Bölüm 223: Tasarlama

avatar
2964 8

Release That Witch - Bölüm 223: Tasarlama


 

 Çevirmen: Lodos

Bu yaşananlar esnasında Theo, Kral Şehri’nde bir handa kalıyor ve Sınır Kasabası’ndan gelecek haberi bekliyordu.

 

Şehrin ortasına bir duvar dikilmiş ve şehri iki farklı dünyaya bölmüştü sanki. Bir taraftan diğerine geçişler çok titiz ilerliyordu. İster aristokrat ister zengin tüccarlar olsun, herkes geçmeden önce küçük bir odaya alınıyor ve her şey dikkatli bir şekilde aranıyordu. Ateş, kara lekeler ya da kızarıklıklar gibi herhangi bir hastalık belirtisi bulunduğunda da geçiş yapamıyorlardı. İç şehri terk etmeleri halinde en geç akşamına geri dönmeleri gerekiyordu. Yoksa güneş battıktan sonra kapılar kapanıyor ve geceyi dışarda geçirmek zorunda kalıyorlardı.

 

Ama bu da hastalığın yayılmasını pek engelleyememişti. Dün iç şehirdeki soylulardan hastalığa yakalananların olduğunu duymuştu. Eğer Kilise uzun bir süre daha Kutsal İksir’i çıkartmazsa soyluların çoğu şehri terk edecekti. Mektubu yolladıktan altı gün sonra gelen haberi ona Margaret’ın ticaret komitesi bildirmişti. Haberi duyan Theo o anda önceden kararlaştırılan yere doğru hızla çıktı. Terziye vardığında tezgâhtar onu bir bodruma soktu. Orada ticaret komitesinin sahibi onu bekliyordu.

 

Girince Margaret’i alçak bir masada otururken gördü. Önündeki kâsede buzlu bir içecek duruyor ve etrafa soğuk dumanlar saçıyordu. Theo koştuğundan dolayı bir hayli terlemişti. Hemen bir sandalye çekip karşısına oturdu. Bir anda ortamın serinliğinden dolayı rahatlamıştı.

 

“Majesteleri bu mektubu size vermemi istedi.” diyen Margaret koyun derisinden yapılma bir zarfı ona doğru uzattı. Mühür daha açılmamıştı.

 

Theo mesajı okumak için sabırsızlanıyordu. Mektupta operasyona dair bilgiler, ordunun hazırlandığı ve kendisinin de yapması gereken görevler yazılı idi. Mektubu dikkatlice okuduktan sonra Margaret’e baktı ve: “Majesteleri’nin sizden istediği başka bir şey oldu mu?”

 

“Yalnızca size ulaştırmamı istedi. Tabii çok hızlı bir iletişim ağı kullandığım için bazı harcamalar oldu. Onları da hesaba yansıttım zaten.”

 

“Tamam.” diyen Theo boğazını temizledi ve: “Majesteleri en kısa zamanda bütün mültecilerin Sınır Kasabası’na taşınmasını istiyor. Bu yüzden de taşımada herhangi bir yavaşlama yahut kopukluk olmasın diye sizden daha fazla gemi istiyor.”

 

“Hastalıklı olsalar dahi istiyor mu?” diye soran Margaret şaşırmıştı: “Bütün batı bölgesini öldürmek istediğini düşünmüyorum. Acaba Majesteleri salgının tedavisini mi bulmuş?”

 

“Aynen öyle.” diyen Theo başını salladı: “Aslında bizim ilk gönderdiğimiz kafilede de hastalık varmış. Sadece çok yayılmamış. Kasabaya yaklaştıklarında iyice ortaya çıkmış. Tekrardan Kral Şehri’ne bir mürettebat yolluyormuş.”

 

“Majesteleri gerçekten inanılmaz bir insan. Kilise bile daha bir panzehir bulamadı. Peki, kaç günde bütün mültecileri almayı planlıyormuş? Bir hafta mesela?”

 

Theo parmaklarıyla üç yaptı.

 

“B-Bu imkânsız!” diyen iş kadını bir süre hareketsiz kalsa da sonunda kafasını sallayıp konuşmaya başladı: “10000’den fazla insan var. Hepsini üç günde taşımak için 100 civarı gemi hazırlamam gerekir. Bütün ticareti durdurursam ancak böyle bir sayıya erişebilirim. Bu da bana binlerce kraliyet altını kaybettirir. Bu kraliyet altınlarının yanında buharlı makineleri de ücretsiz verseniz yine kaybım karşılanmış olmaz. O yüzden üzgünüm… Reddetmek durumundayım.”

 

“İnsanlar kamaralarda yatmak yerine güvertede otursalar bir geminin alabileceği insan sayısı ikiye katlanır.” diye ısrar etti Theo: “Bir gemi 200 kişi alabilir yani. O direkli gemilerden de sanıyorum arkadaşınız Hogg’da bir sürü olacaktı?”

 

“Kesinlikle birkaç farklı gemi var onda. Gümüş Şehir’de…” Margaret biraz tereddüt ediyordu: “Yaptığınız hesap doğru olabilir. Ama yine de tamamen emin değilim.”

 

Theo da çok farklı düşünmüyordu. Onca gemiyi limana yanaştırmak onları sorunsuz bir şekilde yönetmek çok büyük işti. Maliyeti de biraz fazla olacaktı. Çok iyi bir anlaşma değildi gerçekten de. Ama son kozunu oynayacaktı.

 

Mektubun sonuna Majesteleri bir not yazmıştı: “Eğer Margaret, yardım etmeye istekli değilse Şişmşek’in de geldiğini söyle.”

 

Bu cümleyi okumak Theo’yu biraz şaşırtmıştı. Acaba Margaret ile küçük tatlı kız arasında bir bağ mı vardı? Pek öyle gelmiyordu. Ama Majesteleri’nin de bir şeyden emin olmadan konuşmayacağını iyi biliyordu. Bu sonuca varan Theo konuşmaya başladı: “Taşımanın üç günde bitmesi gerektiğinin bir sebebi var. Prens, direk aç aslanın yuvasına giriyor. Eğer süreç çok uzarsa Kilise onları kuşatabilir. Ve saflarında Şimşek gibi bir cadının olduğunu öğrenirlerse güvenliğini sağlamak biraz zor olabilir.”

 

“Ne dedin sen?” diyen Margaret heyecanlanmıştı: “Şimşek de mi geliyor?”

 

“Majesteleri öyle yazmış.” Theo dürüst gözükmeye çalışıyordu: “Muhtemelen birlikleri hizada tutmak ve gelebilecek tehditlere karşı teyakkuzda kalmak için geliyor. Ne de olsa Kral’ın bölgesine giriyoruz.”

 

“Anladım.” diyen Margaret ayağa kalktı: “Gemiye ne zaman ihtiyacın var?”

 

“Yolda gecikmeyeceklerini düşünürsek en geç dört gün içinde gemilerin hazır olması gerekiyor.”

 

“Elimden gelen her şeyi yapacağım. Ama Majesteleri’nin birliklerinin yerini bana söylemen lazım. Olur da şehre girmek isterlerse onlara kalacak yer ayarlayayım.”

 

Anlaşılan Theo’nun oyunu işe yaramıştı: “O çok sorun olmaz. Sizin yardımınız gereken başka bir durum var.”

 

Margaret iç çekti: “Söyle.”

 

“Bana epey bir varil lazım. Ne kadar çok varil, o kadar iyi. Ama içlerinde ya kuyu suyu ya da nehir suyu olacak. Şarap ya da başka bir şey değil.” Majesteleri’ne göre sorunun çözümü cadı Lily’ye dayanıyordu. Sıradan suyu büyüsü sayesine ilaca dönüştürebiliyordu. Her ne kadar Majesteleri’nin planı harika olsa da bir kusur vardı. Sokak farelerinin bu ilaçtan haberleri olması halinde ertesi gün bütün şehir bunu duymuş olurdu.

 

“Kuyu ve nehir suyu mu?” diyen Margaret kaşlarını kaldırmıştı: “Emin misin?”

 

“Rahat olun. Majesteleri parasını öder.” diyerek güldü Theo.

 

Gizlilik ve güvenlik açısından ilaçlı suların kamptan şehrin içine taşınması bizzat Theo tarafından yapılacaktı. Bir bidon su pek etkili olmayacaktı bütün bir şehir için. Bu yüzden daha fazla su götürebilmek için bir yol bulması gerekliydi.

 

Arabalara büyük variller yükleyerek götürmek mantıklı bir çözümdü.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr