Bölüm 590: Cadıların Savaşı

avatar
2258 35

Release That Witch - Bölüm 590: Cadıların Savaşı




Çevirmen: Lodos

“Lanet olsun!” diye düşündü Heidi öfkeyle: “Bu cadıların zihinleri çoktan parçalanmaya başlamış. Arşidük Adası’ndayken neyi neden yaptıklarını hiç sormazlardı. Bloodfang Derneği'nin düşmanlarının icabına bakılmalı…”


Çevre bir insanı etkileyebilirdi. Acımasız kurtlar dağlarda, aptal köpekler ise sıcak evlerde yaşarlardı. Uyku Büyücüleri sayesinde yardımcı cadılar adaya birçok kraliyet altını ve mal getirerek burayı bir sığınak haline getirmişlerdi. Savaş cadıları bile Tilly’nin saçma konuşmalarına inanır olmuştu. Anlaşılan Tilly ile ilgilenmek için çok fazla zamanı kalmamıştı.


“Huzurlu Ölüm Tohumu’nun ne zaman etkiye gireceğini kontrol edebilirsin, değil mi?”


“Evet.”


“Tohumu Annie’nin vücuduna yerleştirince hemen etkiye girmemesini sağla. Güzellik gemisine binerken sessizce öldür.” diyen Heidi başını salladı: “Şimdi o haini, Annie’yi, ziyaret edeceğiz.”


Annie gemideyken sözde ‘soğuk salgınından’ öldüğünde enfeksiyondan kaçınmak için onu gemiden atacaklardı. Bu sayede de kimse gerçeği öğrenemeyecekti.


“Ona güpegündüz saldırayım mı?” diye soran Nightfall, şaşırmıştı.


“Gece yapsan daha şüpheli olur… Ayrıca Camilla'nın saraya girmeme izin verip vermeyeceğinden de emin değilim.” dedi Heidi: “Shaji, Kurt Yüreği Krallığı'ndan bir cadının hasta olduğunu öğrenmiş. Kurt Yüreği Krallığı'nı temsil eden Bloodfang Derneği'nin de onu bir ziyaret etmesi oldukça normal bir durum değil mi?”


“Haklısınız leydim.” diyen Skyflare, Heidi’nin pelerininin arkasındaki kapüşonu kaldırdı: “Annie’ye bir şey olursa Tilly ve Camilla biz orada olmasak bile bizden şüphelenir.”


Kapıyı açınca yağmurla karışık sert rüzgâr odaya dalmıştı. Yağmurluğunu giyen Heidi, fırtınaya doğru yürüdü.


Bunu yapmaya kararlıydı.


...


Camilla Dary, üçü saray külliyesine girerken kapıda belirmişti: “Ne yapıyorsunuz…”


“Shaji'den duyduğuma göre Kurt Yüreği Krallığı’ndan bir cadı buraya gelmiş.” diyen Heidi Morgan omuz silkti: “Durumu da oldukça kötüymüş. Bu yüzden onu ziyarete geldik.”


“Annie, Della'nın gözetiminde uykuya daldı. Onu rahat bıraksanız daha iyi olur sanırım…”


“Onun adı bir yerden tanıdık geliyor. Bu yüzden sadece bir göz atmak istiyoruz. Aslında bizden biri olduğunu ama Arşidük Adası’ndan kaçarken kaybolduğunu düşünüyoruz.”


“Bu…” diyen Camilla bir an tereddüt ettikten sonra: “Peki, içeri gelin…”


Heidi bu konuşmadan bıkmıştı. Camilla gibi sıradan bir cadı burayı kendi bölgesi olarak görüyor ve kendisinin de Uyku Adası’nın baş görevlisi olduğunu düşünüyordu. Heidi alaycı şekilde gülümsedi. Bu kadın sadece Tilly’nin köpeğiydi. Eğer en sonunda ‘İçeri gelin.’ demeseydi Heidi ona bir ders vermeye hazırlamıştı kendisini…


Uyku Adası’ndaki evlerin ve kalınacak yerlerin çoğu yeraltından yükseltildiği için sadece Lotus yapabiliyordu bu evleri… Bu yüzden çok az sayıda birden fazla katlı binalar vardı. Tilly’nin sarayı çok katlı binalardan birisi değildi.


Yan odaya giden uzun koridordan geçen Camilla, eğilerek baktı ve: “O, odada.” dedi.


“Hmm…” diyen Heidi odaya girmek için sabırsızlanıyordu. Skyflare’a bir sinyal vermek için başını salladı.


Gözleri kapalı şekilde yatakta yatan kızı dikkatlice inceleyen Skyflare de hafifçe başını salladı.


“Peki, onu buraya kim gönderdi?” diye fısıldayan Heidi, Camilla'nın yanına gitmişti. Sanki endişelendiğini gösteriyormuş gibiydi. Ama aslında Camilla’nın görüş açısını engellemekti amaç… Bu sayede Nightfall da Huzurlu Ölüm Tohumu’nu, Annie’nin vücuduna yerleştirebilecekti.


Bu soruya cevap vermek yerine Camilla’nın yüzünde garip bir ifade belirmişti: “Neden onu öldürmeye çalışıyorsunuz?”


Heidi şaşırmıştı. Bir şey söyleyemeden arkasındaki Nightfall seslendi: “Bu cadı sahte!”


Şiddetle arkasını dönen Heidi, yatakta yatan kızın çoktan ortadan kaybolduğunu gördü. Nightfall ise sadece havada asılı küçük bir siyah top şeklindeki büyülü gücü görebiliyordu.


“Huzurlu Ölüm Tohumu… Gerçekten haddini aşıyorsun.” diyen Camilla başını salladı: “Ben senin sadece sözde bir savaş cadısı olduğunu düşünüyordum. Acımasız bir katil olmanı beklemiyordum doğrusu…”


“Kapa çeneni!” diye bağıran Heidi'nin öfkesi kontrolden çıkmıştı. Ölümcül bir büyü gücü kullanarak Camilla'ya uçtu. Ama Camilla'ya ulaştığı zaman Camilla’nın figürü çoktan sis haline gelmişti.


Ne olduğunu anlayan Heidi dişlerini gıcırdatarak: “Gölge! Dışarı çık!” diye seslendi.


Koridordan hızlı ayak sesleri duyuluyordu. Karanlıkta saklanan cadılar orayı tamamen boşaltıyorlardı.


“Skyflare! Yakala onu!”


“Tamam.” diyen Skyflare odadan çıktı. Derin bir nefes aldı. Ve kırmızı alevler üfledi. Duvarlar boyunca süzülen ateş sanki ne yapması gerektiğini biliyormuşçasına hedeflerin peşine takılmıştı. Yol boyunca da karşısında çıkan kapı ve pencere çerçevelerini yakıyordu.


“Ah!” diye bir çığlık gelmişti uzaktan…


Nightfall aceleyle: “Leydim! Mümkün olan en kısa sürede buradan çıkmamız gerekiyor! Size yalan söylemişler! Bütün bunlar bir tuzak!”


"Pencereden uzak durun!” diye bağıran Shadow'un çığlığı Heidi'yi daha iyi hissettirmişti. Ama aynı zamanda burada çok uzun süre kalamayacaklarını da biliyordu. Tilly'nin yıllar önce Bloodfang Derneği'nde ne olup bittiğini nasıl öğrendiğini de anlayamamıştı.


Sarayın dışarısında üçü de durmuştu.


Şiddetli yağmurda siyah saçlı bir kadın avluda bekliyordu. Gözleri yağmurun sisinde bile altın yıldızlar gibi parlıyordu. Silahsız olsa da karşısındaki üçlü epey korkmuştu.


O kadın olağanüstü Ashes idi.


Genellikle Tilly Wimbledon ile kalırdı.


Başını çeviren Heidi, saray kapısında iki tanıdık figürün ortaya çıktığını görmüştü.


Andrea ve Shadow. Shadow, üçüne de umursamazca bakıyordu. Anlaşılan önceki çığlık sahteydi.


Eğer ikisi de buradaysa bu demekti ki; Tilly, Uyku Adası’ndan hiç ayrılmamıştı.


Gerçeği anlayan Heidi, kaybolmuş gibi hissediyordu.


“Açıklamaya girişmeyin. Eğer şimdi pes ederseniz hayatınızı bağışlayabilirim.”


Kimse Ashes’ın blöf yaptığını düşünmezdi. Bir olağanüstü olarak Tanrı Gözü’nün İntikamı Taşı’nı giydiği sürece tüm cadıların doğal bir düşmanı haline gelirdi. Zaten o olmasaydı Heidi şimdiye dek harekete geçmişti.


Ama hala kazanabilmek için bir şansları vardı.


Eğer Ashes'in iki ortağını yakalayabilirse Ashes'ı tehdit edebilirdi.


Bir an bile tereddüt etmeden Nightfall’ı tutarak sarayın ön kapısına doğru koştu ve bağırdı: “Skyflare! Ashes’ı durdur!”


Bir savaş cadısı olarak büyü kullanılamadığında kullanılabilecek en iyi silahlar; hançer ve arbaletler olurdu. Skyflare hançerini çekerek Ashes’a doğru koştu. Nightfall ne yapmak istediklerini anlamış o da aynı anda Simbiyoz Tohumu’nu çağırmıştı.


Korku olmayan bir tehdit olmazdı. Heidi çoktan iki cadıdan birisini öldürmeye ve diğerini de rehin almaya karar vermişti. Elbette kendisiyle uzun süre dalga geçmiş olan Shadow, onun asıl hedefiydi.


Ama Andrea'nın sakince; elinde uzun bir çubuk tuttuğunu görünce şok olmuştu.


O da neydi?


Sonrasındaki yüksek sesli kükreme onu derin bir uyuşukluğa düşürmüştü.


...

Üff olaylar olaylar! Taktiklere bakın!

Yalnız yazar tam yerinde kesti, heyecanlı heyecanlı kaldık! Sonraki bölüme hemen!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!



 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44254 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr