Bölüm 106: Bu Onun İçin Aynı Şey Değil

avatar
3424 14

Release That Witch - Bölüm 106: Bu Onun İçin Aynı Şey Değil


 

 Çevirmen: Lodos

Scroll kapıyı çaldığında, diğer taraftan hızla: “Lütfen içeri gel. cevabını duydu.

 

Onu duyduktan sonra kapıyı iterek odaya girdi. Pencerenin önündeki masada oturan Anna, kalın bir kitap okumakla meşguldü.

 

Güneş pencereden odaya sızmıştı. Kadının silüeti olağandışı bir şekilde uzun gözüküyordu. Güneşin altındaki yumuşak yanakları ve boynu göz kamaştıracak kadar beyazdı, omuzuna kadar uzanan soluk sarı saçları, beyaz bir altın gibi görünüyordu.

 

Yaklaşık bir hafta birlikte yaşadıklarından sonra Scroll, Anna’nın mizacını anlamıştı. Örneğin, söyleyeceği bir şey varsa, açık açık konuşurdu. Sakin ve sessizdi ama özellikle de çalışkandı… Kısacası, Anna gibi kendisiyle barışık olan başka bir insan bulmak zordu.

 

“Neden şu kart oyununu oynamıyorsun?” Scroll bir sandalye alarak, Anna’nın yanına koydu. Son iki gün içerisinde, kız kardeşleri günlük pratiklerini bitirdiklerinde, hemen kaleye geri dönüyorlar ve Soraya’nın odasına girip, ismi Gwent olan, kart oyununu oynuyorlardı. Bundan asla sıkılmayacak gibi görünüyorlardı. Hatta Anna ve Nana’nın kuralları öğrendikten sonra her gün bu oyunu oynadıklarını bile görmüştü. Oyunu oynamadıkları zamanlar çok nadirdi. Önceki günlerin aksine, iyileştirme gücü olan genç kızın oyun oynamak için kaleye geldiğini sık sık görüyordu.

 

“Sadece biraz kitap okumak istedim. dedikten sonra Anna bir sonraki sayfayı çevirdi: “Yeteneğin bende olmadığından, kitap okumakla daha fazla vakit geçirmem lazım.” Anna neredeyse her şeyi okuyordu, tarihsel biyografilerden uzun şiirlere kadar. Sokaklarda gördüğü her kitabı, sadece çeşitli halk masalları olsa da bir kitapta toplandığı sürece zevkle okuyordu.

 

Scroll kafasına sempatik bir şekilde dokundu, “Endişelenme. Okumak için yeni bir kitap istediğinde bana hatırlat ki sana kitap verebileyim.”

 

Scroll, Cadı Birliği’ndeki kurtulan cadıların sadece onun sayesinde kurtulduğunu ve onun sayesinde kaderlerinin bu kadar büyük bir ölçüde değiştiğini düşünüyordu. Eğer Anna olmasaydı, Bülbül asla yarı yolda geri dönüp Sınır Kasabası’na gitmezdi. Bu yüzden de, Gökhisar Krallığı’nın Dördüncü Prens’i ile tanışamazlardı ve sağlıklı kalmanın yöntemini asla öğrenemezlerdi. Bir bakıma Anna, tüm cadıların kurtarıcısıydı. Scroll’un başından beri, Anna için iyi niyet beslemesinin bir nedeni de buydu.

 

İkincisi de bu kadar çok bilgi ve tecrübeye sahip olduğundan dolayı hızla diğer cadılar tarafından da kabul edilmiş olması idi. Ama Anna’nın Scroll’un yeteneğine gıpta ettiği de çok açıktı. Ne yazık ki Scroll bunu biraz komik buluyordu. Cadı Birliği’nde kız kardeşleri başka cadıların yeteneklerini kıskandıklarını hiçbir zaman söylemezlerdi. Bülbül’ün daha önce hiç Anna kadar büyük büyü kapasitesine sahip olan bir cadı görmemesi bu durumu daha da gülünç kılıyordu.

 

“Saçın birazcık uzamış.” Anna’nın kıvırcık kakülleri neredeyse gözlerini kapatıyordu: “Saçını kesmene yardımcı olacak hiç kimse yok mu?”

 

Anna başını salladı. “Hayır, hepsini tek başıma yapıyorum.”

 

Aniden Scroll: “Saçın karışıkken iyi görünmüyor, bırak senin için ben keseyim.” deyiverdi.

 

“Bunu benim için yapar mısın?”

 

“Kamp sırasında kız kardeşlerimin çoğunun saçını ben keserdim.Scroll mutlu bir şekilde yanıtladı ve “Bir dakika, aletlerimi almaya gidiyorum.” dedi.

 

Bir bez torbasıyla kısa bir sürede geri döndü. Çantanın içindekileri dışarı çıkardığında, Anna birkaç beyaz kıyafetle, bronz makası görmüştü. Makas V şekilliydi ve her iki tarafında da birçok çizik vardı çoktan parlaklığını kaybetmişti, bu da açıkça çok kullanıldığını gösteriyordu.

 

Scroll, Cadı Birliği’ne katılmadan önce Seawindshire’daki müşterilerinin saçlarını makasla kesmelerinde yardımcı oluyordu. Ekmek almak zorunda olmadığı için bütün kraliyet bakırlarını bacağı kırık olan eski bir kaptana veriyordu. Yaşlılıktan dolayı ölene dek ona okumayı ve yazmayı öğreten kişi bu kaptandı.

 

Scroll, beyaz kıyafetlerden birini ustaca Anna’nın boynuna yerleştirdi ve saçını kesmeye başladı.

 

Anna: “Sana sormak istediğim birkaç sorum var.”

 

“Neyi bilmek istiyorsun?” diye soran Scroll yetenekli parmaklarıyla Anna’nın saçlarını makasıyla her kestiğinde, kıps kıps ses çıkıyordu. Yakında parmak uzunluğundaki saçın ilk tutamı kesilmiş ve yere düşmüştü.

 

“Dün senden aldığım kitaplarda anlatılan öykülerin birçoğunda, neredeyse hep aynı sonda bitiyor. Prens daima gelin olarak bir prenses mi almalı?”

 

Bu soruyu duyan Scroll’un eli bir anlığına durdu, kitaptaki öyküler gerçek insanların öyküleri değildi. On yıl içinde Deniz Meltemi Bölgesi’nde duyduğu hikayelerden oluşan bir derlemeydi o. Bu hikayeler denizciler tarafından ona anlatılmıştı ama Scroll, özellikle bu tür hikayeleri bir araya getirmişti ve her hikayede, Prens bir Prensesle evlenemezse mutlu bir sonla bitmiyordu. Bu tür hikayeleri bir kitapta toplamış ve ardından da Anna’ya okuması için vermişti.

 

Anna’nın bu kitabı okuduktan sonra ona tam olarak bu soruyu soracağını biliyordu. Ama şimdi bu soruyu cevaplarken tereddüte düşmüştü.

 

“Çoğu zaman böyle olur. Elbette bazı prensler Büyük Dük veya Dük’ün kızlarıyla da evlenebilir. Örneğin; Gökhisar Kralı III. Wimbledon’ın eşi Gümüş Şehri Dük’ünün kızıydı.”

 

Böyle bir soruyu yanıtlayan Scroll, aniden çok üzgün hissetmişti. Wendy ve Scroll, zaten Bülbül’ün durumu hakkında konuşmuştu ama olgun ve sakin gizli bir katille karşılaştırıldığında, Anna’nın prens hakkında daha derinden bir his geliştirip onunla daha da yakınlaşma ihtimalinden endişeleniyordu.

 

Anna, Majesteleri için çok önemli bir kadındı ve herkes bunu açıkça görebilirdi. Anna ve Roland aynı odada olduğu zaman, gözleri birbirlerinden hiç ayrılmazdı. Anna’nın hayatı diğer kızlardan biraz daha yoğundu. Bundan daha da önemlisi, Bülbül’ün bile odasını Wendy ile paylaşması gerekse bile, Majesteleri Anna’nın odasını iki kişilik yapmamış, tek odada kendi başına kalmasını sağlamıştı. Bunun nedeni, Nana kale içinde uyumaya geldiğinde odasını Anna’yla paylaşabilmekti. Bu yerin sahibi olduğunu ve bu yüzden de bunu açıklamak için hiçbir nedene gerek olmadığı henüz fark etmemiş gibi gözüküyordu.

 

Ve aynı durum Anna için de geçerliydi. Diğer cadılarla birlikte olduğu zaman birkaç cümle ederdi. Çoğu zaman sessiz bir dinleyiciydi ama Roland yanındayken derhal aktif bir hale geliyordu. Eğer kitapları unutabilmesini sağlayacak birşey varsa, Scroll bunun sadece Prens olabileceğini düşünüyordu.

 

Maalesef Roland, Gökhisar Kralı’nın Dördüncü Oğlu ve cadıları destekleyen gelecekteki Kral iken, Anna sadece bir cadıydı.

 

Roland bir Prens idi. Scroll ona Anna’ya yaklaşmamasını emredemezdi. Bu yüzden de Anna’yı doğru olacağını düşündüğü yönde etkilemekten başka çaresi yoktu. Bu iki kişinin birbirinden uzak durmasını istemiyordu. Ama mümkün olan tek şekilde, yani trajik bir sonla bittiğini de görmek istemiyordu.

 

“Neden?” Anna’nın başını sallayarak sordu, hayallerinin yok eden anılarından kurtulmaya çalışması gibiydi. “Prensesi ya da soylu olan başka bir kadını sevmese de, bunu yapmak zorunda mı?”

 

“Uh…” Scroll, soru sormaya devam edeceğini düşünmemişti: “O halde olsa bile yine de onlarla evlenmeli.” dedi.

 

Prens büyük ihtimalle yeni Kral olacaktı. Ve bir Kral’ın evliliği kendi kişisel kararlarıyla olamazdı. Yardımcı olması için bazı kitaplardan birkaç bilgiyi tekrar hatırlamaya çalıştı.

 

“Kendi ülkesinin içindeki güçleri düzene kavuşturmak. Komşu ülkeleri yatıştırmak. İyi bir anlaşma yapmak. Bunların hepsi bir prensesle evlenmenin önemli sebepleridir ama en önemli olan husus, kralın bir mirasçısının olması gerektiğidir.”

 

Bütün bunları duyan Anna daha fazla soru sormadı. Böylece Scroll biraz daha rahatlamıştı. Bu tür bir şey yavaş yavaş başarılabilecek bir şeydi. Zorlanabilecek bir şey değildi ama Anna’nın bir gün onun düşüncelerini anlayacağına inanıyordu.

 

Saç kesimi bittiğinde Scroll, Anna’nın omzundaki saçları silkti ve ”Şimdi harika görünüyorsun.” dedi.

 

“Teşekkür ederim,” diyen Anna minnetle eğildi.

 

“Şey, bugünkü kitabın..Scroll bir an düşündü, sonra Kurt Yüreği Krallığı’nın geçmişi hakkında olan kitabı vermeye karar verdi. Bugün hazırladığı etkiyi güçlendirmeye çalışıyordu, “Kraliyet ailesi biyografisinin seçimi. ”

 

Scroll sonunda ayrılacağı sırada, Anna illüzyon kitabını elinde tuttuğu sırada aniden konuşmaya başladı: “Bence Roland hikayelerindeki Prensler gibi değil.” Sesi çok istikrarlı ve güçlüydü, sanki kendini ikna etmek için konuşuyormuş gibi değildi. “Yapmak istediği her şeyi yapar. Kararı başka hiçbir şeyden etkilenmez. ”

 

“…”

 

Uzun bir süre boyunca Scroll şaşırmış kalmıştı ve sonunda sadece “Neden?” diye sorabildi.

 

“Eğer öyle Prenslerden biri olsaydı, beni asla kurtarmazdı.”

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr