Bölüm 656: Kâhin ve Seçilmiş Kişi

avatar
2166 37

Release That Witch - Bölüm 656: Kâhin ve Seçilmiş Kişi




Çevirmen: Lodos

Banach'ın zihninde doğrudan bir kadın sesi ortaya çıkmıştı: “Lütfen benimle konuşmaktan çekinme. Neler oldu yukarıda?”


Banach’ın konuşmak yerine, sadece cevabı vermek için kalbinde fısıldaması gerekiyordu. Bu iletişim tarzına başlangıçta alışmak zor olsa da sonradan aslında daha hızlı ve daha etkili bir yol olduğunu fark etmişti. Aynı şekilde bu sayede yalan söylemenin de zor olduğunu öğrenmişti.


Düşünceleri aracılığıyla Kâhin’e olanları anlattı: “Kutsal Kâhin… Beklenmedik bir şey oldu. Gökhisar Büyükelçisi’ni kabul etmediler. Bu benim hatam.Onların gardlarını düşürmelerinin bu kadar zor olmasını beklemiyordum.”


Kâhin onu suçlamadı aksine bilge bir şekilde: “İnsanların ne düşündüğünü tahmin etmek zor. Peki herhangi bir düzeltici önlemin var mı?” diye sordu.


“Büyükelçinin davetiyesini kabul etmek zorundalar. An meselesi…” diyen Banach, bir an duraksadıktan sonra devam etti: “Majesteleri Appen Moya’nın yeni politikası yüzünden…”


“Tüh… Sıradan bir adam…”


Ürken Banach sordu: “Sizin için ne yapabilirim Kutsal Kâhin?”


“Bu cadıları ortadan kaldırma politikasını sevmiyorum. Hiç kimsenin zarar görmeyeceğini garanti edebilir misin?”


“Ben…” Banach ne söyleyeceğini bilemiyordu. Çünkü bu politika bir kez uygulandıktan sonra kimi cadıların yakalanacağının ve öldürüleceğinin kesin olduğunu biliyordu. Ama Kâhin ona sadece tüm cadıları güneye doğru, Gökhisar’ın Batı Bölgesi’ne doğru sürmesini söylemişti. Güvenlikleri hakkında bir yol belirtmeden… Banach da bu yolculuk esnasında kaçının ölüp kaçının hayatta kaldığının kendi meselesi olmadığını düşünüyordu.


“Böyle mi düşünüyorsun yani?” diyen Kâhin aniden sesini yükseltmişti. Tüm dokunaçları titremiş ve lavlar da Kâhin’in öfkesini gösterircesine dalgalanmaya başlamıştı: “Söylediklerimi unutma. Kıyamet gününden önce her cadı çok önemlidir!”


Kâhin’in verdiği bu tepki sonrası bir şeylerin ters gittiğini fark etmişti Banach. Aniden aklına az önceki düşünceleri ve aslında elinde olmadan Kâhin ile konuştuğu geldi. Bu yolla düşündüğü her şey bire bir Kâhin’e iletiliyordu. Hızlı bir şekilde açıklamaya girişti: “Hayır Kutsal Kâhin… Söylediğiniz her kelimeyi hatırlıyorum. Hiçbir masumu incitmek de istemiyorum. Ama bu şekilde ilerleyecek olursam bu çok daha uzun zaman alacak ve adamlarımın çok daha fazla ayarlama yapması gerekecek. Ne de olsa herkes ne kralın kurallarına karşı koyacak cesarete sahip ne de bu sırrı tutabilecek akla…”


Kâhin hızla: “Sana yardım etmek için muhafızlarımı yollarım. Ne kadar sürer?” diye sordu.


Banach, bu muhafızların yeteneklerine tanık olduğu için rahat bir nefes almıştı. Şövalyelerin bu muhafızlarla rekabet edebilme şansları yoktu. Hatta bazı zayıf şövalyelerin bu muhafızların nasıl hareket ettiklerini görmeleri bile zor sayılırdı. İki üç muhafız beraber savaşırsa 20-30 şövalyeyi yenebilirdi rahatlıkla… Bu da Kâhin’in olağanüstü gücünü gösteriyordu.


“Planın üçüncü adımını iki hafta içinde tamamlayabilirim.”


“Tamam. Yap sadece…”


"Kutsal Kâhin…” diyen Banach tereddüt etse de devam etti: “Cadılar bu kadar önemli mi? Tanrılar sadece onları mı kutsuyor? Zenginlik ya da güç açısından benden daha iyi…”


“Senden daha iyi mi seçilmiş kişi olur?” diye araya giren Kâhin devam etti: “Hiçbir fikrin yok. Kıyamet günü yaklaşırken ne zenginliğin ne de gücün bir faydası olmayacak. Tanrılar, öylesine bir soylu yerine, ilahi gücü nasıl kullanabileceğini bilen bir kurtarıcı arıyorlar. Sen sıradan bir adamsın ki gerçekten çok yardımcı oluyorsun. Görev bittiğinde sana ölümsüzlük gibi uygun bir ödül de vereceğim. Ama kendi konumunu da bilmen gerek…”


Banach’ın Kıyamet Günü'nden haberi vardı. Her 400 yılda bir gökyüzünde kanlı bir ay belirir ve sonra cehennemin kapıları açılırdı. Şeytanlar sürüyle bu kapılardan fırlarlar ana kara boyunca katliamlar yaparlardı. Bu zalim düşmanlara direnebilecek tek kişi de Seçilmiş Kişi idi. Bugün Kâhin ile konuşmasından sonra Seçilmiş Kişi hakkında daha fazla şey öğrenmişti. Kâhin belli ki direkt olarak güçlü tanrılara bağlanabilecek birini arıyordu. Bu da bir cadı olmalıydı.


Banach vazgeçmek istemezcesine tekrar sordu: “Ama… Siz Seçilmiş Kişi’nin kesinlikle Gökhisar Krallığı'ndaki cadılar arasında olduğuna emin misiniz?”


Kâhin bir süre sessiz kalmıştı ki genelde bu hiç olmazdı. Sonrasında söze girdi: “Cevabı kimse bilmiyor. Bu sadece başka bir deneme… Geçmiş yüzlerce yılda çok kez denememize rağmen…”


“Ya bu sefer de doğru kişiyi bulamazsak?”


“İnsan dünyasının tamamen yok olduğu kıyamet gününe kadar aramaya devam edeceğiz.”


Tüm insanlar ölürse ölümsüz olmanın anlamsız olacağını düşünen Banach, acı bir şekilde gülümseyerek Kâhin’e söz verdi: “Anlıyorum. Görevi tamamlamak için elimden geleni yapacağım.”


Sarkomun tüm dokunaçları aynı anda dans eder gibi hareket etmişti. Bu da Kâhin’in memnun olduğunu gösteriyordu: “Sormak istediğim bir şey daha var... Kilise gerçekten yenildi mi?”


Kilise’nin ezici bir yenilgiye uğradığı haberi Şafak Krallığı'na ulaştığı anda Kâhin bu konuya özellikle dikkat etmişti. Banach'a bu bilgiyi doğrulamak için adamlarını Soğuk Rüzgâr Sırtı’na yollamasını bile emretmişti.


“Evet. Soğuk Rüzgâr Sırtı’nın eteklerindeki savaş alanı üstünden şeytani canavarlar sürüsü geçmiş gibi görünüyordu. Her yerde derin çukurlar ve siperler vardı. Etrafında binlerce mezar höyüğü… Yerlilere göre bunların hepsi Gökhisar Kralı tarafından inşa edilmiş. Kendi tarafından ölen askerlerinin her birini tekrardan Batı Bölgesi’ne götürmüş, Kilise’nin ölülerini ise oracıkta yakmış. Hermes platosundan dönen tüccarlar Kutsal Şehir’de refah denen şeyin kalmadığını, sadece ölü bir sessizlik olduğunu söylemişler.”


Bunu duyan Kâhin’in sesi anında yumuşamıştı: “Bu onların sonu…” Bir an sonra kendini toplayarak: “Bugünlük bu kadar. Yorgunum ben…” dedi.


“Emredersiniz Kutsal Kâhin…” diyen Banach eğildi.


Yeraltındaki bu sahne gelgit dalgaları gibi yok olmuş ve onları hızla karanlıkta bırakmıştı. Birkaç kez titreyen büyülü taşlar anında odayı tekrardan aydınlatmaya başlamıştı.


Yaşanan her şey şimdi bir rüya gibiydi.


Banach’a yaklaşan bir muhafız bir porselen şişe uzattı: “İşte bu seferki ilaç… İç. Kutsal Kâhin son çalışmalarından çok memnun…”


“T-Teşekkürler Kutsal Kâhin!” diyen Banach, büyük bir heyecanla şişeyi alarak tek yudumda hepsini içiverdi.


Hemen sonrasında midesinde sıcak bir akım duyumsamış ve bütün vücudunun gençleştiğini hissetmişti. Bu ilaç onu çevik ve hızlı bir şekilde hareket ettirebiliyordu. Ancak çok sürmüyordu bu etkisi… Bu onun daha uzun yaşamasını sağlamazdı örneğin… Kâhin’in söylediklerine göre sağlığını iyileştirir, yorgunluğunu alır ve kısa sürede vücuduna bir canlılık kazandırabilirdi. Ölümsüzlük verilmeden önce vücudunun onarılması için bu ilacı içerek kendisini hazırlaması gerektiğini söylemişti. Aksi takdirde ölümsüz olma sürecindeki inanılmaz büyük acı onu parçalara ayırırdı.


Ona bu ilaç hakkındaki bire bir gerçeği söylemedeki dürüstlüğü, Banach’ın Kâhin’e olan inancını daha da güçlendirmişti. Eğer bu etkileri sayesinde tüm soyluların dibinin düşeceği bu ilaç bir tür aldatmaca olsaydı, Kâhin’in bunu daha büyük bir şey gibi göstererek Banach’a vermesi ve onu kandırması çok daha mümkün olurdu.


Üç yıl önce bir hizmetçinin ittiği bir tekerlekli sandalyede yaşamak zorundaydı. Ama şimdi en azından ayağa kalkıp yürüyebiliyordu. Bu ilacın ona sağladığı bir şeydi işte…


Kâhin’in kendisine verdiği görevi tamamladıktan sonra ölümsüzlüğü kazanması halinde o kördüğüm haline gelmiş sorunların hepsinin sorunsuz şekilde çözüleceğinden emindi.


Perdeyi kaldırdı ve sırtını düz, başını da dik tutarak tepedeki taş merdivenlere doğru yürüdü.


En başta taş odaya yürüdüğü zamandan tamamen farklı hissediyordu. Rutubetli soğuk esintilere karşın bile enerjik hissediyordu kendisini… Kükreyen yeraltı akımları sanki onu ileriye doğru gitmeye teşvik eden borazan sesleri gibiydi.


...

Kâhin dost çıktı gibi sanki değil mi? En azından o da bizle aynı amacı güdüyor. Ama işte kim bu Kâhin? Bu merak edilecek bir soru…

Ta Gökhisar’ın Batı Bölgesi’ne kadar nokta atışı yapmışlar bu arada… Sizce Seçilmiş Kişi kimdir? Bir cadı demiş bu arada Seçilmiş Kişi’den için… Tam tersi olabilir de olmayabilir de… Siz kim olduğunu düşünüyorsunuz, yorumlara yazın!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr