Bölüm 391: Mührün Sırrı

avatar
3264 14

Release That Witch - Bölüm 391: Mührün Sırrı



Çevirmen: Lodos 

Kış geldikten sonra kar yağışı nispeten azalmış gibiydi.

 

Roland, masasındaki üç el yazmasını okurken bir melodi mırıldanıyordu.

 

Birincisi, en son icat edilen mühimmat türünün deneme ve üretimi için plan idi. İkincisi en yeni nesil küçük silahların planıydı. Sonuncusu ise Büyücü Kulesi için inşaat planıydı.

 

Önceki iki el yazması uzun zamandır tasarlamakta olduğu fikirlerdi. Şimdi Agatha'nın sıcaklığı dondurma ve kontrol etme yeteneklerini de kullanabiliyordu. Kasabanın nitrik asit üretimi çok artmıştı. Nitrogliserinin seri üretiminin istikrarı konusundaki sorun da çözülmüştü. İki ana maddenin üretiminde de hiçbir sorun kalmamıştı yani…

 

Her ne kadar Roland bu itici güç olarak kullanılan maddenin nitrocottonu nitrogliserin içinde çözündürerek üretildiğini ve sonucunda da viskoz bir sıvı elde edildiğini bilse de halen kesin oranları çıkarabilmek için bir simyacıya ihtiyacı vardı.

 

Neyse ki Kyle Sichi hem nicel hem de nitel deneyler yürütme konusunda epey deneyimliydi. Bu görevi 1-2 hafta içinde sonuca ulaştırması mümkündü.

 

Roland hâlihazırda yepyeni bir itici güç üretmeye çalışıyordu. Yani doğal olarak, yeni bir hafif silah türünün geliştirilmesi de gündemde idi.

 

Büyük kalibreli bir döner tüfekte gerekli olan baruta kıyasla eşdeğer bir hasar gücü elde edebilmek için çift itiş gücü maddesi gerekiyordu. Bu nedenle ateş gücü ve fiyat performans oranına dayanarak tüfeklerden hafif kalibreli otomatik silahlara geçmek kesinlikle daha iyi olacaktı.

 

Tabii ki bazı belli başlı parametreler Anna'nın işlem sonuçlarına göre belli olacaklardı.

 

Roland çayından bir yudum aldı ve üçüncü el yazmasını önüne koydu. Onu en çok heyecanlandıran şey buydu.

 

Diğer planlara kıyasla bu belgenin içeriği epey uyumsuzdu. Agatha istemişti bu projeyi. Cadı Evi’nin yanına bir Büyücü Kulesi yapılarak mühür hakkında araştırmalar ve bazı çalışmalar yapılması planlanmıştı.

 

Bacaların ve fabrikaların siluetleri arasında yükselen bir kule hayal etmişti. “Çok havalı ve… Güzel görünür…” diye düşündü.

 

Elinde olmadan gülmeye başladı.

 

Diğer tarafta kurutulmuş balıkları kemirmekle meşgul olan Bülbül, bir küçümseme ile Roland'a baktı: “Mühürler o kadar ilginç mi? Cadı Krallığı onlara sahip olmasına rağmen yine de kaybettiler.”

 

“Epey ilginç…” diyen Prens çekmeceden kalın bir kitap çıkardı. Keşif Topluluğu’ndan arta kalan kitaplardan birisiydi ve tercüme edilmişti. Mühürlere dair bilgiler barındırıyordu. Keşif Topluluğu’nun 200 yıldan fazla sürede öğrendiği bilgiler vardı.

 

Bütün bunlar tamamen yabancı ve yeni bir bölgeydi Roland’a göre…

 

Agatha çeviriyi tamamladıktan sonra Roland, gecelerinin çoğunu bu kitabı okuyarak geçirmişti. Büyülü taşların kullanımlarını ve bileşenlerini okurken bulmaca çözüyormuş gibi hissetmişti. “Baş simyacı Temel Kimya kitabını aldığında böyle hissetmiş olmalı…”  diye düşündü Roland.

 

“Yeni olan herhangi bir bilgi temel seviyede olsa bile çok ilgi çekici görünüyor.” dedi Roland.

 

“Mesela?” diye soran Bülbül, Roland'a doğru eğilmişti.

 

“Mesela şu…” diyen Roland kitapta bir cümleyi işaret etti: “Eski cadılar bunu Dinleme Mührü olarak adlandırmışlar. Uzun mesafeli iletişim için kullanılıyor ve İzleme Mührü gibi, parçalara ayrılmış olsa bile etkili kalır.” dedikten sonra parmağını aşağıya doğru kaydırarak: “Malzemeler de çok basit. Bir parça Yankı taşı ve İşaret taşı yeterli yazıyor.”

 

Kitabın açıklamasına göre bu mührün etki menzili düzinelerce km idi. Sonraki çağların cep telefonuyla kıyaslanamasa da yine de epey kullanışlı bir telsiz görevi görebilirdi.

 

“Öyle mi?” diyen Bülbül sayfaya baktı ve sonra Roland'ın parmağını sağdaki sayfaya doğru çekti: “Ancak burada Yankı taşlarının korkunç şeytanlardan geldiği ve İşaret taşlarının da şeytan kasabalarında bulunduğu yazıyor. Onları nasıl elde edeceksin?”

 

“Hayır. Zaten malzemelerimiz var.” dedi Roland: “Şimşek’in harabelerde bulduğu kırmızı kristal parçası bir Yankı taşı. İşaret taşı konusunda ise Tilly birkaç tane getirmiş durumda zaten. Geriye kalan tek şey birleştirmek…”

 

"Agatha onu yapabilse bile, yalnızca bir dinleme sinyali elde edebileceksin…”

 

“Bırakalım bir denesin… Her türlü gelecekte Şeytanlarla yapacağımız savaşlarda daha fazla büyülü taşlar elde edeceğiz.”

 

"Pekâlâ.” diyen Bülbül omuz silkti: “Peki Tanrı İradesi’nin Mührü’ne hangi büyülü taşlar gerekiyormuş?”

 

“Son sayfada gördüğümü hatırlıyorum.” diyen Roland kitabın son sayfasına döndü: “Bu arada kapasite testinizin sonuçları nasıldı?”

 

Bülbül bir an ürkse de sonra sadece iki kelime söyledi: “Gizli!” 


Anna karşısında hayal kırıklığına uğramış gibiydi…

 

"Buldum, şurada.” dedi Roland: “Dört gerekli büyülü taş, bilinmeyenler olarak yazılmışlar…  Muhtemelen gizlilik için yapılmış bir hareket. Zaten Agatha'ya göre, bu büyülü taşlar çoğunlukla Kıdemli Şeytanlardan alınabiliyor, yani yazılı olsalar bile hiç kimse onları elde edemezdi…”

 

“Yine de böylesine değerli bir malzemeyi salonun ortasına koyuyorsun…” diye çıkıştı Bülbül: “Olağanüstülerin kemikleri sızlıyor şu anda…”

 

“Muhtemelen birkaç kilo TNT kadar değerli falandır…” diye düşünen Roland, gülümsedi.

 

...

 

Bu sefer Agatha’yı ofise çağırmadan asit üretiminin bir postasını daha bitirene kadar beklemişti.

 

“Senin için tasarladığım Büyücü Kulesi’ne bir bak…” diyen Roland taslağı kaldırarak gösterdi: “Bir bodrum deposu var, üç katlı toplam. Bir kat çırak laboratuvarı, bir kat usta laboratuvarı bir kat da ofis…”

 

“Bi’ saniye… Neden ismi Büyücü Kulesi?” diyen Agatha kaşlarını çatmıştı: “Tek istediğim Bay Kyle’ınki gibi bir laboratuvarın daha geniş hali. Böyle bir kule inşa etmek çok zahmetli olur. Taquila'da kuleler sadece alanlar küçük olduğu için inşa edilirdi.  Burada çok fazla alan var…”

 

“Öyle güzel görünmeyecek!” diye içinden haykıran Roland, gülümseyerek: “Her neyse… İnşaat ile ilgili sorunların çözülmesi zor olmaz. Belirttiğim imkânlar dışında başka bir talebin var mı?”

 

“Hayır…” diyen Agatha, ellerini kaldırdı.

 

“Harika!” diyen Roland taslağı yana koydu ve sabah düşündüğü fikir hakkında konuşmaya başladı: “Mühür üretimini tek başına tamamlayabilir misin?”

 

“Hayır…” diyen Agatha başını salladı: “Mühürler temel olarak büyülü taşların birbirlerine bağlanmasıyla yapılıyor olsa da arada bağlayıcı görevi gören malzemeler epey zor bulunan malzemeler. Örneğin; Şeytan kanı gibi…”

 

Prens şaşkına dönmüştü: “Ne!?”

 

“Evet, doğru duydun. Hem de taze kan olmalı.” diyen Agatha, ciddi bir şekilde konuşuyordu: “Keşif Topluluğu, büyülü taşların gücünü keşfettiğinde binlerce deney yaptı. Bu deneylerin sonucunda da cadıların, Şeytanların ve şeytani canavarların et ve kanlarının doğada tamamen farklı olduklarını, işlevlerinin de oldukça farklı olduğunu buldu.”

 

"Et ve kan... Cadılar mı?” diye soran Roland, bu kelimelerin ardındaki düşünceyi tahmin eder gibi olmuştu. Elinde olmadan: “Neye yarıyorlar?” diye sordu.

 

“Tanrı’nın Cezalandırma Ordusu’nu yaratmaya!"










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr