Bölüm 527: Simyanın Nihai Amacı

avatar
2526 26

Release That Witch - Bölüm 527: Simyanın Nihai Amacı




Çevirmen: Lodos

“Öyle mi?” diye soran Roland ona döndü: “Neden?”


“Eh Majesteleri... Simyayı çok iyi bilmediğiniz için muhtemelen birileri tarafından kandırılmışsınızdır.” diye müdahale etmişti Retnin hemen… Rayleigh'in kendi çalışmalarıyla ne kadar gurur duyduğunu biliyordu. Öyle ki bazen Timothy’ye saygı göstermeyi bile ihmal ederdi. Elbette ünlü Prens Roland'ı da küçümsemişti. Eğer Rayleigh yanlışlıkla Roland'ı kızdırsaydı geri kalanlar kralın gazabına katlanmak zorunda kalacaklardı: “Simya, değişikliklerle dolu bir süreçtir. Her formül potansiyel bir ürün demektir. Ancak tüm ürünler kar tozu kadar göz kamaştırıcı değil… Size anında kraliyet altını kazandırmaz belki… Ancak başka bir olağanüstü ürünün üretiminde rol oynayabilirler.”


“Aynen öyle!” diye Rayleigh öfkeyle yeniden katılmıştı konuşmaya: “Kar tozunu örnek olarak alın. Bileşenlerinden biri, buz nitriti, dışkıdan dönüştürülen bir madde. Dönüşümün kendisi bir tür tepkimedir. Bunlarla beraber buz nitriti diğer ürünlerle karıştırılarak kar tozuna dönüştürülür. Tüm bu tepkimeler ve dönüşümler uzun vadeli araştırmaların ve keşiflerin sonucudur. Deneyimli bir simya ustası bile belirli bir ürünün işe yaramaz olduğu sonucuna direkt olarak varamaz. Majesteleri… Bizim çalışmalarımızı yalnızca kraliyet altını ile değerlendiremezsiniz.” diyen Rayleigh, kaşlarını çatmış bir şekilde Roland’ın simyacısına bakıyordu: “Birisi size her bir ürünün anında kar getirebileceğini söylüyorsa yalan söylüyordur!”


“Bu konuda ne düşünüyorsun?” diyen Roland, bu soruyu yanındaki adama sormuştu.


Baş simyacı oldukça soğukkanlı görünüyordu. Bıyıklarını okşadı ve herkes susana kadar bekledikten sonra söze girdi: “Majesteleri böyle söylüyorlar çünkü simyayı doğasına kadar araştırmış değiller. Bunların tüm formüllerinin modası geçmiş formüller olduğunu size kanıtlayabilirim. Ürünlerinin yararlı olup olmadığını çoktan biliyorum zaten...”


Simyacıların hepsinin nefesi kesilmişti bu sözlerden sonra…


Retnin uzunca bir süre sessizliğini bozmadı. Bu adam neden bahsettiğini biliyor muydu? Her bir simya formülünü anladığını söylemişti! Ne korkunç bir şaka yapıyordu! Kral Şehri’ndeki Simya Atölyesi son iki yılda ondan fazla yeni formül keşfetmişti ve bunları teker teker okumak bile birkaç gün sürerdi. Yeni bir şey olmadığını nasıl söyleyebiliyordu? Retnin hayrete düşmüş ama aynı zamanda gizliden de sevinmişti. Bunlar, Kyle'ın tamamen deli olduğunu kanıtlıyordu. Bilmediği tek bir formülün çıkması halinde krala yalan söyleme suçuyla karşı karşıya kalırdı!


Tam o sırada en sessiz simyacı Archer öne çıkarak sert bir şekilde sordu: “Bunu nasıl kanıtlamak istiyorsunuz?”


“Çok basit.” diyen Kyle üç baş simyacıya doğru ilerledi. Kendine güvenerek şöyle bir teklif yaptı: “Bana malzemeleri verin ve ben de size formülü söyleyeyim. Kulağa nasıl geliyor?"


Rayleigh o kadar öfkelenmişti ki patlamaya hazırdı: “Çok iyi. Atölyede her türlü malzeme var. Onları kullanmaktan çekinmeyin. Eğer bir formülü yanlış söylerseniz Majesteleri yalan söylediğinizi anlayacaktır!"


“Ya yanılmazsam?”


“Bu imkânsız!” diyen Archer başını salladı: “Çok az simya formülü birbirini tekrarlar. Onların haricinde formüller asla tükenmez. Simyayı çok hafife alıyorsunuz!”


Bunu duyan Kyle garip bir bakış atmıştı. Sanki onlara sempati ya da acıma duygusuyla bakıyor gibiydi: “Ben hafife almıyorum. Gerçek şu ki; sizin simya algınız yanlış.”


Retnin şakaklarının zonkladığını hissediyordu: “Ne dediniz siz?”


“Simyanın gerçekte ne olduğunu düşünüyorsunuz. Sorabilir miyim?” diye soran Kyle, aynı sakinliğini sürdürüyordu: “Simyanın karmaşık, istikrarsız ve çalışmak için çok karmaşık olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır… Simya hakkında en başından beri yanılıyorsunuz… Ya da… Maddenin doğası hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz.”


“Saçmalık!” diye haykırmıştı Rayleigh: “Siz bilgelerden aktarılan teorilerin basit ve anlaşılır olduğunu mu ima ediyorsunuz? Eğer öyleyse neden bu kadar çok çeşit var ve neden her bir taş diğerinden farklı?”


Bu dehşetli sözler karşısında Kyle’ın yüzünde ince bir gülümseme belirmişti: “Ah evet… Basit ve gayet açık… Aynen öyle.”


“Siz ne…”


“Dünyanın farklı ve çeşitli olmasının nedenine gelince o; simyanın kapsamı dışındadır.” diye araya girdi Kyle: “Başka bir deyişle orası benim sadece ayak basma şansına eriştiğim daha yüksek bir alan…”


“Yeter.” diye araya giren Retnin patlamak üzere olan Rayleigh'i durdurmuştu: “Öğrencilerden materyalleri hazırlamalarını iste… Eminim tüm bu korkunç saçmalıklar sonrasındaki gerçekler tarafından çürütülecektir.”


Rayleigh'in devam etmesine izin verseydi sesini yükselterek Kyle’a saldırabilir ve hatta Kyle’ı yanına aldığı için Roland’ı bile eleştirebilirdi.


“Bu adam simyanın basit ve gayet açık olduğunu düşündüğü için gerçekten çıldırmış olmalı…” diye düşündü Retnin. Sonrasında Kyle’a bir ders vermesi gerekecekti.


...


Arıtma Salonu’nda üstünde üç şişe ve üç parça kâğıt bulunan uzun bir masa hazırlanmıştı. Her bir kâğıt parçasında malzeme isimleri yazılıydı.


Hararetli bir tartışmadan sonra üç baş simyacı da Kyle’ın kendi teorisini kanıtlaması için bir formül seçmişti. Adalet göstermek ve Kyle’ın gevezeliklerini sona erdirmek için üçü de tüm malzemelerin isimlerini yazmıştı. Ama Kyle’ın malzemeleri anlayıp anlamaması onların problemi değildi.


Her şey hazır olduğunda Retnin, Roland'ın baş simyacısına döndü: “Başlayabilirsiniz.”


Kyle masaya doğru yürüdü ve ilk kâğıda kendinden emin bir şekilde baktı.


“Güherçile ve yeşil şap karışımını yakmak mı?” diyen Kyle, kâğıda yazılanlara şaşırmıştı: “Anlaşılan çift taşlı asit yapma yöntemini öğrenmişsiniz. Tepkimeye gereken ürünler çoklu katılar ve asitler… Asitler de metalleri çözmeye yarar.” dedikten sonra kâğıda uzun bir sembol listesi yazdı.


Soruyu yazan Archer, aniden çok utanmıştı. Dişlerini gıcırdatarak: “Doğru…” dedi.


Gözlemci simyacılar kendi aralarında fısıldanmaya başlamışlardı. Muhtemelen Kyle'ın ilk sorunun doğru cevabını yalnızca bir saniye içinde vermesini beklemiyorlardı.


“Sessizlik!” diye bağırdı Retnin: “İki soru daha var!”


“Tamamen şanstı.” diye küçümsedi Rayleigh: “İkinci soruyu bu kadar kolay cevaplayabileceğini sanmıyorum. Bu arada o kâğıda ne yazdı?”


Retnin başını salladı. Morali hızla bozulmuştu. Hem Retnin hem de Rayleigh'i şaşırtırcasına Kyle, ikinci soruda epey düşünmüş ve Rayleigh’in yaptığı kurnazlığı da fark etmişti: “Yeşil vitriol asit ve bakır mı? Asit eksikse tepkime başlamaz. Yeterli asit ile sıvı ısıtıldığında maviye döner ve aynı zamanda kabarır.”


Sıra Retnin’in sorusuna geldiğinde de Kyle, oyalanmamıştı: “Sadece Netherworld taşını çıkarmak mı?” dedikten sonra şişeyi aldı. Salladı ve suya batırılmış beyaz katıyı inceledi: “Bu oldukça nadirdir. Havada kendi başına yanarak beyaz duman ve beyaz katılar üretecektir. Doğru muyum?”


“Ee…” diyen Retnin tamamen şok olmuştu. Bu garip kimyasal maddeyi Kurt Yüreği Krallığı'ndaki simyacılardan almıştı. Daha önce çok az insan görmüştü bu maddeyi ve onlardan daha azı ancak tanıyabiliyordu!


“Lütfen soru sormaktan çekinmeyin.” diyen Kyle döndü ve gözlemci simyacılara baktı: “Size yalan söylemediğimi kanıtlayabilirim."


Bu sözler seyirciyi heyecanlandırmıştı.


“Okra ve odun kömürü karışımını yakarken ne olur?”


“Okra aslında bir tür özel demir cevheridir. Sıcaklık yeterince yüksekse ondan demir çıkartabiliriz.”


“Eritme yoluyla elde edilen camların renkleri neden farklı? Siz simya değişmez dememiş miydiniz?”


“İçindeki farklı safsızlıklar ve bozulmalar yüzünden… Kristal cam üretmek için en saf çakıllara ihtiyacımız vardır.”


“Bay Kyle! Bir sorum var!”


“Benim de!”


Retnin'i şaşırtırcasına salondaki atmosfer hızla değişiyordu. Simyacılar yavaş yavaş Kyle'ın geniş bilgisine tav oluyorlar ve ona olan saygıları artıyordu. Aniden Retnin, simyacıların Kyle’ı kabullenmeye başladıklarının farkına varmıştı.


Aniden haykırdı Rayleigh: “Hepiniz kapayın çenenizi! Bunların hepsi Simya Atölyesi’nin çağlar boyunca bilmekte olduğu eski formüller… Madem tüm formülleri gerçekten anlıyorsunuz… O halde hiç kimsenin keşfetmediği yeni bir tane yazın. Örneğin; simyanın nihai hedefini!”


“İşte bu imkânsız olacak…” diye düşünmüştü Retnin. Sertçe yutkundu. Buradaki bütün simyacıların öyle bir hedefin efsanevi bir masal kadar inanılması zor bir şey olduğunu düşündüklerine inanıyordu.


Ancak Kyle'ın dudaklarındaki gülümsemeyi fark edince hayret etmişti.


Kyle Sichi, hepsinin bakışları kendinde olan Simya Atölyesi’nin üyelerine gülümsedi: “Taşları altına çevirmekten mi bahsediyorsunuz? Elbette yapabilirim bunu… Size göstereyim...”


...

Bu bölüm hakkında söylenecek tek bir cümle var sanırım: Kyle yargı dağıtıyor! Şu altın işini nasıl kurtaracak merak ediyorum gerçi…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr