Bölüm 533: Beklenmedik Bir Olay

avatar
2665 22

Release That Witch - Bölüm 533: Beklenmedik Bir Olay



Çevirmen: Lodos

Ertesi sabah Roland, cadıları ve diğer ilgili personeli şehirden çıkardı. Breeze, Iffy ve Softfeathers’e büyü testi yapmak için şehir surlarının kuzeyinde Puslu Orman’ın yakınındaki bir yere gitmişlerdi.

 

Bülbül, Wendy, Carter ve Demir Balta da onları takiptelerdi. Birinci Ordu çevreyi korumaya almış, Yaprak da ormanı kollamaya başlamıştı.

 

Teste ilk giren Softfeathers olmuştu.

 

Honey kadar uzun görünüyordu. En fazla 1,4 metre boyundaydı. Kaşlarını güzelce kaplayan uzun kahverengi kızıl renkli saçları vardı. 16 yaşındaydı, cadılarda nadir görülecek şekilde dört sene önce yaşamıştı uyanışını. Bu da dört kez şeytani işkenceye mahkûm kaldığı anlamına geliyordu. Sonuç olarak genç cadılardan daha fazla büyü gücüne sahipti. Tüm gücü Anna’nın yetişkinlikten önceki gücünün hemen hemen yarısına denk geliyordu.

 

Softfeathers’ın büyüsünü kontrol etmede çok yetenekli olduğu anlaşılıyordu. Bütün bir nesneyi tamamen yapışkan bir hale getirebilir ya da sadece bir noktayı veya köşeyi yapışkan yapabilirdi. Ve bütün bunları gücünün çoğunu harcamadan yapabiliyordu. Bülbül, test esnasında onun gücünde herhangi bir değişiklik bile fark edememişti.

 

“Bu nesne ne kadar yapışkan kalabilir?” diye sordu Roland.

 

“Bir taşın diğerine yapışmasını sağlamak için tüm gücümü kullanırsam onlarca yıl sürer.” diye yanıtlayan Softfeathers açıklamaya devam etti: “Ama hiç denemedim. Bu büyülü gücüme dayanarak yaptığım bir tahmin sadece…”

 

“Gücünü uyguladığın en büyük şey nedir?” diye sordu Roland.

 

“Bir deniz duvarı, dalgakıran.” diyen Softfeathers’ın yüzünde başarısından bahsetmekten dolayı oluşmuş bir memnuniyet ifadesi vardı: “Yüksek bir gelgit sırasında Uyku Adası’ndaki bir deniz duvarında kol kalınlığında bir çatlak vardı. Lotus orada olmadığı için çatlağı yapışkan hale getirerek çakıl taşlarıyla doldurdum. Yoksa duvar dayanamayacaktı dalgalara…”

 

Onu dinleyen Roland, cadının bir şekilde övülmek istediğini fark etmişti: “İyi iş…” dedi başını sallayarak.

 

Övgüsünü alan Softfeathers, rahatlamıştı. Sözlerinden ve eylemlerinden reşit olmayan bir çocuk olduğunu anlamak zordu. Diğer çocukların aksine duygularını gizlemeye alışmıştı. “Geçmişinden kaynaklanıyor olabilir. Bloodfang Derneği'ndeki cadılar Uyku Adası’na gitmeden önce nasıl bir hayat yaşıyorlardı, kim bilir?”  diye düşünen Roland, iç çekti.

 

Test sırası Breeze’de idi.

 

Zarif bir reverans yaptı ve: “Batı Bölgesi’nde yeterince fazla kalamadığım için çok pişmanım. Buraya tekrar gelebilme şansına eriştiğim için çok mutluyum. Herhangi bir yardıma ihtiyacınız olursa lütfen söyleyin…”

 

“Bunu telafi etmek için Neverwinter Şehri’ndeki konaklamanın tadını çıkarmalısın… Bir şeye ihtiyacın olursa Wendy'den yardım isteyebilirsin.” diyen Roland, gülümsedi.

 

Breeze yaklaşık 25 yaşındaydı. Bülbül’den biraz daha yaşlıydı. Tıpkı bir bahar esintisi gibi etrafındaki insanlara rahatlık ve mutluluk getirirdi. Kimse onun gerçekte bir savaş cadısı olduğunu tahmin edemezdi. Gücüne ‘alan kontrolü’ deniliyordu. Beş metre yakınındaki herkesin vücudunu kontrol edebiliyordu.

 

Yeteneği, arbalet ya da mızraklar gibi uzun mesafeli atışlarla karşı karşıya geldiğinde pek işe yaramıyordu. Ancak herhangi bir yakın dövüşte neredeyse yenilmez sayılırdı.

 

Bir tür çağırma yeteneği olarak Tanrı Gözü’nün İntikamı Taşı’ndan da etkilenecekti elbette… ‘Alan kontrolünü’ günde 10 defadan fazla kullanabiliyor ve her seferinde büyülü gücünün yalnızca yarısını kullanıyordu. Bunu yaparken hareket etmesinde bir problem olmuyordu. ‘Alan kontrolü’ çıplak gözle görülen bir şey olmadığı için düşmanlarının, Breeze’in şaşırtmacalı saldırılarından korunması epey zordu. Herhangi bir düşmanına beş metre yaklaştığı anda durumu tam olarak kontrol altına alıyordu.

 

Şeytanları kısa mesafeden gözlemlemek için harika bir yetenekti.

 

Teste giren son cadı Iffy idi.

 

Yaklaşık 20 yaşında, ince ve formda görünüyordu. Dizine kadar çıkan botlarla beraber siyah deri kıyafetler giyiyordu. Beline uzanan kestane kahverengisi saçları güneş ışığında parlıyordu.

 

Iffy, Tilly'nin onu Batı Bölgesi’ne yollamasının sebebinin ‘büyülü kafesi’ ile şeytanları yakalayabilmesi olduğunu bilmiyordu. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede düşmanlarını yakalamak için büyüden yapılma kafesleri meydana getiriverirdi. Kafesindeki her şey de ağırlıksızdı. Yani bir fili yakalasa bile Neverwinter Şehri’ne kolaylıkla geri taşıyabilirdi.

 

‘Büyülü kafes’ yeteneği planının başarısı açısından çok önemli olduğu için Roland, Iffy’ye yeteneğiyle ilgili tüm detayları dikkatlice soruyordu: “Yakalayabileceğimiz en büyük şey nedir?”

 

“Farklı boyutlar gücümü farklı şekilde kullanır.” diye yanıtladı Iffy: “Ama denizdeki bir balina bile elimden kaçamaz.”

 

“Tek seferde kaç tane yakalayabilirsin?”

 

“İki.” diyen cadı, ellerini iki yana açtı: “Sadece iki elim var Majesteleri…”

 

“Herhangi bir şey kaçabilir mi peki?”

 

“Hayır. Ben serbest bırakana kadar Ashes bile dışarı çıkamaz.”

 

“Hmm…” diyen Roland, merak ettiği diğer soruları düşünürken Iffy, öne çıkarak bir teklifte bulundu: “Neden yeteneğimi test etmek için birisini bulmuyorsunuz Majesteleri? Bence Maggie iyi bir seçim olacaktır. Evrim geçirdiğini ve artık güçlü bir canavara dönüşebildiğini duydum. Eğer onun gibi bir şeyi bile tutabildiğimi görürseniz yeteneğimden şüphe etmeyeceksinizdir.”

 

Roland bu fikri onaylamaktan geri tutamamıştı kendisini… Çünkü tıpkı şeytanların binekleri gibi bir şeytani canavara dönüşebiliyordu Maggie. Yani ileride onun gibi bir sürü canavar ile karşılaşacak olmaları çok muhtemeldi. Bunları düşünen Roland, Bülbül’e bakarak başını salladı: “Yaprak’a söyle, Maggie’yi çağırsın.”

 

Maggie ve Şimşek, devriye gezmedikleri zamanlarda Gizli Orman’ın üzerinden uçuyorlardı. Yaprak’ın rehberliğinde lezzetli Kuş Gagası mantarlarını topluyorlar ve ormandaki kuş yuvalarından yumurta alarak hem eğleniyorlar hem de leziz yemekler yiyebiliyorlardı. Tüm bu yiyeceklerden dolayı Maggie bir güvercine dönüştüğünde artık bir kel kartal kadar büyük olabiliyordu. Ancak gerçek haline geri döndüğünde hala aynı uzun beyaz saçlı küçük kızdı.

 

Çok geçmeden gökyüzünde görünmüşlerdi.

 

Maggie her zamanki gibi Prens’in kafasına konmuştu: “Maggie geldi! Sizin için ne yapabilirim?”

 

Roland kısaca testten bahsetti: “Lütfen dev bir şeytan kuşuna dönüşerek Iffy’nin büyülü kafesinden kurtulmaya çalış.”

 

“Anladım!” diyen Maggie, havalanarak anında büyük bir kuşa dönüştü. Ona bakan Roland, Maggie’nin ilk evrimleşmesinden beri çok büyüdüğünü fark etmişti.

 

“Hadi başlayalım!” dedi Iffy.

 

Gözlerinde bir küçümseme ifadesi vardı. Sağ elini beş parmağı iyice ayrık olacak şekilde aştı. Hemen o anda Maggie’nin başının üzerinde bir düzine mor ışık çıkmış ve Maggie’yi içine alan bir küre oluşuvermişti.

 

Kafesin ‘parmaklıkları’ çok kalın değildi. Ama öyle cansızdı ki Maggie istediği kadar onları ısırmaya ya da çizmeye çalışsın kendisini kurtaramıyordu. Iffy kafesi öyle kolaylıkla kontrol edebiliyordu ki diğer eliyle bir şeytan yakalayabilecek gibiydi sanki…

 

Roland tam ona testi durdurmasını söylemek üzereyken Iffy aniden sağ elini yumruk yaparak sıktı.

 

Anında etrafına sıkıca dolanan kafesin içindeki Maggie, acı bir çığlık patlatmıştı.



...

Yazar sanki bana cevap verdi de Softfeathers’ın yeteneğinin nerede kullanılabileceğini en güzel örnekle açıkladı…

Breeze’in yeteneği de baya kullanışlı olacak gibi görünüyor. Keza Iffy’nin yeteneği de öyle…

Ama o son yaptığı hareket çok kötü oldu. Yazar da tam yerinde kesmiş, bir sonraki bölüme koşun!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!




 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr