Bölüm 620: Durdurulamaz Bir Yol Part -2

avatar
2193 43

Release That Witch - Bölüm 620: Durdurulamaz Bir Yol Part -2




Çevirmen: Lodos

“Roland Wimbledon'a hedefimizi, 400 yıldır süren Tanrı İradesi Savaşları’nı ve Kilise’nin… Hayır. Cadı Birliğ’nin hakkındaki sırları anlat.” dedi Isabella.


Zero, Papa olduğundan beri Gizli Bölge’ye ait olan tüm safkan cadılar bu kütüphaneye gelerek Tanrı İradesi Savaşları hakkındaki gerçekleri öğrenmişlerdi.


“Ya bize inanmazsa?”


“İnanır! Onu Yansıma Kilisesi’ndeki Yanılsama Odası’na götür. Söylediğimiz her şeye inanacaktır.”


“Ya da bunu cadıların bir hilesi olarak görecektir. Birlik hakkındaki gerçeği öğrendikten sonra tüm zamanını şeytanlarla savaşmaya ayıracağından emin misin?” diye yavaşça sordu Zero.


Isabella sersemlemişti. Ağzını açmış ama bir şey söyleyememişti.


“İkimiz de bu soyluları çok iyi biliyoruz. En çok ilgilendikleri şeyler; bölgelerini genişletmek, servetlerini arttırmak ve hayatlarının tadını çıkarmak… Belki Kanlı Ay geldiğinde insanları şeytanlarla savaşmak için yönlendirirler. Ama o züppe prensin kötücül bir kehanetle karşılaşması sonucu ölene kadar savaşacak olmasından nasıl emin olabiliyorsun?”


Isabella’nın elini tutan Zero, onunla beraber yuvarlak masaya yürüyerek devam etti: “Isabella… O sadece kırılgan, zayıf bir ölümlü. Hayatı çok kısa ve her bir saniye geçtikçe onun iradesi kaybolacak. Herhangi bir soğuk algınlığı bile onun hayatını bitirmeye yeter. O bize inansa ve şeytanlara karşı ölümüne savaşmayı seçse bile hiç kimse onun halkının ya da ondan sonra gelecek olanların bunu yapacağını garanti edemez. Onlar böylesine bir savaş için hayatlarındaki her şeyi bırakmaya razı olacak mı? Ama Kilise bunu yapabilir. Çünkü bizim inananlarımızın tanrılara ve bize dair çok derin bir inancı var.”


“En azından… Onunla konuşması için başta bir elçi göndermeliyiz…”


Başını salladı Zero: “Müzakere yapmak böyle sorunları çözemez. Roland’ı yutmaya çalışmak Hermes’e büyük zararlar verecektir burası kesin… Ancak seküler bir lorda boyun eğmek de halkın Kilise’ye olan inancını parçalayacak ve Kutsal Şehri yok edecektir. Roland kendi cadı örgütünü bir dengeye ulaştırmak için bizi ya da Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu’nu bağışlamayacaktır. Bu iki seçenek de çok farklı sonuçlara çıkmıyor. Madem durum böyle… O halde neden umutlarını ölümlü bir adama bağlıyorsun?”


Isabella tereddüt etmişti.


Zero’nun demek istediklerini anlamıştı. Prens'e karşı savaşmak muhtemelen iki tarafın da kaybetmesi ile sonlanacaktı. Ancak ona teslim olmak da Roland’ın cadıları için intikam aramasını engelleyemeyecekti. Zaten bu durumda da Kilise yine ağır bir bedel ödeyecek ve işler en başa dönecekti.


“Silah bilgisi bir ölümlüye özel bir şey değil. Ancak bir ölümlü asla bir cadı bedenine sahip olamaz. Yaptığım her bir Ruh Savaşı’nı kazanarak rakiplerimin bilgisini ve ömrünü alıyorum. Tüm hayatım boyunca enerjik ve kararlı kalacağım ve Tanrı İradesi Savaşı ne kadar sürerse sürsün, çabalarımızın sonraki nesiller tarafından boşa harcanmasını önleyebileceğim. Son 200 yıl içerisinde çok fazla yetenekli insanın zaman tarafından tüketildiğine tanık oldum. Gençken ne kadar cesur ve zeki olurlarsa olsunlar en sonunda toz oluyordu hepsi… Tek başına bu gerçek bile benim Roland’dan iyi olduğumu gösteriyor.”


“Ama…”


“Ve en önemlisi… Ben tanrıların seçtiği kişiyim Isabella… Rakibim kim olursa olsun hiçbir savaşı kaybetmedim. Benim tarafımdan emilen binlerce ruh da buna tanıklık edebilir!”


Isabella uzun bir nefes aldı.


İkna olmuştu.


“Peki… Planın nedir? Eğer ona yeterince yaklaşamazsak senin için Tanrı Gözü’nün İntikamı taşının etkisini kaldıramam.”


“Birlik tarafından bırakılan üst düzey mühürleri unutma…” dedi Zero.


“Hiç kimse Tanrı İradesi’ni kullanamaz… Ve Sonsuz da sadece tek bir kere kullanılabiliyor. Bunun için kullanmak konusunda emin misin?” diye soran Isabella, kaşlarını çatmıştı.


“Roland ile aramızdaki durumu tepe taklak edebilecek güçte… Zaferi getirdiği sürece ister şeytanlar isterse de sıradan bir insan üzerinde kullanmış olalım, israf sayılmaz.” dedi Zero.


“Tüm büyülü gücümü tüketeceğim. Bu hiç de iyi bir duygu değil.” diyen Isabella’nın ağzı seğirdi.


Başını salladı Zero: “Ve bayılacaksın… Ama yine de vücuduna zarar vermez. Roland Wimbledon'a yaklaştığım an çok geçmeden savaş sona ermiş olacak.”


“Eğer kaybedersen biteriz…”


Zero, Isabella'nın tahminini onaylamayarak: “Asla kaybetmem. Uyandığın zaman katedralin yatak odasında yatıyor olacaksın.” dedi.


Bu sözlerle Zero, Isabella’ya bir fincan kırmızı çay döktü ve onu teselli etti: “Hala tereddüt ettiğini biliyorum. Ama seni benim yetiştirdiğimi unutma. Uyanışından sonra Papa O’Brien’ın safkan cadılarına katılman için seni ben seçtim, sana bilgi ve savaş becerileri öğrettim. Şeytanları yenme konusunda gücümü ve kararlılığımı herkesten daha iyi sen biliyorsun. Yaklaşan Tanrı İradesi Savaşı’nda insanları en iyi yönlendirebilecek kişi benim.”


“Eh… Ben de öyle umuyorum.” diyen Isabella, çayından bir yudum aldı: “Ama kitaplara göre ‘Sonsuz’ gerçekten sınırsız değil. Büyülü gücü de sen ruh formundayken sadece kısa süreliğine dayanabilir. Yani Roland’ı yakalayamazsan başka şansın olmayacak.”


“O halde önce yapmamız gereken şey onu bulmak…” dedi Zero.


*******************


“Yeniden doldurmayı bitir!”


“Açı 22, adım 13, ateş!”


Bu emirden hemen sonra savaş hattının en arkasına monte edilmiş 152 topları parlak turuncu alevler ve etrafı toza dumana bürüyen bir hava akımı fırlatmıştı. Roland kulakları kapalı olsa da yine de topun kalın kükremesini duyabiliyordu.


Askerler parmak uçlarıyla yürüyerek uzak dağlara bakmak için boyunlarını uzatmışlardı. Ancak düşme noktasını bu sefer de görememişlerdi.


“Şimşek konuşuyor! Kovan yere indi… Yamacın neredeyse ortası…” diyen Şimşek’in sesi Dinleme Mührü’nden böyle gelmişti.


“Güzel, işaretle!” dedi Roland.


Soğuk Rüzgâr Sırtı’nın tüm halkı ayrıldıktan sonra başladığı iki yeni ölümcül silahın uzun menzilli atışını yönetmekle meşguldü Roland. Bu ultra uzun menzilli silahları yapmak çok pahalıya mal olduğu için topçular düşmanı tespit ettikten sonra vurmayacaktı.


Böyle bir saldırı için Roland’ın askerlere güvenemeyeceği açıktı. Bu yüzden bu temel değiştirme yöntemini kullanacaktı. Mermiler yere indikten sonra her atışın düşme noktasını ve açısını kaydediyordu. Bu kayıtlara sahip olacak olan Şimşek, düşmanın göründüğü konumun düşme noktasını ve açısını topçulara bildirecek, onlar da topu buna göre ayarlayarak ateş edeceklerdi. Bu sayede bu çağda ilk menzil dışı saldırıyı gerçekleştirmiş olacaktı.


Bu iki top, düşman dağdan indiği esnada onlara sağlam bir darbe vurulmasına olanak sağlayacaktı.


...

Tam umutlanmıştım Kilise belki Roland ile uzlaşır diye… Ne de olsa başında artık bir cadı var, cadılara olan zulümler bitti. Ama Zero, Isabella’yı da ikna etmeyi başardı. Roland ile Zero arasında bir Ruh Savaşı olacak mı olmayacak mı acaba? Olursa da kazanan kim olacak? Bunlar önemli sorular, ileride göreceğiz…

Sonda bahsedilen toplar da çok yararlı olacak gibi duruyor, hadi bakalım!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44355 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr