Bölüm 306: Bahçenin İçi

avatar
3138 8

Release That Witch - Bölüm 306: Bahçenin İçi


 

Çevirmen: Lodos 

Scroll Majesteleri’nin arkasında bekliyor ve bir şeyler yazmasını izliyordu. Sonbahar güneşi pencereden girerek direkt onun sırtına geliyordu. Güneş banyosu yapıyormuş gibi hissetti kendisini.

 

“Elektronik kayıp ve kazançların yanında bir de… Ah… Online dersler…” Ara sıra Majesteleri kâğıda bir şeyler yazarken başını masaya koyup kimsenin anlayamayacağı bazı saçmalıklar konuşurdu. Başta Scroll bu durumdan dolayı Prens hakkında biraz endişelenmişti ama sonradan alışmıştı. Prens bir şeyleri bu şekilde hatırlıyordu.

 

Ama bugünkü hareketleri öncekilere kıyasla çok daha… Şiddetli gibiydi…

 

“Maalesef ona yardım edemiyorum…” diye düşünen Scroll hafifçe iç çekti: “Ona bu durumlarda yardım edecek bir cadı varsa korkarım o Anna’dır.”

 

“Bugünlük burada bitirsek nasıl olur?” diyen Scroll daha fazla dayanamamıştı.

 

Roland kalemi bırakıp bugünlük pes etmeye karar vererek arkasına yaslandı: “O efsane hafızandan dolayı sana çok özeniyorum. Eğer ben de senin gibi olsaydım sınavlardan hiç korkmazdım ki… İyi bir okula girip direkt hayatın zirvesine çıkabilirdim…”

 

Roland’ın yine saçma şeyler söylediğini fark eden Scroll, cümlesinin devamını umursamadı ve: “Majesteleri o sınavlara sarayda mı girdiniz siz?”

 

“Evet. Bir Prens’i nasıl ayrı tutmasınlar…” diye kendi kendine mırıldandı.

 

“Aslında çok iyi bir hafıza her zaman güzel olmayabiliyor.” dedi Scroll gülümseyerek: “Örneğin kötü anılar, kötü zamanlar, canınızın yandığı vakitler… Her zaman da güzel bir şey değil yani iyi bir hafıza.”

 

Scroll, Deniz Meltemi Bölgesi’nde yaşarken sırf fakir olduğundan dolayı çok dayaklar yemişti, çok zorbalıklar görmüştü. Vücuduna gelen her darbenin yerini hatırlayabiliyordu. Onu sıkıştıranların yüzlerini ve her yediği tekmenin acısını en ince ayrıntılarına kadar hatırlıyordu. Kırık bacaklı o eski kaptanın sığınağını bulmasa işleri çok daha zorlaşacaktı. O gettoda yaşamanın açlıktan ölmekten ya da soğukta donmaktan hiçbir farkı yoktu.

 

Uzun bir süre o acıların hafızasında canlı kalmasından dolayı kendisinden nefret etmişti. Öylesine canlıydı ki sanki her hatırladığında tekrar dayak yiyordu. Sürekli kâbuslar görüyor uykularından uyanıyordu. Sonra yetişkin olduğu gün ortaya çıkan ‘Büyülü Kitap’ sayesinde o eşsiz hafızasının da cadı olmasıyla geldiğini fark etmişti.

 

Roland muhtemelen Scroll’un içinden geçenleri anlamıştı. Gülümseyerek: “Haklı olabilirsin evet…” dedi.

 

Scroll, kalbi sıcaklıkla dolmuş gibi hissetti.

 

Cadıları önemseyen çok az insan vardı. Bunlardan en çok önemseyeninin bir kraliyet ailesi üyesi olması daha da garipti.

 

“Çok da fark etmiyor Majesteleri. O zamanları arkamda bıraktım ben.” dedi Scroll.

 

Roland Wimbledon tanıştığı diğer soylulardan… Hayır. Tanıştığı diğer tüm insanlardan çok farklı biriydi. Çok bilgili bir insandı. Ve sürekli bu bilgileri diğerlerine nasıl yayacağını düşünürdü. Bir soylu olsa da altındaki insanlara kötü davranmazdı. İnsanların düşüncelerine önem verirdi.

 

Bu ıssız ve çorak kasaba onun himayesi altında bir senede efsanevi değişiklikler geçirmişti. Cadıların aradığı huzuru ve özgürlüğü onlara Roland vermişti. Kendi gözleriyle görmemiş olsa Scroll, dünyada öyle birinin olacağına asla ihtimal vermezdi.

 

Bugünlerde Scroll, kendi düşünce sisteminin de değiştiğini fark ediyordu. Önceden Majesteleri’nin bir cadıyla evlenecek olmasını doğru bulmuyordu. Ama şimdi kimle evli olursa olsun Gökhisar tahtını ele geçirebileceğinden emindi. Diğer hükümdarlar gibi zaten tok olan soylulara daha fazla yedirmeye çalışan bir hükümdar değildi. O, halkını iyi yaşatmak isteyen bir hükümdardı. Birden bu düşüncenin ne kadar güçlü geldiğini fark etmişti Scroll…

 

“Amaan, boş ver gitsin.” diye araya girdi Roland. Başını kaşıdı ve: “Bu son sayfaydı bu arada.” dedi.

 

“Yarın da devam edecek misiniz?”

 

“Hayır. Aynen bu şekilde ver sen. Birtakım fizik bilgileri de var içinde. Bir süre de onlara çalışır.” diyen Majesteleri, konuşmasına devam etmeden önce bir parça kâğıdın üstüne bir şeyler daha yazdı: “En nihayetinde bu ‘antik’ bir kitap. Çoğu kısmı kaybolmuş olabilir. Değil mi?”

 

Scroll kâğıdı aldı ve kitabın ismini gördü: “İleri Kimya(Kalıntılar)”

 

 

Scroll ezberleme görevini bitirmişti. Belediye Binası’na doğru yola çıkacakken arka bahçedeki mükemmel manzara onun dikkatini çekmişti.

 

Kale duvarının genişletilmesinden sonra arka bahçe kasaba meydanı kadar olmuştu. Daha bir hafta bile olmamıştı ki her yer bitkilerle kaplanmıştı. Bu kesinlikle Yaprak’ın işiydi.

 

Scroll iki sıra dikilmiş olan zeytin ağaçlarını geçerek bahçenin derinliklerine doğru yol aldı. Bir dizi de şeker kamışını geçince Yaprak’ın bir gölcüğün kıyısında oturduğunu gördü.

 

Yaprak her zamanki gibi iki örgü yapmak yerine yeşil saçlarını bir omzunun üstünden aşağı atmıştı. Bembeyaz ayaklarını suya daldırmıştı. Ellerinde birkaç parça buğday başağı tutuyor ve ayağının yanında dolanan balıkları besliyordu. Ne zaman bir balık ayak parmaklarına değse kendisini kıkırdamaktan alamıyordu.

 

“Ayakların tamamen iyileşti mi?” diyen Scroll, Yaprak’ın hemen yanına oturdu.

 

Kız gözlerini kırpıştırdı ve gülümseyerek başını salladı: “Evet. Bayan Nana sağ olsun yardım etti. Bundan sonra o acıya katlanmam gerekmeyecek.”

 

“O bahçeye ektiğin bitkiler gelişmiş halin mi senin?”

 

“Yaani…” diyen Yaprak elleriyle birer birer bitkileri işaret etti: “Oradakiler üzüm asmaları, şuradakiler meyve ağaçları şunlar da normal ekinler. Majesteleri’nden bana biraz gübre bulmasını da istedim. Yeni ekinleri test etmem lazım. Ha bir de Honey’in eğittiği haberci kuşlar için de meyve ağaçlarında yuvalar var.”

 

Scroll severcesine kızın başını okşadı ve: “Cadı Birliği’nden en erken değişimi senin yaşayacağını düşünürdüm. Ne de olsa daha Geçilmez Dağ sıralarındayken senin yeteneklerin Cara ile neredeyse eşitti.” dedi.

 

“Majesteleri, değişimin büyülerimizi ne kadar anladığımızla alakalı olduğunu söylüyor. Bitki hücrelerinin her birinin farklı olduğunu düşünürdüm. Ama şimdi fark ediyorum aslında hepsi aynı. Normal ottan bile bir meyve ağacı yapabiliyorum. Farklı hücreler olsaydı bunu yapamazdım ki…”

 

Scroll ağzını açtı. Ama bu konuda diyecek bir şey bulamayınca: “Senin yeteneğin değişim geçirmeden bile Majesteleri için çok kıymetli.” dedi.

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr