Bölüm 345: Mazi – Part 2

avatar
2943 14

Release That Witch - Bölüm 345: Mazi – Part 2



Çevirmen: Lodos 

Agatha bütün bu muazzam değişiklikler karşısında şaşkına dönmüştü. İnanası gelmiyordu. Ama anlatılanlar da çok gerçekçi geliyordu. Kendisini onların yerine koyuyor, köleleştirildiğini, avlandığını ve hapsedildiğini düşünüyordu da aklı almıyordu. Kutsal Şehir’deyken en düşük statüye sahip insanlar bile cadılar tarafından düzgün muamele görürlerdi.

 

Son derece bitkin hissetmeye başlamıştı. Wendy bunu hissederek ona bir bardak sıcak süt getirdi ve onu teselli etmeye çalıştı: “Oh, canım… Bu sütü iç. Daha iyi hissedeceksin kendini.”

 

Agatha Wendy’yi sevmişti, çok sıcak davranıyordu… Sütü bir yudumda içti. Bütün vücudu ısınmıştı, kendisini daha iyi hissediyordu. Tekrar konuşmaya başlamadan önce bir süre dinlendi.

 

Her ne kadar bu cadıların ona karşı neden bu kadar dikkatli olduklarını anlayamasa da önce onların güvenini kazanması gerektiğini biliyordu. Yoksa zincirlerinden asla kurtulamayacaktı.

 

Prens ve Wendy'nin söylediklerinin doğruluğunu kendi gözleriyle öğrenmek zorunda kalacaktı.

 

Dar ve az gelişmiş vahşi toprakları kendi gözleriyle görmeden Kutsal Birlik’in ortadan kalktığına inanmazdı.

 

“Dediğim gibi; Benim adım Agatha ve Taquila Keşif Topluluğu’nun bir üyesiydim. Tanrı İradesi Savaşı’nın 30. yılında Kutsal Şehir Taquila düştü. Çoğu insan sürgüne gitmişti. Ben ise orada bıraktığım şeyleri almak için Gizli Orman'a gittim.”

 

"Bekle… Sen Şeytanlara karşı mı savaşıyordun?” diye sordu Prens.

 

"Bizden başka kim onlara karşı savaşıyor olabilir?” diyen Agatha kaşlarını çatmıştı: “Siz insanlara mı güvenecektik yani?”

 

“Kilise tarafından yetiştirilmiş bir cadı mıydın?”

 

"Kilise diye bir şey duymadım. O da ne?” diyen Agatha konuşmasına devam etti: “On binlerce insana ev sahipliği yapan tüm kutsal şehirler cadılar tarafından yaratıldı. Cadılar dışındaki vatandaşların çoğu senin gibi sıradan insanlardı… Sihirli güçleri uyanana kadar çocuk doğurmaktan ve büyütmekten sorumlulardı. Sonrasında o genç cadılar eğitim ve öğretim almak için başka bir özel bölüme teslim edilirdi. Tabii ki savaşmada iyi olan cadılar birliğe katılırlar ve iblislerle savaşmaya giderlerdi.”

 

Prens bir an düşündükten sonra bir kitap çıkardı ve: “Okuyabilir misin?” dedi.

 

Agatha birkaç satırı gözden geçirdi ve: “Bu bir cadının günlüğü.” dedi.

 

"Siz de bu yazıyı mı kullanıyordunuz?” diye sordu gri saçlı bir cadı.

 

"Bu yazı, Kutsal Birlik tarafından icat edilen cadılara özel bir yazı… Bu şekilde sıradan insanların önemli işlere karışmaları engellenirdi. Ama bence bu tür bir dışlama iyi bir fikir değil.”

 

"Sıradan insanlar nasıl engelleniyorlardı?” diye büyük bir merakla sordu gri saçlı cadı: “Cadılar başka bir dil bulsa bile insanlar onu öğrenemez miydi?”

 

Agatha: “Okumak için sihirli bir güç gerekiyordu.” dedi: “Çok zor değil. Cadı olduğun için sana öğretebilirim.”

 

“Dil bir iletişim aracı.” diye söze girdi Prens: “Ne kadar popüler ve yaygın olursa o kadar iyi olur. Yani Kutsal Birlik’in yaptığı şey çok aptalcaydı. Sıradan insanların dışlanması, sizin için mevcut kaynakları sınırlayan bir uygulamadan başka bir şey değil bence. Aslında eğitim ve öğretimden sonra, sıradan insanlar da birçok iş yapabilir. Büyü kullanamamalarının dışında cadılar kadar iyiler onlar da.”

 

Agatha bu konuda onunla hemfikir olmasına rağmen sıradan bir insanın Kutsal Birlik’i eleştirmesini kabul edemezdi. Gerektiğinde onlarla işbirliği yapardı. Ama Kutsal Birlik’e laf ettirmezdi.

 

Baş muhafızı olan Kraft’i özlemeye başlamıştı. En azından o Prens’ten daha nazikti.

 

Oldukça büyük görünen bir cadı aniden söze girdi: “Benim adım Scroll, Bayan Agatha. Alice ismini hiç duydunuz mu?"

 

"Nasıl oluyor da bu adı biliyorsun?” diye şaşıran Agatha, başka bir sarsıntı yaşamıştı: “450 yıl önceki tüm kayıtların kaybolduğu söylememiş miydiniz daha?"

 

“Başkentin doğusundaki bir ormanda birtakım harabeler var. Orada eski bir kitap buldum.” dedi Scroll: “Elindeki kitap o kitap. Son sayfada yaygın dille ismi yazılmış.”

 

Agatha hızla son sayfaya geçti. Okuduktan sonra derince iç çekti ve sessizliğe gömüldü. Agatha'nın zihninde bir kadın silueti ortaya çıkmaya başlamıştı. Kadın uzun kılıcını kaldırdı. Vücudundan yayılan ışık herkesi gözlerini kamaştırıyordu. Devamında ise silueti yavaş yavaş karanlığa gömülerek dağılıyordu.

 

Uzun bir süre geçtikten sonra yavaşça konuşmaya başladı Agatha: “Evet… Alice, Meteor Şehri’nin Kraliçesi ve Kutsal Birlik’teki üç şeften biriydi. Bir olağanüstü ya da bir aşkın idi. Kutsal Birlik’teki kutsanmışlar arasında bile en güçlü olan oydu.”

 

“Bir olağanüstü!” diye mırıldandı kalabalık.

 

Agatha ciddi bir sesle konuşmaya başladı: “Kayıtlar kaybolduğundan bu konuda bir şey bilmemeniz doğal. Cadıların yetenekleri uyanışlarını gerçekleştirdikleri günden sonra durmaksızın gelişir. Bazı şanslılar öne çıkabilir ve inanılmaz başarılar elde edebilir… Biz ona genellikle ‘yüksek uyanış’ diyoruz. Aslında uyanışları veya gelişme oranları için bir sınır yok. Genelde güçlerinin performansında belirgin değişiklikler gözlemlenir.”

 

“Hmm… Yetenek evriminden bahsediyorsun.” diyen Prens başını kaşıyarak mırıldandı: “Toplamda Cadı Birliği'nde dört cadı gelişti.”

 

"Dört mü?” diyen Agatha şaşırmıştı: “Cadı Birliğinizde tam olarak kaç cadı var?"

 

Prens parmaklarıyla saydı: “Ondan fazla.”

 

“Saçma sapan konuşmayı kes!” diyen Agatha öfkelenmişti: “On kişiden dördü yüksek uyanış mı geçirdi yani? Evrimin ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikrin yok. Sadece en şanslı olanlar bunu başarabilir. O da büyük fedakârlık gerektirir.”

 

Prens, masum bir şekilde Agatha’ya bakarak Anna'yı işaret etti.

 

"Ne güzel ve zarif bir kız!” diyen Agatha, kızın yatağına doğru yürümesini izledi. Tüm cadılar arasında güzelliği sayesinde öne çıkabilmişti. Güzel mavi gözleri berrak bir göl gibiydi. Çok gençti. Yeterli deneyim biriktirmiş olması imkânsızdı. Agatha 26 yaşında gelişmişti. O zaman bile başarısı, Kutsal Birlik’teki en umut verici olaylardan biri olarak kabul edilmişti. Bunu yaşadığından beri evrimin ne kadar zor olduğunu biliyordu.

 

Anna'nın avucunda turuncu bir ateş topu ortaya çıktı.

 

“Alevi kontrol etme yeteneği. Bir çağırma türü yeteneği.” diye yorum yaptı Agatha: “Bu yetenek bir savaş yeteneği olarak kabul edilir.”

 

Agatha'nın sözlerinden hemen sonra alev söndü ve yeşil bir alev parladı. Rengi koyu yeşilden açık yeşile dönmeye başlamıştı. Alevler, etraftaki tüm ışıkları emerek daha da güçleniyordu.

 

Prens: “Bu, yetişkinlik gününde ustalaştığı beceri. Birazdan en önemli becerisini göreceksin.” dedi.

 

Agatha ağzı açık bir şekilde olanları izliyordu.

 

Çok geçmeden inanılmaz bir şey olmuştu. Yeşil alev aniden ortadan kaybolmuş ve Anna'nın avucunda, pürüzsüz yüzleri ve düzgün kenarları olan siyah bir küp ortaya çıkmıştı.










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr