Bölüm 619: Durdurulamaz Bir Yol Part -1

avatar
2098 41

Release That Witch - Bölüm 619: Durdurulamaz Bir Yol Part -1




Çevirmen: Lodos

Gemisi yavaş yavaş Eski Kutsal Şehre yaklaşırken katedralin kırmızı tuğlaları ve gri fayansları da yavaş yavaş Isabella'nın görüş alanına giriyordu.


Oldukça yavan görünüyordu. Platodaki yeni katedralin aksine, muhteşem bir şapel ya da Babil Kulesi'ne benzer yüce bir bina yoktu. Dört Krallık’taki başkentlerde bulunan kiliselerden bile daha küçük olabilirdi… Ama buna rağmen çoğu inananın yüreğinde bu eski katedral; manastırlarıyla, Askeri İşler Salonu ve Mahkeme Salonu ile yeryüzünde, tanrılar sarayını oluşturuyordu.


Bu eski katedrali Kilise’nin kaynağı ve her şeyin başlangıcı olarak görüyorlardı.


Ancak Isabella buna karşıydı.


Kilise’nin gerçek kökeninin eski katedralin arkasındaki yüksek dağların içinde yer aldığını ve bu gerçeğin de sır olarak her zaman inananlardan gizli tutulduğunu biliyordu.


Ya Eski Kutsal Şehir?


Orası sadece bu sırrı örtbas etmek için yapılmıştı.


Yelkenli gemi rıhtım tarafından demirlendikten sonra Isabella hafif çantalarıyla tek başına iskeleden aşağı doğru yürüdü. Onu almak için Gizli Bölge’den gelmiş olan muhafız tek olduğunu görünce şaşırarak sormuştu: “Leydim! Diğer safkan cadılar nerede?”


“Bir iki gün içerisinde gelirler. Papa Hazretleri’nin acele şekilde geri dönmemizi emrettiğini biliyorum. Ancak yine de bazı düzenlemeler yapmak için zamana ihtiyaçları var.”


“Ama Leydi Zero dedi ki…”


“Herkesi görmek istiyor, evet…” diyen Isabella muhafızın sözünü yarıda kesti: “Biliyorum. Ama hepimizi aynı anda görmek istediğini söylemedi.”


Bu ani geri çağırma emriyle şaşkına dönmüştü Isabella. Tüm safkan cadıların Kutsal Şehre geri dönmesini istemek göz göre göre Şafak Krallığı’nı kontrol etme planını mahvetmekti. İlaç olmaksızın kral sonsuz bir uykuya dalarak ölürdü. Zero’nun bu ani plan değişikliğine mantıklı bir sebep düşünememişti Isabella. Aynı şekilde emirle beraber bir açıklama da yapılmamıştı.


“Gittikçe daha da çok benziyor gerçek bir papaya…” diye düşünen Isabella, bu durumdan biraz hoşnutsuzdu.


Yine de emri alır almaz yola çıkmak zorundaydı. Hermes'e geri dönmesi bir hafta sürmüştü.


Arabaya binerken son anda dönerek muhafıza sordu: “Bu arada… Kutsal Şehir’de ne olduğunu biliyor musun?”


“Kilise’nin öncü kuvveti, Soğuk Rüzgâr Sırtı eteklerinde Gökhisar Krallığı’nın ordusuyla savaş yaptı.” diye cevap veren muhafız bir süre tereddüt ettikten sonra: “Bence geri kalan detayları Leydi Zero’ya sorsanız daha iyi olur.” dedi.


“Öncü kuvvet savaşı… Kayıp mı etti yani?”


Hiçbir şey söylemeden hafifçe başını sallayan muhafız, hızla atına binmek için uzaklaşarak arabacıya seslendi: “Hadi gidelim!”


Arabanın içinde Isabella perdeleri indirdi ve düşüncelerde kayboldu.


Kilise’nin üst düzey liderleri böylesine bir tepki gösterdiği için öncü kuvvette büyük miktarda Tanrı’nın Cezalandırma savaşçıları bulunuyor olmalıydı.


Tanrı’nın Cezalandırma savaşçıları ölümsüz değildi. Onlar da ağır kayıplar yaşayabilirler, altından kalkamayacakları kadar büyük tehlikelerle yüz yüze gelebilirlerdi. Kilise Ebedi Kış Krallığı’na bir saldırı başlattığından beri Kutsal Şehir neredeyse 100 Tanrı’nın Cezalandırma savaşçısı kaybetmişti. “Zero’nun bu duruma alıştığını sanıyordum. Ama belki de yanılmışımdır. Bu savaşta ne kadar ağır bir kayıp yaşandı da Zero birden tüm cadıları geri çağırdı acaba?” diye geçirdi içinden.


Araba Eski Kutsal Şehrin yoğun sokaklarından geçerek Geçilmez Dağ sıralarının uçurumlarından birisinin yakınındaki bir birliğe vardı. Tıpkı katedral gibi burası da ağır şekilde korunuyordu. Arabadan inen Isabella kayalardan oyulan tünele adımını attı. Birçok demir kapıdan geçiyor, gittikçe dağın derinliklerine doğru ilerliyordu.


Tanrı Taşı prizmasının soğuk ışığında Gizli Bölge’nin yükselen silueti önündeydi işte…


Muhafız tarafından yönlendirilerek doğrudan en üst kattaki kütüphaneye gitti. Dairesel salonun kapısını açtığı sırada Papa da pencerenin yanında durmuş, düşüncelerinde kaybolmuş bir şekilde dışarı bakıyordu.


“Şafak Krallığı'nı unutmanı sağlayan bu tatsız mesele de nedir?” diyen Isabella, Zero’ya yaklaşarak fısıldamıştı: “Her ne olursa olsun Hanımefendi ve Karaduvak’ı durumların dengelerini korumaları için neden orada bırakamıyoruz?”


Zero bu soruya cevap vermemiş, aksine aşağıdaki insanları göstererek sormuştu: “Sence onlar neye benziyorlar?”


Kaşlarını çatan Isabella sordu: “Sorduğum şeyle alakalı bir şey mi bu?”


Zero, Isabella'nın sorusunu bir kez daha görmezden gelerek şöyle dedi: “Bu alçakgönüllü, cahil insanlar, ne için olduğunu bilmeden bütün gün hareket halindeler. Tıpkı karıncalar gibi… Belki tanrılar da bizim hakkımızda böyle düşünüyorlardır… Kendimizi kanlı savaşlara adıyor ve sonra da savaş alanlarında ölüyoruz. Ama bu durumun nedeni hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Sadece zirvede durmak birisine tüm dünyanın görüntüsünü verebilir. Neyse ki şu anda tanrı iradesine bir adım daha yakınım.”


“Ne… Demek istiyorsun yani?”


“Gökhisar Krallığı'nın yeni kralını yutmam halinde Tanrı İradesi Savaşı’nı kazanma şansım önemli ölçüde artacaktır.” diyen Zero gülümsedi. Gözleri alışılmadık bir heyecanla parlıyordu: “Bir şekilde bunu hissediyorum... Roland’ı bana gönderenler tanrılar…”


Bir an sessiz kalan Isabella kalın bir sesle şöyle dedi: “Ben sadece Soğuk Rüzgâr Sırtı’nın eteklerindeki savaşta kaç Tanrı'nın Cezalandırma savaşçısının öldürüldüğünü bilmek istiyorum.”


“Savaş alanında 150, Hermes yolunda da 11. Ancak düşmanda bir sıyrık bile yok. Ne büyük kalkanlar ne de mızrak atıcıları… Hiçbir şey Roland’ın savunma hattını kıramadı.” diyen Zero, Isabella’ya parıldayan gözlerle bakıyordu.


Isabella'nın kalbi aniden titredi, zihni bir kargaşa içindeydi: “Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu bu tek savaşta… Şeytan Ayları, Ebedi Kış Krallığı ve Kurt Yüreği Krallığı savaşlarından daha fazla mı asker kaybetti yani? Gökhisar Prensi’ni bu kadar inanılmaz şekilde güçlü yapan ne? Cadılar mı? Şövalyeler mi? Hayır, onlar değil. Tanrı'nın Ceza savaşçılarının kuşattığı Korkunç Cehennem Canavarı bile ölüyor… Roland nasıl becerdi bunu?” diye düşündü içinden Isabella…


“Ölümcül bir kar tozu silahı…” diyen Zero, Isabella'nın aklını okumuştu sanki: “Ölümlüler bile o tür silahları kullanabiliyor üstelik… Binlerce adım ötelerindeki hedefleri vurabiliyorlar. Zırh plakalarını ve demir kalkanları delip geçiyorlar, hiç durmadan ateş edebiliyorlar. Bizim savaşçılarımız onlar için kolay hedeflerdi kısacası…”


Savaş sürecini duyan Isabella derin bir nefes aldı. Yüzündeki belirsiz bir ifade vardı. Uzun bir süre sonra: “Böylece de kaybettiniz…” dedi.


“Bu gerçekten Kilise’nin bir yenilgisi… Soli Daal de düşmanı çok hafife almış zaten...”


Isabella aniden araya girdi: “Hayır. Savaşı kastetmedim. Hatırlıyor musun? Bana kazananın sadece tanrıların seçtiği kişi olduğunu söylemiştin. Ve şu anda açıkça görülüyor ki; bu sen değilsin.”


“Sen Roland Wimbledon’un benim yerime… Tanrı’nın gülümsemesine mazhar olabilecek kişi olduğunu mu düşünüyorsun?” diye soran Zero, hala huzurlu ve barışçıl görünüyordu.


Isabella elinde olmadan sesini yükseltmişti, tartışmacı şekilde konuşuyordu: “Bizim hedefimizi unutma! İnsanlığın hayatta kalmasını sağlamak için şeytanları yenmeliyiz. Bu hedefi gerçekleştirenlerin Kilise olup olmaması da umurumda değil! Bu ilk savaşta olanlar göz önüne alınırsa tüm gücünü birleştirsen ve Roland’ı yutsan dahi bizim hedefimiz için iyi olmayacaktır bu! Onun ordusu ve cadıları katledilecek, Tanrı’nın Cezalandırma Ordusu da ağır kayıplar yaşayacak ve yarım yıldan az bir sürenin sonunda şeytanlar tekrar gelecek!”


Isabella bir anlığına Zero’nun kendisini öldüreceğini düşünmüştü. Ama Zero, Isabella’nın konuşmasını bitirmesini bekledikten sonra da uzunca bir süre bekleyerek yumuşak bir şekilde sordu: “Ne yapmamı istiyorsun peki?”


...

Hakikaten korktum ben de bir anda… Isabella ne yapıyorsun kızım? Zero’ya sert çıkılır mı gözünü seveyim? Neyse ki Zero da parlamadı tepki olarak… Bakalım bu konuşmanın sonu nereye gidecek.

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr