Bölüm 639: Gölgelerin Dansçısı

avatar
1481 67

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 639: Gölgelerin Dansçısı



Bölüm 639: Gölgelerin Dansçısı

 

 

Komuta fakültesinden 16 arkadaşını yanına alan Xu Yan Niuren Birliğindeki boşluğu doldurmuştu. Çoktandır birlikte çok sayıda zindan temizliği yapmışlardı ve aralarındaki uyum güzeldi. Herkesin ekipmanları kademeli şekilde gelişiyordu. Dahası, Xu Yan'ın nüfuzu ve grubun yetenekleri sayesinde daha fazla kişinin Niuren Birliğine katılmasını sağlamışlardı.

 

 

Xu Yan, Fei Zhe ve Xia Tianyu'nun komuta fakültesindeki popülerliği artmıştı. Zhao Shiyu, Fu Guangtao ve Bai Jun ise kendilerini dışlanmış hissediyorlardı. Doğal olarak bu duruma kırgınlardı, taraflar arasındaki sürtüşme gün geçtikçe alevleniyordu.

 

 

"Ölü Diyarı Bataklığındaki İskelet Madenlerini temizlemeye mi gitsek?" Chu Chenghao, Xu Yan'a bir öneride bulundu. Geçmişte, kendisini İskelet Madenleri gibi Seviye 90 bir haritayı temizlerken hayal bile edemiyordu. Şimdi ise bunu öneren kişi kendisi olmuştu.

 

 

Önceki birkaç ay boyunca takımlarının ekipman kalitesi sarsıcı bir düzeyde değişim yaşamıştı.

 

 

"Yarın İskelet Madenlerini temizlemeye gidiyoruz!" Dedi Xu Yan bir süre düşündükten sonra.

 

 

Her zamanki gibi, takım Kalor'dan ayrılmadan evvel günlük zindan temizliği için yaptıkları hazırlıkları tekrarladılar. Yol boyunca hem tek takılan hem de takımlar halindeki oyuncularla karşılaşmışlardı. Bir ormandan geçerken kendilerine biraz fazla sayıda oyuncunun yaklaştığını fark etmişlerdi. En azından 100 kişi vardı!

 

 

Xu Yan bir şeylerin ters gittiğini anında anlamıştı.

 

 

"Millet, geri çekiliyoruz."

 

 

"Bu gelenler Fu Guangtao ve diğer hergeleler!"

 

 

Bu esnada Zhao Shiyu, Fu Guangtao ve Bai Jun'un liderlik ettiği 100 kişilik grubun etraflarını sardığını görmüşlerdi.

 

 

"Haha, bakalım şimdi nereye kaçacaksınız! Etrafınız tamamen sarıldı. Eğer bugün sizi öldürmezsem içim rahat etmez, özellikle de siz üçünüz, Xu Yan, Xia Tianyu ve Fei Zhe! Arkanızda zengin bir destekçiniz var diye kurtulacağınızı sanmayın!" Fu Guangtao sinsi şekilde gülerek konuşuyordu. Xu Yan'ın grubunu uzun süre takip ettikten sonra sonunda uygun fırsatı bulmuşlardı.

 

 

Zhai Shiyu ellerine göğsünde çapraz şekilde bağlayarak yüzünde aşağılayıcı bir bakışlar duruyordu. "Bunlarla konuşarak neden vaktimizi harcıyoruz ki? Hadi, acele edelim de öldürelim hepsini. Hala temizlememiz gereken zindanlar var."

 

 

"Bunların üzerindeki ekipmanlar oldukça kaliteli görünüyor. Öldürdükten sonra aramızda paylaşalım."

 

 

Xu Yan, Xia Tianyu ve Fei Zhe birbirlerine baktılar. Durum kendi aleyhlerine görünüyordu. Fu Guangtao ve diğerlerinin yanında çok sayıda oyuncu vardı. Bir savaş durumunda kaybeden taraf belli olurdu.

 

 

"Millet, peşimden gelin! Çemberi yarıp çıkmaya zorlayacağız!" diye bağırdı Xu Yan. Bir takıma önderlik etmek zamanla kazanılacak bir tecrübeye dayalı yetenekti. Chu Cenghao'ya ve diğerlerine yaklaşık iki aydır liderlik etmesinin ardından sonunda bir takım kaptanının sahip olduğu havaya girmişti.

 

 

Taarruz!

 

 

Xu Yan düşman kuşatmasının en zayıf olduğu noktaya doğru hareketlendi.

 

 

Arkasında ise Xie Tianyu ve Fei Zhe kendisini ateş gücüyle destekliyordu.

 

 

"Ne... Ne oluyor? Hemen durdurun onları!" Fu Guangtao bir telaş içinde bağırdı. Xu Yan'ın inisiyatif almasını ve ilk saldıran taraf olmasını beklemiyordu.

 

 

Fu Guangtao'nun komutası altındaki oyuncular aceleyle Xu Yan'ın takımına yaklaşmaya başladı. Savaş alanını bağırışlar ve kullanılan büyüler etkisi altına almıştı. Xu Yan'ın takımı her ne kadar azınlıkta olsa da kolayca pes edecek oyuncular değildi. Ağır kayıp vermeyi göz alarak etraflarını saran çemberi yarma çabasına giriştiler, güneyden kaçma hedefleri vardı.

 

 

"Kaçmalarına izin vermeyin!" Zhao Shiyu'nun sesi savaş alanını titretti.

 

 

...

 

 

Nie Yan Kara Kanat Ejderhasının sırtında hızla ilerliyordu, bu esnada aşağı baktığında ormanın kenar kısmında bir savaş olduğunu gördü. Her tarafa saçılan büyüler çeşitli renklerde parlıyor ve gökyüzünü aydınlatıyordu.

 

 

"Hmm, bu durum işleri kolaylaştıracak. Sanırım şuradakiler bizimkiler." Nie Yan Kara Kanat Ejderhasının sırtından atladı.

 

 

Nie Yan yere düştüğünde büyük bir gürültü çıkardı.

 

 

Xu Yan, Xia Tianyu ve Fei Zhe sona kalan kişiler arasındaydı. Takım arkadaşları birbiri ardına düşmüştü. Sadece yedi kişi hayatta kalabilmişti. Her ne kadar Zhao Shiyu ve Fu Guangtao'nun grubundan 17 kişiyi öldürmüş olsalar da hala sayıca dezavantajlı haldelerdi. Düşmanın bir türlü sonu gelmiyordu. Etrafları sürekli olarak tekrar sarılıyordu.

 

 

"Şu üçünün kaçmasına izin vermeyin! Onları ölü istiyorum!" Diye bağırdı Fu Guangtao.

 

 

Yaklaşık 80 kişi tekrar Xu Yan ve diğerlerinin etrafını sarmıştı. Ne yaparlarsa yapsınlar, buradan kaçmaları imkansızdı.

 

 

Düşman kendilerine yaklaştıkça üzerlerindeki baskıyı daha rahat hissedebiliyorlardı. Buradan çıkma umutları giderek tükeniyordu.

 

 

"Fei Zhe, Tianyu, görünüşe göre bugün burada öleceğiz." Xu Yan acı şekilde gülümseyerek konuştu.

 

 

"Sorun yok. Madem öleceğiz, yanımızda bu hergelelerden olabildiğince çok sayıda götürelim!" dedi Xia Tianyu. Esrarlı Sıfırlamayı aktif ederek ardı ardına üç adet Esrarlı Alev Patlaması gönderdi, önündeki düşman Savaşçıyı anında yok etmişti. Ekipmanları sıradan oyunculara kıyasla çok daha üstündü. Bundan dolayı uyguladığı hasar olağanüstü derecedeydi.

 

 

"Elimde bunlardan bir tane var. Aranızdan biri fırsatı değerlendirip kaçsın!" Chu Chenghao konuşurken çantasından bir Belirsiz Işınlanma Parşömeni çıkardı.

 

 

"Kendin kullan. Buradan çıkabilirsin. Biz seni koruruz!" Dedi Xu Yan. Oyunun bu aşamasında bile Belirsiz Işınlanma Parşömenleri hala değerli eşyalar olarak görülüyordu.

 

 

Chu Chenghao kafasını salladı. "Benim ekipmanların çöp değerinde. Ben ölsem bile sorun olmaz. Biriniz alsın şunu ve kaçsın buradan!"

 

 

Xu Yan, Xia Tianyu ve Fei Zhe hareketlenir gibi olmuştu. Xu Yan Chu Chenghao'nun omzunu sıvazladı, içten şekilde teşekkür etti, "Teşekkürler. Ama kaçmayacağız. Burada beraber savaşarak öleceğiz! Ayrıca, ölürken en azından yanımda Fu Guangtao'yu da götürmek istiyorum! O hergele benimdir!"

 

 

Aralarından hiçbiri Chu Chenghao'nun Belirsiz Işınlanma Parşömenini kabul etmedi.

 

 

"Bu dramatik şeyleri sonra da konuşuruz. Şimdi tek yapmamız gereken şey öldürmek!" Xu Yan konuşurken bir yandan da önündeki bir Savaşçıyı havaya uçurdu. Fei Zhe iki adet arbalet okuyla saldırıya devam etti, Savaşçının göğsünü delmişti. Her ne kadar etrafları sarılmış olsa da yaptıkları saldırıların vahşiliği küçümsenemezdi.

 

 

Savaşçının cansız bedeninin yanından uçarak geçtiğini gören Fu Guangtao küfür etti, "Lanet piçler! İstediğiniz kadar direnin, yine de öleceksiniz! Savaşçılar, ileri!"

 

 

Xu Yan'ın ve takımdan geri kalanların üzerine bir düzineden fazla Savaşçı hücum etti.

 

 

Bu esnada Xu Yan ve diğerlerinin on eli ve 20 bacağı olsa bile üzerlerine gelen bu beladan kurtulma şansları yoktu. Fu Guangtao'nun gözleri heyecanla parladı.

 

 

Xu Yan ve diğer altı kişinin işi bitmiş gibi görünüyordu, bu esnada Savaşçıların birinin önünde bir anda bir siluet belirdi ve boğazını kesti.

 

 

"Ne... Neler oluyor?" Fu Guangtao'nun kalbi sıkıştı. Neler olduğunu bile anlayamadan bir anda ekranında bildirimler görmeye başladı.

 

Takım arkadaşınız Parlak Parıltı öldü.

Takım arkadaşınız Kuru Kabuk öldü.

Takım arkadaşınız Yağlı Pastırma öldü.

 

 

Nie Yan sanki kanunsuz bir kasabada yaşar gibi önüne geleni kesip atmıştı. Tıpkı buğday biçer gibi hayat biçiyordu. Düşman oldukça basitti. Bu oyuncuların acınası derecede küçük sağlık çubuklarının böyle bir saldırıya karşı koyması imkansızdı.

 

 

Savaşçılardan biri siluetin kendisine doğru ilerlediğini görünce kılıcını çekti.

 

 

Fakat Nie Yan zaten bu elemandan bir adım öndeydi. Havaya zıpladı ve Savaşçının boğazına uçan tekme savurdu, rakibini geriye savurmuştu.

 

 

Nie Yan ellerini zemine dayadı ve yakınlardaki bir Şövalyeye doğru takla atarak rakibini birkaç metre geriye savurdu, havada dönmekte olan rakibinin vücuduna bu esnada Ters Hain Bıçakla saldırdı.

 

 

Şövalye üzerine gelen saldırıyı sezdiğinde geri çekilmeye çalışmıştı. Fakat henüz hamlesine başlama fırsatını bile bulamadan Zenard'ın Kılıcının soğuk metalini ensesinde hissetti. Ne olduğunu anlayamadan yere yığıldı.

 

 

Nie Yan'ın geçtiği her adım başında bir kelle düşüyordu. Kısa sürede 20 kişiyi öldürmüştü. Xu Yan'ın etrafını sarmış olan bütün düşmanlar ölmüştü.

 

 

Xu Yan ve diğerlerinin gözleri şaşkınlık içinde açılmıştı. Kendilerini çoktan ölümün kucağına bırakmışlardı, elbette vaziyetin böylesine dramatik şekilde tersine döneceğini düşünmemişlerdi. Kendilerini kurtaran kişinin kim olduğunu merak ederlerken tek gördükleri şey bulanık bir siluetten başka bir şey değildi, bu siluet savaş alanında bir sağa sola savrularak birbiri ardına oyuncuları öldürüyordu.

 

 

Xu Yan ve takım arkadaşları bile enselerinde soğuk bir esinti hissetmişlerdi. Kimdi bu gizemli siluet? Oldukça korkutucuydu! Neyse ki, kendi taraflarında gibi görünüyordu.

 

 

"Lanet olsun! Bu piç de kim? Öldürün şunu!" Fu Guangtao öfke içinde bağırdı. Oyuncularının kimin kimden olduğunu bile anlayamadan ölüşünü izlemek kalbinde bir sızı oluşmasına sebep olmuştu.

 

 

Gökte bir anda bir büyü yağmuru başladı. Fakat büyüler henüz zemine ulaşamadan siluet bir anda gözden kayboldu.

 

 

Aradan bir saniye bile geçmeden, bir anda ortalık kan şelalesine dönmüştü ve çok sayıda oyuncu yere serildi.

 

 

Nie Yan'ın katliamını kimse durduramıyordu!

 

 

Kısa sürede 100 kişilik kuvvetten sadece 20 kişi kalmıştı, aralarından 7'si komuta fakültesindendi.

 

 

"Lanet olsun! Sen de kimsin be? Bana yüzünü göster seni hergele!" Fu Guangtao kükrer gibi bağırıyordu. Etrafına baktığında boşluk olduğunu gördü. Sanki kimse yok gibiydi. Çok sayıda Rahip havaya ışıklı küreler gönderdi, 30 metre çapındaki her şeyi aydınlatıyorlardı. Fakat hala Nie Yan'ın izine rastlayamamışlardı.

 

 

Atmosfer gittikçe gerginleşiyordu. Nie Yan'ın ortamdan ayrılmadığını, hala gölgelerde bir yerde gizlendiğinin biliyorlardı. Ölüm ve yaşam arasındaki kararı verecek olan kişi Nie Yan'dı. Bakışlarını diktiği kişi ölüme mahkum kalıyordu. Hiçbirinin kılıcından kurtulma imkanı yoktu.

 

 

Düşman oyuncularının kaderi, kendi kontrollerinde değildi artık.

 

 

"Se... Sen kimsin? Benim çok sayıda silah arkadaşımı öldürdün, ama ismini bile söylemeyecek misin bana?" Zhao Shiyu da ilk defa böylesine bir durumla karşı karşıya kalıyordu. Havadaki kan kokusunu aldığında yüzü kül rengine dönmüştü. Şu anda güvenebileceği tek şey Fu Guangtao'nun hayatta kalmasıydı. Sonuçta kendisi güzel yüzü olan, fakat hiçbir yeteneği olmayan birisiydi.

 

 

Bai Jun ve geri kalanlara göre de Fu Guangtao ileri seviyedeydi. Hakikat Gözünü aktif ederek etrafına bakındı. Fakat nereye bakarsa baksın Nie Yan'a dair küçücük bir ize dahi rastlamadı.

 

 

"Hakikat Gözü bile işe yaramıyor mu...?" Bai Jun kendi kendine mırıldandı. Elbette farkında olmadığı şey Nie Yan'ın Berrak Dansçı olduktan sonra gizlilik yeteneklerinin de olağanüstü derecede arttığıydı. Kendilerinin görüş becerileri elbette Nie Yan'a karşı etkisiz kalıyordu.

 

 

Atmosfere bir ölüm sessizliği hakimdi. Kısa süre sonra iki adet acı çığlık duyuldu. Keskin bir ışık parladığında Fu Guangtao ve Bai Jun'un yanındaki iki oyuncu ani şekilde yere serilmişti.

 

 

Karanlıklar içerisinde saklanan Nie Yan tıpkı bir ölüm tanrısı gibiydi. Düşmanlarıyla karşılaştığında bir ölüm makinesi gibi çalışıyordu.

 

 

Sahip olduğu inanılmaz hız sayesinde rakipleri kendisine birer koyun gibi geliyordu. İşte oyundaki herkesi baskı altına almanın verdiği keyif buydu. Nie yan'ın Gölge Dansçısı hakkındaki kavrama yeteneği gittikçe ilerliyordu ve artık hamlelerini kalbinden hissederek yapabilmeye başlamıştı. Yaptığı her hamlede rakip oyuncular sanki şimşek çakmış gibi hissediyordu. Karanlığın içinden tuzak kurduğunda düşmanlarının kaçacak yeri kalmıyordu. Nie Yan gölgelerin içindeki dansçıydı, Gölge Dansçısıydı!

 

 

"Benim seviyemi öğrenmek istememiş miydin? İyi ya işte, ben bugün sana seni kimin öldürdüğünü bilme ayrıcalığını tanıyacağım!" Nie Yan gizlilik modundan çıkarak figürünü açık etti.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr