Bölüm 591: Yeni Yolculuk

avatar
2178 32

Release That Witch - Bölüm 591: Yeni Yolculuk




Çevirmen: Lodos

Heidi kaymış ve yağmurda düşmüştü. Akan yağmur ağzına, burnuna ve yakasına dökülüyordu.


Duygularını tarif etmek zordu. Vücudunda çok fazla acı hissetmese de epey güçsüzdü.


Yaralarına bile bakmadan bağırdı: “Beni merak etme. Git ve öldür onu!”


Ama Nightfall onu hayal kırıklığına uğratmıştı.


Tereddüt etmiş, durmuş ve Heidi’nin yanına geri dönmüştü: “Leydim… İyi misiniz?”


Heidi her ne kadar: “Moron! Sadece onları ele geçirerek şartları tersine çevirirdik! Eğer bunu yapamazsak hasar almamamızın ne önemi kalacak?” böyle haykırmak istese de öyle yorgundu ki ağzından tek kelime çıkmamıştı.


Arkasındaki Skyflare'in çığlığını ve kavganın yavaş yavaş bittiğini duyuyordu.


Olağanüstü Ashes’ın karşısında direnmek çok zordu.


Vücudundaki felç hissi solmaya başlamıştı. Ancak uyluklarındaki gergin kızarıklık yağmur yağdıkça canını daha çok yakıyordu.


Heidi kafasını kaldırıp bakmayı başarmıştı. Ancak tek gördüğü Andrea’nın yavaşça onu doğru yürüdüğü idi.


“Direnmekten vazgeçmek istemiyor musun?”


“İstiyorum.” diyen Nightfall, dönerek diz çöktü: “Teslim oluyorum. Lütfen Leydi Heidi’yi öldürme.”


Başındaki teri sildi Andrea: “Eğer onu öldürmek isteseydim emin ol şimdiye kadar ölmüş olurdu. Majesteleri Tilly henüz bir karar vermiş değil, bu yüzden şimdilik hayatını bağışlıyorum. Aksindeki kanıtlar tamamen kesinleşince adaletli şekilde cezalandırılacak.”


"Kanıt mı?” diyen Nightfall’ın kafası karışmıştı: “Annie, Bloodfang Derneği’nin cadılarına ihanet etti. Leydim bu yüzden ona zarar vermeyi planlıyordu.”


“Öyle mi? Sana bunu mu söyledi? Bence Annie, Bloodfang Derneği’ne hiç katılmadı.” diyen Andrea, omuz silkti: “Gerçekler ortaya çıktığında onun ne tür bir insan olduğunu anlayacaksın.” dedikten sonra dönerek Shadow’a seslendi: “Git ve kanı durdurması için Pandora’yı getir. Yoksa ölecek.”


O anda Heidi nihayet acıyı hissetmişti. Bacağını hareket ettiremiyordu. Altındaki bir ağırlık gibi hissediyordu. Sanki ona ait olmayan bir ağırlık gibi… Bacağındaki yanma hissinin yerini keskin bir acı almıştı. Bu sayede bir nebze daha iyi hissetmişti kendisini…


Bitmişti.


Sonrasında olacak şeyleri tam olarak biliyordu.


Tilly, bu kadarını yapmaya cesaret etmişse gerçeği de bir şekilde öğrenmiş olmalıydı… Küçük bir ipucuyla tüm gerçeğe ulaşmak zor değildi. Uyku Adası’nın cadıları bunu yapamasa bile Batı Bölgesi’ndeki o insanlar bunu yapabilirdi.


Hatta bunun Iffy ve Softfeathers ile bir alakası olmasından korkuyordu.


Tilly'yi küçümsemişti.


Bir an bunları düşünen Heidi, dişlerini sıktı ve Andrea başını çevirdiği anda tüm gücünü serbest bıraktı.


İster canlı ister cansız olsun; kendisine 10 adım yakındaki her şeyi içerisinden yok edebilirdi.


Buna Öğütme Gücü derdi.


Yenilgi kaçınılmaz olsa da Tilly’nin bu kadar kolay kazanmasına izin vermek istemiyordu. Tilly’ye unutulamayacak bir iz bırakmak istiyordu.


Heidi’nin ne yaptığını fark eden Nightfall haykırmıştı: “Leydim! Hayır!”


“Çok geç!” diye düşünen Heidi, sırıtıyordu.


Ama gücü etkili olmamıştı.


Görünmez bir bariyer Öğütme Gücü’nü havada dağıtıvermişti.


“Tanrı Gözü’nün İntikamı Taşı’nı takıyorsun!” diye mırıldandı Andrea’ya bakarak… Sonra da içinden: “Bi’ saniye… Bana vuran şey Andrea’nın yeni yeteneği falan değil miydi?” diye geçirdi.


“Oldukça enerjik görünüyorsun seni iflah olmaz orospu!” dedi Andrea tiksinerek. Demiri kaldırarak son gücüyle vurdu.


Anında dünya kararmıştı Heidi’nin dünyası…


...


"Bu son.” diyen Andrea, Heidi Morgan ve Skyflare'in taşınmasını gördükten sonra Ashes’a sordu: “Senin tarafından işler nasıl?”


“Sorun yok. Ama korkarım Skyflare, Batı Bölgesi’ne varacağımız güne kadar hayatta kalamayabilir.”


“Leydi Tilly mümkünse onları hayatta tutmamızı söyledi. Neden yaptın bunu?” diyerek küçümseyici bir bakışla bakıyordu Andrea.


Ağzının köşesindeki yağmur damlasını yalayan Ashes: “Kazanmak için hayatını o kadar çaresizce riske atacağını düşünmemiştim. Ayrıca onun da teknik dövüş becerileri iyi. Elbette onu canlı yakalayabilirdim. Ama o andaki asıl anda herhangi bir şeyin yanlış gidebileceğinden kaygılandım. Bu yüzden çabuk olmam gerekiyordu.” dedi.


“Sen…” diyen Andrea, suskun kalmıştı.


Bir nefes alan Ashes: “Eğer sen Boncuk’u daha önce gösterseydin belki de hayatlarını riske atmazlardı. Ama sen saklamayı seçtin tüfeği… Ne olduğunu nereden bileceklerdi?”


"Tartışmayı bırakın… Leydi Tilly hala raporunuzu bekliyor.” diye hatırlattı onlara Shadow: “Ayrıca yağmurun ortasında dikilip tartışmayın. Ya tifo olursanız?”


İkisi de birbirlerine küçümseyerek baktıktan sonra tartışmayı sonlandırarak saraya doğru yürüdüler.


...


Raporunu veren Andrea, Tilly'nin çok da iyi görünmediğini fark etmişti. Bu büyük problemi çözmüştü ama mutlu ya da rahatlamış görünmüyordu. Aksine biraz somurtkandı.


Ashes, Tilly’nin ellerini ellerine alarak sordu: “Sorun ne? Hasta mısın?”


Başını sallayan Tilly: “Roland'ın mektubunu ilk gördüğümde içinde yazanlara inanamamıştım.” dedi duygusal bir tonla: “Biz cadılar sonunda kendi evimizi bulduk. Ama onlar neden geçmiş yılların trajedisini tekrarlamak istediler ki? Burada yaşamak ve tatminkâr bir hayat sürmek daha iyi değil mi?”


“Harika bir iş çıkardın.” diye Tilly’yi teselli ediyordu Ashes: “Hiçbir savaş cadısı Heidi’nin bir şeyleri yapma şeklini beğenmeyecektir, özellikle de yaşam standartlarımız iyileştiğinde… Bazı savaş cadıları çoktan bizi destekliyorlar zaten… Bloodfang Derneği’nden bile var istisnalar…”


“Ashes haklı.” dedi Andrea. Her ne kadar Ashes’ı sevmese de Tilly'yi üzmek istemiyordu: “Nightfall'ın Heidi'ye itaat etmeyerek ölümüne savaşmaması bir kanıt işte… Zaman verildiğinde tıpkı Cadı Birliği’ndeki gibi herkes sıkıca bir araya gelecektir.”


“Ben de öyle umuyorum.” diyen Tilly derin bir nefes aldı: “Madem Heidi bunu yaptı… Artık onu şımartamam. Ama Iffy'nin söylediklerine göre; Bloodfang Derneği'ndeki cadıların çoğu bu konuda hiçbir şey bilmiyor… Bu yüzden daha sonra Camilla'dan onları buraya çağırmasını isteyeceğim. Eğer burada kalıp sonuçları beklemek isterlerse onlara düşman muamelesi yapmayacağız.”


İki cadı başlarını salladı.


“Fırtına bittiğinde Heidi'yi Batı Bölgesi’ne götüreceğiz.” diye devam etti Tilly.


“Kilise’ye karşı savaşmak için mi?” diye soran Ashes, heyecanlıydı.


“Evet.” dedikten sonra gözlerini kapattı Tilly. Düşük bir sesle devam etti: “Yargı Ordusu’na, Tanrı’nın Cezalandırma Ordusu’na, safkan cadılara ve Tanrı İradesi’ne karşı savaşmak için… Tıpkı Roland’ın da mektubunda dediği gibi; biz cadılar ancak Kilise’yi tamamen yıkabilirsek gerçek kurtuluşa ulaşacağız. Ağabeyim olmasa bile Roland’a yardım ederdim. Bizi, cadıları, koruyor çünkü…” diyen Tilly, bir an duraksadıktan sonra sordu: “Bana katılır mısınız?”


“Elbette!” diye cevapladı Ashes tereddüt etmeden: “Ben her zaman seninle olacağım.”


Andrea da başını sallamıştı. Ama garip bir şekilde aklında dondurmalı sandviçin kokusu belirmişti. 


...

Andrea ne laf etti be! Ama iyi oldu Heidi’ye, oh olsun! Sonrasında ne olacak bakacağız!

Tilly’nin endişeleri çok yersiz değil. Ama inanıyorum ki Andrea’nın da dediği gibi işler yoluna girecektir, biraz sabır sadece!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr