Bölüm 439: Olay Mahalli

avatar
3347 15

Release That Witch - Bölüm 439: Olay Mahalli



Çevirmen: Lodos 

"Kardeş Vader… Bu gerçekten normal mi?” diye soran Firehead, kendi kıyafetleriyle uğraşıyordu: “Baş şövalye üniformalarımızın bizim sembolümüz olduğunu ve düzgün giyinmemiz gerektiğini söyledi.”

 

“Üstelik kirletmenin de cezası var.” diyen Whistle, fark edilmekten korkuyormuş gibi sağa sola bakıyordu.

 

“Dırdır etmeyin… Tabii ki sembolik bir şey… Siyah üniformalı birisinin karın ortasında dikildiğini görmek herkesin davranışlarına çekidüzen vermesini sağlar. Yoksa suçluları nasıl yakalarız?” diyen Vader, yere tükürdükten sonra sordu: “İkiniz de Sınır Kasabası’ndansınız, değil mi?”

 

İki kadın polisin ikisinin de morali Vader, bunu söylediği anda yerine gelmişti: “Evet, ben Sınır Kasabası’ndanım. Babam Eski Sokak’ta yaşayan yetenekli bir avcıydı. Tek bir okla bir tilkiyi boynundan haklayabilirdi…”

 

“Benim de… Ama benim babam sık sık avlanmanın iyi bir kariyer olmadığını söyler ve beni madenciliğe yönlendirirdi. Bana özel bir çapa bile yaptırmıştı. Majesteleri Roland gelmeseydi şimdi madenlerde çürüyor olurdum…”

 

“Bilmem mi?” diyen Vader omuzlarını silkti: “Zaten sadece avcıların çocukları bu kadar garip isimlere sahip olurdu…” diye düşündükten sonra sordu: “İkiniz de buranın yerlisisiniz. Haliyle buranın sosyal güvenliği konusunda benden daha endişelisinizdir, doğru mu? Ben cezalandırılmaktan korkmuyorsam siz niye korkuyorsunuz ki? O üniformayı sırtınıza geçirmek Majesteleri’nin vereceği cezalarla karşılaşmaktan daha mı zor yani?”

 

“Hmm…” diyen ikili bir süre sonra: “Haklısın…” diye cevap verdiler.

 

"Ama kardeş Vader… Sen bir yabancı değilsin. Kimlik kartı almadın mı sonuçta? Majesteleri kimlik kartı alan herkesin onun halkından sayıldığını söylüyor…” diye mırıldandı Whistle.

 

Vader güldü, bir şey dememişti. Bunun yerine başını geçici yerleşim yerindeki mağara evlere çevirmişti.

 

Yaklaşık üç ay boyunca bir polis memuru olarak yaptığı görevlerden sonra batı bölgesinde yaşamaya tamamen alışmıştı. Polis memuru olmadan önce devriye ekiplerinin insanları kandırmak ve gasp etmekten başka bir şey yapmadıklarını düşünürdü. Ama daha az bildiği şey ise aslında her gün yapması gereken onlarca iş olduğu idi…

 

Polislerin mülteci alım işlemlerini yapmaları ve vatandaşlar arasındaki anlaşmazlıkları çözmeleri gerekiyordu. Suçluları ve casusları yakalamak da polisin görevi idi. Birinci Ordu ise şeytani canavarlara karşı savaşmanın haricinde Sınır Kasabası’nın iç işlerine asla karışmıyordu. Bu Vader’in beklediğinden çok farklı bir şeydi.

 

Valencia'daki devriyeler daha çok şehir muhafızlarının… Yedeği gibilerdi. Ayak işleri ve önemsiz işler yaparlardı, çok da bir işe yaramazlardı. Bu da aynı zamanda birçok devriye üyesinin illegal bir şekilde para aramasının sebebiydi. Ancak Sınır Kasabası’nda polis ve ordu tamamen farklı sistemlerdi. Polis iç işlere bakıyor, ordu dış işlere bakıyordu.

 

Vader'i daha çok şaşırtan şey ise devriye ekibine gelen hedeflerin çoğunun, üstlerden gelen emirlerden ziyade halkın ihbarlarından gelmesiydi. Sınır Kasabası vatandaşlarının halk algısı biraz değişikti… Bu tembel ve aptal insan grubu sürekli bir şekilde şüpheli şahıslara dikkat ediyor ve onları hemen Belediye Binası’na rapor ederdi. Kasabaya yeni ve yabancı bir ticaret gemisi geldiği anda en az bir düzine şikâyet Belediye Binası’na gitmiş olurdu bile…

 

Vader çok geçmeden burada asla bir casusun barınamayacağını anlamıştı. Herkes uyanık bir bekçi köpeği gibi davranırken kim saklanabilirdi ki?

 

Ama elbette her tutuklama da başarılı olmuyordu. Örneğin önceki operasyon ile tutukladıkları şüpheli Şafak Krallığı’ndan bir soylu çıkmıştı. Vader bir ceza almaya hazırlamıştı kendisini… Ama üstleri hiçbir tepki vermemişti. Anlaşılan kimse bir soyluya dayak atmasına ses çıkarmıyordu. Bu anlayışı biraz daha kullanma ihtimali Vader’in aklında yer edinmemiş değildi…

 

“Altın geldi!” diye usulca seslendi Firehead.

 

“Onu görmezden gelin. Karı süpürüyormuş gibi yapmaya devam edin.” diye sakince cevap verdi Vader: “Yanında mal yok. Etrafı kolaçan etmeye gelmiş sadece...”

 

‘Altın’ şu andaki hedeflerinin kod adıydı. Adalet Bakanlığı iki gün önce bir çiftçinin tahıl ticareti yaptığını bildirmişti. Ekselansları Carter, bu konuya büyük önem vermiş ve görevi de Vader’a teslim etmişti. Çiftçinin mallarla birlikte canlı olarak tutuklanmasını istemiş ve bu operasyona da ‘Define Aramak’ ismini vermişti.

 

Ama görev pek de iyi bir şekilde başlamamıştı. Bazı sorgulamalar sonrası altı kişilik bir ekip geçici yerleşim alanını sırayla nöbetleşe izlemişler ama hedeften en ufak bir iz bulamamışlardı.

 

Vader'a göre bu eksikliklerin sebebi açık bir biçimde polis üniformaları idi. Altın bir süre batı bölgesinde yaşamıştı ve doğal olarak belediye görevlilerinin ne zaman gelip ne zaman gittiklerini ya da az çok neye benzediklerini biliyordu. Bu karlı ve beyaz havalarda siyah üniformalı polisler biraz… Belli oluyordu sanki…

 

O, Firehead ve Whistle üniformalarını çıkarıp bir kar paltosu giymeye karar vermişlerdi. Bu sayede sanki gerçekten kar süpüren insanlar gibi araya karışabilirler ve özgürce istedikleri zaman istedikleri yerde bulunabilirlerdi. Şüpheli de ortaya çıktığı an gözlerinden kaçamazdı.

 

Geçici yerleşim yerinde, yani doğu bölgesinde bir süre dolaşan Altın görüşlerine yakalanmıştı. Bir mağara evine girdi. Çıktığında sırtında büyük bir çuval vardı.

 

“Gerçekten buğday ticareti yapıyor…” diyen Whistle, yumruklarını sıkmıştı.

 

“Lanet olsun! Majesteleri’nin emirlerine uymuyor!” diye öfkeyle dişlerini gıcırdattı Firehead: “Hemen alalım onu!”

 

“Aceleci olma…” diye seslendi Vader: “Ekselansları Carter, hedefin mallarla birlikte canlı olarak yakalanmasını istiyor. Üçe ayrılıp öyle ilerleyeceğiz.”

 

Verdiği talimatlar önceki casusu, yani soyluyu, yakaladıkları zamanla benzerlik gösteriyordu: “Firehead! Hemen harekete geç ve eski surlara git! Hedefin iç şehre girmek için sadece bir yolu var!”

 

“Emredersin.”

 

“Hedefi ben takip ediyorum. Bu iş biraz zor… Bu yüzden içinizden en uygun olan benim…” diyen Vader, dudaklarını ıslattı: “Son olarak da Whistle… Yaklaşık 100 adım geriden gelerek beni takip et! Hedefle göz teması kurmamaya çok dikkat edin!”

 

“Anlaşıldı!”

 

“Hadi gidelim o halde!”

 

Her ne kadar üç polis aynı rütbeye sahip olsalar da Vader’in planına uymuşlardı.

 

Vader elinde süpürgesiyle Altın’ın birkaç adım önünde sakin bir şekilde yürüyordu. Tecrübelerinden öğrendiği kadarıyla hedefi arkasından takip etmek büyük şüphe uyandıran bir hareketti. Bunun yerine önünde gitmek ve sanki bir ‘yol gösterici’ gibi davranmak daha tedbirli bir hareket olurdu. Hedefin nereye gittiğinden emin olunduğu sürece bu taktik, en güvenli olan taktik idi. Vader, tamamen Altın’a odaklanmıştı. Ayak seslerinde en ufak bir dengesizlik ya da değişiklik duyması halinde onu kolayca yakalayabilirdi.

 

Eski surlardan geçen Altın, durarak sokağın köşesinde beklemeye başlamıştı. Merkeze doğru yönelmesi halinde birçok polisle karşılaşma ihtimalinin farkındaydı Altın… Vader de bunu bildiğinden dolayı biraz daha ilerleyip bir ara sokağa daldı. Oradan da alıcının gelmesini beklemeye başlamıştı.

 

Kısa bir süre sonra el arabası taşıyan halktan birisi çıkmıştı ortaya… Yavaş yavaş Altın’a yürüdü. Sağa sola baktıktan sonra çuvalın içini inceledi. Anlaşmanın tamamlanması için bir avuç para çıkarmıştı ki o anda Vader eliyle iki polisin harekete geçmesi gerektiğini belirten işareti çaktı.

 

Üçü de farklı yönlerden hedefe doğru fırlayıvermişti. Satıcı öyle aptaldı ki hiç hareket bile edememişti.

 

Çiftçiyi yere bastırdı Vader… Etrafa saçılan paralar bir gürültü koparmıştı. Onlara aldırmayarak bağırdı: “Tutuklusun!” 









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr