Bölüm 510: İntikam Çiçeği

avatar
2724 18

Release That Witch - Bölüm 510: İntikam Çiçeği




Çevirmen: Lodos

Sarayın bodrumuna giren Hill Fawkes kalbinin titrediğini hissetmişti. Korkudan değildi… Aksine heyecandandı…


Meşalenin titreyen alevleri sanki onun için dans ediyor gibiydi. Attığı her bir adım taş zeminde yankılanıyordu.


Karanlık ve sessiz bodrumun bu kadar harika bir yer olabileceğini hiç düşünmemişti.


En alt kata indikten sonra Theo üstünü tekrar aradı. Sonra da fısıldayarak: “Tamam git! Çok uzun kalma!” dedi.


Başını sallayan Hill, heyecanla önündeki karanlığa doğru yürüdü. Karanlık geçitten geçtikten ve kafesi gördükten sonra adımlarını yavaşlattı. Bu anı iyice kazımak istiyordu kafasına…


İşte karısını öldüren katil oradaydı: Timothy Wimbledon.


O anda ağzını kapattı. Gözleri dolmuştu. Şimdiye dek yaptıkları boşa gitmemişti. Sonuç da beklediğinden erken gelmişti.


“Karım bunu görse gülümserdi…” diye düşündü.


“Kim var… Orada?” diye seslendi Timothy. Arkasını dönerek parmaklıklara yaslandı ve sordu: “Sen mi geldin yoksa Şeytan?”


Gölgelerin arasından sıyrılan Hill, hızla kafese ilerledi.


Timothy şok olmuştu. Geriye doğru iki adım attı: “Kimsin sen? Nasıl girdin içeri? Roland Wimbledon nerede? Ben onu görmek istiyorum!”


Eskiden o kibirli ve kendini beğenmiş olan kralın hali ortadaydı işte…


Hill, Timothy’yi yalnızca taç giyme töreninde uzaktan görmüştü. Kıpkırmızı bir elbise vardı üstünde. Başında parlayan bir taç elinde de altından bir asa duruyordu. Kral Şehri şövalyeleri tarafından çevriliydi. Adım adım yüksek platforma çıkmış ve tacı kabul etmişti. Hill bir zamanlar Timothy’nin herkese iyi bir hayat verecek iyi bir kral olacağını ummuştu. Ancak daha sonrasında olanların sonucu olarak bu beklentilerin tamamı yok olmuştu.


Şu anda nihayet intikamın o tatlılığını hissedebiliyordu. En ufak bir acıma duygusu bile yoktu içinde… Aksine hissettiği tek şey, soğuk kalbini ısıtan tatlılık ve mutluluktu. Beklenmedik bir şekilde bu hissi çok sevdiğini fark ediyordu bir yandan da…


“Ben Hill Fawkes, Majesteleri…” diyen Hill, eğildi: “Ben ‘Güvercin ve Silindir’ ekibinin bir üyesiyim. Beni tanımanız imkânsız… Ama ben sizi tanıyorum.”


Yüzünde taş gibi katı bir ifade olan Timothy, sessizdi.


Hill hiç umursamayarak konuşmaya başladı: “Bu akrobatik ekipte yedi üye olması gerekiyordu. Ama sizin yüzünüzden bir ortağımızı kaybettik. O andan sonra geriye kalan altı kişi olarak daha fazla gösteri yapmadık. Aksine sizin hareketleriniz hakkında bilgi toplamak için farelerin arasında gezindik, otellerde saklandık. Topladığımız bilgileri organize ettik, analiz ettik ve Lord Roland'a gönderdik.” diyen Hill, bir an duraksadıktan sonra devam etti: “Bu arada… Biz ona kar tozu geliştirme ve batı bölgesini istila etmek için orduyu etkileme planınızdan da bahsettik. Ayrıca banliyölerdeki iki güherçile fabrikasının kapanmasını sağladık ve onları başka yerlere transfer ettik.”


“Neden bahsediyorsun sen?” diyen Timothy, gözlerini kısmıştı: “Yaptıklarıyla gurur duyan gizli bir hainsin demek… Kralına ihanet eden ve onursuzca yaşamanın faydalarını gören bir hain… ‘Güvercin ve Silindir’ hakkında hiçbir şey duymadım. Bu numaraları kes seni aşağılık herif!”


“Fayda görmek mi? İhanet mi? Hayır, hayır Majesteleri… Ben sadece kalbimi takip ettim.” dedi Hill sessizce: “Aramızdan ayrılan üye, benim karımdı. Sizin başlattığınız cadı avında öldü. Hapishanede işkenceler gördü ve hakaretlere uğradı. Onu öldüren kişiye verilen ceza ise 25 gümüş idi sadece...”


Timothy'nin gözleri parlıyordu.


“Şimdi hatırlıyor musunuz?” diyen Hill ellerini iki yana açarak devam etti: “Belediye Binası sonrasında tazminat olarak üç kraliyet altını verse de aslında o benim için hiçbir şey ifade etmedi… Karım asla geri dönmeyecek ne de olsa… O  bir cadı değildi… Ama sizin yüzünüzden öldü…”


Bir süre geçtikten sonra Timothy: “Ben yapmadım…” dedi.


Epey zayıf bir cevap olmuştu bu…


“Tutuklamayı yürüten Lanry, sizin uşağınızdı. Şövalye Çelikyürek bile onu durduramadı. Ben sadece adil bir karar istedim ama mahkeme ve belediye itirazımı reddetti. Bunun arkasında sizin olduğunuza hiç şüphem yok…”


“Hayır, yeter! Seni aşağılık herif!” diyen Timothy kendini tutamayarak haykırmaya başlamıştı: “Sen ne yaptığını biliyor musun? Madem o cadı avı karını senden alarak hayatını mahvetti… Şu anda senin yaptığın şey de Gökhisar Krallığı’nı mahveder! Lord Roland mı? Seni aptal! Roland Wimbledon uzun zamandır ölü! Senin efendin gerçek bir Şeytan! Sadece bir kadın yüzünden bir şeytana hizmet etmeye mi karar verdin sen?”


“Öyle mi?” diyen Hill, hafifçe gülümsedi: “Tanrılara yalvardım… Ama herhangi bir cevap gelmemişti. Ben de o an intikamımı alabildiğim sürece… Efendim şeytan olsa bile onu cehenneme kadar takip edeceğime yemin ettim…” dedikten sonra elini göğsüne koydu ve eğilerek selam verdi: “Hoşça kalın Majesteleri… Sizin yıkılmanızda payımın olmasından dolayı onur duyuyorum!”



Bodrumun girişine geri dönen Hill’i gören Theo başını salladı: “Tatmin oldun mu?"


“Evet efendim… Lütfen beni Majesteleri Roland'ı görmeye götürün…” diyen Hill, derince bir nefes aldı.


Sarayın üçüncü katında son altı aydır hizmet ettiği adamı sonunda görmüştü. Timothy'den çok daha kibar görünüyordu. Aynı gri saçları ve gri gözbebekleri olmasına rağmen kibirli bir mizacı yoktu. Hatta bir… Soyluya bile benzemiyordu…


“Kral Şehri’ndeki gizli çalışmalarınız için minnettarım. Sizin istihbaratlarınız sayesinde Kral Şehri’ni minimum hasarla fethedebildim.” dedi Roland. Hill daha ilk cümleden şaşırmıştı.


“Lafı bile olmaz. Ben doğru olanı yapıyordum…”


“Kesinlikle anlıyorum. Bunu intikam için yaptığının farkındayım. Timothy’nin hükmü yakında verilecek. Artık istediğin şeye ulaştığına göre yeni bir hayata başlayabilirsin. Ama umarım benim için çalışmaya devam edersin.” diyen Roland ayağa kalktı, Hill’in önüne yürüyerek söze girdi: “Şehrin eski dengesini geri kazanması ve geçmişteki refahına geri dönmesi lazım. Bu konuda hala yapılacak çok şey var. Örneğin… Farelerin kontrol edilmesi ve yerinde duramayan soyluların da izlenmesi gerekiyor. Ancak Theo bu görevlerle tek başına ilgilenemez. Ne düşünüyorsun? Akrobatik topluluğunun üyeleri ve sen şehrin insanlarını benzer bir trajediden korumak için gizli ve resmi bir konumda çalışabilirsiniz."


“Çok isterim Majesteleri…” diyen Hill, ciddiyetle diz çöktü: “Bunu söylemeseniz bile sizi sonsuza kadar takip ederdim… Daha önce söz verdiğiniz şeyi siz yerine getirdiniz… Şimdi sıra bende… Hill Fawkes’ın hayatının geri kalanı sizindir!”


İntikam çiçeği sonunda en lezzetli meyvesini vermişti işte…


...

Hill, sonunda Roland’a ettiği hizmetlerin karşılığını ve karısının intikamını alıyor. O herkesin aklına gelen öldürme yoluyla almasa da intikamını yine de rahatlamıştır bence…

Yazar bölümün en sonunda intikam çiçeğinin en lezzetli meyvesi demiş. Yani Roland’a hizmet edebilmek…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr