Bölüm 528: Taşı Altına Çevirmek

avatar
2457 23

Release That Witch - Bölüm 528: Taşı Altına Çevirmek




Çevirmen: Lodos

“Acaba Filozof Taşı’nı çıkarmış olabilir misiniz?” diye soran Archer’ın sesi titriyordu.


Salon öyle sessizdi ki yere kuş tüyü düşse sesi duyulurdu. Belli ki herkes bu sorunun cevabını bekliyordu.


Filozof taşı simyanın doruk noktasıydı. Ve söylentilere göre; simyanın felsefe sanatı olarak adlandırılmasının nedeni de bu taşın her şeyi her şeye dönüştürebilme yeteneğiydi. Kullanılabilmesi halinde sıradan bir metali bile altına dönüştürebilirdi. Bu yüzden ortada ‘taşı altına çevirmek’ gibi bir teori vardı.


“Her şeyi dönüştürebilen bir taş… Bu sadece kafası tembelliğe basan eski bir simyacının hedefiydi.” diyen Kyle, elini salladı: “Ve benim size göstermek olduğum şey dünyanın gizemi…”


Çantasından kristal camdan yapılmış garip görünümlü bir boru çıkardı ve simyacılara gösterdi.


Retnin de dâhil olmak üzere herkes boruya bakmak için kafasını uzatmıştı. Boru iki parmak kalınlığındaydı ve her iki ucu da mühürlenmişti. İçinde mat görünümlü kırmızı kahverengi bir toz vardı ve ilk bakışta kuru toprak gibi görünüyordu. Tozun nasıl içeri girdiğini hayal etmek zordu.


Kyle, masadan yeşil bir şap taşı alarak borunun bir ucunu parçaladıktan sonra bir bardak temiz su istedi.


Bu kalabalığın biraz kafasını karıştırmıştı.


Retnin bile üzülmüştü bir an… O tertemiz şeffaf borunun birinci sınıf bir kristal camdan yapıldığı açıkça belliydi. Ve böyle bi şekil için de zanaatkârların çok uğraşmış olması gerekiyordu. Ama yine de Kyle onu parçalamıştı.


Su hızla getirilmiş, Kyle da tozu suya dökmüştü. Hemen sonrasında da suyun rengi sarı yeşil bir ton almış ve toz erimişti.


“Burada kurşun çubuk var mı?” diye sordu Kyle: “En iyilerinden iki tane getirin!”


“Bekle!” diye araya girdi Rayleigh: “Madem bu bir simya reaksiyonu… O zaman kimin yaptığının bir önemi olmamalı! İllüzyonda çok iyi olan bir sürü sokak sanatçısı gördüm. Kalabalığın önünde gümüşleri kraliyet altınlarına çeviriyorlardı ama aslında tamamen el oyunu yapıyorlar… Sizi sorgulamıyorum ama bu durumda dikkatli olmak daha iyi!” dedikten sonra diğer iki baş simyacıya baktı: “Ne düşünüyorsunuz?”


“Aynen öyle!” diye yavaşça cevap verdi Archer.


Retnin tereddüt etmişti. Rayleigh'in Kyle’ı sokak sanatçılarıyla karşılaştırması açıkça saygısızlıktı. Ama her türlü Simya Atölyesi’nin tarafını tutması gerekiyordu: “Ben de… Katılıyorum.” dedi.


Sınır Kasabası’nın baş simyacısının öfkelenmesini bekliyordu. Ancak Kyle Sichi basitçe gülümseyerek söze girdi: “Elbette! Son adımı ha bir simyacı yapmış ha bir çırak… Hiçbir fark yok. Söylediğim gibi; simyanın özü basit, düzenli ve apaçıktır. O halde kim yapmak ister bunu?”


“Ben yaparım!” diyen Retnin o kadar heyecanlanmıştı ki Kyle'a bakmaya cesaret bile edemiyordu. Çünkü taşı altına çevirme sanatını öğrenmeye olan merakını bastıramamıştı: “Bu sarı yeşil karışım gerçekten kurşunu altın yapabilir mi?”


Çırak, malzemeleri hızlı bir şekilde getirdi. Genellikle pamuk astarlı bir ahşap kutuda saklanan bazı yeşil-beyaz renkli rafine kurşun çubuklardı getirdikleri… Bunlar envanterin en kıymetli malzemeleri olarak görülürdü. Retnin bir tane aldı ve dikkatlice bardağa koydu. Şaşırarak kurşun çubuğun ucunda altın bir ton görmüştü.


Ellerinin kontrolsüz bir şekilde titrediğini hissediyordu.


“Bakın! Bir şeyler yükseliyor gibi görünüyor!"


“Altın… Tanrım! Altın rengi!”


“Altın mı o?”


“Bakır da olabilir!”


Retnin'in arkasındaki tartışma sesleri artıyordu. Arkasını dönünce tüm simyacıların ve çırakların masanın üzerindeki camda meydana gelen değişikliklere yakından baktıklarını fark etti. Şaşırmışlardı ve ikna olmamışlar gibi görünüyorlardı. Tüm bu süre boyunca da Archer kaybolmuş gibi görünüyordu.


O anda Retnin de aynı şekilde hissediyordu: “Belki de Kyle haklıydı. Simya gerçekten sabit, tamamen basit ve apaçıktır. Ve kargaşa da sadece yanlış yapılan seçimlerle alakalıdır.” diye düşündü içinden.


E o zaman onlarca yıl boyunca yapılan çalışmalar nedendi?


Kurşun çubuk bir bardak suyun içinde kaybolduğunda suyun yüzeyinde bir miktar filaman belirmişti.


“Bunların hepsi bakır!” diye haykıran Rayleigh dudaklarını ısırmıştı ve son bir çabayla bağırıyordu: “Taşı altına çevirmenin yolunu bilmeniz imkânsız! Bu hiç mantıklı değil! Eğer öyle olsaydı sadece küçük bir kasabanın simyacısı olmak yerine tüm Gökhisar’ı altınlarla satın alırdınız!”


“Benim bu yolu seçmem altın için değil, dünyayı anlamak için…” diyen Kyle’ın sesi sanki çok uzaklardan geliyor gibiydi: “İnanmıyorsanız inceleyebilirsiniz. Kral Şehri’nin baş simyacılarından biri olarak bakır ile altını ayırt edebiliyorsunuzdur sanıyorum. Değil mi?”


Gerçekten de yapılan doğrulamaların sonrasında Kyle’a hiç kimse itiraz edememişti. Altından bir parça alınarak ateş üstüne konulmuştu. Hızla eriyen altın, bakır olmadığını kanıtlıyordu işte… Bakır, yüksek sıcaklıkta kirli ve çirkin bir katıya dönüşürken ateşin üstündeki plakadaki çözelti güneş kadar sarı ve parlaktı.


Gerçek altın ateşten korkmazdı.


Gerçekten altındı!


Salon çoktan heyecana kapılmıştı!


“Taşı altına çeviren simya formülü!”


“Lord Kyle! Az önce kâğıda yazdığınız semboller nelerdi? Daha üst düzey bir formülün parçası mıydı?”


“Tüm bu bilgiyi tam olarak nereden aldınız?”


“Hala öğrenci kabul ediyor musunuz? Çırak olarak başlamaya hazırım!”


Kyle Sichi, tezahürat seslerini bastırmak için kollarını uzattı: “Dinleyin! Bugün gördüğünüz her şey daha eski bir konudan geliyor. Sadece tüm olası simya formüllerini içermekle kalmaz... Aynı zamanda dünyanın gizemlerini de ortaya çıkarır! Ondan daha önce hiç görülmemiş olan simya formüllerini bile öngörebilirsiniz. Taşı altına çevirmek de bir istisna değil! Bütün bunları beni Batı Bölgesi’ne kadar takip ettiğiniz sürece size öğretebilirim!”


“Batı Bölgesi’ne mi?” diye soran Retnin, yandan gülümseyerek olanları izleyen Majesteleri Roland Wimbledon’a bakarak sinirlenmişti: “Burada olmalarının gerçek amacı bu mu?” diye düşündüğü anda meseleyi fark etmişti. Çok etkili bir hamle olmuştu buraya gelmeleri. Salondaki heyecan kontrolden çıkmıştı. Taşı altın yapabilmeleri halinde salonda hiçbir simyacı kalmazdı ve Kral Şehri’nin yüz yıllık Simya Atölyesi bir günde çökerdi.


Retnin, Kyle'ın yavaşça ona doğru yürüdüğünü fark etti.


“27 sene önceki erimiş altın çözeltisini yeniden düzenlemek isteyen çırağı hatırlıyor musunuz?” diye fısıldadı öne doğru eğilen Kyle: “Testten iki kez kalmıştı. Siz de onun parasını alıp dışarı attırmıştınız… Aslında başarısız olmasının asıl sebebi sizin vermeniz gereken o asit konstrasyonunu vermemiş olmanızdı hani…”


“Benim test ettiğim o çırak sendin…” diyen Retnin, şoktaydı. Zihnine gelen görüntüler de önündeki adamla birebir uyuşuyordu.


“Aynen öyle…” diyen Kyle başını salladı: “Şu anda da sadece hak ettiğim şeyi alıyorum!”

 

...

Sanırım bu bölüm hakkında da söylenecek tek bir cümle var: Kyle yine yargı dağıtıyor! Nasıl altın yaptı yazar anlatmamış ama bir şekilde yapmıştır canım, Kyle sonuçta…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr