Bölüm 154: Simya Part -2

avatar
3192 12

Release That Witch - Bölüm 154: Simya Part -2


 

Çevirmen: Lodos

Kyle Sichi eve döndüğünde dışarısı çoktan karanlık olmuştu.

 

Ailesiyle akşam yemeği yedikten sonra çalışmasına geri döndü ve kristal camın hammaddelerini ve formülünü yazmakta olduğu “Simya’ya Giriş” kitabına ekledi. Kitabın içindeki biyografisinde, çırak halinden baş simyager haline gelene kadar her şey yazılıydı. Aynı zamanda, Kırmızısu simya atölyesinin yeni keşfettiği simya formüllerini de kitaba eklemişti.

 

Kyle, bu kitap sayesinde tarihte bir yer kazanacağına inanıyordu. Binlerce yıl sonra, simyacılar hala ismini hatırlayacaktı.

 

Mum neredeyse bitiyordu. Kyle nihayet kalemini yerine koydu ve yatmaya hazırlanmaya başladı.

 

Aniden Prens’in mektubunu hatırladı. Yakında bitecek olan muma doğru baktı. Ertesi gün elçiye bir cevap verebilmek için mumun son ışıklarıyla mektubu bitirmeye karar verdi. İnce mum, birkaç düzineden fazla kelime yazdırmazdı. Ama bu değersiz mektubu okumak için fazlasıyla yeterliydi.

 

Zarfı açtı ve mektubun üç sayfalık olduğunu gördü. İlk sayfada genel nezaketle ünvanları ve bölgesi hakkında bilgi vardı. Kyle bunu okuma zahmetine bile girmedi ve doğrudan ikinci sayfaya geçti.

 

İkinci sayfanın içeriği onu şaşırtmıştı. İşe alım teklifi ya da kınama değildi. Bunun yerine beş tane garip şekilde yazılmış formüller vardı. Formülleri dikkatlice inceledikten sonra her formülün ilk üç cümlesinin aynı olduğunu fark etti.

 

İlk satıra baktı.

 

“Güherçilenin kuru damıtımı, nitrik asit üretir.”

 

Güherçile… Kuru damıtma... Nitrik asit... Hepsi de simyada kullanılan terimlerdi. Kyle’ın kalbi aniden durmuştu. Bu, simya atölyesindeki çift taşlı asit üretme yöntemlerinden biri değil miydi?

 

Güherçilenin kuru damıtılmasıyla üretilen asidik sıvı, özel bir kapta toplanmalıydı. Tıpkı su buharı gibi görünürdü. Bu yüzden ayırt etmek zordu. Aynı zamanda çok da aşındırıcıydı. Deriyi yakmanın haricinde belirli metalleri de aşındırabilirdi.

 

Bu bir simya formülü müydü? Yani bu... Sınır Kasabası’nda bir simyager olduğu anlamına mı geliyordu?

 

Hemen bir sonraki satıra geçti.

 

İlk cümle onu şaşırtmıştı ama ikinci cümle daha da inanılmazdı.

 

Bir grup garip sembol birbiri ardına yazılarak, bir denklem oluşturuyordu. Kyle kaşlarını çatmıştı. Çünkü hiç böylesine tuhaf semboller görmemişti.

 

Mektupta daha da ilerlediğinde, üçüncü cümlenin önceden yazdığı ikisinin açıklaması olduğu fark etti. Bu satır her bir sembolün ismini ve anlamlarını içeriyordu. Bununla birlikte, bu sözcükleri telaffuz etmek zordu. Sanki uydurulmuş gibi görünüyordu. Sembolleri kelimelerle eşleştirmek için tekrar tekrar okudu. Buna rağmen, hala tüm cümleyi anlamakta güçlük çekiyordu.

 

O sırada mumun alevi iki kere sallandıktan sonra söndü.

 

“Lanet olsun!” diyen Kyle tereddüt etmeden çekmecesinden yeni bir mum çıkardı ve hemen yaktı.

 

 

İkinci mum yarısına vardığı sırada, baş simyacının elleri hafifçe titriyordu.

 

Ona hiçbir şey ifade etmeyen bir mektup için, okuması oldukça uzun sürmüştü.

 

İkinci sayfadaki beş formülün hepsi aslında simya formülü idi!

 

Mükemmel bir simyagerin tek başına beş formül yapabilmesi imkansız değildi. Fakat asıl şaşırtıcı kısım, asit oluşum süreci için birincisi hariç diğer dördünün birbiriyle alakalı olmasıydı. Bazı kelimeler tekrar tekrar ortaya çıkıyor ve sanki her şey dengeliymiş gibi bir mana veriyordu.

 

“Nitrik asit, gümüşle reaksiyona girer ve gümüş nitrat oluşturur. Tıpkı içinde nitrik oksit olan su gibi.”

 

“Gümüş nitrat demirle reaksiyona girerek, demir nitrat ve gümüş oluşturur.”

 

“Gümüş nitrat bakırla reaksiyona girer, bakır nitrat ve gümüş oluşturur.”

 

“Bakır nitrat demirle reaksiyona girer, demir nitrat ve bakır oluşturur.”

 

Zamanında Kyle asitli bir sıvıya gümüş çubuk eklemişti. Gümüşün erimesi çok uzun sürmemişti. Bir şeyi çözerek onu yok etmek asitlerin temel özelliği idi. Asitler her şeyi aşındırırdı. Fakat şimdi bu bilinmeyen simyager gümüş nitratın suda çözüldüğünü ve kaybolmadığını belirtiyordu. Yani başka bir deyişle; aslında yok olmak yerine gümüşün farklı bir madde haline dönüştüğünü ifade ediyordu.

 

Bu nasıl mümkün olabilirdi?

 

“Hayır...” diyen Kyle başını iki yana salladı. Görünüşe göre karşı taraf şüphelerini önceden tahmin etmişti. Bu formüller arasındaki bağlantı tesadüfi değildi ve bunları şahsen kendisi de doğrulayabilirdi. Gümüş, demir veya bakırı deneyebilirdi. Çünkü hepsi de yaygın madenler idi. Eğer bu formüle göre simyasını yaparsa ve gümüş tekrar ortaya çıkarsa bu gümüşün yok olmadığını, halen asidin içinde bulunduğunu ispatlamış olurdu.

 

Kağıtta düzgün ve temizce düzenlenmiş formülleri gören Kyle’ın soluk alıp vermeleri yavaşlamıştı. Bu simya formüllerinin gerçek olduğu ispatlanırsa, hem meslektaşlarının çabaları hem de “Simyaya Giriş” adlı kitabında yazmış olduğu her şey şakadan başka hiç bir şey olmayacaktı!

 

“Sen ve çocuklar erkenden uyuyabilirsiniz. Ben hemen simya atölyesine geri dönmeliyim!”

 

Karısının şaşkın bakışlarını göz ardı eden Kyle ceketini giydi ve gecenin içine doğru fırladı.

 

Simya atölyesine gelince, derhal görevli olan üç öğrenciyi çağırdı. Onlara deney yapması gerektiğini ve tüm meşalelerle, mumları yakmaları gerektiğini söyledi. Ne kadar aydınlık olursa o kadar iyiydi. İstedikleri hemen yapıldı. Ardından öğrenciler malzeme odasıyla arıtma odası arasında dolaşmaya başlayarak, Baş Eğitmen için tüm test materyallerini hazırladılar.

 

Güherçilenin kuru damıtımından üretilen asitten depoda bol miktarda vardı. Bu yüzden direk ikinci formülü doğrulamaya başladı.

 

Asidi alıp bir camın içine döktü. Sonra içine gümüş bir çubuk yerleştirdi. Tepkime başladığında çubuk azar azar çözülerek etrafında çeşitli kabarcıklar oluşturdu.

 

Kyle endişeyle beklerken, dikkatini mektubun üçüncü sayfasına çevirdi.

 

Üzerinde kısacık bir cümle vardı: “Bu sadece çalışmalarımın küçük bir parçası. Daha fazla cevap almak istersen Sınır Kasabası’na gelmelisin.”

 

Formülleri doğruladıktan sonra kesinlikle bu bilinmeyen simya ustasına bir ziyarette bulunmak zorundaydı. Aksi halde hayatının geri kalanında asla rahat uyuyamacaktı.

 

Kabarcıklar tamamen yok olduktan sonra, eriyen gümüş çubuktan geriye hiçbir şey kalmamıştı. Kabın içine küçük bakır bir parça attı.

 

Çok geçmeden inanılmaz şeyler olmaya başlamıştı. Bir böcek derisi gibi bakırın yüzeyinde ince bir beyaz kabuk ortaya çıkıyordu. Beyaz kabuk büyümeye devam ederek hızla bakırın tüm yüzeyini kapladı. Camdaki renksiz olan asit ise yavaşça maviye dönüyordu.

 

Tam olarak mektupta anlatıldığı gibiydi!

 

“Beyaz madde gümüştü ve yeni üretilen bakır nitrat, aynen gümüş nitrat gibi suda çözünebilirdi. Aynı zamanda bakır nitrat da suyu maviye dönüştürüyordu.”

 

Önündeki kaba bakan Kyle Sichi hareketsizce duruyordu.

 

 

Ertesi sabah Chavez simya atölyesine geldiğinde baş simyacıyı görünce şok oldu. Tamamen bitkin görünüyordu ve gözlerinin etrafında uyuyamamış olduğunu belirten büyük siyah halkalar vardı.

 

“Dün gece uyumadınız mı?” diyen Chavez şaşkın bir şekilde sordu: “Yoksa burada kalıp, ikinci kristal cam grubunu yapmaya mı karar verdiniz?”

 

Kyle hayır anlamında başını salladı ve Chavez’i masasına doğru sürükledi. Ardından yorgun bir sesle, “Sen benim en değerli öğrencimsin. Bu yüzden sana şunu sormak istiyorum. Simya hakkında ne düşünüyorsun?”

 

“Ah... Tıpkı bana öğrettiğiniz gibi düşünüyorum.” diyen Chavez’in dikkatini bir sürü kabın olduğu masa çekmişti. Değişik renklerdeki çözeltilerle doluydu. En göz alıcı olanı ise gök mavisi rengindeydi. Baş Simyager’in dün gece burada kalmasının nedeni bu muydu? Chavez şaşkın olsa da dürüstçe cevap verdi: “Sizin gibi ben de simyanın düzensizlikler ve kaosun içindeki mantığa ulaşmak olduğunu düşünüyorum...”

 

“Hayır. Hayır Chavez, ben yanıldım.” diyen Kyle cümlesini yarıda kesti ve devam etti: “Herkes yanılıyor, bu simya değil.”

 

“Simya değil mi?” diyen Chavez öğretmeninin garip davrandığını hissediyordu. İlk önce geceyi simya yaparak geçirmişti ve şimdi de garip sorular soruyordu. Tam bir açıklama isteyecekken Baş Simyager cümlesine devam etti: “Senin ve benim daha önceden inandığımızın aksine simya da çok fazla düzen var. Sert bir emirmiş gibi de düşünülebilir. Matematikteki 1+1’in daima 2’ye eşit olduğu gibi. Yapılan değişiklikler ne olursa olsun, madde miktarı artmaz, azalmaz veya kaybolmaz, çünkü form değiştiriyorlar.”

 

Chavez şaşkınca: “Asla artmayacak, azaltmayacak veya yok olmayacak mı? Siz neden bahsediyorsunuz? Simyacıların yaptıkları bunlar değil mi? Yeni ve inanılmaz şeyler ortaya çıkarabilmek için yaygın malzemeleri birleştirmek.”

 

“Evet, benim de düşüncem bu şekildeydi. Taa ki Sınır Kasabası’nın Lordu’ndan bir mektup alana kadar… Yakında cevapları bulabilmek için Sınır Kasabası’na gideceğim. Sen de benimle gelmek ister misin?”

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr