Bölüm 543: Dönüm Noktası

avatar
2587 28

Release That Witch - Bölüm 543: Dönüm Noktası




Çevirmen: Lodos

Roland onunla tekrar buluştuğunda Barov tamamen farklı bir insan gibiydi.


Dinç görünüyordu. Sanki parlıyor gibiydi. Göğsü bile epeyce kabarmış gibiydi. Tok ayak sesleri, güçlü bir güven duygusu taşıyordu. 50 yaşındaki bir bakanın tipik görüntüsü yoktu yani pek…


Kral Şehri’nde geçirdiği günler oldukça tatmin edici olmuş görünüyordu.


“Eğer bilseydim seni daha sonra çağırırdım.” diye şaka yaptı Roland.


“Hayır, Majesteleri… Şafak Şehri ne kadar müreffeh olursa olsun bizzat sizin elinizde hayat bulan Neverwinter Şehri ile karşılaştırılamaz.” diyen Barov bıyıklarını okşuyordu: “Nerede olursam olayım kalbim her zaman sizinle olacak.”


Neden bu sözler… Çok garip geliyordu?


İki kez öksüren Roland, konuyu değiştirmeye çalışmıştı: “Orada durumlar nasıl?”


“Merak etmeyin… Orada hazır bulunan öğrencilerim ve Birinci Ordu varken yeni atanan soylular isteseler bile sorun çıkaramazlar.” dedi Barov: “Kasten onlara kendi aralarında para ve güç savaşları yapmaları için daha fazla alan bıraktım. Vatandaşların normal geçim kaynaklarına ilişmedikleri sürece problem olmayacaktır. Uzun bir süre boyunca zerre miktar gücü elde etmek için bile kendi aralarında kapışacaklardır. En nihayetinde Belediye Binası’na girmek için yeterli olamayacaklar.”


“Bu gerçekten iyi bir fikir.” diyen Roland güldü.


Siyasi denge işleri ya da diğer kontrol stratejileri hakkında Roland da bir iki şey bilse de uzun yıllardır siyasetle ilgilenen bu yaşlı tilkiler kadar iyi değildi. Onlar da en kurnaz tilkilerden olmasalar da kesinlikle epey hırçınlardı. Barov’un yeteneklerinin ne derece geniş olduğu hemen hemen şimdi anlaşılıyordu.


Ama Roland, kral olduğu için kirli siyasi hilelerden uzak durabilirdi. Elinde personeli, hukuki ve askeri güçleri olduğu sürece kimse onun otoritesine göz dikemezdi.


“Majesteleri… Sayman Lauren Moore'u nereye gönderdiğinizi sorabilir miyim?” diye soran Barov, hoşnutsuzlukla iç çekmişti: “Tören subayı bana onu idam etmediğinizi söyledi.”


“İnsanlara dağıtılan yardım paralarını hortumladı. Eski başbakan ile işbirliği yaptı ve mültecilerin sömürülme planlarına dâhil oldu.” diyen Roland omuz silkti: “Suçları kesin idamlık değildi. Yaşı da madenlere gönderilmek için uygun değildi. Yapabileceğim tek şey onu sınır dışı etmekti.”


“Gerçekten çok… Yazık…”


“Neden? Ona bir şey için ihtiyacın mı vardı?”


“Elbette hayır… Lauren’ın Kral Şehri’nde epey nüfuzu vardı. Düşük seviye soyluların onunla başa çıkamayacağından korkmuştum.” diyen Barov güldü ve başını salladı: “Benim mentorum olarak epeyce zorbalık etmişti bana… Merhamet dilenmesini görme fırsatına erişemediğim için üzüldüm sadece…”


Bunu duyan Roland da kahkahalara katılmıştı: “Bütün ailesini Şafak Krallığı’na götüreceğini düşünüyorum. Kim bilir? Bir gün onu tekrar görebilirsin belki… Her neyse. Bunun hakkında konuşmayalım. Seni geri çağırdım çünkü birkaç fabrika inşa etmeye niyetliyim. Bu fabrikalar, Neverwinter Şehri’ne gelecek olan bir dizi büyük reformla alakalı…”


“Çok insana ihtiyacınız var mı?”


“Evet. İhtiyacım olmasaydı sadece Karl’ı çağırırdım zaten…” diyen Roland başını salladı: “En az 3.000 kişiye ihtiyacım olacak.”


Barov kendini gülümsemek zorunda hissetmişti: “Majesteleri bu yalnızca size layık olabilecek büyük bir istek... Diğer şehirlerde aynı anda 3000 kişiye ihtiyaç duyan bir projenin var olma ihtimali yoktur.”


“İyi haber şu ki; Bu 3.000 kişinin her birinin okuryazar olması gerekmiyor. İlköğretimi tamamlayan 200 kişi yeterli olacaktır.”


“Ne inşa etmek istiyorsunuz?”


Bu soruyu duyan Roland, uzun zaman önce hazırlanan kayıtları Barov’un önüne doğru serdi: “Bir kok fabrikası, bir çelik fabrikası ve bir de demirhane.”


“Bayan Anna tarafından üretilen çelik yeterli değil mi?” diye sordu Barov.


“Çok verimsiz.” diyen Roland iç çekti: “Anna’nın büyülü gücü buhar motoru malzemesi yapımında kullanılmaktansa daha sofistike üretimler için kullanılmalı… Umarım bu sene temel sanayi üretimlerini cadıların ellerinden alabilirim…”


O anda Neverwinter endüstrileri bir dönüm noktasına ulaşmıştı. Bir atılım yapılmazsa ilerlemek zor olurdu. Bunun nedeni de makinelerin güç kaynağının Anna'nın malzemelerine büyük ölçüde bağlı olması ve bu nedenle de üretim ölçeğinin genişletilememesiydi. Aslında buhar motorları bu kadar yüksek kaliteli çelik kullanılmadan da üretilebilirdi. İlk nesil buhar motorları sadece demirden yapılmıştı ne de olsa…


Artık bir atılım için gereken ön koşullar tamamen hazırdı. Kömür madeni tüm koklaştırma işlemlerini halledebilirdi. Ne de olsa kömür, büyük ölçekli çelik üretiminin ana bileşenlerinden biriydi. Fırın alanındaki bir düzine kadar topraklı yüksek fırın da bol miktarda demir külçe tedarik edebiliyordu. Çelik, basit bir dönüştürücü kullanılarak eritilebilir, demirhanedeki buhar çekiçleri de diğer fabrikaların doğrudan işleyebileceği bileşenler oluşturmak için kullanılabilirdi. Bu yöntemler sağlam şekilde işlemeye başladığı takdirde de Anna görevlerinden tamamen kurtulmuş olur, üretim süreçlerini de sıradan insanlar kolaylıkla yürütebilirlerdi.


Roland, bu üç projenin önemli görevlerini özetledikten sonra Barov ‘cadıların ellerinden almak’ tabirinin ne demek olduğunu anlamıştı.


“Anlıyorum Majesteleri. Ancak, bu şeyler gerçekten mümkün mü?” diye sordu. Tam ikna olmamış gibi görünüyordu: “Şeytanların güçlerine… Ee yani cadıların güçlerine güvenmeden yeterince çelik elde edebilir miyiz? Belki bilmiyorsunuzdur ama; diğer şehirlerde bir parça dövme çelik, bir parça pik demirden 20 kat daha pahalıya mal olur.”


O çağda çelikler, demirciler tarafından dövülürdü. Demir külçelerinin tekrar tekrar dövülmesi sayesinde çelik oluşana kadar fazla karbon ve diğer safsızlıkların oksitlenirdi. Elbette bu sürecin verimliliği felaket derecede düşüktü ve çok fazla hammadde boşa gidiyordu. Oksidasyon nedeniyle önemli miktarda demir kopardı. Bu nedenle de kullanılabilir bir çelik parçası üretmek için birden fazla demir külçesi gerekiyordu. İşte bu da; neden bütün şövalyelerin tamamen çelikten yapılma bir vücut zırhının hayalini kurduklarını ya da o zırhların aile yadigârları olarak nesilden nesle aktarıldıklarını açıklıyordu.


Bir bakış açısından zahmetli çelik üretimi ‘ne kadar emek verilirse o kadar iyi çelik ortaya çıkar’ gibi yanlış bir izlenim de verebilirdi evet... Ama o anda Neverwinter Şehri’nde üretilen çelik; insanlar tarafından cadıların üretimi olarak görülüyordu. Yani Roland, Barov’un düşüncelerini anlayabiliyordu. Ama tüm bunlarla birlikte Roland’a göre çelik, sadece karbon oranı farklı olan bir tür demirdi.


“Kolay olduğunu söylemeyeceğim. Hem kömürleştirme hem de dönüştürücü çelik üretimi, deneme yanılma yoluyla keşfedilen bazı tekniklere ihtiyaç duyar. Ancak…” diyen Roland, bir an duraksadıktan sonra devam etti: “Bu projeler kesinlikle ulaşılabilir şeyler… Tamamlandığında sanayi bölgesinde yüzlerce baca olacak… Aylık çelik üretimi şu andaki mevcut yıllık üretimi aşacak. Daha sonra bisiklet, gemi, her türlü makine ve hatta evler yapmak için bile sonsuz bir çelik kaynağımız olacak. Gördüğün her şey çelikten yapılmış olacak. Herkesin evlerinde çelik olacak ve sıradan insanlar bile çelik mutfak eşyaları kullanabilecekler.”


Barov cevap vermeden önce uzun bir süre sessiz kalmıştı: “Gözden geçirmeniz için mümkün olduğunca çabuk bir şekilde bir işe alım planı ve finansal dağıtım planı hazırlayacağım.”


“Tamam. Bu hazırlık çalışmasından sen sorumlu olacaksın.”


Ofis kapısına doğru yürüyen Barov, bir anda geri dönerek Roland’ın önünde eğildi: “Böyle bir dünyayı görmek benim için bir zevk ve onur olacaktır, Majesteleri…”


...

Üff! Değişimler, gelişimler, çalışmalar! Roland hakikaten medeniyete taşıyor Neverwinter’ı…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr