Bölüm 381: Evelyn’in Azmi

avatar
3090 16

Release That Witch - Bölüm 381: Evelyn’in Azmi



Çevirmen: Lodos 

“Fazla zamanımız kalmadı…” cümlesi, Roland’ı biraz korkutmuşu. Agatha’nın cümlesini bitirmesini bekleseydi bu kadar korkmayacaktı belki de…

 

"Beş yılın uzun bir zaman olduğunu mu düşünüyorsun?” diye devam eden Agatha kaşlarını çatmıştı: “Birinci ve ikinci Tanrı İradesi Savaşları’nda zamanlama doğruydu. Döngünün neden şimdi kısaldığını bilmiyorum…”

 

“Kanlı Ay’ın bu kış geleceğini söyledin sandım bir an…” diyen Roland, rahat bir nefes almıştı. Mevcut araştırma ve geliştirme planına göre yeni ateşli silahların tüm ordusuna yayılabilmesi için bir yıl gerekiyordu. Düşmanlar silahlardan etkilendikleri sürece bu savaşı kazanma şansları vardı. Dikkat etmesi gereken tek şey, bölgenin inşasını uzun süreli bir savaşı kaldırabilecek şekilde yapmasıydı. Bunun için de topraklarının, nüfusunun ve kaynaklarının çok yüksek düzeyde dengede olması ve yenilmeleri halinde tekrardan ayağa kalkabilecek kaynaklara sahip olmaları şarttı.

 

Yani asıl zorluk, silah üretiminde değil, sürekli nüfus, mühimmat ve yiyecek sağlamak için iki ila üç sanayi kentinin kurulmasında yatıyordu. Sağlam lojistik dinamikleri zaferi kolaylıkla getirebilirdi. Düzgün personeller de sağlam lojistiklere giden yoldu. Bütün bu düşüncelerin sonucunda en çok ihtiyaç duyduğu şeyin güvenilir liderler, kadrolar ve memurlar olduğu düşüncesine varmıştı. Bunlar olmadan Gökhisar’ı birleştirmek hayaldi. Birleştirse bile soylular muhakkak onu devirmenin bir yolunu bulurlardı.

 

Savaşlara giren bir ülkenin nüfusunun da eğitimli olması gereksinimi başlı başına ayrı bir konuydu.

 

Agatha, aniden konuyu değiştirdi: “Bu silahın adı ne? ‘152’ diye bir isim vermiştiniz sanki?”

 

“Standart kale topu.” diye cevap verdi Roland: “Gelecekte deniz topları da olacak.”

 

“Kanlı Ay’ın gelişinden önce surların hepsini böyle silahlarla doldurabilirseniz muhtemelen Şeytanların saldırılarına direnebiliriz. Kyle Sichi'ye göre, kimya laboratuvarında yaptığım şey de topun bir parçasıymış. Doğru mu?” diyen Agatha, kendisinden emin bir şekilde konuşuyordu: “Sıvı nitrojen ve sıvı oksijen üretme konusunda elimden geleni yapacağım.”

 

“Merak etme.” diye Agatha’yı teselli etti Roland: “Şeytanları yeneceğiz!”

 

*******************

 

“Bugün yapmam gereken tek şey bu muydu yani?”diye düşünen Evelyn parmağını şaraba batırdı ve diline dokundu. Baharatlı tat daha yoğundu. Majesteleri’ne göre Beyaz İçki ne kadar saflaşırsa o kadar güzel olacaktı. Her damlasının yumuşak ve zengin olması gerekiyordu. Ama gittikçe daha az ‘tatlı’ oluyordu.

 

“Evet, iyi iş.” diyen bira fabrikasının yöneticisi şarap kavanozlarını etiketledi ve başını salladı: “Majesteleri’ne selamımı ilet.”

 

“Sen bunları gerçekten satabiliyor musun?” diye soran Evelyn’in kafası karışmıştı. Bir tavernayı yönetme konusundaki geçmiş deneyimlerinden dolayı çok az kişinin bu baharatlı şarabı tercih edeceğini düşünüyordu.

 

“Bu sefer emin değilim.” diyen yönetici gülümsedi: “Ama illa ki bir alıcı çıkar.”

 

Evelyn anında rahatlamıştı. Eğer kimse bunu içmeye istekli olmazsa sadece Majesteleri değil kendisi de başarısız olmuş sayılırdı. Sonradan öğrendiğine göre ise epey alıcısı çıkmıştı bunların. Anlaşılan Majesteleri, soyluları iyi tanıyordu. Bunları düşünen Evelyn, gülümsedi ve: “Ben gidiyorum o halde…” dedi.

 

Bira fabrikasından çıkan Evelyn, soğuk rüzgârla dolu sokakları geçerek kaleye döndü. Anında onu çevreleyen sıcak havayı hissetmişti. Kalenin içindeki dünya dışarıdakinden tamamen farklıydı. Derin bir nefes aldı. Sıcağı iyice hissetmek için ceketini çıkardı.

 

Böyle rahat bir yaşam geçmişte hayali bile edilemeyen bir yaşamdı. Kışın, ailesiyle birlikte ya bir ateş başında oturur ya da battaniyelere sarınırdı. Kaledeki yaşam ile Kilise’nin tüm yıl boyunca bahar gibi olduğunu iddia ettiği Tanrı'nın Krallığı arasındaki fark neydi? Ayrıca Majesteleri ısıtma sistemini yerleşim alanı boyunca yayacağını ve halkının Şeytan Ayları boyunca soğuktan uzak kalacağını da söylemişti.

 

Majesteleri gerçekten her şeyi yapabilecek güce sahipti onun gözünde…

 

Koridorun karşısında Andrea, Ashes ve Shavi poker oynuyorlardı.

 

“Çift sekiz!”

 

“Pas!”

 

“Çift iki! Ben kazandım!” diyen Andrea gururla gülümsüyordu: “En fazla kart Ashes’ta, altı tane. Dondurma için SBV’ı bana ver.” Sonra da başını çevirerek Evelyn’i gördü: “Hey, biraz kart oynayalım mı?”

 

Evelyn merakla: “SBV nedir?” diye sordu.

 

“Bir bahis.” diyen Ashes elindeki kartları bıraktı ve anlatmaya devam etti: “En çok kart kimde kalırsa kazanana bir sonraki dondurmalı sandviçini vermek zorunda. Kulağa nasıl geliyor? Denemek ister misin?”

 

Evelyn çok tereddüt etmişti. Bu, savaş cadılarıyla sohbet etmesi için nadir bir şanstı. Uyku Adası’nda oldukları zaman Andrea ve Ashes genelde Leydi Tilly ile birlikte olurlardı ve Evelyn de asla onlara katılamazdı. Ayrıca ‘Lord ile Savaş’ oyunu gerçekten çok ilginçti. Ama pek emin de olamamıştı: “Yakında son sınav var. Çalışmayacak mısınız?”

 

“Akşam derslerinde gördüklerimizin sınavı mı?” diyen Andrea somurtmuştu: “Çok basit şeyler bence. Ben çalışmadan da geçebilirim.”

 

Diğer iki cadı da başını sallamıştı.

 

“Evet…” diye geçirdi içinden Evelyn. Andrea soylu bir aileden gelmeydi ve epey bilgiliydi. Ashes ve Shavi’nin de okuma yazmaları vardı. Geriye bir tek o kalıyordu.

 

“Ben oynamasam daha iyi olabilir. Odaya dönüp biraz okuma yapmalıyım. Siz devam edin lütfen.”

 

Arkasında biraz şaşırmış olan üç kişiyi bırakan Evelyn, Cadı Evi’ne koştu. Ahşap kapıyı açtı ve Candle’ın masada kitabın arkasındaki aritmetik alıştırmaları çalıştığını gördü.

 

“Döndün mü?”

 

"Evet.” diye cevap verdi Evelyn. Candle’ın çalıştığını görünce garip bir şekilde rahatlamıştı: “Çalışma nasıl gidiyor?”

 

"Fena değil. Doğa ve aritmetiği anlamak biraz zor.” diyen Candle, gülümsedi: “Sende ne var ne yok?”

 

“Bende de aynı.” diyen Evelyn başını salladı: “Anlamadığımız yerleri işaretleyip akşam Bayan Anna’ya soralım mı?”

 

“Kulağa güzel geliyor.”

 

Bayan Scroll'a göre bu kitaplar Majesteleri tarafından yazılmıştı ve kafasındaki bilgilerden bir parçaydı. Eğer bu bilgileri o da anlasaydı acaba o da Majesteleri gibi olabilir miydi? Farklı bir büyü türüne geçemeyecek olsa dahi en azından bu sayede iyi bir şeyler başarabilirdi. Soylular Beyaz İçki sevmeyi bıraksalar bile boşta kalmaz ve belki bir öğretmen olurdu. Bu amaçla her gün çalışıyor, çalışıyor, çalışıyordu. Anna’nın, Scroll’un ve Wendy’nin odasının kapısını gide gele aşındırmıştı artık.

 

Bir önceki sınavda en düşük puana sahipti. Ancak bu sefer böyle olmayacağına inanıyordu.

 

“Kendime bir hedef belirlemeliyim!” diye düşündü: “Bu sınavda Maggie’yi geçeceğim!” 










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr