Bölüm 82: Küçük Kasaba’nın İlk Yolculuğu

avatar
3778 12

Release That Witch - Bölüm 82: Küçük Kasaba’nın İlk Yolculuğu


 

 

Çevirmen: Lodos

Denize açılmayla ilgili pratik deneyime sahip olan tek kişi Şimşek idi. Bu yüzden denizci olarak görev almıştı.

 

Garip şekilli bu mavna onun çok ilgisini çekmişti. Ama onun sürmesine izin verilmemişti. Denizdeyken babasına gemiyi sürme konusunda çok ısrar etmişti. Ama her seferinde reddedilmişti.

 

Geleneğe uyarak, Şimşek geminin ilk yolculuğu olduğu için geminin ön tarafında bir şişe buğday şarabı kırmış sonra da yelken açılmasını söylemişti. Carter kaptan olduğundan dolayı doğal olarak küçük kızın komuta görevini elinden almasına izin vermeyecekti. Bu yüzden Şimşek bir emir verdiğinde kendisi de aynı emri veriyordu.

 

Küçük Kasaba’nın yelkenleri hayvan derilerinden dikilmişti. Genelde inek ve koyun derisinden oluşsa da kurt derisi ayı derisi gibi Sınır Kasabası’nın bazı özel ürünleri de karıştırılmıştı. Bu yüzden yelken çok farklı renk türlerine sahipti. Kahverengi, gri ve beyaz, tıpkı bir çok eski püskü paçavradan bir araya getirilmiş bir yelken gibiydi. Yelken yamuk şekilliydi ve dört ayrı direkle bölünmüştü. Yelkenin üst kısmı, halatlarla geminin direğine bağlanabilmesi için demir halkalarından geçirilmişti, sadece bir kişi halatı çekerek yelkenleri açabiliyordu.

 

Kullanımın basit olması için Küçük Kasaba’da orta hatta dik ve birbirlerine paralel sadece iki tane yelken vardı. Genel olarak, iki yelkenli gemi bu şekilde inşa edilirse çok az rüzgar yakalayabilir ve ikinci direk gereksiz yere yapılmış olurdu. Fakat Wendy rüzgarı kontrol etme yeteneği sayesinde rüzgarı merkez hattaki yelkenlerin her iki tarafına eşit bir şekilde dağıtarak, dümencinin geminin yönünü değiştirmesine olanak sağlayacaktı.

 

Şimşek yelkenin ayarlandığını görünce karada bulunan liman işçilerine karaya bağlı ipi çözme emrini verdi. Şu anda hava çok iyiydi. Arada sırada düşen karın hafifçe esen rüzgar tarafından hareket etmesi gibi yavaşça akan su da kıyıdan ayrılan gemiyi hareket ettiriyordu.

 

Küçük kız, alçalarak Brian’ın yanına indi ve: “Dümen tam sağa!” diye emretti.

 

Carter da bağırarak: “Dümen tam sağa!”

 

“Ah, bu sağ dümen ne anlama geliyor?” dedi Brian kafasını kaşıyarak: “Kaç kere sağa doğru döndürücem?”

 

“Hayır,dümeni sola çevirmen gerekiyor,” dedi Şimşek tekrar havalandığı sırada. “Hadi amaa... Yoksa oraya mı gelmeliyim?”

 

Şimşek adamların gemiyi ilk defa kullandıkları unutmuştu, bu yüzden de herhangi bir emrin anlamını bilmiyorlardı. Eğer bu normal iki direkli bir gemi olsaydı korkarım ki yelkenleri bile açamazlardı. On kişiden az adamla bile gemiyi hala kullanabiliyorlardı, bunun tek nedeni geminin benzersiz tasarımıydı.

 

Şimşek, kendisinden daha yüksek olan dümeni tuttu ayakları yere değdikten sonra sol tarafa döndürdü. Bu devasa dümen sıradan kadınların döndürmesi için çok ağırdı. Mekanik güç ve düşük eşdeğerli güç/enerji iletiminin yokluğunda, büyük demir dümeni hareket ettirirken su direncinin üstesinden gelmek zordu. Ama Şimşek uçabildiğinden beri bu bir sorun değildi. Dümenin tabanında, dümenin aşırı dönmesini önlemek için ince bir parça koyulduğunu fark etti. Merak etmesine engel olamadı. Çünkü geminin Prens’in orijinal tasarımı olduğunu duymuştu. Bu ayrıntıyı dahi biliyor muydu? Tüm yıllarını denizciliğe harcayan denizciler bile geminin çeşitli bölümlerinini bilemezdi.

 

Wendy abla, rüzgarını kullanmaya başlayabilirsin.”

 

Kamaranın tepesinde duran Wendy, gülmeli mi ağlamalı mı bilemiyordu. Majestelerinin yüksekten korkup korkmadığını sormasının gerçek sebebi buydu demek ki. Şimdi, yeteneğini kullanarak gemiye güç mü sağlamalıydı? Et ya da giysileri kurutarak geçirdiği sıkıcı hayatını düşündüğü sırada bu hafif çelişkili bir his veriyordu. Ellerini açarak, her zaman yaptığı duruşu aldı, rüzgarı ellerinden çıkarırken yelkenin her iki tarafına da mümkün olduğunca aynı derece de hava vermeye çalışıyordu.

 

Dürüst olmak gerekirse Wendy bu kadar zorlanmayı beklemiyordu.

 

On beş yıl önce bir cadı olarak uyandığından bu yana gücünü anlamayı veya kontrol altına almayı hiç denememişti. İster düşmana saldırmak için rüzgar çağırsın ister düşmanı fırlatmak için bir fırtına çağırsın fark etmiyordu. Tek seferde büyük miktarda büyü harcıyordu. Kampta işlerini yaparken yalnızca bazen gücünü kullanması gerekiyordu ama amacına ulaştıktan sonra büyüsünü daha falza kullanmıyordu.

Gücünü her zaman ciddiyetle kullanan Anna’yı düşündüğünde Wendy aniden biraz utanmış gibi hissetmişti.

 

“Yapman gereken tek şey, yeteneğini tamamen kontrol edene kadar tekrar tekrar pratik yapman, tıpkı Anna gibi.”

 

Bunlar boş sözler değildi. Bu andan itibaren artık o da başlıyordu. Wendy derin bir nefes aldı ve tüm dikkatini rüzgar çıkarmaya odakladı.

 

Rüzgar mükemmel bir şekilde dengelenmese de, sürekli akan rüzgar altında yelkenler şişmişti. Direk gıcırdayan bir ses çıkararak sağa doğru dönmeye başlamıştı.

 

Carter bağırarak: “Gerçekten de hareket ediyor!”

 

Majesteleri taşı bir tekne haline getirdi ve suyun üzerinde yüzdürmeyi başardı.” Bay Pine güldü ve: “Yapamayacağı bir şey var mı?” dedi.

 

Küçük Kasaba kıyıdan uzaklaşmış ve yavaş yavaş nehrin ortasına doğru ilerlemişti.

 

Wendy yoktan rüzgar çıkarabiliyordu ama mevcut olan kuzey rüzgarını yok edemiyordu. Bu nedenle iki yönden gelen rüzgarla beraber sadece kendi gücünü kullanarak gemiyi düz bir çizgide hareket ettirmesi imkansızdı. Yani geminin yönünü ayarlamak için dümene güvenmeliydiler. Şimşek Brian’a bunu sadece lafla öğretemezdi. Bu Brian’ın bizzat deneyimlemek zorunda olduğu bir meseleydi. Bu hissi en kısa sürede öğrenmesi için küçük kızın ilk emri geminin yönünü sıkça değiştirmesi olmuştu böylece dümenin dönüş açısı arasındaki ilişkiyi ve geminin ön tarafının dönüşünü anlayabilirdi. Kendisi de bu süre boyunca yalnızca küçük ayarlamaları yapmıştı.

 

Chishui Nehri üzerinde bir saatten fazla yolculuktan sonra, Wendy artık dayanamıyordu. Büyü gücü bitmemişti, ama bedeni sınırına ulaşmıştı.

 

Vücudu bir çok katmanla sarıldığından şişman biri gibi görünüyordu ama soğuk rüzgara artık dayanamıyordu. Titreyen çatıda durarken bir kar tabakası çoktan pamuklu şapkasının üzerinde birikmişti ve elleriyle ayaklarını çoktandır hissetmiyordu. Eğer garip bir şekilde sallanırken Şimşek görmeseydi, belki de komaya girecekti.

 

Şimşek hızla Wendy’ye uçup vücudunu yakaladığı sırada Brian’a bağırmış sonrasında da gemi rıhtıma doğru yelken açmıştı.

 

İkinci seferinde dümeni doğru yöne döndürerek, gemiyi yavaşça sola döndürdü. Şimşek, Wendy’yi kamaraya taşımak için aşağı indi. Güvertenin aşağısında onları rüzgardan koruyan sadece yelkenler vardı, ama en azından eskisi kadar soğuk olmadığı için vücut ısısını koruyabilirdi. Üstelik kıyıya vardıklarında kontrolü iyi olan birisine ihtiyaç duyacaklardı, ve Şimşek bu kadar önemli bir görevin üstesinden gelmesi için asla bir çaylağa güvenemezdi.

 

Nihayet karaya vardığında, nehir kıyısı geminin gövdesine çarptı, yüksek bir ses çıkmıştı, insanlar korkmuştu. Geminin gövdesi sahile çarptığında bir an herkes endişelenmişti ama sonuçta çok da kötü bir şey olmuş gibi gözükmüyordu. Denizci hızla yelkenleri katlamış ve sahile inmek için bir güverte iskelesi koymuştu.

 

Neyse ki, deneme gezisi sırasında düz çizgide yelken açmamışlardı, nehir üzerindeki geniş U dönüş eğitimleri sayesinde, Sınır Kasabası’ndan çok da uzakta değildiler.

 

Wendy’yi taşırken Şimşek kaleye doğru uçtu. Carter taş gemiye bakarken yüksek sesle iç çekti. Bir cadının yardımı olmadan gemiyi rıhtıma geri götürmek istemiyordu.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr