Bölüm 225: Yenilmezler

avatar
2717 8

Release That Witch - Bölüm 225: Yenilmezler


 

Çevirmen : Lodos

 

İşin aslı ortada birden fazla köstebek vardı. Demir Balta kendisine ifadesizce bakan başka birinin daha karşısına geçti ve: “Gemiden atlayarak kaçmaya çalışan üçüncü kişisin. Anlaşılan o ki; doğu bölgesinden gelmiyorsun. Son sözlerin ne olacak? İtiraf edecek misin?”

 

Önceki ikisi, parmakları kesilince direk itiraf etmişler ve neden geldiklerini anlatmışlardı. Tabii Demir Balta yufka yürekli birisi de olmadığından dolayı devamında cesetleri kanala atılmıştı. Demir Kum Şehri’nde hayatta kalmaya çalışırken bazı deneyimler edinmişti. Eğer birini konuşturmak istiyorsanız birer birer uzuvlarını kesmeliydiniz. Ama onu şaşırtan bir şey vardı… Elleri arkadan bağlı olarak bekleyen tutsak en ufak bir korku belirtisi göstermiyordu. Aksine her şey yolundaymış gibi rahattı.

 

Buraya ölmek için gelmiş olması mümkün müydü?

 

Adam ağzını açıp konuşmaya başladı: “Ben sizin düşmanınız değilim. Benim ismim Hill Fawkes! Theo benim ismimi biliyor olmalı.”

 

 

O sırada Theo hala limanda idi. Çağırılınca Demir Balta’nın yanına gitti ve adama bakarak: “Bu, Siyah Çekiç’in adamlarından biri.” dedi.

 

“Yani senin adamın değil mi?” diye tekrar etti Demir Balta.

 

“Benimle hiçbir alakası yok. Sokak farelerine bile daha yeni katıldı.”

 

Hill birden haykırmaya başladı: “Sen Siyah Çekiç’i de İskelet Parmaklar’ı da kandırdın. Sen Timothy için çalışmıyorsun ki! Aksine Roland için çalışıyorsun!”

 

“Çok fazla şey biliyorsun.” diyen Theo aynı zamanda Demir Balta’ya da boyun kesme işareti yapıyordu: “Senin için en iyi yer kanalın derinlikleri şu anda.”

 

Ölümü duyan Hill: “Askerleri duydum. İşbirliği yapabiliriz! Ben de Majesteleri Roland için çalışmak isterim!” dedi.

 

“Majesteleri’nin bir sokak faresine ihtiyacı yok.” diyen Demir Balta kılıcını çekti.

 

“Ben bir sokak faresi değilim! Ben-Ben Kral Şehri’nin bir vatandaşıyım! Ben Timothy’nin düşmanıyım!” diye çığlık attı Hill.

 

“Dur…” diyen Theo, Demir Balta’yı geçti ve Hill’e doğru yürüdü. Hill gözlerini Theo’nun gözlerine sabitledi. Hiçbir korku belirtisi göstermiyordu. Aksine ateş gibi yanıyordu.

 

“Majesteleri için ne yapmak istediğini söyle bakalım.”

 

“Kuzeyde yaşadığım doğru. Ara sıra sizin hana da birkaç kadeh bir şeyler içmeye giderdim. Ama elimde ne var ne yoksa kumar yüzünden kaybetmedim. Dahası karım da beni terk edip başkasına kaçmadı…” diyen Hill dişlerini gıcırdattı ve: “Aslında karım öldü. Ve karımın ölümüne sebep olan da Timothy!”

 

Çok anlaşılmayacak bir hikâye değildi. Theo’nun çok fazla düşünmesi gerekmemişti.

 

O ve karısı akrobatik bir gösteri ekibi olan ‘Güvercin’ ekibinin üyeleri idi. Genelde iç şehirde gösteriler düzenlerlerdi. Çok büyük bir ekip değillerdi. 7 üyeleri vardı. Çok uyumlu çalışırlardı. Karısı, gruptaki tek kadındı. Herkes tarafından peşine düşülmüştü ama zaferi Hill kazanmıştı ve evlenmişlerdi. Hayatları çok iyi gidiyordu. Hatta kısa sürede beraber para biriktirerek iç şehirden bir de ev satın almışlardı. Ama bütün bunlar Timothy’nin cadı avlama operasyonları ile yok olmuştu. Langley denen adamın komutasındaki devriye ekiplerinin çılgın köpeklerden farkı yoktu! En ufak bir şüphe olanları bile hapsediyorlardı.

 

Hill Fawkes fidye parasını ödediği sürece karısını kurtarabileceğini o olmazsa da en azından bir kere olsun yüzünü görebileceğini düşünüyordu. Ama hapishane bekçisi fidye parasını almasının yanında bırak serbest bırakmayı bir kere bile görmesine izin vermemişti. Sadece karısının gerçek bir cadı olmamasının kanıtlanması durumunda serbest bırakılacağını söylemişti. Ona gelip karısını alması söylendiğinde ise heyecanla koşmuş ve hapishaneye girdiğinde de karısının çürüyen cesedi ile karşılaşmıştı.

 

Hill devamında sinirli bir şekilde açıklama yapılması için Langley’e gitmiş ve karşılığında akıl almaz şeylere şahit olmuştu. Önce yapmacık şekilde hapishane görevlilerine on kırbaç vurulmuş sonrasında da her birine gizlice 25 kraliyet altını verilmişti. Kendisine de teselli olsun diye üç kraliyet altını uzatmışlardı. Bütün bunları kabul edemeyen en üstün yetkiliyi bulmak amacıyla Çelik Yürek olarak da bilinen Sir Weimar’a gitmiş ama onun da bir faydası olmamıştı. Sir Weimar ona sadece Langley’in bu konularda yetkili olduğunu ve cadı avının bizzat Majesteleri’nin emri olduğunu söylemişti. Yani bu konuda Adalet Bakanı dahi bir şey yapamayacaktı.

 

Bu olup bitenlerden sonra da Hill, arkadaşlarının onu destekleyip desteklememesine bakmaksızın ne olursa olsun Timothy’den intikamını almaya karar vermişti. Ama yalnızca bir grup akrobat olarak bu intikamlarını Kral’a kadar götürme şansları düşüktü. Ona zarar vermenin tek yolu olarak Hill; onun hakkında istihbaratlar bulup düşmanlarına vermeyi düşünmüştü. Bu sebeple hepsi farklı sokak gruplarına katılarak Kral hakkında bulabilecekleri her bilgiyi kovalamaya başlamıştı.

 

Bu aynı zamanda neden Theo’yu gizlice takip ettiğini de açıklıyordu. Timothy, gerçekten mültecileri öldürecek olsaydı bir şekilde onları durdurmaya çalışacaktı. Ama tam o sırada da salgın başlamış ve Theo nakliyatları durdurma kararı almıştı. Ama bugün operasyonun tekrar başladığını duyunca meselenin aslını öğrenmek için kılık değiştirmiş ve kalabalığa karışmayı başarmıştı. Sonucunda da Theo’nun, Roland’a hizmet ettiğini öğrenmişti.

 

Roland ise taht mücadelesinden dolayı hiç şüphesiz Timothy’nin düşmanı idi. Hill’e göre Roland, Timothy’yi öldürme izni verdiği sürece şeytanın kendisi olsa da sorun değildi.

 

“Tamam, son soru. Kalabalığa karışmaktan dolayı hastalığa yakalanacağın hiç aklına gelmedi mi?” diye merakla sordu Theo: “İntikam almaya güdümlenmiş bir insanın, hayatından bu kadar kolay vazgeçebileceğini sanmıyorum doğrusu.”

 

“Bende panzehir var.” diye itiraf etti Hill: “İç çamaşırımdaki bir cepte duruyor. Ekipten bütün arkadaşlarım ailelerinin bütün mallarını kullanarak kara borsadan benim için satın aldılar.”

 

Theo uzandı ve elleriyle arayarak parmak büyüklüğünde mavi bir sıvıyla dolu şişeye ulaştı. Demir Balta’ya verdi ve sonra: “Bu, Kilise’nin Kutsal İksir’i olmalı. Majesteleri bunu görmek isteyecektir.”

 

“Ya bu…” diye sordu Demir Balta: “Bununla ne yapacaksın?”

 

“Eh…” diyen Theo düşünmeye başladı. Normalde böyle birini salardı. Ama artık kampta birinin doğru ya da yalan söylediğini anlayabilen biri vardı: “Bülbül’e sözlerini doğrultacağım. Sonra bakacağız.”

 

 

Akşamın geç saatlerinde Giz Hanı’na gitti.

 

Siyah Çekiç’in morali çok iyi değildi. Salgından dolayı işleri çok kötü gidiyordu. Bu yeterince kötü değilmiş gibi Silver Ring ve Pots da hastalanmıştı. Bu da onun moralini iyice bozmuştu.

 

Hill de sanki hiçbir şey olmamış gibi geçip Theo’nun karşısına oturdu.

 

Theo, Siyah Çekiç’in önüne bir kese altın atarken gülümsüyordu: “Üzülmene gerek yok. Sana iyi haberlerim var. Aynı zamanda bir de iş teklifim.”

 

Parayı sayan Siyah Çekiç ağzını açtı ve: “Artık iş almıyoruz. Salgın bu kadar yayılmışken niye dışarı çıkalım ki? Bütün bu para bile bir tane Kutsal İksir almaya yetmiyor. Kara borsadan bir şişe ilaç almak için ne kadar gerekiyor, biliyor musun? En az 25 kraliyet altını!”

 

“Ne tesadüf!” diyen Theo güldü: “Benim bahsedeceğim iş de ilaç almakla ilgili. Salgını durdurabilecek bir ilaç hem de.”

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44300 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr