Nie Yan Kademe 3 bir yaratıktan aldığı Ateş Hayat Çekirdeğini çıkardı. Kara Kanat Ejderhası kırmızı kristale baktıktan sonra başını çevirdi. Yemeğini beğenmemişti, ama sahibinden gelen ısrarlar sonucu yine de yemişti. Elementine uymadığı için muhtemelen pek faydası olmayacaktı.

"Sen de amma seçiciymişsin," dedi Nie Yan gülümseyerek. "Sanırım bundan sonra seni sadece Karanlık Hayat Çekirdeğiyle beslemeliyim."

Çantasından bir Karanlık Hayat Çekirdeği alıp havaya fırlattı.

Ejderha bir anda harekete geçerek ışık hızında çekirdeği kapıp tek lokmada mideye indirdi.

Nie Yan Kara Kanat Ejderhasının minicik bir güç artışı yaşadığını hissediyordu. Ne zaman kademe atlayacağı meçhuldü.

Hayat Çekirdeğini afiyetle yiyen ejderha, masum gözlerle sahibine baktı.

Nie Yan bir Karanlık Hayat Çekirdeği daha çıkarıp fırlattı.

Böylelikle ejderha, çekirdekleri birer birer midesine indiriyordu. Kademe 6 olduğundan Kademe 1-3 Hayat Çekirdeklerinin etkisi düşüktü. Lakin sayı fazlalığı eksiği gideriyordu. Nie Yan ejderhasından yayılan karanlık enerjinin farkındaydı. Enerji temas ettiği şeyi aşındıracak özellikteydi. Üç metre mesafedeki bütün bitkiler ölmüşlerdi.

Kara Kanat Ejderhası doyduğunu geğirerek belirtti. Karnı onlarca Hayat Çekirdeği yemekten şişmişti.

Doyurucu bir yemek sonrasında herkes gibi onun da uykusu gelmişti. Nie Yan onu evcil alanına gönderdi.

İçeriyi kontrol ettiğinde Kara Kanat Ejderhasının çoktan bir köşeye kıvrılıp uyuduğunu gördü. Vücudunun etrafı siyah renkli yoğun bir sisle battaniye gibi sarılmıştı.

Çoktan derin uykuya dalmıştı.

Nie Yan onun içinde kıpırdanan gücü hissediyordu. Uyandığı zaman nasıl bir değişimle karşılaşacağını bilmiyordu.

Nie Yan kendi işine döndü. Zamanını Berrak Dansçı sınıf atlama görevini temizlemek ve zanaatkar becerilerini geliştirmekle geçiriyordu. Ormanın derinlerindeyken, uzaklardaki ağaçların üzerinde uçan tuhaf yapıyı gördü.

Devasa bir kale yerle hiçbir bağlantısı olmaksızın havada süzülüyordu. Kaleden çok harabeye benziyordu. Yıkılan kuleleri ve kısmen çöken surları, içinde yaşanan savaşın boyutlarını haykırıyordu.

Kalor da tıpkı bu kale gibi havada süzülüyordu.

"Ne?! Dünya Kalbi mi?!" Nie Yan hayretler içindeydi.

Curtis'in Kadim Kitabında Dünya Kalbi dünyanın merkeziydi. Atlanta Kıtasının üzerinde süzülen bu yerde tanrılar yaşardı. Ancak Üçüncü Tanrı Savaşı sonrasında sırra kadem basmıştı.

Eski tarih kitaplarında kısaca bahsi geçen Dünya Kalbi bugünlerde bir kurgu, bir efsane olarak görülürdü.

İçgüdüleri Nie Yan'a Dünya Kalbi ile Berrak Dansçı sınıf atlama görevinin bağlantılı olduğunu söylüyordu. Vakit kaybetmeden kaleye yöneldi.

Kaleye yaklaştıkça karşısına çıkan yaratıkların güçleri artıyordu. Bir noktada yavaşladı. Başını kaldırdığında Dünya Kalbinin etrafındaki siyah noktaları gördü. Bunlar uçan yaratıklardı. Daha önce hiç görmediği yaratıkların sadece boyutlarına bakarak kendi Kara Kanat Ejderhasından katbekat güçlü olduklarını söyleyebilirdi.

Göz açıp kapayıncaya dek on gün geçmişti. Bugün Berrak Dansçının Yolu 3 görevini tamamlamıştı. Bir bildirim geldi.

Sonunda monotonluktan çıkıyordu. Bu görev de yaratık avlamak üzerine olsaydı kafayı yerdi. Kademe 3 yaratıklar yeterince zorken daha kuvvetlileriyle savaşmak istemezdi. Lakin bu görev de hiç kolay değildi. Aslında Dünya Kalbine sızmayla karşılaştırıldığında ilk üç görev çocuk oyuncağıydı.

Yukarıdaki Dünya Kalbine uçan binek kullanmadan çıkmak imkansızdı. Nie Yan evcil alanına baktı. Kara Kanat Ejderhası hala uykudaydı.

"Neyse. Uyanmasını bekleyelim." Nie Yan etrafta malzeme toplayıp becerilerini geliştirmekle zaman geçiriyordu. Mühendislik, Demircilik ve Büyü Yazıcılığı Gelişmiş rütbesine ulaşmış ve Ustaya ulaşmalarına az kalmıştı. Ayrıca Simya Ustası becerisi %52 ustalıkla Büyük Ustaya giden yolun yarısını geçmişti. Nie Yan artık çeşitli iksirler üretebiliyordu.

Öğrendiği beceriler arttıkça üretime dair bilgisi derinleşiyordu. Aklına garip bir fikir gelmişti. "Kendi silahlarımı yapabilir miyim acaba?"

Çantasından biraz metal özü çıkardı. Demircilik becerisinin yardımıyla 8 cm uzunluğunda ve baş parmağının yarı kalınlığında iğneler dövdü. İğnelerden biri özellikle sivriydi. Öyle ki delemeyeceği zırh yoktu. Ardından Simya Ustası becerisi ile ürettiği mavi renkte parlayan zehri iğnelere sürdü.

"Fena değil. Beklenmedik durumlarda işime yarayacaklarına eminim." Nie Yan bir süre düşündü. "Aslında daha da iyi hale gelebilirler." Mühendislik becerisi sayesinde iğnelere bir özellik ekledi. Deriyi deldikleri anda içlerindeki mekanizma yardımıyla iğneden kancalar çıkacaktı. Çıkarılırken saplandığı yeri paramparça edecekti.

Nie Yan bu tasarımı oracıkta düşünmüştü. Kısa sürede ortaya çıkan eserine hayranlıkla bakarken bir bildirim geldi.

Nie Yan özellikleri inceledi. Böyle bir etki beklemiyordu. Özellikle saldırı gücü inanılmazdı. Üstelik kanama ve sakatlık etkileri mevcuttu. Şu anda 6.000 Güce sahipti. İğnelerle düşmanına saldırsa 35.000 hasar ve fazladan 70.000 kanama hasarı verecekti.

"Bunlara en iyi isim ne olabilir?" Nie Yan bir süre düşündü. "Et Yiyen diyelim gitsin."

İki ışık huzmesi bedenini sardı. Işıklar bir şeylerin seviye atladığına işaretti. Beceri listesini açtı. Demircilik ve Mühendislik Usta rütbesine yükselmişti. Bir anda dev miktarda ustalık kazanmayı beklemiyordu.

"Vay canına! Zanaatkar becerilerim çok hızlı yükseliyorlar!" Nie Yan bir Et Yiyen daha üretti. Fakat bu defa sadece 5 puanla ödüllendirildi. Belli ki sadece yeni şeyler icat ettiğinde büyük miktarlarda ustalık puanı kazanıyordu.

Buna rağmen sıradan silahlar yerine Et Yiyen üretmek hala daha fazla ustalık kazandırıyordu. Üstelik iki beceriyi aynı anda geliştirebiliyordu. Yani bir taşla iki kuş vuruyordu.

Nie Yan zanaatkar becerilerini öğrenmenin sandığından da büyük faydaları olacağını anlamıştı.

Çoğu oyuncu sadece bir tane zanaat öğrenirdi. Bunu da yüksek rütbelere taşısa bile, kendi başına malzeme toplayıp eşyalar üretebilen Nie Yan'ın aksine malzemeler ve tarifler bulmada zorluk yaşardı. Genelde yüksek seviyeli eşyaların üretiminde birkaç farklı zanaat kullanılırdı. Yeni bir iksir tipi kolay üretilemezdi. Gereken alet ve kaplar için diğer zanaatkarların yardımı gerekirdi.

Et Yiyen Nie Yan'ın beklediğinden iyi çıkmıştı. Gelecekte sıklıkla kullanacağı bir silah icat etmişti. Birkaç güne bütün zanaatkar becerilerini Ustaya yükseltecekti. O zaman yeni icatlarla kendisini daha da güçlendirme fırsatı doğacaktı.

Düşüncelerde kaybolmuşken evcil alanından güçlü bir enerji yayılımı sezdi.

"Neler oluyor?" Evcil alanına baktığında Kara Kanat Ejderhasından siyah bir sis yayıldığını gördü.

Ejderha uykusundan uyanıp ayağa kalkmıştı. Etrafına müthiş bir baskı uyguluyordu. Öncekinden iri cüssesi griye çalan siyah pullarla kaplanmış, güzel bir parıltı yayıyordu. Kanatlarını şöyle bir çırptığında evcil alanına iki küçük hortum meydana getirdi.

Nie Yan Kara Kanat Ejderhasını inceledi. Bütün statülerin en azından %30 artmıştı. Birkaç Hayat Çekirdeği daha yese kademe atlayacaktı. Yani çok kısa bir zamanda Kademe 7'ye ulaşacaktı. İşte o zaman gücü katlanacaktı.

Şu anda onun dışındaki en güçlü uçan binek Kademe 4 idi. 3 kademe farkı, Kara Kanat Ejderhasına çok ciddi bir güç üstünlüğü sağlıyordu.

Kara Kanat Ejderhası tamamen uyanmıştı. Şimdilik Hayat Çekirdeğine ihtiyaç duymuyordu. Nie Yan Dünya Kalbine baktı. Oraya uçması gerekiyordu.

50 Et Yiyen, büyük miktarda Gelişmiş Sağlık İksiri ve Gelişmiş Bandaj üreterek hazırlıklarını tamamladı. Sonrasında büyülü sözleri okuyup Kara Kanat Ejderhasını çağırdı.

Ejderha ortaya çıktığında etrafa dalga dalga karanlık enerjisi yayarak on metre mesafedeki bitki yaşamını yok etti.

Şu andaki boyu 5 metreydi. Nie Yan özellikle pullarına hayran kalmıştı. Delinmeleri imkansız görünüyordu.

Sıçrayıp ejderhanın sırtına bindi. Kara Kanat Ejderhası kanatlarını çırpıp bir anda onlarca metre yükseliverdi.