Bölüm 172: Yeni Oyun

avatar
3451 9

Release That Witch - Bölüm 172: Yeni Oyun


 

 

 

Çevirmen:Lodos

“Bugünlük bu kadar, ders bitti.”

 

“Hoşçakalın öğretmenim.dedi küçük kız.

 

Irene ders kitabını kapadı ve çocukların sınıftan çıkmasını izledi. Bu okul eski bir soylunun eviydi. Ancak bu yılki Şeytan Ayları’ndan sonra yenilenerek kamuya mal edilmişti. Evi küçük odalara bölen duvarlar parçalanmış ve her katta büyük odalar yapabilmek için yeni duvarlar inşa edilmişti. Dört ila altı adetli öğrenci grupları buralarda ders alabiliyordu. Ders kitabına göre bu gruplara “sınıf” deniliyordu. Gündüz sınıflarının çoğu öğrencisi çocuklarken gece sınıflarında genellikle yetişkin öğrenciler bulunuyordu.

 

Ferlin, başvurusunu ilettiğinde öğretmenlik başvurusunun Belediye Binası’na ulaşmasının uzun zaman alacağını düşünüyordu. Şaşırtıcı bir şekilde hemen ertesi gün izni almıştı. Devamında Belediye Binası’na gidip kaydını yaptıktan sonra eğitim materyallerini ve okulun ders programını almıştı.

 

Öğrencilerinin çoğu Sınır Kasabası’ndaki yerlilerin çocuklarıydı. Bu yaramaz çocukların derslerine devam etmesini sağlamak adına çok şey yapmıştı. Ders kitabında sınıftaki disiplini sağlamak için yol gösteren ilginç bir bölüm vardı. Bu bölüm gerçekten şaşırtıcıydı. Öğretmenin disiplini sağlamasında öğrencilerin yardımcı olması gerektiğini ileri sürüyordu. Bu yüzden sınıfı gruplara ayırarak grup liderleri ve sınıf lideri seçmeliydi. Bilindik sopayla cezalandırma veya sözlü eleştirilerin dışında öğretmenin öğrencilerini teşvik etmesi için övmesini de tavsiye ediyordu.

 

Irene, “Öğretmenin Ders Kitabı”nın yazarının uzun yıllar boyunca öğretmenlik yapmış uzman birisi olduğuna inanıyordu.

 

Okuldan çıktığı anda kendi şövalyesini görmüştü. Ferlin, kapıda onu bekliyordu.

 

Dik bir şekilde ayakta duruyordu ve basit deri bir ceketle bile yakışıklı gözüküyordu. Hanesinin arması olan aslan amblemli kalkanı, kılıcı ve parlayan zırhı olmasa bile o hala onun Sabah Işığı idi.

 

Sarıldıktan sonra Irene, Ferlin ile ilgili bir şeylerin yanlış olduğunu fark etti.

 

“Sorun ne?” diye sordu.

 

“…”

 

Ferlin bir anlığına tereddüt etti ve: Prens, bu öğleden sonra sarayda bir şeyler yemek için bizi davet etti.”

 

“Biz mi?” diyen Irene, Ferlin’i neyin rahatsız ettiğini fark etmiş ve bir süre suskun kalmıştı. Sırtını sıvazlayıp kafasını sallayarak: Prens beni hiç görmedi. Dük gibi davranıyor olması imkansız... Ve sen de benimle birlikte saraya gideceksin, değil mi? ” diye sordu.

 

Ferlin başını sallayarak: Evet, bu sefer yanında olacağım.

 

Öğleden sonra Irene biraz özenerek Lord’un kalesine uygun bir kıyafetle gitti.

 

Giriş salonuna girdikten kısa bir süre sonra gri saçlı genç bir adam kapıdan gelmişti. O Batı Bölgesinin Lordu Majesteleri Roland Wimbledon idi. Yanında ona eşlik eden sakin ve yetenekli 30 yaşlarında bir bayan vardı. Hala çekici olan yüzü gençken olağanüstü bir güzellikte olduğunu gösteriyordu. Hızla kalkıp Prens’e selam verdiler.

 

“Hoşgeldiniz. Bay ve Bayan Eltek. diyen Roland ev sahibi koltuğuna oturdu: Saray mutfağında hazırlanan yemeklerin tadına bakın.”

 

Ferlin asil bir şekilde: “Bizi davet ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Bu benim için büyük bir onur. diye cevapladı.

 

“Bu Bayan Scroll. Belediye Binasının Eğitim Bakanlığı’ndan sorumlu. Önceden tanıştığınız düşünüyorum.”

 

“Evet.” diyen Ferlin, Scroll’a selam vererek başını salladı: Size hala minnettarlığımı gösteremedim. Sizin yardımınız olmadan Irene bu kadar hızlı öğretmen olamazdı.”

 

Sonunda iş başvurusu için ona yardımcı olan kişiyle tanışan Irene minnettar bir biçimde Scroll’a gülümsedi.

 

Bir süre sohbet ettikten sonra Ferlin nihayet: Majesteleri izin verirseniz bu buluşmanın nedenini sorabilir miyim?” dedi.

 

“Eğitim.” diyen Roland durdu ve Irene’e baktı. “Kalede bir tiyatroda çalıştığını duydum. Bir oyuncu musun?”

 

Imm... Prens’in bunu sorduğunu duyan Irene şaşırmıştı: “Sadece bir oyunda rol aldım.”

 

Prens direk konuya girmişti: “Öyleyse istediğim şey şu: Kasaba meydanında her hafta sonu bir oyun oynanmasını planlıyorum. Senaryom, yazar ve yönetmenlerim var. İhtiyacım olan şey ise aktörler ve aktrisler. Artık fazla dersiniz olmadığından ve iş deneyimine de sahip olduğunuzdan bu oyunun yıldızı olmanızı istiyorum. Ekstradan maaş vereceğim. Kabul ediyor musunuz?”

 

“…”

 

Irene, Prens’e inanamıyormuşçasına bakıyordu. Şaka yapmadığından emin olduktan sonra heyecanlı bir sesle başını sallayarak: “Evet Majesteleri! Kabul ediyorum!”

 

Sahnelerde oyunlar oynamayı özlüyordu. Uzun Şarkı tiyatrosundan ayrıldığından beri, bir daha asla bir oyun oynama şansı bulamayacağını düşünüyordu. Bu nedenle bu isteği kalbine gömmüş ve Ferlin’in önünde hiç pişmanlık göstermemişti. Sahneye geri dönebileceğini duyduğunda ise çok heyecanlanmıştı.

 

“Bu oyun kitleler için yapıldığından aktörlerin çok ünlü olmasına gerek yok. Hikayeyi oynayabildikleri sürece yeterli. Belki bu koşulları yerine getiren, sahneye çıkmak isteyen ancak hiç şans bulamamış Uzun Şarkı tiyatrosundan tanıdığınız bazı  arkadaşlarınız vardır? Eğer onlara bir mektup yazarsanız ücretin Uzun Şarkı tiyatrosuyla aynı olduğunu ve her hafta sonu bir oyun sergileneceğini eklemeyi de unutmayın.”

 

“Onlar da bu oyuna katılabilirler mi? Bu durumda olan birçok kişi tanıyorum! Eve döndüğümde onlara yazacağım. Oyunu oynama şansı yakalayacaklarından dolayı kasabaya gelmekten mutluluk duyacaklardır.” diyen Irene çok sevinerek cevaplamıştı.

 

“İyi.” diyen Roland ona üç tane kitap verdi. “İşte oynamanızı istediğimiz hikayeler. Hepsini numaralandırdım. Birinci olanla başlayacaksınız. Bunların hepsi Scroll tarafından yazıldı. Hikayeler halkın hayatına oldukça yakın. Okumak için eve götürebilirsin. Anlayamadığın bir şey olursa da Scroll’a sorarsın.”

 

Peki Majesteleri. Çok teşekkürler!” diyen Irene reverans yaparak cevapladı.

 

 

Scroll: Ona bu şekilde yalan söylemek doğru mu? Bu hikayelerin yazarı sizsiniz.” dedi.

 

“Sorun yok. Bu tür halk hikayelerin bir Prens tarafından yazıldığına inanmazlar.” diyen Roland gerilerek: Senin düzenlemelerin olmadan bu kadar kısa sürede bitiremezdim.” dedi.

 

“Hepsi halka özgü değil. diyen Scroll kafasını salladı ve: “Dokunaklı ve ilham verici. Halkın günlük yaşamı hakkında bu kadar çok şey nasıl biliyorsunuz bilmiyorum. Ama oynandığında popüler olacağından eminim.” dedi.

 

Roland içinden: “Tabii ki popüler olacaklar.” diye düşünüyordu. İlk iki senaryo aslında iki popüler öykünün tekrarlanmasıydı. “Sindirella” ve “Pamuk Prenses ve 7 Cüceler”. İlki bir Prens ve bir sıradan kız arasındaki duygusal bir aşk hikayesi idi. İkincisinde ise kıskançlık ve iyi kalplilik tasvir ediliyordu. Sindirella’ya yardım eden periyi bir cadıyla yer değiştirmişti. Bu iki oyun dikkat çektiğinde Roland tüm oyun planının bir parçası olan “Cadı Günlüğü” adlı üçüncü hikayesini de sahnede sergileyecekti.

 

3 kızın cadı olmasıyla ilgiliydi. Ama hepsinin bambaşka hayatları vardı. Senaryoda doğrudan Kilise’den bahsetmemişti. Yalnızca karakterlere odaklanmıştı. Bir cadı kendi ailesi tarafından terk edilmişti. Diğeri başkaları tarafından kullanılmıştı ve çok şanslı olan sonuncusu ise cadı olduğunu bildikleri halde aynı tavırlarını sürdüren babası ve annesi tarafından derinden seviliyordu. Hatta anne ve babası onu korumak için kendi hayatlarını feda etmişlerdi. Kader ve şans bu üç cadıyı bir araya getirmiş ve en sonunda onları öldürmek isteyen düşmanları yenip sıradan insanlar gibi iyi bir hayat sürmüşlerdi.

 

Roland “Cadı Günlüğü” ile halka yeni bir fikir aşılamak için bir seri yapmayı amaçlıyordu. Tiyatro sayesinde cadıların şeytan olmadıklarını hatta kendi akrabalarının bile cadı olabileceğini anlatmaya çalışıyordu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44259 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr