Bölüm 102: Hanımeli ve Elk Aileleri Part -1

avatar
3863 13

Release That Witch - Bölüm 102: Hanımeli ve Elk Aileleri Part -1


 

 Çevirmen: Lodos

Akşam vaktinden sonra Elk Malikanesi aydınlıktı, davetiyesini elinde tutan Petrov salonda karşılandı. Elk ailesinin 3. genç leydisi Aurelia’nın doğum gününü şöleni yeni başlamıştı.

 

Sadece prestijli veya aristokratik geçmişi olan insanların Uzun Şarkı’da gerçekleşen bu ziyafete katılmasına izin veriliyordu. Kont’a gelince, doğum günü şöleni onun içinde çok önemliydi. Tüm salona yün halılar serilmiş ve tüm kahyalar, kolayca tanınmalarını sağlayacak üniformalar giymişti. Sonuçta, Aurelia’nın onaltıncı yaşının doğum günüydü ve bu da evlilik yaşına vardığı anlamına geliyordu.

 

Telli müzikler salon boyunca duyulurken, kahyalarda kalabalığın içinde yürüyüp şarap bardaklarını dağıtıyordu. Buharda pişirilen yemekler, salondaki yuvarlak masalara yerleştiriliyordu. Doğum gününün baş kahramanı Aurelia, açık sarı bir elbise giymişti, arkadaşları etrafını sarmıştı. Koridorun bir köşesinde durup çok neşeli bir şekilde sohbet ediyorlardı.

 

Bu, direk Kral’ın şehrinden gelen kutlamalarda görülen popüler bir akımdı. Daha önce ziyafetler şu şekilde düzenlenirdi: Genellikle salona yerleştirilen uzun ahşap bir masa olurdu ve tüm misafirler masaya oturup, şefin yemeği servis etmesini beklerlerdi. Sonra domuz etli büyük bir kase ve bütün tavuğu tereyağı ve ekmekle servis ederlerdi. Buna ek olarak, çift taraflı kızarmış yumurtalar marul yaprakları olan büyük bir kapta servis edilirdi.

 

Fakat birkaç yıl önce Kral kutlama için yeni bir yol bulmuştu. Bugünkü şölen de bu yeni stilin bir örneği idi.

 

Örneğin, verilen bardakların hepsi normalde şeffafken burdaki bardaklar farklı renklerden yapılmıştı. Bu bardakların içinde, şarabın yumuşak rengi ortaya çıkmıyordu. Yuvarlak masalarda kaygan masa örtüsü yerine beyaz masa örtüsü kullanmışlardı. Pişmiş yemeklere gelince, Elk ailesi hala eski batı tarzında servis yapıyordu – çok yağlı ve iri taneli. Bunu gören Petrov kafasını salladı, aşçı en azından eti birkaç küçük parçaya bölebilirdi.

 

Her zamanki gibi Petrov, karnını önceden evde doyurmuştu. Çünkü bu büyük et parçalarını bir cerrah gibi kesmek istemiyordu. Bu doğum günü partisine ailenin temsilcisi olarak davet edilmişti. Bu yüzden itibarını korumak için bu yağlı yemeklerden en azından bir ağız dolusu yemeliydi. Sonuçta Petrov, bayanlar için alay konusu olmak istemiyordu.

 

“Uzun zamandır görünmüyorsun dostum.Birdenbire birisi boynunu arkadan yakalamıştı.

 

“Dük’ün elçisi olarak görevlendirildiğini duydum? Sınır Kasabasında toplanan cevherler nasıl? Yürütebildin mi bir şeyler?”

 

Bu tanıdık sesi duyan Petrov, hemen bu kişinin Rene olduğunu anlamıştı. Elk Ailesi’nin ikinci oğluydu ve şövalye olmak için eğitilmişti. Yönetebileceği herhangi bir bölgesi olmayan tipte bir aptaldı. Rene bir arkadaş olarak fena değildi ama Petrov, Sınır Kasabası’nda karşılaştığı şeyleri konuşmak istemiyordu. Bu yüzden konuyu değiştirerek: “Şu anda Soğuk Rüzgar Dağ’larında olman gerekmiyor muydu senin? Bir tavernada oturmuş titriyorsundur diye düşünüyordum. ”

 

Kahretsin!diyen Rene Petrov’u iterek: “Ağzından bir güzel söz çıkmaz mı senin be adam! Bu kez, Yeni Kutsal Şehir’e girmeyi bile beceremedim. Sınır muhafızlarının gidişinden bir gün önce, soğuk algınlığına yakalandım ve bir hafta boyunca yatmak zorunda kaldım.”

 

“İyi bakalım. Kendini biraz daha geliştirmiş gibisin son gördüğüme göre. Yolculuğa çıkmayarak da muhafızları çok büyük bir sıkıntıdan kurtardın.”

 

“Bu sefer yanılıyorsun,” diyen Rene’nin yüzünde aniden, esrarengiz bir gülümseme ortaya çıktı. “Soğuk almamdan dolayı bir hafta boyunca yatıyor olmasaydım, Yeni Kutsal Şehir’in buz gibi duvarları sonsuza dek yatacağım yer olurdu. ”

 

“Ne demek istiyorsun?” Petrov şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.

 

“Dinle, duyman gereken bir şey var. Elk ailesinin ikinci oğlu Rene, Petrov’un kulağına yaklaşarak fısıldadı: “Yeni Kutsal Şehir neredeyse düştü. Şeytani canavarlar iç şehre bile hücum etmişler. Kilise zamanında davranıp en güçlü savaşçılarını salmasaydı şehri ellerinde tutamazlardı. Savaş sırasında dört krallığın orduları ağır kayıplar vermiş. Soğuk Rüzgar Dağları’ndan sadece birkaç asker geri dönebildi. Sadece bir ay içinde epey bir kadın dul, epey bir çocuk da yetim kaldı.Gözlerini kırpıp iki parmağını kaldırdı: Şimdi ise tazminat olarak iki kraliyet gümüşü alacaklar. Hey, bana öyle bakma. Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yoktu.”

 

“Bu haberin doğru olduğundan emin misin? Y-ya sınır muhafızlarına ne oldu? ”

 

“Tabii ki, bunu kendi gözlerimle gördüm. Hatta Lord bu haberi aldığında hasta oldu.diyen Rene omuzlarını silkerek: ”Muhafızlara gelince… Artık uzun bir vadede yeni askerler toplamaktan başka ne yapabilirler ki? Şimdi Kuzeyde, deneyimli askerlere umutsuzca bir ihtiyaç var. Eğer evime çağrılmasaydım şimdi bir süvari takımına liderlik ediyordum.”

 

Soğuk Rüzgar Dağı’ndaki sınır muhafızları, Kilisenin Yargı ordusuna karşı olan birincil savunmaydı, şimdi dört krallığın da generalleri ve askerleri Hermes’e gömülüydü. Bu işte kesin bir iş vardı. “Yargı ordusunda ne kadar kayıp var?”

 

“En önde koşuyorlardı. Sen düşün işte. Diğer dört ordudan çok daha iyi bir durumda değiller. Yargı ordusu saldırmasaydı, diğer dört krallığın askerleri kesinlikle yerinden bile hareket edemezdi.Rene küçümseyerek konuşuyordu: Şövalyeler böyle olmamalı, her zaman onurlarıyla yaşamalılar. Ama şeytani canavarlarla yüzleşmek zorunda kaldıklarında, küçük kızlar gibi dağılıveriyorlar.”

 

“Şu an önümde olan şövalyeyi mi kastediyorsun?” Petrov gülümsedi. Kilise kuzeyde savaş başlatmak isteseydi bile, Uzun Şarkı’da olanların hiçbir alakası olmazdı.

 

“Maalesef şu ana kadar hiç kimse bağlılığımı kabul etmedi, ya da belki de beni alacak niteliklere sahip değillerdir.” Rene durdu, kapının önüne baktı: ”Kurt Ailesinden gelenler var. Onları selamlamak için gitmeliyim, geri gelirim.”

 

Tabi tabi, git. Ama geri dönmene o kadar da gerek yok.”

 

E-Ev-Evet...Rene hızlıca cevap verirken geriye doğru baktı:“Davetiyedeki mendili fark ettin mi?”

 

“Bunu sen mi koydun?” diye sordu Petrov.

 

“Oh, eğer ben olsaydım sana sadece eski çoraplarımı verirdim.” Rene parmağını salladı: “Bu, genç kız kardeşimin kişisel kararı. Yaş farkı oldukça fazla. Ancak senin de niyetin olduğu sürece sadece şunu diyebilirim: Daha fazla bekleme adamım. Ne de olsa yirmi iki yaşındasın.”

 

Petrov ona çirkin bir bakış atarken, Rene masumca ıslık çalarak döndü ve gülerek uzaklaştı.

 

Bir görevliden bir kadeh şarap aldıktan sonra Petrov köşeye doğru yürüdü. Enerji dolu salona sessizce baktı. Aurelia’nın hala arkadaşlarıyla neşeli bir şekilde konuşmakla meşgul olduğunu fark etti. Fakat kendisi ile aynı zamanda, o da gizlice bir bakış atmıştı, böylece kısa bir süreliğine gözleri buluştu. Fakat hemen sonra Petrov, Aurelia’nın bakışlarını hızla çevirip, yanaklarının utançla kızardığını gördü.

 

Petrov ise nazikçe gülümsedi. Ona göre, o sadece küçük bir kızdı.

 

Birdenbire şiddetli bir tartışma sesi, koridorun diğer tarafından duyulur olmuştu. Tüm insanların ilgisi oraya kaymıştı.

 

“Ne! Bunu söylemeye nasıl cüret etmiş?”

 

“Evet. O korkak Cornelius, osurmaya bile cüret edememiş, kuyruğunu bacaklarının araasına sıkıştırarak geri dönmüş.Adam yüksek bir sesle konuşuyordu: ”Tüm Uzun Şarkı’yı utandırdı!”

 

Petrov, bu adamı hatırlıyordu. Eğer doğru hatırladıysa Kurt Ailesinin bir üyesi olan Simon Elliott idi ve çok da güzel bir kadınla evliydi. Petrov kadını bir kaç kez görmüştü, gerçekten çok çekiciydi.

 

Birisi alayla: Sanki bu sorunu çözecek bir yolun varmış gibi görünüyorsun.”

 

“Bunu tek başıma yapamayabilirim. Ama Dükü bu gülünç olaydan haberdar edebilirsek, Roland Wimbledon bu kadar coşmuş bir şekilde hareket etmeye cesaret edemez!”

 

Bu tanıdık isim Petrov’u şaşırtmıştı. Daha da bir kulak kabartarak dinlemeye başladı.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr