Bölüm 83: Kuzeyli Arabacı

avatar
3721 10

Release That Witch - Bölüm 83: Kuzeyli Arabacı


 

 Çevirmen: Lodos

Kış çoğu insan için hasat vakti değildi. Özellikle de Hermes platosu yakınları için. Şeytan Ayları sadece bitmek bilmeyen rüzgar ve karı getirmekle kalmamış beraberinde soğuk, açlık ve ölümü de getirmişti. Ama Takma Beyaz Ayak için kışın farklı bir anlamı vardı. Her kış, Kilise’nin Elçisi krallığın batı sınırında birkaç tur atarak buralara gelirdi. Sınırda oldukları süre boyunca acı çeken yetimlerini arabasına toplar ve Eski Kutsal Şehir’e getirirdi.

 

Sınırdaki her yolculuk için neredeyse yirmi tane kraliyet gümüşü kazanacağından dolayı bu onun için iyi bir fırsattı. Daha da iyisi, iyi işler yaptığından dolayı şanı da yürüyordu. Bu yılın Şeytan Ayları neredeyse bitmişti. Bu yüzden bu, muhtemelen son tur idi.

 

“Sayın yargıç, lütfen arabaya geri dönün ve içeride kalın. Dışarıda, hala kar yağıyor, donmanıza izin veremem.”

 

“Bu hiçbir şey. diyen Kilise elçisi Beyaz’a katılmadı ve devam etmeden önce elindeki testiden büyük bir yudum aldı: “Yeni Kutsal Şehir buradan daha soğuk olabilir. Plato’dayken deri giysiler ve zırh soğuktan koruyamaz. Eğer oraya gidersen, soğuk iliklerine işleyecektir, emin ol. Soğuk hapı kullanmazsan hayatta kalamazsın.”

 

“Doğru diyorsunuz.başını salladı. Yeni Kutsal Şehir’e gitmemişti ve böyle bir planı da yoktu. Orada yalnızca soğuk ve şeytani canavarlar bulunduğundan, oraya neden gitsindi ki? Tecrübeli bir arabacı olarak, elçinin hoşlanacağı bir konu bulup, bu konu hakkında konuşmak onun için çok zor değildi. “Eldivenleriniz kurt derisinden yapılmış. Gökhisar Krallığı’nın batı sınırından gelme değil mi? ”

 

“Ah? Bunu nasıl anladın?”

 

“Hey, efendim, bu işi otuz yıldır yapıyorum. dedi Beyaz gururla. “Önce baron için, sonra kontes için ve hatta daha sonra Kurt Yüreği Krallığı’nın küçük prensesi için çalıştım. Bacaklarımı kırdığım kaza olmasaydı, belki de kontun evinde çalışmaya devam ederdim. Ellerinde bol miktarda kraliyet altını vardı ve paralarını Gökhisar’ın mükemmel kürk ve gümüş eşyalarına yahut Ebedi Kış Krallığı’ndan mücevherat ve Fjord’dan da el işleri almaya harcarlardı. O kadar çok alıyorlardı ki eşyaları teslim etmeye asla yetişemiyordum. ”

 

Vee... diye başını sallayan elçi: “Takma ismin buradan mı geliyor? Nasıl bir kazaya karıştın?”

 

“Şey, bir mülteci isyanı. Haydut grubu, yiyecek bir şey alana kadar gitmemize izin vermedi.” Beyaz kibirlice yanıtlarken yere tükürdü: “Arabayı çevrelemişlerdi. Kontes’i kurtarmak istiyorsaydım atı dürtüp koşmasını sağlamaktan başka çarem yoktu. Ama at korktuğundan beni yere atarak arabayı devirdi.’’

 

“Yani böyle mi bacağını kırdın?” diye sordu elçi merakla. “Peki kontes’e ne oldu?”

 

Arabanın içinde bolca yastık ve kalın yorganlar olduğundan hafif yaralarla kurtuldu.Beyaz öksürerek: “Arabadan sürünerek çıktı ve beni ölüme terk etti. Kırık bacağımla, kendimi eve kadar sürükledim.” Elindeki pirinçten yapılmış sopayla vurarak kısa pantolonun altını gösterdi: “Ancak, Kont daha fazla süremem bahanesiyle beni evden attı, lanet olası aristokratlar! ”

 

“Ne kadar acımasızca!diyen elçi durdu ve: “Ama Tanrı seni terk etmedi, şimdi Kilise için sürüyorsun.”

 

Beyaz “Evet efendim.” diye cevap verdi. Ama içinden hayır diyordu. Eğer Tanrı merhametli olsaydı, bunu yapmama izin vermezdi. Bunun yerine, ona en çok ihtiyaç duyduğumda beni kurtarırdı. diye düşündü.

 

O sırada genç bir kızın ağlaması duyuldu. “Birazcık durman gerekli.”

 

Bunu duyan Beyaz, dizginleri çekerek iki atı yavaşça durdurdu. Araba durduğu anda elçi atladı ve geriye doğru gitti. Çok geçmeden arabanın arkasından bir kamçı sesi duyuldu.

 

Beyaz iç çekerek: “Zavallı çocuk, buna katlanmak zorundasın bu senin kurtarıcın. Kış boyunca daima bana destek veren Kilise elçisi olmasaydı yolun kenarında sahipsiz bir ceset olurdum.’’

 

Elçi geri döndü, tırmandı ve Beyaz’ın yanına oturarak sadece: “Sür!” dedi.

 

Rahat olun efendim, ben sürüyorum!” diye bağırdı Beyaz. Dizginlerini salladı ve araba uzaklaştı. “Bunların hepsi Kurt Yüreği Krallığı’ndan mı?”

 

“Neredeyse hepsi öyle. Krallık’ın yiyecek ve giyecek sıkıntısı olan kasabalarında bulunan her kilise, özellikle kışın yetimlerin bir kısmını alır, diğer mevsimlere kıyasla bu kadar fazla adam bulundurmamızın nedeni bu. Eğer sadece Kilisemizin üyelerine bağımlı olsaydık bu kafi gelmezdi, bu yüzden yetimlerin Eski Kutsal Şehir’e taşınmasına yardımcı olmak için iyi itibarları olan arabacılar tutmamız gerekli. Şimdiye kadar çok iyi çalıştın, Beyaz. Benden önceki elçi sizi övmekten başka bir şey yapmadı. ”

 

Beyaz: “Bu güzel işin bir parçası olmak benim için bir ayrıcalıktır. dedi gururla. “Ekselansları, onlar da manastıra gönderilecek mi? Sormaktan nefret ediyorum ama yetim olmalarına rağmen karakterleri aynı değil. Bazıları için çok geç olmasa da, bazıları çoktan korkunç işler yapmışlardır. Bunlar saf ve kutsal dünyamızı kirletmeyecekler mi? ”

 

“Tanrı onları yargılayacak ve suçlu olsalar dahi kurtuluş fırsatı bulacaklardır.” Elçi tam bir inançla cevap vermişti. “Öyle mi? Öyleyse bu iyi.” Beyaz şaşırmıştı, başını kaldırdı ve devam etmeden önce gökyüzüne baktı. “Geç oldu. Efendim, bir sonraki kasabada konaklayacak mıyız? Yarın hava iyi olursa, öğle saatlerinde Eski Kutsal Şehir’e varmış oluruz.

 

“O kadar geç oldu mu?” diye soran elçi: “Bir han bul ve arabayı depoya götürdükten sonra yetimlere yiyecek hazırla.”

 

“Tamamdır. diyen Beyaz planı kabul etti.

 

Bu kasaba Kurt Yüreği Krallığı’na aitti ve eğer birisi Eski Kutsal Şehir’e gitmek istiyorsa, bu kasabadan geçmek zorundaydı. Yani, Beyaz ilk defa buraya gelmemişti. Bu yüzden, daha önce geldiği hanı çabucak bulmuştu. Arabayı avluya sürdü ve yetimlere biraz yiyecek almak için kilisenin elçisinden bir miktar para aldı. Her zamanki gibi tatlı patates yulafı almıştı, ucuz ve oldukça iyi bir tada sahip olduğu için en uygun seçimdi. Onların yulafı paylaşmalarını gördükten sonra, Beyaz hana geri döndü, tereyağlı ekmek istedi, ve yemek için bir yere oturdu. Elçiye gelince, kesinlikle gideceği daha iyi bir yerdi.

 

Beyaz, bundan 10 yıl önce bacağını kırmasaydı, meyhaneye bir bardak şarap almak için gelirdi veya zar atmak için. Her zaman iyi/şanslı eli olmuştu. Ama şimdi…

 

Beyaz çantasını aldı ve erkenden uyumak için odasına gitti.

 

Daha sonra akşam depoda bazı sesler duydu. Durumu kontrol etmek için kalkarak, perdeleri açtı. Fakat Beyaz, yalnızca kilisenin elçisinin sarhoş bir şekilde geri döndüğünü fark etti. Elçi, arabanın kapısını açtı ve içeri girdi. Yakında dışarıya iki yetimi sürükleyerek geri döndü. Taşıtın yanında aristokratların kıyafetlerini giyen iki kişi bekliyordu.

 

Elçiyi gördüğünde, Beyaz perdeyi indirdi ve sıcak battaniyesinin altına geri döndü.

 

Elçinin bunu yaptığı ilk sefer değildi. Aslında, onun için bu normal bir şeydi. Hayatta kalmak en büyük mutluluk diye düşünürdü, onlar şu an için acıya katlanmak zorundaydılar. Eski Kutsal Şehir’e ulaşıncaya kadar hayatta kalmak zorundaydılar, orada yeni bir hayata başlayabileceklerdi. En azından manastırda açlıktan korkmalarına gerek kalmayacaklardı. Beyaz bunu düşünerek esnedi ve uykusuna devam etti.

 

Şafak vakti, elçiyi alıp sürmeye devam etti. Yolculuğun son kısmı olaysız geçmişti hatta beklediğinden iki saat önce Eski Kutsal Şehir’e ulaşmışlardı. Kilise’nin arabaları onları bekliyordu, bu zavallı ufaklıkların hala gidecekleri yolları var gibi görünüyordu. Ama bunların hiçbiri onun sorunu değildi.

 

“Bu senin ödülün.” Elçi Beyaz’a bağırmış ve ona doğru bir çanta atmıştı. Beyaz sikkeleri çantadan çıkardı ve iki kere saydı. Gerçekten de yirmi kraliyet gümüşüydü. Başını salladı ve: Umarım sizi önümüzdeki yılda tekrar görebilirim.”

 

Ancak elçi cevap vermedi. Bunun yerine, elini salladı ve Beyaz’ın gitmesi gerektiğini belirtti.

 

Beyaz, kendisinden başkalarının da arabacı olarak çalıştığını fark etti. Onlar diğer Krallıklardan mıydı? Çok geçmeden garip bir şey daha fark etmişti. Sadece kızlar arabalardan aşağı iniyor gibi görünüyordu. Kilise öksüz çocukları evlat edinse de, sadece kızları mı kabul ediyorlardı? Başını salladı. Bu şüpheli düşüncelerini kafasından uzaklaştırarak, eve dönüş yolculuğuna başladı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44250 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr