Bölüm 542: Pis Bir Yolculuk

avatar
2625 26

Release That Witch - Bölüm 542: Pis Bir Yolculuk




Çevirmen: Lodos

“Abla! Geldik!” diyen Cole Kant mutlu bir şekilde kabine dalmıştı.


“Bana abla dememeni iki kez söyledim yol boyunca…” diyen Edith başını kaldırdı ve Cole’a bir bakış attı: “Unuttun mu?"


“Hayır…” diyen Cole titremişti: “Hayır, hala hatırlıyorum.”


“O zaman ben kimim?”


“Benim kâtibim Bayan Edith.”


“Peki, sen kimsin?”


“Babamın… Hayır. Kuzey Bölgesi Dükü Calvin Kant tarafından gönderilen büyükelçiyim…”


“Harika. Aynı hataya üçüncü kez düşme.” diyen Edith ayağa kalktı. Sertleşmiş uzuvlarını esnetti ve kabinden çıktı: “Elçi heyetinin tüm üyelerini çağır. Hadi iç şehre gidelim.”


Bu Edith'in oynamayı sevdiği küçük bir numaraydı sadece… Müzakerelere girişmek üzere olduğu kişiyi gizlice gözlemlemeyi, karakterini az çok anladıktan sonra da kendisini ortaya çıkarmayı severdi. Bunu yaparken önceden önlem alabilir ve karşı tarafı etkileyebilirdi. Eğer müzakere ettiği kişi erkekse büyük olasılıkla Edith’ten hoşlanırdı.


Cinsiyetini asla gizlemeye çalışmazdı Edith… Aksine bunu sosyal bir avantaj olarak kullanırdı.


‘Kuzey Bölgesi’nin İncisi’ olarak adlandırılıyordu ne de olsa… Bunu kullanması şarttı.


“Kelleler ne olacak?”


“Onları yatak odanızda saklamak istemiyorsanız gemide bırakın.” diyen Edith, dudaklarını kıvırmıştı: “Çoktan çürümüşler.”


İskeleden yürürken kanalda çok sayıda gemi olduğunu fark etmişti. Etrafında bir sürü büyük yükler taşıyan insanlar dolaşıyordu. Kıyafetlerine bakılırsa ne kölelerdi ne de iş adamları… Bu meseleyi epey merak etmişti. Çünkü bildiği kadarıyla köle ya da işadamı olmayan insanlar bahar çiftçilik mevsiminde nadiren seyahat ederlerdi.


Bir hizmetçiyi çağırttı: “Git ve onlara nereye gittiklerini sor.”


“Bunun bizimle ne ilgisi var?” diye şaşkınlıkla sordu Cole.


“Madem Roland Wimbledon bu şehri ele geçirdi… O zaman otoritesini ilan etmek için bazı yeni politikalar yayınlamış olmalı… Ve bu söyledikleri de bir bakıma onun karakterini yansıtabilir. Yani bizimle kesinlikle bir alakası var.” diyen Edith gülümsedi: “Elbette bilgi toplamak için farelere birkaç kraliyet altını verebilirsin. Ama ben birinci ağızdan duymak istiyorum.”


“Ö-Öyle mi?”


“Daha fazla gözlemlemeniz ve daha fazla düşünmeniz gerekiyor sevgili büyükelçim.” dedi Edith: “Bu nadir bir fırsat.”


Şehir kapısının diğer tarafındaki sokaklar daha da fazla insanla doluydu. Yolun her iki tarafında da tezgâhlar vardı. Satıcıların bağırışlarını duyabiliyordu. Birkaç sene önce babasıyla birlikte beşinci prensesin yetişkinlik törenine katılmak için Kral Şehri’ne gelmişti Edith. Pek değişen bir şey olmamıştı o zamandan beri… Hala eskisi kadar meşguldü.


Evernight Şehri’nde olsaydı bir tatil ya da kutlama dışında böyle bir kalabalık asla göremezdi.


Aniden sokaktaki bir konuşmacı dikkatini çekmişti.


“Bekleyin…” diyen Edith, birliğe durmasını emretti ve Cole ile beraber kalabalığa katıldı.


“Odun kesebilir misiniz? Tuğla döşeyebilir misiniz? Sığırlara ve koyunlara bakabilir misiniz? Bir konuda uzmansanız eğer Majesteleri’nin aradığı yetenekler sizsiniz! Batı Bölgesi’ne gidin! Orada Majesteleri yeni bir Kral Şehri inşa ediyor: Neverwinter Şehri! Yeteneğiniz size büyük ödüller kazandıracak!”


“Ne kadar garip bir isim?” diye bir süre düşündü Edith: “Yeni bir Kral Şehri de ne demek hem? Neverwinter Şehri mi? Batı Bölgesi’nde öyle bir şehir var mı ki?”


Biraz ilerleyince başka bir grup insan görmüştü.


“Cadılar masumdur. Bu elimdeki, başrahibin idam edilmeden hemen önce yazdığı pişmanlık mektubu…” diye haykırıyordu bir başka konuşmacı. Elinde bir de belge sallıyordu: “Onlar sizin yakın akrabalarınız, kızınız, kız kardeşiniz olabilir! Eğer hala onlardan korkuyorsanız onları Neverwinter Şehri’ne gönderin! Onlara iyi bakılacak. Onlarla ayrı düşmek istemiyorsanız onlarla gidebilirsiniz! Majesteleri cadı ailelerine onları rüzgâr ve yağmurdan koruyacak bir barınak vermeye söz verdi! Ayrıca bir işte çalışma imkânınız da olacak!”


“Başrahip idam mı edildi?” diye soran Cole, gözlerini dört açmıştı.


Öte yandan Edith ise kaşlarını çatmıştı: “Eğer Roland Wimbledon'un yeni politikası bu ise insanları teşvik etme şekli oldukça melodramatik… Kilise’yi intikam için kışkırtmaktan korkmuyor mu? Bu soylular arasındaki savaşlara benzemez. Kilise kâfirlerle savaşmak olarak bakacaktır olaylara... Böyle bir krala hizmet edecek olmanın bir nimet mi yoksa bir lanet mi olduğu hakkında hiçbir fikrim yok…”


İç şehre giden yolda yaptıkları yürüyüş bir saat sürmüştü. Sokağın, Majesteleri’nin Kral Şehri’ni fethettikten sonra ne yaptığını defalarca anlatan konuşmacılarla dolu olduğunu keşfetmişti Edith. Kral Şehri’ne gelen herkesin Majesteleri’nin yaptıklarını öğrenmek için yarım gün sokaklarda dolaşması yeterli oluyordu. Farelerden herhangi bir yardım almaya gerek olmuyordu.


“Öğrendim Leydim…” diyen kişi, haberler hakkında bilgi almak için gönderilen ve nefes nefese kalmış olan hizmetçiydi: “Hepsi şeye gidiyorlar…”


“Neverwinter Şehri’ne, değil mi?” diye araya girdi Edith.


“Biliyor muydunuz bunu?”


“Şimdi otel bulmakla uğraşmayın! Elçilik belgesini sunmak için saraya gidiyoruz.” diyen Edith’in kötü bir şey olacağı içine doğmuştu: “Hadi! Acele edin!”


...


"Ne?” diye şaşkınlıkla sordu Cole: “Majesteleri bir hafta önce Kral Şehri’nden ayrıldı mı? Bir açılış töreni bile yapmadan mı?”


“Resepsiyonist böyle dedi.” diye bildirdi hizmetli: “İlk başta Majesteleri günlük işleri halletmek için Başbakanı olan Barov Mons isimli birisini bırakmış. Ancak Barov Mons da dün Kral Şehri’nden ayrılmış. Hizmetçilerin dışında sarayda kimse yok. Resepsiyonist, Belediye Binası’yla konuşmak isterseniz mesajı sizin için iletebileceğini söyledi.”


“Problem değil.” dedi Edith soğuk bir sesle. İçine doğan duygunun doğru olmasını beklemiyordu. Tüm yol boyunca durmadan seyahat etmişler ama yine de Roland'a yetişememişlerdi. İçinden: “Roland gerçekten başkenti taşımayı, bu görkemli şehri geride bırakmayı ve Batı Bölgesi’nde yeni bir başkent inşa etmeyi mi planlıyor? Kafasında ne var onun? Kral Şehri gibi bir şehri inşa etmek en az 30-40 sene sürer.” diye düşündü.


Elçi heyetinin şaşkın üyelerine bakan Cole sessizce sordu: “Ne yapmalıyız?”


Uzun bir süre sonra Edith, suratsız bir şekilde: “Arkamızı dönüp Neverwinter Şehri’ne gitmeliyiz tabii ki…” dedi.


“Çoktan gittiler. Bence acele etmemize gerek yok.” dedi Cole acı bir yüzle: “En son banyo yaptığımdan beri bir hafta oldu. Vücudumda bitlerin büyüdüğünü hissediyorum sanki…”


Edith başını çevirdi. Kendi yakasının da garip koktuğunu fark etmişti. Sonunda iç çekti ve: “Bu gece için bir otel bulalım. Yarın sabah yola çıkacağız.” dedi.


Ertesi sabah iskeleye vardıklarında gemilerinin baştan aşağı yakıldığı haliyle karşı karşıya gelmişlerdi.


“Neler oldu?” diye soran Edith’in ilk defa kafası karışmıştı.


“Ee… Sakin ol abla… Yani Bayan Edith…” diyen Cole elini salladı ve yoldan geçen birini durdurdu: “Burada ateş falan mı yakıldı?”


“Ah… Gemiden bahsediyorsun…” diyen yoldan geçen adam coşkuyla açıkladı: “Kimin gizlice gemisine ceset sakladığı hakkında hiçbir fikrim yok. Tekneden bir şeyler çalmaya çalışan fareler kokusunu almış olmalı. Biliyorsunuz, insanlar bu tür konularda çok temkinliler. Ne de olsa daha altı ay önce Kilise tarafından dağıtılan cesetlerin neden olduğu şeytani bir veba vurdu bu şehri… Ee… O cesetlerle başa çıkmak için de direkt olarak yakmak en güvenli yol… Kaptan da sorgulanmak üzere muhafızlar tarafından tutuklandı. Onu tanıyor musunuz yoksa?”


Edith korkmuştu. Nasıl bir ifade takınacağını bilemeden: “Hayır, onu tanımıyorum. Teşekkürler.” dedi.


“Anlaşılan yeni bir tekne bulmamız gerekiyor.” diye düşündü: “Sanırım bu yolculuk hayal ettiğim kadar sorunsuz geçmeyecek…”



...

Serinin bir de bu tarafı vardı, biraz unuttuk bu kısmı…

Edith bu yeni politikaları şimdiden kavrıyor gibi, bakalım ileride neler olacak? Hakikaten ucuz kurtuldular tutuklanmaktan yalnız… Neverwinter Şehri’ne biraz önce varsalar da neler olup bitecek görsek…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr