Bölüm 120: Fidye Part -2

avatar
3460 11

Release That Witch - Bölüm 120: Fidye Part -2


 

 Çevirmen: Lodos

Bu soruyu duyan Roland, Petrov’a baktı ve gülerek: “Bana bu soruyu soran ilk kişi sensin.” dedi. Sonra ardağına uzandı ve bir yudum aldıktan sonra normal bir tonla açıklamaya devam ederek: “Hiç şüphe yok ki Uzun Şarkı benim mülküm. Ve ben burada olmasam bile hala benim olacak. Ancak benim için kaleyi yönetmek üzere bir adama veya bir aileye ihtiyacım var. Dolayısıyla bir fidye yerine “temsilcilik ücreti” sormalısın.

 

Temsilcilik mi? Petrov bu kelimeye yabancı değildi, asillerin çoğunun ticarete zamanı veya ilgisi yoktu. Zaten kendi topraklarında büyük üretimleri vardı. Bazen keskin gözlü işadamları mallarını satmak için soylulara yardımcı olurlardı. Soylulardan bu hakkı almak isteyen işadamları teminat olarak önceden bir miktar para ödüyorlardı.

 

“Ne kadar kraliyet altını istiyorsunuz?” diye soran Petrov bunu sorduktan sonra sakinleşmek için derin bir nefes almıştı.

 

“Bu uzun süreli bir anlaşma olduğundan dolayı tek bir ödemeyle bitmeyecek.dedi Roland ve bir an durakladıktan sonra: Her ay kalenin, vergi gelirinin %30u ile beraber 1000 puan değerinde malzeme ödemelisin. Geri kalan her şey senin.”

 

Petrov, bunun aşırı kötü olmadığını düşündü. Hatta Uzun Şarkı üzerinde tam kontrolü olduğu sürece, Prens’in söyledikleri adil bile olabilirdi. Ama öncelikle Prens’in dalga geçmediğinden ve buna gerçekten istekli olduğundan emin olmalıydı.

 

Bu gerçekten altın değerinde bir fırsattı. Petrov’u tamamen cezbetmişti. Prens ve Petrov düşman değillerdi. Dük tamamen yenildiğinden dolayı çocukları miras hakkından mahrum olacaktı. Altı asil ailenin birleşik gücü bile Prens’i yenemezken, bütün batı topraklarını ele geçirmesini kim engelleyebilirdi ki? Güçlü tarafa katılmak soyluların hala devam eden temel ilkelerinden biriydi ve eğer, diğer dört aileden önce Majesteleri’nin onayını alabilirse, Hanımeli Ailesi batı bölgesindeki en güçlü aile olacaktı.

 

“Majesteleri, neden Uzun Şarkı’da kalmak istemiyorsunuz? Kale, Sınır Kasabasından çok daha fazla olanak sunuyor. ”

 

“Aslında sormak istediğin şey, neden Uzun Şarkı’yı kendim yönetmek istemiyorum, değil mi?” Roland biraz utanmıştı: “Birçok neden var. Örneğin; iktidar yapısı o kadar fazla iç içe geçmiş ki her biriyle aramdaki ilişkiyi düzeltmek için çok fazla zaman harcamam gerekli. Dahası, burayı benden daha iyi yönetebilen yerel asil bir aileye destek olmam, iki taraf içinde kazan-kazan durumu. Bunlardan başka daha bir sürü sebep var. Prens elindeki gümüş kupayla oynuyordu ve şöyle dedi: “Oh aklıma gelmişken eğer seni temsilci seçersem, Dükün intikamını almak üzere bir güç toplayıp gelmenden endişelenmem gerekmez, değil mi?

 

“Elbette hayır, Majesteleri!” son sorusu biraz beklenmedik olsa da Petrov cevap verebilmişti.

 

Dük gittiğinden beri diğer beş soylu ailenin aklındaki ilk düşünce bu toprakları nasıl ele geçirecekleri idi. İntikam gibi konular kimin umurundaydı?

 

Fakat Petrov, Prens’in asıl sebebi söylememesinin nedenini biliyordu. “Güç yapısı çok karmaşık”, “ilişkileri düzeltmek zor olur?” Ezici gücüyle, onun karşısında duran her fikri yok edebilirdi. Onun dediği gibi olsaydı bile, bir ya da iki yıl içinde soylular kaybedenlerin adını unuturdu. Aynısı Dük Ryan için de yaşanacaktı. Ama iki yılda, Sınır Kasabası’nı Uzun Şarkı gibi büyük bir şehre dönüştürmesi imkansızdı. Majesteleri’nin çok daha derin bir amacı olmalıydı.

 

“Bunu duymak iyi, o zaman şehir …”

 

“Temsilciniz olarak görev yapmaya hazırım, Majesteleri. Petrov birden söyleyivermişti. Ama çok geçmeden bir kez daha tereddüt ederek: “Fakat Kral – ah hayır, yani demek istediğim kardeşinizin bu sonucu kabul etmeyebileceği. Bu bölgeye yeni bir Dük atadığı takdirde, Kral’a karşı savaşamam. dedi.

 

“Onunla karşılaşmaktan korkmana gerek yok. Şunlara bak, bu belgeleri eski Dük’ten buldum.”

 

Petrov, mektubun içeriğini hızlı bakışlarıyla taradı. Sesi soluğu kesilivermişti.

 

İlk mektup bir casus tarafından gönderilmişe benziyordu. Yeni Kral ile Berrak Su Kraliçesi, Kartal Şehri’nin yakınlarında büyük bir savaş yapmıştı ve sonuç Kral için büyük bir kayıpla sonuçlanmıştı. İkinci mektupsa çok daha korkunçtu. Yalnızca yarısı bile yazılmış olsa da Dük açıkça kuzeyi ele geçirmek istiyordu. Bağımsız kral olmayı hedeflediği açıkça ortadaydı. Mektup tamamlanmamıştı. Bu nedenle alıcının kim olduğunu bilmek imkansızdı.

 

Petrov, Majesteleri’nin ne demek istediğini hemen anlamıştı. Herhangi bir direniş olmayacaktı çünkü yeni Kral’ın zaten yeterince problemi vardı. Aksi takdirde Dük bağımsızlığını ilan etmeye cesaret edemezdi.

 

Gizli mektup sahte olabilirdi ama ikinci mektup gerçekten de Osmand Ryan’ın el yazısıydı. Tabii Prens’in başkalarının yazısını taklit edebilen bir cadısı yoksa... Kısa bir süre için, bu olasılığı düşünse de bu tahminden hemen vazgeçti.

 

Prens’in yalan söylemesi için bir sebebi yoktu. Temsilcilik tek taraflı bir uygulama değildi. Eğer temsilci kaleyi yönetmezse Prens de anlaşmadan kar sağlayamazdı. Üstelik, Kral Timothy tarafından atanan herhangi bir Dük, Prens’in de düşmanı olacaktı.

 

Hanımeli ailesini diğer dört soylu ailenin yukarısına çıkarmak istiyorsa Prens’in desteğine güvenmeliydi. Öte yandan her şeyin çıkarlarına uygun olması içinse Prens’in Hull ailesine kafa tutmayacağından da emin olmalıydı.

 

Her şeyi düşünen Petrov yavaşça ayağa kalktı ve Roland’a doğru eğilerek: Hull ailesi size hizmet etmeye gönüllü.” dedi.

 

Roland: “Pekala. dedikten sonra başını salladı: “Bu kararı sen veremezsin. Önce bazı sorular sormam gerekli.”

 

Buyurun Majesteleri.

 

“Sana karşı çıkanlara ne yapacaksın?”

 

“Aylık gelirin ne kadar olacak? Ayrıca, her ay bin puanlık malzeme ödemesi yapabileceğinin garantisini nasıl vereceksin?”

 

“Ticarette etkin bir şekilde büyümeni istersem, ticaret sektöründe neler yapabilirsin?’’

 

“…”

 

Petrov, Majesteleri’nin bu fırsatı kullanarak batı topraklarındaki diğer lordlar hakkında daha fazla bilgi toplayacağını düşünmüştü. Majesteleri’nin böyle tuhaf sorular sormasını hiç beklemiyordu. Bu soruların nerdeyse hepsi, ilgilendiği politika hakkındaydı. Yani genel ticaret bilgisi.

 

Sorulan soruların hepsini duyduktan sonra Petrov soruları birbiri ardına cevaplamaya başlamıştı. Soruları her cevapladığındaysa Majesteleri gittikçe daha da memnun oluyordu. Sonunda, Prens ellerini çırptı ve: “Eh, bugün için bu kadarı yeterli. Değeri 3000 puan olacak şekilde ödemeyi hesapladığında geri dönüp babanı kurtarabilirsin. Sen onu alana kadar onunla düzgün bir şekilde ilgileneceğimden emin olabilirsin.” dedi.

 

“Majesteleri, temsilcilik… ”

 

“Başka bir gün açıklamasını yaparım.” Roland şövalyelerinden birine Petrov’u götürmesi için işaret verdi.

 

Petrov salondan çıktığında düşünmesi gereken çok şey vardı. Tanrı Gözü’nün İntikamı madalyonunu da Carter’dan geri almıştı. Madalyon mavi bir şekilde parlıyordu ayrıca değeri de hala 50 kraliyet altınıydı.

 

*

 

 “Bana neler söyleyebilirsin?” Roland bakışlarını yanında duran Bülbül’e çevirmişti.

 

“Ah, genel olarak söylediği her şey doğruydu. diyen Bülbül omuz silktikten sonra devam etti: “Daha önceden konuştuğun bay ve bayanlardan çok daha samimiydi. Herkese aynı hikayeyi anlatmak mantıklı mı? Dahası, onlara gizli mektupları da gösteriyorsun.

 

“Herkes değil.diyen Prens elindeki listeye baktı: Hepsi beş büyük asil aileden. Uzun Şarkı’nın temsilcisi olmayı sadece güçlü soylular hak ediyor. Eğer yeterince güçlü değilse ve ben de ona bu konumu verdiğim takdirde kaleyi yönetemezse çok sayıda iç çatışma ortaya çıkar. Timothy Wimbledon’un Kartal Şehri yakınlarında yenilgiye uğramasına gelince, bu gerçekten de söylenmemesi gereken bir sır değil. Er ya da geç haberler tüm Gökhisar’a yayılacak. Biraz daha erken yayılması benim için daha iyi.

 

Bu haberin içeriği Roland için mükemmeldi. “Eğer İkinci Prens yenilmeseydi, korkarım ki ona karşı savunma yapacak olmak beni çok zorlayacaktı.” diye düşündü. Güç kullanmak zorunda kalsaydı, sonuçlar o kadar da güzel olmayabilirdi.

 

“Öyleyse... O’nu mu seçeceksin?”

 

“Hiçbir şey olmazsa. diye gülümsemeyle cevapladı Roland: “Bunu sormak için inisiyatif alan ilk kişi oydu. Kendi başına ilk adımı atabilmek çok kıymetli bir özelliktir. Dahası, beş ailenin içinde idare ve ticaret konusunda usta birisinin olacağını hiç beklemiyordum. Sadece ata binmeyi ve adam öldürmeyi bildiklerini düşünüyordum.”

 

Petrov Hull’ın adını listede buldu ve ismini usulca daireye aldı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44353 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr