Bölüm 333: Yeni Surlardaki Savunma Savaşı

avatar
3233 15

Release That Witch - Bölüm 333: Yeni Surlardaki Savunma Savaşı



Çevirmen: Lodos 

Çan sesi etrafta yankılanmıştı. Kasabaya birden bir canlılık gelmiş gibiydi.

 

Vaner çadırından çıktı. Acele adımlarla surların tepesine koştu ve savaş pozisyonunu aldı. Bu harekât zaten sayısız kez prova edilmişti. Onları komuta edecek biri olmasa bile herkes tam olarak ne yapması gerektiğinin farkındaydı.

 

Geçen yılki Şeytan Ayları ile aynıydı. Surların her bir bölümünde iki ya da üç asker bulunuyordu ve etrafa dağılmış şeytani canavarlarla rahatça başa çıkabiliyorlardı. Gözcüler herhangi büyük bir tehlike fark ettiklerinde çanı çalıyorlardı.

 

Ufukta bir gölge yaklaşıyordu. Vaner, kabataslak bir hesap yaptı ve bin civarında olduklarını fark etti. Bu bir yıl önce olsaydı kesinlikle zorlu bir mücadele olurdu. Ama o zamandan bu zamana dek kasaba büyük değişiklikler yaşamıştı.

 

Kedi Pençesi topun üzerindeki kapağı çıkardı ve üzerine birikmiş karları silkeledi. Rodney ise namlunun her santimini inceledi. İçeri girmiş yabancı bir madde olmadığını anladıktan sonra barut doldurmaya başladı. Mevcut surlar değişmişti. Yüksekliği ve genişliği arttırılmıştı. Her yüz metrede bir bombardıman platformu kurulmuştu ve bu sayede savunmanın yanında saldırı imkânları da gelişmişti.

 

Surların genişliği dört kişinin yan yana durmasına izin veriyordu. Bir savaşta ilk sıra, ateşli silah kullananlardan oluşurdu. İkinci sıra ise yüklemeleri yapan askerlere aitti.

 

“Bundan hiç bıkmıyorlar, değil mi?" diye soran Rodney esnedi: “Şeytan Ayları her geldiğinde hepsi çıldırmış gibi buraya koşuyorlar. Böyle küçük bir kasabayı almayı başarsalar bile ne işlerine yarayacak ki?”

 

“Yeteneklerimizi keskinleştirmemiz için tam zamanında geldiler ama…” diyen Horatio gülümsedi: “Hareketsiz ahşap hedeflere kıyasla şeytani canavarlara ateş etmek çok daha iyi.”

 

“Ateş etmekten bahsetmişken…” diye söze giren Jop gizemli bir şekilde konuşuyordu: “Topçu takımı hakkında bazı dedikodular dolaşıyor.”

 

“Ne tür dedikodular?”

 

“İsabet oranı yüksek olanlar yeni görevler üstlenecekleri elit bir topçu birliğine dâhil edilecekmiş. İçinizden bu konuda bilgisi olan var mı?”

 

"Elit bir topçu birliği mi?”

 

“Her şeyi bildiğini söyleyen sen bile ancak bu kadarını duymuşsan nasıl olur da biz fazlasını bilebiliriz?”

 

"Canı sıkılan biri öylesine uydurmuştur bir şeyler.”

 

Topçu grubu içinde sadece Vaner sessiz kalmıştı. Jop’un söyledikleri yüzünden kaşları çatılmıştı ama…

 

Demir Balta bir hafta önce onu çağırmış ve Majesteleri’nin yeni bir top tasarlamayı düşündüğünden bahsetmişti. Şu anda kullanmakta oldukları silahtan tamamen farklı bir silah olacaktı ve Birinci Ordu’da kullanılmayacaktı. Bunun yerine köprüye kurulacaktı ve uzun menzilli saldırılar yapabilen bir savaş gemisi gibi kullanılacaktı. Bu yeni silahın operatörleri, topçu ekibindeki en seçkin askerler olacaktı. Katılmak isteyenlerin Demir Balta’ya başvurmaları gerekecekti.

 

Bu kesinlikle orduda bir adım daha yukarı çıkabilmesi için bir şanstı. Demir Balta’ya göre Majesteleri ordunun bu yeni oluşacak kolundan çok şey bekliyordu. Birinci Ordu’dan tamamen ayrılıp yeni bir ordu oluşturmaları gibi bir düşüncesi de vardı. Bu birlikten büyük şeyler başarabilenler olursa ileride üretilecek savaş gemilerine de onların adı verilecekti.

 

Bu büyük bir onurdu! Vaner isimli bir savaş gemisi olsaydı Vaner hayatının geri kalanı boyunca mutlu yaşardı. Geçmişi hatırladı. Madenlerde bir işçiydi sadece. Uzun Şarkı’nın gecekondu mahallesindeyken kardeşinin hayatını bile kurtaramamıştı. Ama böyle büyük bir başarıya ulaşırsa sırtı bir daha yere gelmezdi. Tüm bu imkânları sağlayan kişi Majesteleri idi. Zamanında bir yumurta yiyebilmek için orduya katılmış olsa da şimdilerde bunun verdiği en doğru karar olduğunu düşünüyordu.

 

Ayrıca Demir Balta zamanı geldiğinde kendisiyle beraber başvuru yapacak birkaç aday düşünmesini de istemişti. Yani buradaki gençlerin hayatlarını değiştirebilme imkânı vardı. Büyük bir başarı elde etmeleri halinde savaş gemilerine de isimleri verilecekti. Kedi Pençesi ve Jop, bir gemi için çok iyi isimler olmazdı. Rodney ve Nelson belki düşünülebilirdi.

 

Bu bilginin yayıldığı konusunda da Demir Balta’ya bilgi vermesi gerekiyordu. Böyle bir sızıntının hoş olmadığı aşikârdı.

 

“Curcunayı bırakın. İşinizle ilgilenin.” diyen Vaner iki kez öksürdü: “Demir Balta’nın dediklerini unutmayın! En ufak bir ihmal bile çok kötü sonuçlara yol açabilir.”

 

“Anlaşıldı!” diye hep bir ağızdan cevap verdiler.

 

Demir topların öldürme oranı son derece düşük olduğundan dolayı şeytani canavarlarla savaşırken topların içinde teneke kutu parçaları da kullanılıyordu.

 

İğrenç kurttan dönme yaratıklar 100 metre sınırını geçtiğinde ateşe başlamışlardı.

 

Topların şiddetinden dolayı etrafa karlar sıçrıyordu. Devasa patlama sesleri Vaner'in kulak zarlarını sallıyordu. Uzakta canavarların üstüne bir anda siyah bir sis çöküvermişti. Türü ister bir yaban domuzu isterse de bir ayı olsun, postu toplara karşı dayanamazdı.

 

“Büyük bir tane var.” diyen Kedi Pençesi sol tarafı işaret ediyordu: “Kırmızı derili bir kurt!”

 

Hedef tespit edildiği anda da namluyu canavarın olduğu tarafa yönelttiler. Yükleme yapıp ateşlediler, mermilerde teneke kutu kullanıldığında nişan almak çok gerekli olmuyordu. İleriye bakarak ateş edilmesi yeterli oluyordu, kolaylıkla çok sayıda düşmanı biçebiliyordu.

 

Ayrıca yeni inşa edilen toprak surlar da taş surlardan daha uzun olduğu için kurtların surların tepesindekilere tehdit oluşturması da mümkün değildi. Askerler atış pratiği yapıyor gibiydiler.

 

Sıradaki ateşli silah ekibi vardı. Iskalamamak için canavarların 50 metreye kadar yaklaşması beklenirdi.

 

Altıpatlar sesleri ile çakmaklı tüfek sesleri birbirine karışıyor, kükremeler çıkararak canavarların üzerine mermi yağdırıyorlardı. Surlardan silah dumanları fışkırıyordu. Vaner kendisini tutamadan hapşurdu.

 

Jop homurdanarak: “Şu ahmaklara bak ya… Silahları bizim toplarımıza göre çok zayıf… Ama yine de felaket duman çıkarıyor.” dedi.

 

“Olsun. Savaşın asıl sonucunu belirleyecek olanlar yine biz topçularız.” diye cevap verdi Rodney.

 

“İster düşman askerleri, isterse de şeytani canavarlar… Savaşları asıl kazandıran biziz.” diye onayladı içlerinden birisi.

 

Tam o anda gözcünün olduğu yerden aceleci bir çan sesi duyuldu. Bu melez bir türün yaklaştığının işaretiydi.

 

Vaner gözlerini kıstı ve ileriye baktı. Büyük bir gölge sisin içinde yavaşça onlara doğru geliyordu. Kalın kabuklu bir kuşatma canavarı olmalıydı.

 

Vaner, hırslanmış gibiydi: “Şimdi değerimizi gösterme zamanı. Sert uçlu mühimmatlara geçiyoruz.”

 

Nispeten yüksek savunma kabiliyetine sahip düşmanlarla başa çıkmak için; yaklaşık 200 metreden bir düşmanın kabuğuna nüfuz edebilen yeni bir top ucu geliştirilmişti. Şimdiye kadarki gelen saldırılarla sadece ısınmışlardı. Asıl mesele şimdi başlıyordu.

 

“Herkesin iyi bir iş çıkarmasını istiyorum.” diyen Vaner elini çırptı: “Diğer topçu takımlarına en yetenekli topçuların kim olduğunu göstereceğiz.”










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44256 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr