Bölüm 179: Dönüşüm Ritüeli

avatar
3284 9

Release That Witch - Bölüm 179: Dönüşüm Ritüeli


 

 

Çevirmen:Lodos

 

Tanrı’nın Ceza Ordusu’nun vücut bulma törenini yönetmede usta olmak, Papa için bir gereklilikti. Mayne kadim kitabı Papa O’Brien’dan devraldığından dolayı bu, Mayne’in bir sonraki papa olmak için uygun olduğu anlamına geliyordu.

 

Mayne kitaptaki her şeyi iyice öğrenmişti. Tanrı’nın Ceza Ordusu’na asker yaratabilmek için bir cadı kurban edilecekti. Kanı ilk önce Tanrı Gözü’nün İntikamı ile karıştırılacak sonra da Yargı askerine enjekte edilecekti. Süreç yüzlerce yıl boyunca birkaç kez değiştirilmiş olmasına rağmen, temeli değişmemişti. Cadıların sayısı, Tanrı’nın Ceza Ordusu’nun toplam adam sayısını sınırlıyordu. Yargı askerinin iradesi de vücut bulmanın başarısını önemli ölçüde etkiliyordu.

 

Kitabı okuduktan sonra Kilise’nin reşit olmayan kızları toplamasının sebebini anlamıştı. Büyülü güçleri kazanmadan önce, onlar sıradan insanlarla aynıydılar. Cadıların fark edilebilecek olası işaretleri yoktu ancak büyülü güçleri bir araya geldiğinde bedenleri, organları ve kanları şekillenecekti. Bu nedenle daha fazla kız çocuğu yetiştirmelerinin haricinde daha fazla cadı elde etmelerinin başka yolu yoktu.

 

Bu yüzden Heather’a hak veriyordu Mayne. Yaptıkları her şey son derece kötüydü. Ama şeytanları yenmek ve insanoğlunu kıyametten kurtarmak için buna devam etmelilerdi. En nihayetinde, Tanrı sadece başarılı olanları seviyordu.

 

 

Yargı Ordusu’ndan iki adam vücut bulma sunağında yatıyordu. Bir tanesi birinci taburdan Dylan, diğeri ise Kutsal Şehrin muhafızlarından Tucker Thor’du. Mayne onları önceden tanıyordu. Özellikle de ikincisini tanıyordu, baş muhafızdı.

 

Yüzlerinde gülümsemeler olsa da başpiskopos, onların gergin kaslarından ve sıkılmış yumruklarından stresli olduklarını görebiliyordu. Omuzlarına vurdu ve onları cesaretlendirerek: “Sakin olun, başaracağınıza inanıyorum.”

 

Dylan kendini tutamamış ve şöyle sormuştu: “Efendim o an geldiğinde, tek yapmam gereken acıya mı katlanmak?”

 

“Evet. Acının üstesinden gelmelisin.” diyen Mayne gülümseyerek: Adın Dylan’dı, değil mi?” diye sordu.

 

Beni hatırlıyorsunuz. diyen Dylan heyecanlanmıştı.

 

“Tabii ki. Sen birinci taburdandın. Geçen yıl Hermes’in savunmasına katılmıştın. Şefiniz... Alicia’ydı sanırım. Doğru mu? ”

 

“Doğru doğru. diyen Dylan başını sallayarak: O zaman da ekibimiz savaşta birçok adam kaybetmişti. Şeytani melez canavarlar kardeşlerimin birçoğunu öldürdü. O an bu melezleri öldürecek güce sahip olursam bunun ne kadar iyi bir şey olacağını düşünmüştüm. Bu yüzden efendim, Tanrı’nın Ceza Ordusundan biri olmak istiyorum.” dedi.

 

“Kardeşlerin uğruna daha güçlü olmayı istemek çok iyi.diyen Mayne, baş muhafıza dönmeden önce onu cesaretlendirmişti: Peki ya sen Tucker Thor... Neden Tanrı’nın Ceza Ordusuna katılma kararı aldın?”

 

Baş muhafız kararlı bir şekilde konuşuyordu: Yeni Kutsal Şehri savunmak için efendim. Rahipler şeytani canavarların önümüzdeki yıllarda daha da güçleneceğini söylemişti. Geçen sefer Kutsal Şehrin surlarına kadar ulaştılar. Ve eğer Tanrı’nın Ceza Ordusu olmasaydı Katedral yok olurdu. Ben şeytani canavarlara karşı savunma yapacak bir kalkan ve onları delecek bir mızrak olmak istiyorum.”

 

“Çok iyi. İkiniz de Kilisenin gurusunuz.” diyen Mayne kitaptaki adımlara uygun olarak hareket ediyordu. Gerginliklerini ve korkularını hafifletiyordu. Askerlerin duygularının yeterince kabardığına kanaat getirince elini salladı ve törene devam etmek için harekete geçti.

 

Bir muhafız, askerlerin gözlerini bağlamak için ilerledi. Ardından da ellerini ve ayaklarını vücut bulma mihrabına sıkıca kelepçeledi. Daha sonra da bir cadı getirerek aralarına koydu.

 

Kilise tarafından yetiştirilen bir cadı, hayatının büyük bölümünü Eski Kutsal Şehir’deki manastırda geçirirdi. Uyanışını yaşadıktan sonra da vücut bulma ayinini beklemek üzere Gizli Tapınak’a gönderilirdi. Kurban edilmeden bir gün önce zorla hayal suyundan içirilirdi. Bu ilaç kış çiçeklerinden ve eğrelti otundan yapılırdı. Bu sayede de tören esnasında ne olursa olsun uyanmıyordu.

 

Numarası ve yaşı?”

 

1 ve 18.

 

Bu rutin bir soruydu. Çünkü sadece yetişkin bir cadının kanı, aynı anda iki erkeğin vücut bulma ayinini yapabilmek için yeterli geliyordu. Mayne son kontrol için cadı listesini tekrar gözden geçirdi ve törenin başlamış olduğunu duyurdu.

 

İnce gümüşten bir iğne cadının koluna girdi. Cadının kızıl kahverengi kanı iğneye bağlı olan deri hortumla alttaki kristal kaba aktı. Kabın dibinde açık mavi renkli Tanrı Gözü’nün İntikam’ları dizili idi. Yavaş yavaş taşlar kanın içinde battı. Nihayet kap dolmuştu.

 

Çok geçmeden taşlar değişmeye başladı. Mavi taşların cadının kanını emdiği açıkça görülebiliyordu. Sekiz dakika içinde taşlar tamamen eriyerek kayboldu ve bulanık kan berraklaştı. Kanın rengi kızıl kahverengiden gök mavisine dönmüştü.

 

Görünüşte basit olan bu operasyonun tam ve güvenilir bir şekilde sonuçlandırılabilmesi için şimdiye kadar on binlerce test gerçekleştirilmişti. Cadıların yaşları gibi ayrıntılar, farklı boyutlardaki cadıların kan hacimleri nasıl tahmin edilir, gümüş iğne ve deri hortum nasıl yapılır, vücudun hangi bölümünden kan alınır veya kan vücudun hangi bölümünden rahat enjekte edilir, taşların kaliteleri ve miktarları neye göre belirlenir gibi bir sürü soru asırlar içinde yavaş yavaş cevap bularak bu güne gelmişti. Kadim kitapta vücut bulma ayininin temel yöntemleri ve de yapılmış her testin sonucu yazılı idi.

 

Cadının vücudu büyülü güçle değiştikten sonra kanı organlarını güçlendiriyordu. Alıcı, cadı kanının direkt enjeksiyonu ile hemen ölürdü. Kanı enjekte etmeden önce içindeki “bilinmeyen gücü” ortadan kaldırmak için Tanrı Gözü’nünn İntikamı’yla karıştırmalıydılar. Buna rağmen, kan akıllarına zarar veriyordu. Bu yüzden alıcı, hislerini yavaşça kaybedecekti. Ta ki; zekasına dair hiçbir şey kalmayana kadar. Bu işlemden sadece içgüdüleri ve güçlü iradeleri etkilenmiyordu. Vücut bulma töreninden geçtikleri taktirde Tanrı Gözü’nün İntikamı’nı takmadan bile aynı etkiye sahip oluyorlardı. Etraflarındaki büyüleri engelleyebiliyorlardı.

 

Mayne bunun harika bir kombinasyon olduğunu söylemek zorundaydı. Cadı kanı insanları öldürebilirdi ve bir Tanrı Gözü’nün İntikamı’nı yutmak da insanları öldürebilirdi. Ama bu iki maddeyi birleştirince istenmeyen etkiler en aza iniyordu.

 

Hortumdaki mavi sıvı yavaşça iki alıcıya akıyordu. Kollarındaki ve boyunlarındaki damarlar dışarıya çıkmıştı, yüzleri de büyük bir acıya dayanıyorlarmış gibiydi. Dylan bağırmaya başlamıştı ve sunakta çırpınıyordu. Parmakları açılıp kapansa da elleri ve ayakları sabitti. Bu yüzden hareket edemiyordu. Çok geçmeden delicesine terlemişti.

 

Tucker da çok iyi değildi. Sürekli hırlıyordu. Dudağından kanlı köpükler çıkıyor ve bütün vücudu sarsılıyordu. Sıvı seviyesi kabın dibine vardığında Dylan’ın sesi ağlıyor gibi idi. Rastgele anlamsız kelimeler bağırıyordu. Cildi eriyordu. Vücudundan beyaz dumanlar çıkıyordu. Kadim kitabın açıklamasına göre bu belirtiler, vücut bulmanın başarısız olmaya çok yakın olduğu anlamına geliyordu. Mayne biraz daha beklesin beklemesin mi diye tereddütte kaldığı sırada Papa arkasından omzuna dokundu ve: Yeter, onu acısından kurtarın.” dedi.

 

Muhafız yürüdü ve hançeri kınından çıkardı. Acısına son vermek için Dylan’nın boğazını düzgünce kesti.

 

Zor bir bekleyişten sonra Tucker Thor’un seğirmesi hafifledi. Nefes alış verişleri düzeldi ve cildi de kırmızıdan açık maviye döndü. Mayne bunun vücut bulma törenini atlattığı anlamına geldiğini biliyordu.

 

Biri başarılı, diğeri başarısızdı. Sonuç karşısında iç çekti. 30 dakika bile sayılmayacak bir sürede Kilise hem sadık bir adamını hem de cadı kanının yarısını kaybetmişti. Ancak bekleyen 60 kişi daha olduğundan dolayı törene devam etmeliydi.

 

 

Tüm tören bittiğinde Mayne zar zor ayakta durabiliyordu. Sahneden aşağıya doğru indi. Hareketlerine doğru düzgün dikkat edemeden duvara yaslandı.

 

Papa yavaşça ona doğru yürüdü ve önünde durdu. “Doğruyu söylemek gerekirse, performansın beni şaşırttı evladım. Benim ilk yönettiğim törene göre sen çok iyi iş çıkardın. 45 yaşındaydım ve kanın kuvvetli kokusu yüzünden sunakların durduğu platforma kusmuştum. Neredeyse bir kap dolusu kanı mahvedecektim.O zamanki Papa bu hatamdan dolayı beni sertçe kırbaçlamıştı. Cezadan sonra geri dönmemi ve törene devam etmemi emretmişti.’’

 

“...”

 

 Mayne ağzını açtı ama ne demesi gerektiğini bilmiyordu.

 

Şimdi geri dönüp iyice dinlen.”

 

Peki efendim. diyen Başpiskopos derin bir nefes aldı ve selam vermek üzere diz çöktü. Tam gitmek üzereyken aniden ziyaretinin asıl amacını hatırlamıştı. Beni Gizli Tapınak’a çağırmanızın nedeni...

 

Ah, unutmuşum...diyen O’Brien kendini beğenmez bir şekilde başını salladı: Sana burada, Gizli Tapınak’ta üretilmiş yeni bir zehir vermek istiyorum.”

 

“Zehir mi?” diyen Mayne şüphe içinde sordu. Gizemli Tapınak’ın, Tanrı Gözü’nün İntikamı’nın araştırılması alanında uzmanlaşmış bölümleri vardı. Soğuğa dayanıklı hap. Floresan Taşı. Delirten haplar gibi. Ama Mayne zehir üzerinde çalıştıklarını hiç duymamıştı.

 

Papa yavaşça açıklamaya koyuldu: “Bana kazara bulduklarını söylediler. İşe yaraması için sadece çürümüş cesetlerin üzerine serpmen yeterli. Sıradan zehirlere kıyasla etrafındaki kişileri de etkiliyor. Ayrıca hedefin ağız yoluyla alması da gerekmiyor. Özel panzehiri olmadan, iyileştirilmesi tamamen imkansız. Daha fazla bilgi edinmek istersen Usta Karga Gözüne sor. Sanırım dört krallığın savaşı sırasında bunun bir miktar faydası olur.”

 

Mayne bu kelimeleri duyduğunda aklına hemen kuşatmak için çok fazla zaman harcadıkları Kırık Kale gelmişti. Sevincini bastırdı ve selam vererek: “Zehir gerçekten bu kadar etkiliyse bana çok yardımı olacak.” dedi.

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr