Xu Yan göz kamaştıran, şık tasarımlı bir zırh kuşanmıştı. Vücudunun her yanını kaplayan altın zırhının üzeri dikenlerle kaplıydı. Bu belli ki bir setti ve kademesi de Kara Altındı. Fu Guangtao setin adını dahi bilmiyordu. Ancak düşük seviye olmadığından, hatta kendi setinden iyi olduğundan emindi.

Xia Tianyu ve Fei Zhe de Kara Altın setler kuşanmıştı.

Fu Guangtao'nun başı dönüyordu. Kara Altın kademe setler ne zamandan beri böyle yaygınlaşmıştı?

Zhao Shiyu gördükleri karşısında hayrete düşmüştü. Xu Yan, Xia Tianyu ve Fei Zhe'nin böyle bir giriş yapmasını beklemiyordu. Üçlünün ekipmanlarına baktıkça kendi ekipmanlarını beğenmez olmuştu. Ekipmanları en iyi olan Fu Guangtao bile onlarla boy ölçüşemezdi.

Biraz önce üçüne laf atan Fu Guangtao'nun nasıl rezil olduğuna herkes şahit olmuştu. Onlarla karşılaştırıldığında asıl çöp kendi grubuydu!

「Lanet olsun! Bu ekipmanları nereden bulmuşlar?」

「Bilmiyorum! Önceden berbat ekipmanlar kullanıyorlardı. Birden nasıl bu kadar güçlendiklerini anlamıyorum!」

Xu Yan ve diğer ikisinin ekipmanları, olası bir savaşta Fu Guangtao'nun mağlubiyetini garantiliyordu.

Ve şu halleriyle onlara karşı koyacak cesaret Fu Guangtao'da yoktu. İş ciddiye bindiğinde hava kaçıran balona dönmüştü. Az önce etmeyi düşündüğü küfürleri yutmuştu.

"Zindanlara gittiğimizde arkamızı kollamamızı söylemiyor muydun? Ve bizi gördüğün yerde öldüreceğini? Şehrin dışına adım atamayacaktık hani? Ne duruyorsun? Cesaretin varsa gel öldür!" Xu Yan'ın geçen birkaç günde kaydettiği gelişim dikkate değerdi. Üstüne Nie Yan'ın verdiği ekipmanlar da eklenince kendisine olan güveni artmıştı. Artık önceki gibi aşağılanmalara karşı sessiz kalmayacaktı.

"Kapışmak istersen yer ve zaman söylemen yeter! Meydan okumanı kabul edeceğiz!" Xia Tianyu Kara Altın kademe setini almadan önce de Fu Guangtao'dan korkmuyordu.

Onlar konuşurken Fu Guangtao süt dökmüş kediye dönmüştü. Zhao Shiyu'nun da sesi çıkmıyordu. Bunlar zayıflara zorbalık eden, güçlülere ses çıkaramayan tiplerdi. Xu Yan ve diğerleri eski kalitesiz ekipmanlarını kullanırken çeneleri çalışıyordu. Ancak şimdi hepsi de dilini yutmuştu.

Mevcut ekipmanlarıyla Xu Yan, Xia Tianyu ve Fei Zhe, takımlarını yüksek seviye zindanlarda taşıyabilirlerdi. Takım Zhao Shiyu ile birlikte olduğu zamana göre çok daha güvendeydi. Bunu herkes görüyordu.

"Bugüne kadar ettiğin laflara ne oldu? Ben de sizi bir halt sanmıştım. Niye birden susuverdiniz? Dilinizi mi yuttunuz?" Chu Chenghao'nun yanındakiler de laf atmaya başladılar.

"Bence korktuklarından susuyorlar. Demek ellerinden gelen bu kadarmış. Kendilerinden güçlü birini gördüklerinde aniden uysallaştılar."

…

Chu Chenghao'nun etrafındakiler nicedir içlerinde biriktirdikleri öfkelerini kusuyorlardı. Hazır fırsatını bulmuşken Zhao Shiyu'nun takımını acımasızca aşağılıyorlardı.

Fu Guangtao ve Zhao Shiyu utançlarından yerin dibine gireceklerdi. Burada kaldıkları her an rezillikleri artıyordu.

Zhao Shiyu üçlüye düşmanca bir bakış attıktan sonra homurdanıp arkasını döndü.

Fu Guangtao da bir şey demeden peşine düştü.

Onlar giderken Xu Yan'ın takımı yaptığından gayet memnundu. Xu Yan daha da güçlenmek istiyordu. Elbet Zhao Shiyu ve yardakçılarının sesini tamamen kesecekleri gün gelecekti!

"Hadi, kasılmaya gidelim."

"Gidelim!"

Xu Yan Xia Tianyu'ya özel mesaj gönderdi.「Bizimle gelmen doğru mu? Katleden Kılıcın dikkatini çekmeyelim sonra. Nie Yan bizi uyarmıştı.」

「Önemli değil. Ne yaptığımı biliyorum. Katleden Kılıçta yükselmek için bir planım var.」

「Güzel, endişelenmeme gerek yokmuş.」

On altı kişilik takım yola çıktı.

...

Nie Yan an itibariyle Antik Dünyadaki otuz altıncı günündeydi. Berrak Dansçının Yolu 2 görevini bitirmiş, 500 tane Kademe 3 ve üzeri yaratık öldürmesini gerektiren üçüncü görevde de %60 ilerleme kaydetmişti. Simya Ustası becerisinin Usta rütbesine ulaşmasına ise son %8 ustalık kalmıştı. Çok geçmeden Usta rütbesine ulaşacaktı. Bunların yanında Demircilik, Parşömen Üretimi, Mühendislik ve Tamircilik gibi zanaatları da öğrenmişti.

Zanaatkar becerileri savaş becerilerinden farklıydı. Dolayısıyla beceri yuvalarının dolmasından endişe etmeden istediği kadar öğrenebiliyordu.

Antik Dünyada çeşit çeşit malzemeler toplamıştı. Arada bir canı istediğinde zanaat becerilerini geliştiriyordu. İçlerinde en düşük olanı Orta rütbesindeydi. Tamircilikte Gelişmişe ulaşmıştı.

Bunlarla uğraşmak epey zamanını alıyordu. Otuz altı günde başardıkları hakikaten takdire şayandı. Tek bir saniyeyi bile boşa harcamamıştı. Avdan arta kalan zamanda sürekli becerilerini geliştiriyordu.

Ganimetleri de hiç fena değildi. Kademe 3 bir yaratığı öldürdükten sonra kafasını yarıp Hayat Çekirdeğini çıkardı. Çekirdek simsiyah bir inciye benziyordu.

Çantasındaki Hayat Çekirdeklerinin sayısı iyice artmış ve bini geçmişti. Nie Yan çekirdeklerin ateş, buz, karanlık, ışık gibi element özelliklerine sahip olduğunu keşfetmişti. Aralarında en nadir element karanlık ve ışıktı. İkisinden toplamda yüz kadar toplamıştı.

"Kara Kanat Ejderhası karanlık özellikli. Acaba Karanlık Hayat Çekirdekleriyle beslenmesi daha mı doğru olur?" Bu yalnızca Nie Yan'ın tahminiydi. Neticede geçmiş hayatında Hayat Çekirdeği ve uçan binek gibi değerli şeylere hiç sahip olamamıştı.

Çantaları dolmaya başlıyordu. Biraz olsun yer açabilmek adına Karanlık Hayat Çekirdeklerini Kara Kanat Ejderhasına yedirmeye karar verdi.

Etrafı kolaçan edip yaratık olmadığından emin oldu. Bölge güvenliydi. Kara Kanat Ejderhasını çağırdı. Akik renkli ejderha önünde belirdi.

Kanatlarını çırpmasıyla oluşan rüzgar etraftaki birkaç ağacı devirdi. Ardından eğilip başını sahibine sürttü.

Nie Yan ejderhasının başını okşadıktan sonra boyutlarının büyüdüğünü gördü. Vücudundan küçük siyah pullar çıkıyordu. Hala yavru olduğundan yetişkinliğe geçiş süreci yeni başlıyordu.

Kara Kanat Ejderhası yetişkinliğe eriştiğinde kim bilir ne kadar güçlenecekti? Nie Yan siyah renkli bir Hayat Çekirdeği çıkardı.

Siyah parıltı yayan çekirdek saf karanlık enerjisiyle doluydu. Nie Yan'ın elindeki çekirdeği gördüğü anda Kara Kanat Ejderhasının salyası akmaya başlamıştı.