değiştirerek panjurlu ve sürgülü bir kapı yapmıştı. Normalde bu tip bir kapı kilitlenemezdi ki bu Roland için iyi bir haberdi. Ama yine de demir kapıyı söküp dekorasyon yaparken dış duvarları yenilemiş olabileceğinden endişeliydi.


Garcia elinde bir bardak suyla oturma odasına döndüğünde Roland kapıya bakmayı bıraktı ve televizyonu seyretmek için kanepeye yaslandı.


“Teşekkür ederim!” diyerek bardağı aldı ve sordu: “Burada yalnız mı yaşıyorsun? Ama bu sabahki veli toplantısında hepsi senin Yonca Derneği’nin sahibinin kızı olduğunu…”


“Hayır, değilim. Yonca Derneği ile hiçbir ilgim yok. Onlar düşmanım bile denebilir hatta…” diye soğuk bir sesle araya girdi Garcia.


“Düşman mı?” diye soran Roland şaşkına dönmüştü: “O zaman kuzenin…”


Garcia biraz bunalmış gibi görünüyordu: “Beni geri dönmeye ikna etmek için kuzenimden faydalanmaya çalışıyorlar, onun konuşarak beni vazgeçireceğini düşünüyorlar. Ancak buradan ayrılırsam Yonca Derneği bu binayı yıkacak.”


“Yani yandaki alışveriş merkezi genişletme projesini başlatan Yonca Derneği mi?”


“Böyle eski bir binayı yıkmaya başka kim cesaret edebilir?” diye soran Garcia’nın kafası karışmış görünüyordu: “Sen de burada yaşıyorsun. Neden bunu bilmiyorsun?” diye sordu.


“Bu kötü! O Zero değil! O bir yetişkin… Eğer Prenses Garcia’nın özelliklerini aldıysa kandırması daha da zor olacaktır!” diye düşünen Roland söze girdi: “Ee… Bu civarda olup bitenlere pek dikkat etmedim. Bir de işimi kaybetmiştim ve neredeyse altı aydır dairemden dışarı çıkmıyordum.” diyerek hızla konuyu değiştirdi: “Bana bir dövüşçünün yarışmalara katılmanın yanında başka işlerinin de olduğunu söylemiştin, değil mi?”


“Evet. Bir dövüşçü için yarışmaya katılmak antrenman yapmak gibi bir şeydir. Bizim en önemli görevimiz, ödüller kazanmak ve dövüş sanatlarını seyirciye tanıtmak yerine dış dünyadan kaynaklanan bozulma ile mücadele etmektir.”


“Ne bozulması?” diye soran Roland şaşkına dönmüştü.


“Günahkâr Kötüler’i biliyor olmalısın. Onlar bir tür erozyon ve aynı zamanda da en yaygın olanı… Uyanış yaşadıktan sonra Doğa Gücü üzerindeki kontrollerini kaybeden inşalar değiller onlar… Aksine dış dünya tarafından bozulmuş olanlar. Bu sayede de tamamen yeni bir yaşam biçimine bürünüyorlar. Geleneksel yöntemler onlara zar zor zarar verebilir. Bu nedenle ayağa kalkmalı ve onlarla savaşmalıyız.” diye kısık bir sesle açıkladı Garcia.


Roland kalbinde artan tedirginlik duygusu sonucu sertçe yutkundu ve içinden: “Rüya Dünyası bozulmuş mu?” diye geçirdi.


“Dış dünyanın anlamı nedir?”


“Dövüşçü Derneği'ne katılmaz ve avlanma ruhsatı almazsan sana bundan daha fazlasını anlatamam.”


“Neden?”


“Çünkü Doğa Gücü uyanan herkes dövüşçülerden yana olmayı seçmeyebilir.” diyen Garcia bu kelimeleri tek tek söylüyordu: “Hatta bazı insanlar dış dünyadan gelen kuvvetlerin bizim dünyamıza girmesini bile umuyor. Bu insanlar tüm insanlara karşı düşmanca davranıyorlar. Bu nedenle bir avlanma ruhsatı, bir kişinin Günahkâr Kötüler’e karşı savaşmasına izin vermekle kalmaz, aynı zamanda toplumu istikrarsızlaştırmak isteyen o uyanış yaşamışları öldürme izni de verir.”


“Bu yüzden avlanma ruhsatı deniyormuş…” diye düşünen Roland bunu duyunca korkmuştu: “Yani başka bir deyişle Doğa Gücü ile uyandığımı onaylarsam ve Savaş Sanatları Dövüşçüleri’ne katılmayı reddedersem onların düşmanı olarak görülmez miyim?”


Garcia da sanki Roland’ın endişelerini anlamış gibi başını salladı: “Uyanış yaşayanların küçük bir kısmı ne Savaş Sanatları Dövüşçüleri’ne katıldılar ne de o kötü güçler için çalışmaya karar verdiler. Onlara merkezciler deniyor. Bizim Dövüşçüler Birliği’miz onlara karşı harekete geçmez ama Günahkâr Kötüler bizle aynı değiller. Merkezcilerin çoğu yalnız gezerler ve bu yüzden sık sık onlar tarafından saldırıya uğrarlar. Eğer Dövüşçüler Birliği’ne katılmayı planlamıyorsan gücünü sonsuza kadar saklı tutsan iyi olur.”


Garcia'nın ona birçok şey anlattığını gören Roland elinde olmadan kendini garip hissetti. Başlangıçta onun duygusuz biri olduğunu düşünmüştü. Ama aslında onunla konuşmak o kadar da zor değildi. Bu dünyada ilk denk geldiklerinde Roland onun kendisini herkesten üstün gören kibirli bir kadın olduğunu bile düşünmüştü.


Tam o sırada Garcia'nın telefonu çalmaya başlamıştı. Telefonuna bakıp kaşlarını çattı: “Buna cevap vermeliyim.”


Bunu söyledikten sonra da telefonla beraber yatak odasına gitti ve kapıyı arkasından kapattı.


Anlaşılan Roland'ın bu telefon görüşmesini duymasını istemiyordu.


“Bu 40 yılda bir gelen bir fırsat olur ancak!” diye düşündü Roland.


Hemen ayağa kalktı ve tüylü tavşan kulaklı terlikleri çıkardı. Sonra da çıplak ayakla hızla koridorun sonuna kadar yürüdü.


Panjurlu kapıdaki boşluklardan içeride ne olduğuna bir göz attı. Garcia burayı bir gömme dolap şeklinde dekore etmişti. Arasında çeşitli kadın iç çamaşırlarının da bulunduğu kadın kıyafetleri vardı içeride.


Ancak hiçbir şey Roland’ı bu dünyanın gerçeğini keşfetmekten alıkoyamazdı.


Tereddüt etmeden panjurlu kapıyı itti. Kadın kıyafetlerinin kokusu burnuna geldiğinde odaya girmişti.


Birkaç kat kıyafeti geçtikten sonra dolabın en ucunda koyu turkuaz bir kapı bulmuştu. Kilitli değildi. Etraf bu kadar temiz ve düzenli olsa da kapı kolunda kalın bir toz tabakası vardı.


Garcia bu hafıza kapısına hiç girmemiş miydi yani?


Ama bunu düşünmenin sırası değildi. Roland derin bir nefes alarak kolu hafifçe çevirdi.


Anında burnu deniz suyu kokusuyla dolmuştu. Uzaktan kumsala çarpan dalgaların sesi geliyordu. Derin mavi deniz, kocaman bir perde gibi serilmişti önünde…


...

Acaba burası da Berrak Su Limanı’na falan mı çıkacak ki? Göreceğiz… İç çamaşırlı odaya girmesi biraz ayıp olacak ama… Neyse artık. Yakalanmasa bari…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr