Bölüm 441: Fırtına Bulutları

avatar
3152 18

Release That Witch - Bölüm 441: Fırtına Bulutları




Çevirmen: Lodos

Hermes Katedrali'ndeki Babil Kulesi'nin gizli bir odası…


Tayfun karşısındaki cadıya bakıyordu. Elinde olmadan derince bir iç çekti: “Mayne Ekselansları gerçekten çok mu meşgul?”


“Evet, öyle…” diyen cadı altın renkli buklelerini okşuyordu: “Yoksa sizinle görüşmek için beni göndermezdi… Şimdi lütfen kendimi tanıtayım. Ben Isabella! Yüce Papa’nın safkan cadısıyım…”


"Ekselansları Tayfun, bu…” diyen yeni atanan iki piskopos, Yargı Ordusu’ndan Soli Daal ve eski hâkim El, birbirlerine bakıyorlardı. Kilise'nin ’izli cadılarından haberdarlardı. Ama bu toplantılara katılmalarını belli ki beklemiyorlardı…


“Cadıların pozisyonları Papa’nın bir altı olan piskoposlarla aynıdır. Ama Kilise’de resmi bir pozisyonları yok.” dedi Tayfun: “Piskoposların da kendi safkan cadıları olabilir. Şeytan Ayları bittiğinde sizde birkaç cadı seçebilirsiniz yani…”


“Ben... Anlıyorum…” diyen Soli gözlerini dört açmıştı: “Peki ne tür güçleri olabiliyor?”


“Bu bilgi son derece gizli… Sadece Yüce Papa biliyor.”


“Neden cadı yetiştirmek isteyelim ki?” diyen El epey rahatsız olmuştu: “Bir öğrenilirse Kilise’nin itibarı çok zarar görür!”


“Elbette… Ama onlar da karanlık işlerde çok yardımcı olabilir…” diyen Isabella kaşlarını kaldırmıştı: “Sizinle uyuyup öfkenizi alabilirler… Ya da birçok farklı şey yapabilirler… Cadıların normal kadınlardan çok farklı olduğunu bilmelisiniz…”


“Saçmalık!”


“Ee... Bu kadar yeter…” diye araya giren Tayfun öksürdü: “Ekselansları El! Papa'nın safkan cadılarının piskoposlar ile aynı konumda olduklarını ve bizzat Papa’yı temsil ettiklerini söyledim. Biraz daha saygılı davranmanız gerekiyor. Ve Leydi Isabella… Lütfen bu şakaları yapmaktan kaçının… Onlar benim kadar yaşlı değiller ve söylediklerinize kızabilirler…”


“Nasıl isterseniz Ekselansları…” diyen Isabella’nın yüzünde pis bir sırıtış vardı.


El de birkaç defa öksürdükten sonra cadıyı görmezden gelmeye karar vermişti.


"O zaman işimize bakalım…” diyen Tayfun sakalını okşuyordu: “Rapor edilecek bir şey var mı?”


"Neden Mayne Ekselansları aniden tüm yerel kiliselerden yakalanan cadıları Kutsal Şehre göndermelerini istedi anlamadım… Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu yaratmak için olsa bile, yine de ödemek için fazla bir bedel…” diyen kişi ilk konuşmaya başlayan El idi. Sesi biraz sertti. Isabella’ya olan öfkesinden dolayı olabilirdi. “Bu emir verildi verileli üç cadı yakalayabildik. Yolda birisi kaçtı ve bütün muhafızları öldürdü. Daha da onu bulamadık.”


“Bir ‘metal tasma’ ile bağlanmamış mıydı o?” diye sordu Soli.


El sıkkın bir şekilde cevap verdi: “Tüm kiliselerde en gelişmiş Tanrı Gözü’nün İntikamı yok… Dördü Yargı askeri olmak üzere 16 tane de inanan kaybettik. Böyle bir olayın tekrar yaşanması cadı yakalamak isteyenleri korkutabilir.”


“Ama hepimiz savaş cadılarının azınlıkta olduğunu biliyoruz. Kâfir cadıların çoğu savaşmayı beceremiyor. O türden bir sorunun yaşanma ihtimali biraz düşüktür.” diyen Isabella lakayt bir şekilde konuşuyordu: “Ayrıca vahşi bir cadıyı her geri getirmenizde Kilise iki yeni Tanrı’nın Cezalandırma askeri elde edebiliyor. Yani bence hangisinin daha önemli olduğuna siz de karar verebilirsiniz…”


"Leydi Isabella'ya katılıyorum…” diyen Soli, başını salladı: “Hermes’in savunma hatlarındaki baskılar her geçen gün artıyor. Ve şeytani canavarlar ile savaşmak için Tanrı’nın Cezalandırma askerlerine ihtiyacımız var umutsuz bir şekilde… Bir Tanrı’nın Cezalandırma askeri 3-4 Yargı askerine; hatta belki daha fazlasına eşit.”


“Mademki Yüce Papa bir karar vermiş… O halde bizim bu kararı elimizden gelen en iyi şekilde uygulamamız gerek.” diyen Tayfun, Soli Daal'a dönerek sordu: “Savunma hattımızdaki durum nedir?”


“Epey zorlu… Sıradan melez canavarları halledebiliyoruz. Ancak ne zaman bir korkunç cehennem canavarı ortaya çıkıyor… O zaman kesin bir Tanrı’nın Cezalandırma askeri ya yaralanıyor ya da ölüyor…” diyen Soli, başını salladı: “Kar tozunu yerlere gömmek ve patlamasını sağlamak kötü bir fikir değil. Ama her seferinde tam gömülen yerlere ayak basmıyorlar ki…”


“Papa Ekselansları da bunu düşündü…” dedi Isabella: “Kuşatıcı’nın kullanılması gerektiğini düşünüyor.”


“O da ne?”


“Safkan cadılar tarafından kullanılabilen ve hem menzil hem güç hem de hız açısından mancınıklardan kat kat üstün olan bir kuşatma silahı… Kurt Yüreği Krallığı’nı fethetmemizi sağlayan araç… Ve Kuşatıcı aslında şeytanlarla ve devasa şeytani canavarlarla savaşmak için kullanılan bir silah… Bu yüzden mademki korkunç cehennem canavarları burada, o halde bunu kullanmaya başlamalıyız…”


“Neden baştan beri kullanmadık?” diye soran Soli, doğrusu biraz şaşkındı.


“Potansiyel hasar alınması riski yüzünden…” diyen Isabella omuz silkti: “Kaybedersek yenisini yapamayız. Sadece ufak tefek kısımlarını tamir edebiliyoruz şu an…”


“Peki, nereden geliyor bu Kuşatıcı?” diye soran El, kaşlarını çatmıştı.


“Bu çok gizli. Bilmeye yetkiniz yok…”


“Sen…”


Ortamı garip bir sessizlik kaplayınca Tayfun, alkışlayarak sessizliği kırdı ve söze girdi: “Tamam… Hepiniz kötü haber getirdiğiniz için ben iyi bir haber vereceğim. Kurt Yüreği Krallığı’nda hala ufak direnişler gösteren birkaç şehrin haricinde geri kalan tüm soylular tıpkı Ebedi Kış Krallığı’nda olduğu gibi bize bağlılık sözlerini verdiler. Kilise’ye katılan inananların sayıları artacak ve gelecek yaz Kutsal Şehrin kaynakları ve Yargı Ordusu iki katına çıkacak. Ayrıca Şafak Krallığı’nda inananlar bir ayaklanma başlatmış durumda… Şeytan Ayları’nın sonuna kadar sürecek bu ayaklanma ve çatışmalarda da onları destekleyip onlara yardım ediyoruz…”


"Sonunda iyi bir haber!” diyen El derin bir nefes aldı.


“Gayet iyi!” diyen Isabella onaylayarak başını salladı ve üç piskoposa baktı: “Hepiniz konuşmayı bitirdiğinize göre sizinle Yüce Papa’nın yeni emrini paylaşıyorum…”


Bunu duyan üç piskopos hemen safkan cadıya bakmıştı.


“Papa Hazretleri gelecek yılki saldırılarda Şafak Krallığı’ndan önce Gökhisar Krallığı’nı hedef almamızı emrediyor…”


"Ne?” diye soran Soli şaşırmıştı: “Ancak tüm stratejilerimiz, kaynaklarımız ve planlarımız Şafak Krallığı’na göre ayarlandı. Şimdi planları değiştirirsek saldırı tarihinin ertelenmesi gerekir…”


"Papa O'Brien varken bu plan vardı? Neden şimdi değiştiriyoruz?” diye sordu El: “Her iki krallık da eninde sonunda fethedilecek… Sıraları neden önemli ki?”


Tayfun sessiz kalmıştı. Mayne Ekselansları batıyı karıştırmak için oraya safkan cadılar göndermesini emrettiğinde zaten bu plan değişikliğini öngörmüştü: “Ekselansları Kral Şehri ile ilgilenmiyor. Kendisinin gözü Gökhisar’ın sınır bölgesinde…”


Bunu duyunca didişmeyi bırakan piskoposları gören Tayfun, konuşmaya devam etti: “Emrin kendisine itaatsizlik ettiğim falan yok. Ama bu karar epey önemli ve bir hayat memat meselesi. Harekete geçmeden önce Mayne Ekselansları’nı görmek isterim. Acaba görüşme isteğimi iletebilir misiniz Leydi Isabella?”


“Buna hiç gerek yok…” diyen Isabella gülümsedi: “Zaten Mayne Ekselansları da sizleri görmek istiyordu…”










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44355 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr