Bölüm 640: Yüksek Dağ Manzarası

avatar
1400 65

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 640: Yüksek Dağ Manzarası



Bölüm 640: Yüksek Dağ Manzarası

 

 

Nie Yan yüzünde soğuk bir gülümseme ile Fu Guangtao ve diğerlerinin önünde belirdi. Kendisinin Nirvana Alevi olduğunu öğrendiklerinde rakiplerinin ne yapacağını merak ediyordu.

 

 

Herkesin bakışları Nie Yan'ın üzerindeydi. Görünüşü oldukça tanıdıktı.

 

 

Zümrüt İmparatorluğunda yaşanmış neredeyse bütün büyük olaylarda kendisinin parmak izi vardı. Ortamdakilerin hepsi de bu efsanevi karakterin videolarını defalarca kez izlemişti.

 

 

"Çılgın Hırsız Nirvana Alevi!"

 

 

"Hadi canım! Bu gerçekten de o mu?"

 

 

 

 

Fu Guangtao ve diğerleri hızlı şekilde solumaya başlamıştı. Xu Yan'ın grubu da şaşkındı. Nirvana Alevinin buraya gelip savaşa dahil olacağı akıllarının ucundan bile geçmemişti. Ne kadar da inanılmaz bir olaydı bu! Fakat mantıklı düşünülecek olursa, Nie Yan'dan başka hangi Hırsız bu kadar kolay şekilde bir katliama imza atabilirdi ki?

 

 

Nie Yan'ın yüz ifadesi ve birden ortaya çıkışı herkesi şaşırtmıştı. Bakışlarını Fu Guangtao'ya kilitlemişti, yüzünde alay eden bir ifade vardı.

 

 

"Nirvana Alevi... Nie Yan... Hayır... Bu... Bu imkansız!" Fu Guangtao'nun yüzü hem morarmış hem de kızarmıştı. Bu olağanüstü bir manzaraydı. Zümrüt İmparatorluğunda kışkırtılmaması gereken tek kişiyi kışkırttığını fark etmişti. Kalbi okyanustaki bir gemi gibi batıyordu.

 

 

"Çılgın Hırsız Nie Yan'mış..." Fu Guangtao kendi sesine inanmaz şekilde mırıldandı.

 

 

"Ne... Ne dedin sen?!"

 

 

Etraftaki oyuncuların gözbebekleri şaşkınlıkla açıldı.

 

 

"Fu Guangtao... Şaka yapıyorsun değil mi?" Zhao Shiyu şaşkın bir ses tonuyla sordu. Gerçekten de Nie Yan'ın Nirvana Alevi olduğu konusunda şüphelenmişti aslında. Fakat bunu doğrulayacak bir ispat bulamamıştı.

 

 

"Şaka yapmıyorum. Bu gerçekten de bizim sınıftaki Nie Yan."

 

 

Zhai Shiyu ve diğerlerinin suratı kıpkırmızı oldu.

 

 

Bu esnada güneşin önüne dev bir bulut geçmiş gibi ortama bir gölge düşmüştü. Yukarı baktıklarında bir ejderhanın göklerden süzülerek yere yaklaştığını gördüler.

 

 

Kara Kanat Ejderhası kanatlarını çırparak ve minik dönüşler yaparak Nie Yan'ın yanına geldi. Koyu kül rengi 6 metrelik kanatları korkutucu görünümdeydi ve kadim bir canavarın estetiğini taşıyordu. Baskın aurası bütün ortamı etkisi altına almıştı.

 

 

Kara Kanat Ejderhası ortaya çıktığında Fu Guangtao'nun grubu savaşmaya olan isteğini kaybetmişti. Bütün umutlarını yitirmişlerdi ve Nie Yan'ın ne yapacağını bekliyorlardı.

 

 

Rakiplerinin yüzündeki korkuyu gören Nie Yan sırıttı. Kendi aptallıklarının bedelini ağır şekilde ödeyeceklerdi.

 

 

Atmosfere ölüm sessizliği hakimdi. Sesli şekilde nefes almaya bile cesaret edemiyorlardı. Herkes üstün bir baskı hissediyordu üzerinde. Çılgın Hırsız unvanı gerçekten de caydırıcı bir isimdi. Bunun üzerine bir de devasa Kara Kanat Ejderhasının yanında oluşu eklenince elbette sahip olduğu otoriteye karşı çıkacak kimse kalmıyordu.

 

 

Nie Yan... Demek Nie Yan ve Nirvana Alevi? demek Nie Yan aslında Nirvana Aleviymiş? Chu Chenghao bakışlarını Xu Yan'a çevirdi, sohbette yazanları yanlış okuyup okumadığını merak ediyordu. Gergin şekilde sorusuna bir cevap beklemeye başladı.

 

 

Xu Yan kafasını onaylar şekilde salladı.

 

 

Chu Chenghao'nun ağzı tıpkı bir Japon balığı gibi açılmıştı, ne diyeceğini bilemez haldeydi. Yüzünde gördüklerine inanmayan bir ifade vardı. En hayalperest rüyalarında bile Nirvana Alevinin aslında kendisinin sınıf arkadaşı olacağını göremezdi. Bu haberler oldukça şaşırtıcıydı.

 

 

Nie Yan gerçekten de kimliğini iyi gizlemişti. Yani siz üçünüzün giydiği ekipmanlar, onlar Nie Yan tarafından mı verildi?diye sordu Chu Chenghao.

 

 

Evet,diye cevapladı Fei Zhe.

 

 

Anlıyorum... Şimdi düşününce mantıklı geliyor. Zaten Nirvana Alevinden başka kim bu kadar kaliteli ekipmanları gözü kapalı şekilde hediye edebilir ki?

 

 

Nie Yan bu kadar uzun süre kimliğini saklı tutabildiğine göre elbette düşük profil sergilemeyi seven birisiydi. Fu Guangtao'nun onunla geçmişte nasıl alay ettiğini düşününce, suratındaki ifade solgun bir almıştı. Elbette ne ekipman ne de seviye konusunda böyle bir kişiyle kendisini kıyaslayamazdı. İşin daha komik yanı ise, Fu Guangtao sınır tanımaz şekilde Nie Yan'a karşı aklına gelen her dalga geçici cümleyi kurmuştu.

 

 

Fu Guangtao, Zhai Shiyu ve Bai Jun sanki derin bir kuyuya atılmış gibi hissediyorlardı. Eğer karşılarındaki düşman Nirvana Alevi olmasa hala içlerinde bir nebze de olsa umut parçası kalabilirdi. Fakat Zümrüt İmparatorluğunun en güçlü oyuncusunu gücendirmişlerdi, bu oyuncu parmağının bir hareketiyle yerde ve gökte köklü değişiklikler yapabilen birisiydi. Eğer bu oyuncu kendileriyle uğraşacak olsa bizzat hamle yapmasına bile gerek yoktu. Ağzından çıkacak olan birkaç kelimeyle düşmanlarının kökünü kurutabilirdi.

 

 

"Madem artık kendimi açık ettim, artık bu konu hakkında herhangi bir şikayetiniz yoktur herhalde?" Nie Yan konuşurken ses tonunu soğutmuştu.

 

 

Fu Guangtao'nun suratı bir kadavranın suratı gibi bembeyaz kesilmişti.

 

 

Zhai Shiyu, Bai Jun ve diğerleri bir şey söylemek istediler fakat Nie Yan'ı daha fazla gücendirebilecekleri ihtimaline karşı susmayı tercih ettiler. Eğer karşılarındaki kişi Niuren Birliğine bir emir gönderirse, kendilerini Seviye 0 olana kadar kestirebilirdi. Bu durumda hesaplarına yaptıkları bütün çaba ve emek duman gibi dağılırdı. Şu anda yapabildikleri tek şey oturup karşılarındaki kişinin vereceği kararı beklemekti.

 

 

Nie Yan buz gibi bakışlarıyla Fu Guangtao, Zhao Shiyu, Bai Jun ve diğerlerini süzdü. Bu oyuncularla konuşarak vakit harcamak istemiyordu. Gizlilik moduna girerek hepsini mezara gönderecekti.

 

 

Yerler ceset doluydu. Geri kalan canlılar sadece Nie Yan ve Xu Yan'ın grubuydu.

 

 

Xu Yan'ın grubundaki Rahiplerden biri hala canlıydı, cesetleri tekrar diriltmeye başladı.

 

 

"Patron!" Xu Yan heyecanlı şekilde selamladı. Oyun içerisinde bu sıfatı kullanmakta kendini rahat hissediyordu.

 

 

"Hmm, ha? Senin Nirvana Alevi olduğunu bilmiyordum," dedi Chu Chenghao, garip bir selamlama yapmıştı. Nie Yan'la nasıl konuşması gerektiğini bilmiyordu. Sonuçta, oyun içerisinde ilk defa böylesine efsanevi bir karakterle karşılaşıyordu. Oldukça gergindi.

 

 

"Haha, bu kadar gerilmene gerek yok. Burada hepimiz sınıf arkadaşıyız değil mi? Biraz neşelenin." Dedi Nie Yan sıcakkanlı bir gülümsemeyle. Fu Guangtao'nun grubuna karı sergilediği zalim tavırlardan eser kalmamıştı, şu anda oldukça arkadaş canlısı görünüyordu.

 

 

Chu Chenghao gözlerini okşayarak saf bir şekilde güldü. "Ben... Benim aslında kelimelerle pek aram yoktur. Teşekkür ederim. Eğer sen gelmeseydin şimdiye ölmüş olacaktık."

 

 

Chu Chenghao'nun telaşlı tavırları Nie Yan'ı güldürdü. Chu Chenghao'nun dürüst bir insan olduğunu görebiliyordu.

 

 

"Gidin ve düşen ganimetleri toplayın. Hiçbirinin israf olmasına izin vermeyin." dedi Nie Yan. Savaş alanına yayılmış durumdaki 100 ceset sayesinde ortamda bir ganimet yığını oluşmuştu.

 

 

"Anlaşıldı." Xu Yan kafasını onaylar şekilde salladı. Şehre döndüğümüzde tüm bu ekipmanı birlik hazinesine teslim edeceğiz.

 

 

"Gerek yok. Beğendiğiniz bir şey görürseniz, kendiniz için alın. Geri kalanlara gelince, sınıf arkadaşlarımızın daha iyi ekipmanlar elde etmesi için onları dağıtabilirsiniz. Komuta fakültemizin savaş fakültesindeki kişilerden daha zayıf olmasına izin veremeyiz değil mi?" Nie Yan gülümsedi. Bu ekipmanlar Nie Yan'ın gözünde pek değerli değildi, fakat Chu Chenghao ve sınıf arkadaşlarının gözünde dünyalar değerindeydi.

 

 

Xu Yan, Xia Tianyu ve Fei Zhe heyecanlı şekilde Nie Yan'la sohbetlerine devam ettiler. Ekipmanlarını göstermesi için telaşlı şekilde ısrar ettiler ve Nie Yan'ı ikna edebildiler. Gördüklerinde ise şaşkınlıktan ağızları açık kalmıştı. Toplamda dört parça Efsanevi Kademe ekipmanı vardı ve geri kalanlar ise Alt Efsanevi Kademeydi.

 

 

"Patron, Fu Guangtao ve diğerleri hakkındaki planların nedir?" diye sordu Xu Yan.

 

 

"Onları Seviye 0 olana kadar kestirecek misin?" Dedi Fei Zhe.

 

 

Nie Yan bir gülümseme ile başını salladı. "Onlara vakit ayırmak vaktimizi israf etmek demektir. Onların birkaç gün boyunca bu acıyı ve korkuyu çekmelerine izin vereceğim, şimdilik bu uyarı niteliğindeki hamlem yeterli olacaktır. Eminim ki onlar akıllı davranıp tavırlarını düzeltecektir." Fu Guangtao ve Zhai Shiyu gibi isimler Nie Yan için herhangi bir tehdit oluşturamazdı. Budan dolayı vaktini bu tarz oyuncularla harcamak mantıklı değildi.

 

 

Xu Tan, Xia Tianyu ve Fei Zhe'nin Nie Yan'la samimi şekilde konuştuğunu gören diğerleri de birkaç kelime sohbet etmek için yaklaştılar. Sohbetin ilk başlarında kendilerini biraz zorlamışlardı ama sonrasında aslında eski birer arkadaşlarmış gibi konuşabilmişlerdi.

 

 

"Vay be, senin Nirvana Alevi olabileceğini gerçekten de düşünemezdim. Okuldayken sesinin bu kadar tanıdık gelmesine şaşırmamalı!"

 

 

İdolüm sensin!

 

 

...

 

 

Ortamdaki herkes konuşmaya hevesliydi. Hepsi de Nie Yan'a derin bir hayranlık duyuyorlardı. Sonuçta, oyun içerisinde böylesine bir başarıyı tek bir kişinin yakalayabilmiş olması çok etkileyici bir şeydi. Ayrıca Nirvana Aleviyle yüz yüze konuşabilme fırsatını yakalayabilmiş olmak ömürleri boyunca unutmayacakları bir şeydi. Oyuncular Nie Yan'ın kendilerine olan tavırlarından etkilenmişlerdi.

 

 

Nie Yan'ın isteği üzerine, sınıf arkadaşları onun kimliğini gizli tutmuşlardı. Nie Yan'ın planı huzurlu bir okul hayatı için kimliğini gizli tutup düşük bir profil sergilemekti. Eğer bütün okul onun Nirvana Alevi olduğunu bilseydi başına büyük belalar alabilirdi. Fu Guangtao ve diğerlerine gelince, zaten onlar bu konu hakkında konuşmaktan utanç duyacaklardı. Ayrıca, Nie Yan'ın kimliğini açık etmenin kendilerine zarar vereceğinin de farkındalardı.

 

 

"Ben artık gideyim. Yapmam gereken birkaç iş daha var," dedi Nie Yan. Vakti kısıtlıydı. Xu Yan ve diğerleriyle vedalaştı.

 

 

Xu Yan'ın grubu Nie Yan'ın kendilerine zaten gereken fazla yardımcı olduğunu düşünüyordu, bizzat buraya gelerek grubu kurtarması büyük bir iyilikti. Biliyorlardı ki onun gibi bir oyuncunun boş vakti olması çok nadir rastlanan bir durumdu.

 

 

Nie Yan Kara Kanat Ejderhasının sırtına atladı ve havalandı, birkaç saniye içerisinde onlarca metre yükselmişti. Hayvan kanatlarını çırparak ilerlemeye başladı ve ufukta kayboldu.

 

 

"Vay be, patronun ekipmanları gerçekten de inanılmaz. Ekipmanlarının yanı sıra bir de Kara Kanat Ejderhasına sahip."

 

 

"Kara Kanat Ejderhası harika bir yaratık. Acaba benim ne zaman böyle bir hayvanım olacak," Savaşçılardan biri ufku izlerken konuştu.

 

 

"Evet. Böylesine bir uçan hayvana sahip olmak harika olurdu."

 

 

"Aman be! Everest Dağını tırmanmak daha kolay olur. Bırakın Kara Kanat Ejderhasını, sıradan bir uçan hayvan elde edebilmek bile birçok oyuncu için imkansız. Bunu düşünmekle vakit kaybediyorsunuz." Xu Yan takım arkadaşlarının hayallerine bir kova su döktü. Arkadaşlarına gerçeklerin neler olduğunu anlatmalıydı.

 

 

Etraftaki oyuncular derin birer nefes verdi. Genelde bir uçan hayvana sahip olmak için bin kişilik keşif ekinin Grifon Ormanını günlerce dolaşması gerekirdi. Bu oyuncuların düşüncesine göre elbette sadece güçlü birliklerin liderleri uçan hayvan elde etme fırsatına sahipti.

 

 

Nie Yan'a baktıklarında sanki yüksek bir dağ manzarasını izliyormuş gibiydiler.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr