Bölüm 324: Denizin İşaretleri

avatar
2957 11

Release That Witch - Bölüm 324: Denizin İşaretleri



Çevirmen: Lodos 

"Hanımlar! Bir kâse balık çorbası isteyen var mı?“ diyen Kaptan Jack, piposunu tüttüre tüttüre başını kabinden içeri soktu: “Kuyruksuz harika bir alabalık yakaladık az önce.”

 

“Teşekkür ederiz.” diyen Tilly Wimbledon başını salladı: “Geliyoruz.”

 

"Yine mi balık çorbası?" dedi Ashes: “Çok tatsız oluyor bu çorbalar…”

 

“Kaptan’dan biraz tuz isteyebilirsin.” dedi Breeze: “Biber de iyi olurdu. Ama biraz pahalı. Korkarım Bay Jack bunu vermez.”

 

“Çorbaya hiçbir şey koymayın. Sadeyken daha güzel, aynı zamanda daha da sağlıklı ve kaliteli.” dedi Andrea. Uzun sarı saçlarını hafifçe savurdu: “Leydi Tilly, kaptanın odasına gitmemiz gerekiyor sanırım.”

 

Aralarındaki en kısa boylu olan Shavi: “Sıcak bir şey olduğu sürece hemen gitmeliyiz.” diye mırıldandı: “Soğuktan ayaklarımı hissedemiyorum.”

 

Merdivenleri geçen grup kaptanın kamarasına girdi. Kaptan Jack, dalgaları izliyordu: “Bu hava nasıl birden bu kadar soğudu? Ah üç tanrılar ah… Şu anda sonbahar olması gerekiyordu.”

 

"Belki de tanrılar uyuyakalmıştır?" diyen Ashes, omzunu silkti.

 

“Hey, hey… Denizin ortasında böyle sözler söyleyemezsin. Denizler İmparatoru her zaman gözlerini üzerimizde tutuyor.” dedi ve ellerini karnına koyarak: “Şimdilik çok düşünmeyelim. Önce karınlarımızı sıcak balık çorbası ile dolduralım.”

 

Kaptan, odasındaki sıcak yiyeceklerin tadını çıkarmak için zemine büyük bir delik açıp içine mangal koydurmuştu. Bütün gemi yanmasın diye de etrafı kumla doldurmuştu.

 

Büyük bir çorba tenceresi mangalın üzerinde kaynıyordu. Etrafa kokular saçılmıştı.

 

Altı kişi ayakkabılarını çıkararak mangalın etrafına oturdular. Ayaklarını sıcak kumlara gömdüler. Buz gibi soğuk ayaklarını sıcak kumla tamamen sardılar ve yanan kömürden gelen sıcaklığın tadını çıkardılar.

 

Tilly, Kaptan’ın ona verdiği balık çorbasını aldı ve soğutmak için hafifçe üfledi. Haşlanmış siyah kuyruk balık çorbasının sütlü beyaz yüzeyine kıyasla bu çorbanın yüzeyinde yağ kabarcıkları vardı. Işığı yansıtıyordu.

 

Çorbanın içinde seyrek de olsa beyaz ve yeşil parçacıklar görüyordu. Bu sayede de kaptanın ekstra bir şeyler eklediğini anlamıştı. Bu geminin mürettebatı yılın yarısından fazlasında yolculuk ettiği için genelde taze sebze meyve yiyemiyordu. Bu yeşil soğan ya da diğer sebzelerin de kaptan tarafından güherçile içinde muhafaza edilerek tazeliği korunuyordu.

 

Çorba dilini yakmayacak kadar soğuyunca Tilly, küçük bir yudum içti. Her yudumunda boğazından midesine kadar olan kısım ısınıyordu. Çok geçmeden vücudunun diğer kısımlarına da yayılan bu sıcaklık, üşümesini kesmişti.

 

“Biraz biber eklemeyi deneyin.” dedi Kaptan Jack. Mangalın yanında duran baharat kavanozunu işaret etti: “Tadını daha da güzelleştirmenin yanı sıra soğuğu da atacaktır. Şaraptan bile daha etkili.”

 

Andrea : “Her şeyi sade yemek, yemenin gerçek anlamı olsa da söylemeliyim ki, eklenen bu malzemeler mükemmel. Lezzetini gerçekten arttırıyor.” dedi.

 

Tilly, Ashes’a: “Bir şeyler içmeyecek misin?” diye sordu.

 

Ashes, elini salladı: “Şu an pek balık yiyecek durumda değilim.”

 

İlk başta Tilly de her öğünde balık yiyen Fjord halkına alışamamıştı. Her çeşidinde yiyorlardı: Kızarmış, kavrulmuş, haşlanmış, fırında pişen, dondurulmuş, soslanmış, havyar ve diğer bir sürü çeşit daha… Resmi ziyafetler sırasında birkaç kez yemeye zorlandıktan sonra tadının oldukça iyi olduğuna karar vermişti.

 

Andrea: “Yüce Ashes Hanım'ın damak tadı Sınır Kasabası’nın barbar yemekleriyle çoktan bozulmuş. Tat alma duyusunu kaybetmiş gibi görünüyor. Bence tat almasının yanında cesaretini falan da kaybetmiştir…” dedi.

 

Ashes parladı bir anda: “Ne dedin sen?"

 

"N’oldu? Öyle değil mi?" diyen Andrea kahkaha attı: “Sadece biraz balık kokusu bile korkuttu seni. Küçük kızlar bile bir balıktan çekinmiyor. Leydi Tilly tehlikede olduğunda onu koruyabileceğine nasıl inanalım şimdi?”

 

“Demek beni kışkırtmaya çalışıyorsun…” diye düşünen Ashes, bir anda kibarlaşmıştı: “Boşuna nefesini tüketme. Sınır Kasabası’nda sendeki oklardan çok daha güçlü silahlar var. O silahlara rağmen ben yine de düelloyu kazandım. Yani Leydi Tilly’nin kişisel muhafızı olmak için birkaç sene çalışman lazım. Hayır ya… Birkaç senede beni geçemezsin sen, hayatın boyunca çalışman lazım…”

 

“Sen–!”

 

Ashes konuşmasına devam etti: “Ayrıca Majesteleri Roland'ın icat ettiği güzel yiyecekler sadece baharat ve tuzla yapılmıyor. Denediğinde görürsün. O yemekleri yediğinde görgü kurallarına uymaya çalış da Leydi Tilly’nin ismine leke düşürme!”

 

“Saçmalık!”

 

Tilly gülümsüyordu. Bu iki cadı, Uyku Adası’nın en güçlü iki savaşçı cadısıydı. Kimin bir numara olduğunu belirlemek için didişirlerdi sürekli. Ancak Tilly, Uyku Adası’nı yan yana savaşarak korumaktan çekinmeyeceklerini biliyordu.

 

İkisinin tartıştığını görmek aklına Sınır Kasabası’na gönderdiği cadıları getirmişti. Acaba onlar iyi miydi?

 

Tam o sırada Güzellik isimli gemi aniden şiddetle sallanmaya başlamıştı.

 

Ashes, Tilly’yi tutarken: "Dikkatli ol!" diye bağırdı. Mangalın üstünde duran demir tencere ters dönerek ateşi söndürdü. Dışarıdan keskin bir düdük sesi duyuldu.

 

"Düşman saldırısı!

 

Bir denizci kaptanın odasına koştu ve: “Efendim deniz hayaletleri geliyor! Birden fazlalar!” diye haykırdı.

 

Deniz hayaletleri mi?


Tilly şok olmuştu. Buraya nasıl gelebilmişlerdi.

 

Grup kabinden dışarı fırladı. Yengeç bacaklı bir düzine canavarın güverteye çıktığını gördüler. Hala geminin iki tarafından da tırmanmaya devam ediyorlardı. Altı bacakları sayesinde hamamböcekleri gibi hızlı ve çevik hareket ediyorlardı. Kafalarının her iki tarafından insansı kollar çıkıyordu. Bir denizcinin boynunu kolayca kırabilecek güçtelerdi bu kollar.

 

“Meydan okumamı kabul etmiyorsun. O halde yarışacağız.” diye bağıran Andrea parmaklarını çıtlattı. Bir anda ellerinde bir yay oluşuverdi: “En çok canavarı öldüren en güçlüdür.”

 

“Sorun değil.” diye karşılık verdi Ashes. Garip kılıcını çekti ve: “Ben varım!” dedi.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr