Bölüm 434: Doğum Günü Hediyesi

avatar
3242 15

Release That Witch - Bölüm 434: Doğum Günü Hediyesi


Çevirmen: Lodos

 

Roland, Anna'dan Tilly'nin yirminci doğum gününün geldiğini öğrenmişti. Şimdiye kadar böyle bir şeyi hiç düşünmemişti.

 

Dikkatsiz olduğundan değildi bu… Ama Prens Roland'ın anıları sadece gerektiğinde araştırdığı bir veri tabanı gibiydi. Ama aklında siyaset ve devlet işleriyle alakalı çok fazla bir şey yoktu. Genelde ahlaksız ve ayıp şeyler doldurmuştu hafızasını… Bu yüzden de çok dalmak istemiyordu oraya.

 

Dahası Tilly, Prens Roland için bir bamteli gibiydi. Yani onunla ilgili şeyleri hatırlamak istemezcesine derinlere gömmüştü.  

 

Tilly'nin doğum günü, uyanış günü anlamına gelmiyordu. Kendisi bile bir olağanüstü cadı olarak uyandığı günü bilmiyordu. Şeytan Ayları’nda ısırık acısı da yaşamıyordu. Yani doğum günleri onun için önemli olan tek gün idi.

 

Roland anılarında bir dolaştı ve Tilly en küçük çocuk olduğu için Kral Wimbledon III'ün hayatta olduğu her kışta iç şehirde bir kutlama yaptığını öğrendi. Ki bu en çok sevilen çocuk olan Timothy’nin bile elde edemediği bir ayrıcalıktı. Ancak Kral Wimbledon III bu törenlerin haricinde Tilly ile hiç ilgilenmemişti. Zaten ilgilenseydi Roland ona bu kadar kolay zorbalıklar yapamazdı.

 

Hafızasında geri giderken farklı bir şey daha bulmuştu.

 

Tilly'nin on sekizinci doğum günü kutlaması, en abartılı olanıydı. Hatta ergenlik töreninden bile şaşalı idi… Kutlamalar için dört büyük sınır muhafızı başkente gelmekle kalmamış, Şafak Krallığı’ndan, Ebedi Kış Krallığı’ndan, Kurt Yüreği Krallığı’ndan hatta Fjordlar’dan bile hediyeler ve elçi heyetleri gelmişti.

 

Timothy ve Garcia bu kutlamaları kıskanmışlardı. Ve Tilly'ye babalarının en sevdiği çocuk olmadığını öğretmek için bir ders vermek istemişlerdi. Sonuçta Kral Wimbledon III'ün bu kutlamaları düzenlemesinin tek nedeni kraliçesinin ölümünü telafi etmek ve Tilly'nin annesini kaybetmesinden dolayı yaşadığı üzüntüyü almak istemesiydi.

 

Roland'ın bu düşünce hakkında ne hissettiği önemli değildi. Ama iki kardeş o zaman buna inanmışlardı. Bu yüzden Prens Roland'ı da Tilly üzerindeki planlarına çekmeye çalışmışlardı. Ama Roland, Tilly’nin 8 sene önce verdiği ders yüzünden kardeşinin her ne kadar uysal görünse de aslında tam bir savaşçı olduğunu öğrenmişti. Bu yüzden Timothy ve Garcia’nın tekliflerini reddetmiş, onlar da tek başlarına hareket etmek istemişlerdi.

 

Prens Roland nasıl yaptıklarını bilmiyordu. Ancak Tilly'nin en çok hoşuna giden hediye olan, Kurt Yüreği Krallığı’ndan gelen ayı yavruları zehirlenmişti. Küçük kız kardeşini elindeki ölü ayı yavruları ile üzgün üzgün otururken gören Prens epey eğlenmişti.

 

Kraliyet ailesinin pisliğinin kendisi olmasına şaşırmamalıydı… Prens Roland, cinayet ve kundaklama dışında her türlü kötü şeyi yapmıştı.

 

Ama ne olursa olsun bu yaşananlar, kesinlikle Tilly Wimbledon için korkunç bir anıydı.

 

Anılarında dolaşmayı bitiren Roland’ın aklına aniden bir fikir gelmişti.

 

Bir kâğıt çıkardı ve hediyesinin resmini çizmeye başladı.

 

“O da ne?” diye soran Bülbül onu arkadan dikizliyordu: “Bir ayı mı?"

 

"Evet. Doldurulmuş bir ayı, geceleri sarılıp uyuyabileceğin bir ayı…” diye cevap veren Roland gülümsedi.

 

Çok hediye verdiği falan yoktu kızlara belki… Ama çoğunun yumuşak ve tüylü şeylere sarılmayı ne kadar çok sevdiğini biliyordu. Ama elbette basit bir doldurulmuş hayvan çok kolay ve sıradan olurdu… Ona yardım edecek bir grup cadı varken kesinlikle daha iyisini yapabilirdi.

 

...

 

Tilly'nin doğum günü geldiğinde Roland hediyeyi Tilly’nin odasına taşıdı.

 

Kapıyı açan Tilly yalnızdı. Roland’ı gördüğüne biraz şaşırarak sordu: “Hayırdır? Bir şey mi oldu?”

 

“Bugün senin doğum günün. Bu yüzden bu gece kalede bir kutlama ziyafeti düzenliyorum.” diyen Roland, gülümsüyordu: “Ama öncesinde sana bir hediyem var…”

 

"Bir hediye mi?” diye soran Tilly’nin şaşkınlığı artıyordu: “Taşıdığın şey mi yoksa? O ne ki? Her neyse, içeri gel…”

 

“Ee... Biraz büyük ama söz veriyorum çok özel bir şey…” diyen Prens alnındaki terleri sildi ve hediyeyi yere bıraktı. Soylular hediyeler verirken yüzükler ya da mücevherler verirlerdi ve bir anda ceplerinden sürpriz olarak çıkarabilirlerdi. Ama Roland, yanındaki bu devasa sarılmış kutuyla epey garip görünüyordu. Üstelik bu şey beklediğinden çok çok ağırdı.

 

Tilly gizemli bir sesle: “Bana daha önce hiçbir şey vermemiştin…” dedi.

 

“Doğduğunda sana bir kaz tüyü tüy vermiştim ama…” diye düzeltti Roland: “Çok değerli bir şey değildi gerçi…”

 

“O bir krallık geleneği…” diyen Tilly, omuzlarını silkti: “Peki ya bu? Açabilir miyim?”

 

“Elbette.”

 

Roland, kız kardeşinin ipleri açmasını izlerken gülümsüyordu. Kutu açıldığında Tilly’nin bir an nefesi kesilmiş gibiydi…

 

“Bu… Bu ne?” diye soran Tilly gözlerini kırpıştırıyordu.

 

"Bu bir ayı!” diyen Roland, sırıtıyordu.

 

"Ne tür bir ayı böyle görünür?” diye soran Tilly, doldurulmuş hayvanı evirip çeviriyordu: “Çok yumuşak…”

 

Doldurulmuş hayvanın kürkü kuzey kurt yavrularının kürklerine bakılarak Soraya tarafından özel olarak yapılmış ve ipeksi bir de yumuşak doku eklenmişti. Tasarım konusunda da Roland gelecekteki pandalardan esinlenmişti. Sadece sevimliliği sayesinde milenyumlar boyunca hayatta kalabilmiş bir hayvandan daha uygunu olur muydu?

 

"Bu tür bir ayı hiç görmedim... Rengi çok garip…”

 

"Beğenmedin mi?”

 

"Hayır, demek istediğim...” diyen Tilly kelimelerde kaybolmuş gibiydi. Ama heyecanla yanıp sönen gözleri gerçek düşüncelerini anlatıyor gibiydi.

 

“Buna ‘panda’ deniyor. Çok sevilen bir hayvan…” dedi Roland.

 

Tilly, Roland’ın ne demek istediğini çabucak anlamıştı: “Bu senin diğer dünyana ait…”

 

Roland başını salladı: “Sadece sarılabileceğin bir şey de değil. Boynuna basmayı dene…”

 

Tilly Roland’ın dediğini yaptı. Panda aniden hareketlenerek Tilly’nin üstüne tırmanmaya çalıştı. Bir an korkan Tilly, ağzını kapatarak geri çekildi. Panda ise yavaşça ona doğru yürümeye devam ediyordu.

 

Bu kadar ağır olmasının sebebi işte buydu. Roland, her bacağına küçük jeneratörler koymuş ve gövdesinde de bir iskelet vardı. Jeneratörlerin gücü ise Şafak 1 motorları sayesinde üretilmişti. Üç dört ay hatta beş ay kadar koruyabilecekti panda bu enerjiyi… Yani Tilly, Uyku Adası’na dönse bile panda ona eşlik edebilecekti.

 

"Boynuna bir daha basarsan durur.” diye gülümsedi Roland: “Umarım bu hediyeyi beğenirsin…”

 

Tilly cevap vermemişti. Ama gözlerindeki ifade Roland’a epey bir şey anlatıyordu.










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44235 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr