Bölüm 573: Edgarton Kalesinin Bombalanması

avatar
1819 62

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 573: Edgarton Kalesinin Bombalanması



Bölüm 573: Edgarton Kalesinin Bombalanması

 

Niuren Birliği kılıcını biliyordu. Kuşatma mancınıkları Büyücü İttifakını paniğe sürüklemişti. İlk defa böyle silahlar görüyorlardı. Zırhlı Buz Mancınıkları onlar yanında cüce kalıyordu. Yıkıcı güçlerinin de onlardan yüksek olması kuvvetle muhtemeldi.

 

Zırhlı Buz Mancınıklarından çok çekmişlerdi. Şimdi de kuşatma mancınıkları çıkmıştı. Panik yapmaları normaldi.

 

Dev kuşatma mancınıklarının savaşa girmesiyle Edgarton Kalesi hepsine mezar olacaktı.

 

Patron, her şey hazır!

 

Emrini bekliyoruz!

 

Büyücü İttifakının korkakları! Ayışığı Şehrine girdiğimizden beri kalelerinde saklanıyorlar. Surların içinde güvende olacaklarını sanıyorlar herhalde! Aptallar!

 

Nirvana Alevinin patronumuz olması ne muhteşem! Ne olursa olsun gereksiz yere kendimizi feda etmememiz için elinden geleni yapıyor. Mesela o kalede saklanan aptallar şu anda yeni silahımızı denerken kurban verilecekler!

 

Nie Yan hazırlıkların tamamlandığını gördüğünde Kılıç Parıltısına emrini iletti. Başlayabilirsiniz.

 

Güzel! Bu sözleri duymayı bekliyordum! Nie Yan'dan onayı aldıktan sonra lonca sohbetinden savaşın başlama emrini verdi.Kardeşlerim, savaş başlasın! Bugün Edgarton Kalesini dümdüz edeceğiz! Ateş!

 

Edgarton Kalesini yerle bir edin! Savaşın başlamasıyla lonca sohbetinde heyecan doruk noktasına ulaştı.

 

Kılıç Parıltısının atış emriyle birlikte altı kuşatma mancınığı aynı anda ateşlendi. Kayalar havada süzülerek 2.000 metre ötedeki Edgarton Kalesine uçtular.

 

Tanrım! Bu nasıl bir menzil! Büyücü İttifakı oyuncuları üzerlerine uçan kayalara küfürler yağdırıyorlardı.

 

"İlahi Alev, ne yapacağız?" Çılgın Büyü telaşa kapılmıştı. Edgarton Kalesinde kalırlarsa öleceklerdi. Çıktıklarında da öleceklerdi. Önlerinde ölümden başka seçenek yoktu.

 

"Nereden bileyim ben? O soruya senin cevap vermen gerekmez mi?" İlahi Alev kederlenmişti. Niuren Birliğinin uzun menzilli saldırısı çok şiddetliydi. Kaleden çıkıp hücuma geçseler güçlerinin %80'ini kaybederlerdi. Niuren Birliği ordusuna ulaştıklarında savaşacak adamları kalmazdı.

 

Altı kaya Edgarton Kalesine çarptı.

 

Çarptıktan sonra yuvarlanmaya devam ederek önlerine çıkan binaları harabeye çevirdiler. Bazı talihsiz oyuncular da yuvarlanan kayalardan dolayı can vermişlerdi.

 

Kalenin içi moloz yığınlarıyla kaplanmıştı. Kayaların ardında bıraktıkları iz epey bir uzuyordu.

 

Kuşatma mancınıklarının yanındaki oyuncular hummalı bir çalışma sergiliyorlardı.

 

İzmarit oyunculara direktif veriyordu. "Az önce çok yükseğe hedef aldık. Gücü bir çentik düşürün. Mancınık 6 için yörüngeyi 12 derece batıya kaydırın."

 

Kuşatma mancınıklarının menzilinin yeterli gelmemesi ihtimalini düşünerek ilk atışta fazla yukarı hedef almışlardı. Makinenin bu denli güçlü olacağını nereden bileceklerdi? Kayalar doğrudan kalenin içine uçmuştu. Hedefleri ise surlardaki mancınıklardı. Onlar yok edilirse Zırhlı Buz Mancınıkları da ileri sürülebilirdi. İzmaritin emirleri doğrultusunda yörünge yeniden ayarlandı.

 

Üç kişilik Savaşçı grupları fırlatılacak kayaları yüklediler.

 

Yükleme işlemi tamamlandığında bir kez daha atış yapıldı. Altı kaya doğrudan Edgarton Kalesine uçtu.

 

"Çabuk kayaları getirin. Takım 3, yörüngeyi daha dikkatli ayarlayın! Fırlatmadan önce nişanınızı iyi alın!" İzmarit gerçek bir komutan edasıyla emir veriyordu. Emri alan oyuncular kaytarmaya cüret edemiyor, ellerinden geleni yapıyorlardı.

 

Büyük kayalarla dövülen surlardan koca koca taş parçaları kopuyordu.

 

Çılgın Büyü kalesinin harap haline bakıyordu. Kayıpların boyutunu kestiremiyordu. Edgarton Kalesine tonla para dökmüştü. Sıkı çalışmalarının yok oluşunu izlemek, kalbine bir hançer saplamak gibiydi.

 

"İki seçeneğimiz var," dedi İlahi Alev. Tam cümlesi bittiğinde sura düşen kaya, yakınındaki bir mancınığı parçalarına ayırdı.

 

Savaş meydanlarını hakimiyeti altına alan Zırhlı Mancınıklar, kuşatma mancınıklarının önünde birer birer eziliyorlardı.

 

Birkaç saldırı sonrasında 11 Zırhlı Mancınıktan geriye sadece 5 tanesi kalmıştı. O beşinden de üçü ağır hasarlıydı.

 

Çılgın Büyü etrafa saçılan taşlardan kaçınmak için başını eğdi. "Ne seçeneği?" Kuşatma mancınığı bombardımanı gürültülü olduğundan bağırarak konuşuyordu.

 

"İlki Edgarton Kalesini terk edip Ayışığı Şehrine çekilmek. Orada zaman kazanıp sonraki hamlemizi planlayabiliriz. Ordumuz zarar görmediği sürece umudumuz var."

 

"Hayır! Edgarton Kalesini terk etmeyeceğim!" Çılgın Büyü bu fikri anında reddetti. Edgarton Kalesi düşerse Ayışığı Şehrinde de barınamazlardı. Lonca en azından iki seviye kaybedeceğinden başıboş köpeklere dönerlerdi. O zaman da on binlerce oyuncu loncadan ayrılırdı. Yani her halükarda Büyücü İttifakı diye bir lonca kalmazdı. Hatta Cao Xu'nun zoruyla İlahi Muhafızlara katılabilirlerdi. Öyle bir aşağılanma sonrası bir daha insan içine çıkamazdı.

 

Çılgın Büyünün cevabı İlahi Alevi şaşırtmamıştı.

 

"İkinci seçenek ne?" diye sordu Çılgın Büyü.

 

"Herkesi buraya toplayıp bütün gücümüzle Niuren Birliğiyle savaşırız. Bu şekilde ölümü beklemektense savaşarak ölmek bin kat iyidir!"

 

Uzun süredir saklanan Büyücü İttifakı üyelerinin artık tahammülleri kalmamıştı. Lonca sohbetlerine şikayet mesajları yağıyordu.

 

"Ne oluyor? Savaşmayacak mıyız? Bu şekilde kayalardan kaçınmaya çalışmaktansa loncadan ayrılmayı yeğlerim!"

 

Bir anda loncadan ayrılıklar baş göstermişti.

 

"Şerefsizler! Loncadan ayrılanların isimlerini not alın! Hepinizle daha sonra hesaplaşacağım!" Çılgın Büyü öfkeliydi.

 

Lonca sohbetindeki şikayetler bir süreliğine durmuştu. Çılgın Büyü fazla seçeneği olmadığının farkındaydı. Dişlerini sıktı. "Pekala, savaşmak istiyorsanız savaşalım!"

 

Herkes beni dinlesin! Büyücü İttifakı ölüm kalım savaşı veriyor. Kazanırsak herkesin kaybını fazlasıyla telafi edeceğim. Öldürdüğünüz her düşman için 100 altın kazanacaksınız. Ben, Çılgın Büyü, sözümün eriyimdir! Zor zamanımızda bizi terk edenler gelecekte benden nezaket beklemesinler. Emrimi dinleyin. Kaleden çıkıp saldırıya geçiyoruz! Bu konuşma tarzını Nie Yan'dan öğrenmişti. Sıkıntılı durumlarda cesur görünmek zorundaydı. Şu anda kayıp vermeyi göze alamazsa Büyücü İttifakının işi biterdi. Kazansalar bile meteliksiz kalacağını bildiği halde adamlarını galeyana getirmişti.

 

Çılgın Büyünün sözleri senetti. Emri verdiği anda Büyücü İttifakı hareketlendi.

 

İlahi Alev de İlahi Muhafızlar oyuncularına Büyücü İttifakına tam destek vermelerini emretti. Büyücü İttifakı düşerse sıra onlara gelecekti. Hal böyle olunca ellerinden geleni yapmak zorundalardı.

 

Niuren Birliğinin altı kuşatma mancınığı atış yapmayı sürdürüyordu. Kayalar havada süzülüp kalenin muhtelif yerlerini dövüyorlardı. Bazısı kalenin içine kadar uçarken bazısı da kısa düşüyordu. Hedefi tutturanlar ise surlara çarpıp onlarca oyuncuyu birden öldürüyordu.

 

Kuşatma mancınığını kullanan oyuncular başta tecrübesiz olduklarından hedefi tam tutturamıyorlardı. Ancak kısa sürede işi kaptıklarından nişanlarında hızlı bir düzelme yaşamışlardı. Edgarton Kalesi onların eliyle yok ediliyordu.

 

Niuren Birliğinin kuşatma mancınıkları hayranlık uyandırıcıydı. Edgarton Kalesi her bombardımanda sarsılıyordu.

 

Büyücü İttifakının kayıpları 6.000 kişiyi bulmuştu. Niuren Birliği ise henüz kayıp vermemişti.

 

Bunu kuşatma mancınıklarına borçlulardı. Düşmana saldırıyorlar, ama düşman onlara saldıramıyordu.

 

O anda Çılgın Büyünün emrini alan Büyücü İttifakı oyuncuları, konuşlandıkları yerlerden Edgarton Kalesine doğru yol almaya başladılar. 700.000 kişilik ordu sonunda harekete geçmişti.

 

Kılıç Parıltısı ve İzmarit gibi isimler de bu hareketliliğin haberini almışlardı.

 

Kılıç Parıltısı emrindeki komutanlara adamlarını savaşa hazırlamalarını emretti.

 

300.000 kişilik orduları Kutsal İmparatorluk, Parlak Kutsal Alev, Safir Tapınak, Savaş Tanrısı Kabilesi, Savaş Delisi İttifakı ve Niuren Birliğinin beş yan loncasının karmasıydı. Niuren Birliğinin ana ordusunun gücü tartışılmazdı, ama diğer loncaların orduları zayıftı.

 

Düşman tarafı 700.000 kişiye sahipti. Yani iki katlarından daha kalabalıklardı!

 

Önlerinde zorlu bir savaş duruyordu. Düşman saldırıya geçtiğinde Niuren Birliğinin tek bir güvencesi kalacaktı: Zırhlı Buz Mancınıkları!

 

Savaşın diğer komutanları Miskin Tilki, Gece Düzenbazı ve Fa Lan gibi isimlerdi. Kendi loncalarının komutalarını üstlenmişlerdi. Yani komuta anlamında zorluk yaşamayacaklardı.

 

Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar ordusu büyük birlikler halinde dağların sırtlarında görülmeye başlamıştı. Savaş naraları atıyorlardı. Edgarton Kalesinin kapıları da açıldı. Çılgın Büyü ve İlahi Alev, arkalarında on binlerce adamlar Niuren Birliği ordusuna yaklaşıyordu.

 

"İleri! Niuren Birliğini yok edin!"

 

"Anlaşılan daha fazla dayanamadılar." Kılıç Parıltısı sırıtıyordu. Bunun olacağını bekliyorlardı. "Gelin! Büyücü İttifakı. Gelin de son savaşımızı verelim!"

 

"Büyücü İttifakı geliyor! Sakın telaşlanmayın! Zırhlı Buz Mancınıklarını hazırlayın!" Kılıç Parıltısı tecrübeli bir general gibi davranıyordu. İzmarit, Ağıt Şövalyesi ve diğer komutanlar sorumlu oldukları birliklerin başlarına gitmişlerdi. Niuren Birliği ordusu süratle hazırlanıyordu.

 

37 Zırhlı Buz Mancınığına gülleler yüklendi ve mancınıklar atışa hazır hale getirildi.

 

"Bekleyin! Bekleyin! Biraz daha yaklaşmalarını bekleyin!” İzmarit Zırhlı Buz Mancınıklarının başına geçmişti.

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44352 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr