Bölüm 138: Tarım Bakanlığı’nın Kurulması

avatar
3875 13

Release That Witch - Bölüm 138: Tarım Bakanlığı’nın Kurulması


 

 

Çevirmen: Lodos

Shishui Nehri’nin güney kıyısındaki ormanlık alan giderek temizlendiğinden, çiftçilik zamanı de giderek yaklaşıyordu.

 

Nehir karşısındaki insanların yollarını rahatlatmak için Roland 100 metre uzunluğunda bir duba köprü yapmaya karar vermişti. Marangozların yaptığı onlarca kereste yığını kenevir halatlarla bağlanmıştı. Marangozlardan özellikle her kerestenin iki ucunu da suyun direncini kırabilmek için keskin yapmalarını istemişti. Duba köprüsünün mümkün olduğunca sabit olmasını sağlamak için ise her iki kıyıya 4 ahşap direk çakılmış ve kenevir iplerle bağlanmıştı. Duba köprüsü iki metre genişliğindeydi. Böylece dört kişi yan yana geçebiliyordu.

 

Duba köprünün yapımı çok basitti. Son derece de dayanıklı oluyordu. Nehir suları şiddetle yükselip alçalmadığı veya kenevir ipler kopmadığı sürece 2 veya 3 yıl boyunca dayanırdı. Ormandaki ağaçlar bu köprü için mükemmel bir materyaldi. Sınır Kasabası'nın iskelesi buna iyi bir örnekti. İskele, ormandaki dev ağaçlardan inşa edilmişti ve neredeyse kasabanın kendisi kadar eskiydi. Üzerinde yürüdüğünüzde gıcırtı sesi çıkarsada herhangi bir çökme belirtisi yoktu.

 

Duba köprünün batı tarafındaki temizlenen ormanlık alan Yaprak’ın test alanı haline gelmişti. Etrafı tahtalarla çevrelenmişti ve girişi Birinci Ordu’nun askerleri tarafından korunuyordu. Yaprak son birkaç gün içerisinde yemek, ders ve uyku dışındaki tüm vaktini bahçesinde geçirir olmuştu. Roland üçüncü kattaki ofisinde tahtalarla çevrelenmiş bölgeyi belli belirsiz bir şekilde görebiliyordu. Buğdaylar inanılmaz bir hızda büyüyordu. Sabahları yeşil olan buğdaylar öğleden sonra altından bir deniz halini alıyordu.

 

Altın olanların büyümesi büyü sayesinde olduğundan dolayı, olgunlaşması sadece bir gün sürüyordu. Eğer bunu dışarıdan bir yabancı görseydi dizlerinin üstüne düşer ve muhtemelen: “Mucize! Bu bir mucize! diye bağırırdı. Arazinin, nüfusun ve tohumların hepsinin hazırlandığını gören Roland, yapbozun son parçasını ekleme zamanının geldiğine karar vermişti: Bekçiler.

 

Sürekli yoğun olan Bakan Yardımcısı Barov’u çağırdı.

 

Ve Bakan, ofise girdiğinde Roland: “Baş çırağınız artık bunun üstesinden gelebilir, değil mi?Belediye binasına iki yeni bölüm kurmalıyım.” dedi.

 

Barov karşı çıkarak: Majesteleri, bunun için insan gücümüz yeterli değil.” dedi.

 

Roland içinden bakanı şöyle eleştirse de ona karşı hiçbir şey belli etmiyordu: “Şimdiye kadar hep benimle aynı fikirdeydin. Ama sanırım artık şikayet de edebiliyorsun.” İçinden bunları geçiren Roland bunları kafasından attı ve: “Nasıl yeterli olamaz? Daha yeni oraya yeni bir şövalye grubu göndermedim mi?” dedi.

 

İlk inceleme sırasında Roland, 50’den fazla şövalyenin okuma ve yazma bildiğini görmüştü. Doğal olarak bu çok fazla öğretmen demekti. Bu yüzden en iyi olanları seçmişti. Sadece dokuz şövalye temel öğretmen olarak seçilecekti. Diğerleri ise Belediye Binası’na çırak olarak atanacaktı.

 

“Majesteleri bu insanlar çok tembel. Her işi ağırdan alıyorlar ve tepki süreleri de çok yavaş. Üstelik bir şeyi en sonunda öğrendiklerinde bile hala birçok hata yapıyorlar. Yani bir çırak olmaya kesinlikle uygun değiller.”

 

“Onları nasıl eğiteceğin sana kalmış.” diyen Roland masaya vurarak: “Eğer anlaşmaya açıkça itaatsizlik ederlerse onları direk Kuzey Yamaç Madenine gönder! Fakat bu iki bölüm kurulacak!” dedi.

 

“Peki Majesteleri. Son söz sizindir. demişti Barov.

 

Roland: “İlki tarım alanını ve ekim sürecini denetlemekten sorumlu olacak olan Tarım Bakanlığı.”

 

Barov anında şaşkına dönmüştü. Hayatında ilk kez, Belediye Binası’nın gıda üretimini yönetmekten sorumlu olduğuna rastlamıştı: Majesteleri, bu konu direk olarak köleleri ilgilendirmiyor mu? Ne kadar ektikleri veya ne ekmeye karar verdikleri bizim için önemli değil. Biz sadece vergilerin eksiksiz bir şekilde ödenmesinden sorumluyuz.”

 

“Tam olarak sebep... Hayır. Demek istediğim neden geçmişte hasatlarımız hep az oluyordu? Roland fincanını aldı ve dilinin sürçmesini gizlemek için biraz su içti: Belediye Binasının sorumlulukları arasında halkın nasıl ve ne yeyip içeceği de var.”

 

“Yemeleri ve içmeleri mi? Majesteleri, şaka yapıyor olmalısınız.

 

“Tabii ki hayır. Yeme ve içmenin öneminden bahsetmeye gerek bile yok. Eğer halkımın yiyeceği yoksa, hem Belediye Binası hem de ben görevimizi yapmamış oluyoruz. Diğer mevzu ise tuvalet. Ortak tuvalet projesinin niçin yapıldığını düşünüyorsun?” diyen Roland ses tonunu ciddileştirerek devam etti: “Kral’ın Şehrindeki Belediye Binasının bununla nasıl ilgilendiğini bilmiyorum. Belki de halkın hayatı onlar için önemli değildir. Ancak Sınır Kasabası'nda halkın içinde bulunduğu çeşitli koşulları ve durumu anlayan çok amaçlı bir devlet kurmak istiyorum. Ancak bu şekilde halkımın desteğini alabilir ve böylece çıkardığım fermanların etkili bir şekilde uygulanmasını sağlayabilirim. Şu andan itibaren bu bakanlığı kurup görevlileri ataman çok önemli.”

 

“Anlaşıldı majesteleri.” diyen Barov alnındaki terleri silmek zorunda kalmıştı.

 

“Arşivlere git ve Tarım Bakanlığında çalışabilecek üç ya da dört tecrübeli çiftçi bul. Ardından kayıt ve istatistiklerden sorumlu olan çıraklarından iki tane seç. Toplamda altı kişi yeterli olmalı.”

 

“Bekleyin... O sivillerin Belediye Binasında yetkili olarak çalışmasını mı istiyorsunuz?” diyen Barov bu fikir yüzünden sarsılmıştı.

 

“İtaatkâr olmakla kalmayıp aynı zamanda işleri yaparken de çok hevesli olacaklardır. Bu yüzden neden olmasın? Yetkililer soylularla eşdeğer bile değil. Tarım Bakanlığı’nın çiftçiliğe rehberlik etmesi için birkaç profesyonele ihtiyacı var.”

 

“Çoğu, okumayı veya yazmayı bile bilmi-”

 

“İki çırağını oraya göndermemim sebebi de bu. Evrak işlerini onlar halledecekler.” Roland direk olarak sözünü kesmişti: Ve bu problem çok da uzun sürmeyecek. Yakında, herkese okuma ve yazma öğretmek için topraklarımda genel bir eğitim programı uygulayacağım. O zaman geldiğinde, artık insan gücü eksikliği konusunda endişelenmene gerek kalmayacak. ”

 

Açıkçası halkın Belediye Binası’nda çalışmaya başlayacakları mesajı Barov için muazzam bir sürprizdi. Ağzını hafiften açmıştı ama uzun bir süre boyunca hiçbir şey söyleyemedi.

 

Roland, Barov’un kabul edip etmediğine dikkat etmeksizin konuşmasına devam etti: Tarım Bakanlığının kurulmasına geri dönelim. Köleler kendi topraklarında çiftçilik yapmaya başladığında çeşitli yöntemler kullanmak zorundalar. Örneğin; bazılarının toprağı derinden kazması gerekirken bazıları da fazladan ekim yapmalı. Bu şekilde onları gözlemleyeceğiz. Bakanlıkta çalışan kişiler tüm çiftlikleri 6 gruba ayırmalı ve Bakanlık’ın 6 üyesi kendilerine belirlenen çiftçilerin attığı her adımı kaydedecek. Ne kadar derin sürülmesi gerektiği ne tür dikim aralığının kullanıldığı gibi şeyler. Mümkün olduğunca ayrıntılı bir şekilde çalışmaları gerekli. Ayrıca hepsine bazı ölçüm aletleri verilecek ve bunları nasıl kullanılacağıda öğretilecek.

 

“Majesteleri... Yani onların işlerini birbirleriyle mi kıyaslayacağız?” Barov bazı alanlarda modası geçmiş olsa da, genelde hızlı düşünen biriydi.

 

“Aslında ilk ekim turunun hasat miktarı çok önemli olmayacak. Tahıl ithal etmeye devam edeceğiz ve... Halkımızın acıkmamasını sağlamak için birkaç yeni buğday çeşidi kullanacağız. Tarım Bakanlığı’nın görevi ekim yapılması için en iyi yöntemi bulup daha sonra bu yöntemi teşvik edip, yaygınlaştırıp, yönlendirmek ve denetlemekten sorumlu olmak.”

 

Roland tarımda yetkin olmasa bile en iyi tarım yöntemini belirlerken bilimsel düşünmesi buna engel teşkil etmiyordu. Bu program sayesinde ekili alanın genişletilmesi ya da denemek için birkaç yeni tohumun ekilmesi, ortalama hasatının yepyeni bir seviyeye yükselmesinde yardımcı olacaktı.

 

Barov kabul eder bir biçimde başını salladı. Ancak cevap vermeden önce bir an duraksadı: “Majesteleri, anlamadığım bir şey var. Köleler özgür bir sivil olduğunda neden hasatın sadece %20’sini vergi olarak alıyorsunuz? Onlara sadece % 50’sini verip %50’sini vergi olarak alsanız bile yine de çok yardımsever birisi olarak görülürdünüz.”

 

“Çünkü bodrumumda paraları stoklamamın hiçbir anlamı yok.” diyen Roland açıklamaya devam etti: “% 20’den fazlasına ihtiyacım olduğunda geri kalan tahılları sabit bir fiyatla alacağım. Sınır Kasabası'nda gıda ticareti sadece Lorda ait. Satacakları tüm yiyecekleri kaleye teslim edip karşılığında ücretlerini alacaklar. Biraz para biriktirdikten sonra büyük olasılıkla sığır, demir aletleri, sığır eti, pamuklu giysiler ve daha güzel olan tuğla evlerden alacaklardır. Bunların hepsi kasaba halkına sadece benim sayemde sağlanılacak. Yiyecek satın almak istiyorsa yine aynı şey geçerli. Sadece kaleden satın alacaklar. Bu şekilde param süreklş cebime geri dönecek. Ancak bu döngü sayesinde halkımın yaşam standardının sürekli olarak arttırabilirim. Şimdi anlayabildin mi?”

 

Barov hala somurtuyordu, bu bilgileri kafasında anlamaya çalışıyor gibi görünüyordu.

 

Roland gülümsedi ve başını iki yana salladı: “Henüz anlayamadıysan bile sıkıntı yok. Geri dönüp bunu daha sonra düşünebilirsin. Şu anda önemli olan benim emirlerime uyman.”

 

Hala transta olan Bakan Yardımcısı bunu duyduktan sonra ayağa kalktı ve kapıya doğru gitti. Kapıya vardığında, birdenbire kafasını geriye doğru çevirdi.

 

“Majesteleri, iki bölüm kurmak istediğinizi söylediniz. Diğeri nedir?”

 

“Eğitim Bakanlığı.dedi Roland. Ondan bizzat ben sorumlu olacağım.”

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44355 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr