Bölüm 376: Kaledeki Yeni Tesisler

avatar
3192 17

Release That Witch - Bölüm 376: Kaledeki Yeni Tesisler



Çevirmen: Lodos 

Andrea kurutulmuş balıkları çiğnerken: “Onlar ne?” diye sordu.

 

Gökhisar Krallığı Prensi yine bir şeylerle uğraşıyordu. Pirinç alaşımdan kısımları birleştirmişti. Anna da birleşme yerine kaynak yapıyor ve Soraya da etrafına sihirli kaplamadan yumuşak bir tabaka sarıyordu. İlk bakışta, banyoya monte edilen su borularına benziyorlardı. Ancak boyutlarının büyük olmasından dolayı her biri bir insan uyluğunun büyüklüğündeydi. Bir insanın bunları ağırlığı azaltabilen Sinekkuşu’nun yardımı olmadan hareket ettirmesi imkânsızdı.

 

Pirinç alaşım sadece bir veya iki odaya değil, tüm kale ve Cadı Evi boyunca yatay olarak kurulmuştu. Odanın köşesinden giriyor, duvarın alt kısmı boyunca ilerleyen garip bir metale bağlanıyor, bir sonraki odayı geçip en sonunda da bir boru ile birleşiyordu.

 

Bu büyük proje Hem Uyku Adası hem de Cadı Birliği cadılarının ilgisini çekmişti ki herkes etraflarında onları izliyordu.

 

"Bir fikriniz var mı?” diye soran Roland gülümsedi: “Bilene akşam yemeğinde ekstra bir dondurmalı sandviç.”

 

Dondurmalı sandviç! İşte bu, Andrea'nın dikkatini çekmişti. Çok şaşırtıcı bir yemekti, Şafak Krallığı’nda daha önce hiç duyulmamıştı. Denediği anda da bu yemeğe âşık olmuştu Andrea. Ashes istediği kadar dalga geçsin umurunda olmazdı yerdi dondurmalı sandviçi...

 

“Odalara su mu sağlayacak?” diye soran Ashes, kaşlarını çatmıştı.

 

"Elbette hayır.” diye suratını astı Andrea. Bakır ucuz bir şey değildi. Banyodaki küçük borular su dağıtabilirken neden bu kadar büyük bir şey kullanacaklardı ki?

 

Tam o sırada arkasından bir ses geldi: “Ne sığ bir görüş. Su temini için bu kadar büyük bir boruya kim ihtiyaç duyar? Majesteleri asla böyle anlamsız bir şey yapmaz!”

 

İşte bu! Andrea’nın da düşündüğü buydu. Morali anında yerine gelmişti. Kendisi ve Bayan Bülbül haricinde kimse bir olağanüstü olan Ashes ile böyle konuşamazdı. Başını çeviren Andrea, Ashes’a küçümseme ile bakan Bülbül’ü gördü. Çenesini tam doğru açıyla kaldırmıştı.

 

“Asaletin ifadesi budur işte!” diye düşündü Andrea.

 

Andrea, Sınır Kasabası’na geldiğinden beri tanıştığı en samimi cadı olan bu gizemli kadını içinden övdü. Bülbül, harabelerdeki cadının kurtarılması sırasında olağanüstü becerilerini göstermişti. Asil bir aileden geliyordu, saç renkleri de uyuşuyordu birbirleriyle. Surlarda şeytani canavarlara karşı savaşırken Bülbül onun yeteneğini fark etmiş ve onunla kurutulmuş balık paylaşmıştı. Ona bir soylu gibi davranıyordu.

 

En önemlisi ise Ashes’ı hiç sevmiyordu.

 

Andrea, Ashes’ın Bülbül’ü Sınır Kasabası’na ilk geldiğinde nasıl rahatsız ettiğini bilmiyordu. ‘Düşmanımın düşmanı dostumdur.’ mantığı ile düşünüyordu sadece. Karakterleri de çok uyuşuyordu birbirlerine.

 

Ashes omuz silkti ve: “Cevabı biliyormuş gibi konuşuyorsun.” dedi.

 

"Elbette biliyorum.” diyen Bülbül sırıttı: “Majesteleri tasarım çizimlerini hazırlarken ofisteydim. Bütün planlar gözlerimin önünde hazırlandı.”

 

“Ama bu adil değil!” diye mırıldandı Gizemli Ay.

 

“Zaten sınavlara da katılmıyor.” dedi Prens. Bu sözler bir anda sersemletmişti Bülbül’ü: “Hepiniz için bir ipucu. Bu borular sistemin sadece bir parçası. Cevabı anlamak için başka yerlere de bakmalısınız.”

 

Maggie hemen Şimşek ile odadan uçtu. Diğer cadılar da çok geride değildi. Herkes boruyu arama uğruna dağılmıştı. Andrea bilerek arkada kalmıştı. Herkes gittiğinde, Bülbül'e göz kırptı ve onu kapıya çağırdı.

 

“Ne sence bu?” diye fısıldadı: “Doğruyu bulabilirsem sandviçin yarısını seninle paylaşacağım.”

 

“Ben de bilmiyorum ki...” diyen Bülbül'ün cevabı, Andrea’yı şok etmişti.

 

“E hani tasarımlara bakmıştın?” diye sordu.

 

“Evet baktım. Ama tıpkı Doğa Bilimleri teorileri gibi. Tek başınayken anlıyorum onları, bir araya gelince kafam karışıyor.”

 

"Ah...” diyen Andrea ağzını açtı. Ama Bülbül baya haklıydı aslında. Kitabı kendisi de anlamıyordu.

 

“Korkarım sadece Anna Majesteleri’nin niyetini çizimlerine bakarak anlama yeteneğine sahip.” dedi Bülbül: “Ona sorarsan kesinlikle sana cevabı söyleyecektir.”

 

Bülbül ayrıldıktan sonra Andrea bir süre tereddüt etti. Sonunda da Anna’dan yardım istememeye karar verdi. Utandığından falan değildi… Saygıdandı. Binlerce kişilik ordulardan korkmazdı. Ama 20 cadı arkadaşının önüne hile yaparak geçmekten çekiniyordu.

 

Prens’in ofisinin önünden bir kez geçerken Anna ve Majesteleri’nin konuşmasını duymuştu. Bunu hatırlayınca kalbi zıplamıştı. Yüksek açı hesaplaması, düşme noktası parametreleri, yörünge düzeltme ve ideal durumda kinetik enerjiden potansiyel enerjiye dönüşmek gibi garip terimler duymuştu. Her ikisi de cadıydı. Ama Anna neden Andrea'nın hiç anlamadığı terimleri akıcı bir şekilde konuşabiliyordu? O andan sonra Andrea, Anna’ya karşı büyük saygı duymaya başlamıştı. Anna'nın kendisinden tamamen farklı bir insan türü olduğunu, Leydi Tilly ile falan aynı seviyede olduğunu düşünmüştü.

 

Cevabı isteyemeyeceği için sadece kendine güvenebilirdi. Majesteleri’nin tavsiyesine uyarak odaların her birini keşfetmek için dolaşmaya başladı. Odalarda boruları ayıran dikdörtgen bir metal korkuluk olduğunu ve borulara dokunmanın engellenmesi için bir düzeneğin kurulduğunu gördü.

 

Cadı evinin birinci katına geldiğinde yeni bir şey bulmuştu. Kale ile Cadı Evi arasında yeni inşa edilmiş bir bungalov vardı ve bu iki binaya giden bakır borular buradan çıkıyordu.

 

Bungalovun içinde büyük demir bir kutu vardı. Kutunun alt yarısında oyuk ve üstünde de büyük bir baca vardı... Hemen hemen bir pişirme ocağı gibi görünüyordu. Ve bahçedeki kuyuya doğrudan bağlı bir boru daha gördü. Bu da su kulesindeki su tedarik sistemine oldukça benziyordu.

 

“Bi’ saniye… Bu kaynar su için mi kullanılıyor?” diye kendi kendine düşündü Andrea.

 

Borular sıcak su dağıtımı için kullanılıyor olsaydı bu kadar koskoca olmalarına gerek yoktu ama…

 

Andrea uzunca bir süre düşünse de meseleyi kavrayamamıştı.

 

Majesteleri akşam yemeğinden önce salona tüm cadıları topladı. Gülümsedi ve: “Kaledeki ısıtma sistemi resmi olarak bugünden itibaren başlatılmıştır.” dedi.

 

"Isıtma sistemi mi?” diye soran Ashes, şaşırmıştı.

 

"Evet. Kazanda su kaynatılacak ve yüksek sıcaklıktaki buhar, borulardan geçerek odalardaki sıcaklığı artıracak. Kapılar ve pencereler kapalı olduğu sürece tüm oda oldukça hızlı bir şekilde ısınabilir.” diye açıkladı Prens: “Sürekli bir hava akışı gerektiren variller yok artık. Yeni ısıtma sisteminin hiç öyle bir endişesi yok. Uyurken yaz gibi sıcak hissettirecek.”

 

“O halde dondurmalı sandviç kazananlar: Isıtma sisteminin kurulumuna katılan Anna, Soraya ve Sinekkuşu’na ek olarak doğru tahmin eden tek bir kişi vardı: Tilly!”

 

Andrea çaresiz bir şekilde dondurmalı sandviçini yiyen Leydi Tilly’ye bakıyordu.




 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44422 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr