Bölüm 537: Kaplanı Yuvasından Uzaklaştırmak

avatar
2041 58

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 537: Kaplanı Yuvasından Uzaklaştırmak



Bölüm 537: Kaplanı Yuvasından Uzaklaştırmak

 

Nie Yan üç ekipman parçasını aldı, hepsi de Seviye 70 Savaşçılar için uygundu. Bir tanesi Alt Efsanevi Kademe iken diğer ikisi Kara Altın Kademeydi. Üçü de mücevherlerle donatılmıştı, bu şekilde savunma gücü, büyü direnci ve saldırı gücü artırılmıştı. Mücevherlerin her biri en azından 1,000 altın değerindeydi. Dahası, her bir parça ekipman +9 yükseltilmişti. Nie Yan her parçanın neredeyse on binlerce altın değerinde olduğunu tahmin ediyordu, özellikle de Alt Efsanevi Kademe olan parça en az 100,000 altın değerinde olmalıydı.

 

Gri Kurt oyuncularının böylesine benzer ekipmanlarla donatılmış olması elbette Yüzyıl Mali Grubunun servetinin göstergesiydi.

 

Niuren Birliğinde bu tarz ekipmanlar kullanabilecek kişilerin sayısı 10'u geçmezdi. Bir oyuncuyu bu tarz ekipmanlarla tam anlamıyla donatmak demek en azından 600,000 altın harcamak demekti. Nie Yan bu üç ekipman parçasını Monokrom, Kenarsız ve bir başka kişiye daha vermeyi planladı.

 

Nie Yan arkasını döndü. Zemin tam bir karmaşaydı, 10'dan fazla sayıda ceset ortalığa dağılmıştı. Düşkün Çocuk ekipmanları toplamayı bitirmişti, Nie Yan'ın yanına doğru yürüdü.

 

"Ee, bitirdin mi eşya toplamayı?"

 

"Evet, toplamda 30'dan fazla ekipman parçası topladım. Bu sefer cidden zengin olduk. Sanırım bunların hepsi toplam 200,000 altının üzerinde bir değere sahip." dedi Düşkün Çocuk. Öldükten sonra üç ekipman parçası düşürme cezası oldukça zalimdi. Düşmanın kaybettiği ekipmanları görünce kendisi de soğuk terledi. Eğer kendisi ölmüş olsaydı sonuç felaket olurdu.

 

"Hadi gidelim." dedi Nie Yan. Ganimetler güzeldi.

 

Bütün eşyaları topladıktan sonra Nie Yan ve Düşkün Çocuk doğuya ilerlemeye devam etti. Başka oyuncularla karşılaşmadan yaklaşık 10 dakika boyunca yürüdüler. Görünüşe göre bu harita oldukça genişti.

 

Nie Yan doğuda görünen dağa baktı. Dağın tepesinde büyük bir kale vardı. Burası güvenli bir buluşma noktası olabilirdi.

 

Nie Yan bu bölgeyi buluşma noktası olarak ayarladı. Zaman ilerledikçe daha çok sayıda oyuncu bu bölgeyi haritasında keşfetmeye başladı.

 

Büyücü İttifakına gelince, onların toplanma alanı ise batıdaydı.

 

Dağa tırmanırken 1,000 metre kadar ilerleyen Nie Yan ve Düşkün Çocuk arkalarına baktı. Haritanın tamamı görüş alanları içerisine girmişti. Burası her çeşitten ortamı barındıran bir haritaydı, tepeler, dağlık alanlar, ormanlar, çöller, kayalıklar, uçurumlar ve daha niceleri. Bu kalenin yanı sıra bu haritada dokuz farklı kale daha vardı. Toplamda 10 adet olan bu kalelerden Kahruhr daha evvel bahsetmişti. Eğer taraflardan biri bütün kaleleri ele geçirip bir saat boyunca elinde tutarsa galip oluyordu.

 

İki tarafın da çıkmaza girdiği, beraberlikle sonuçlanan bir savaş sonrasında bu kalelerden kaç tanesinin hangi taraf tarafından ele geçirildiği konusu belirleyici olacaktı.

 

Burası standart bir birlik savaşı haritasıydı. Nie Yan bu tarz haritaları önceki hayatında çok duymuştu. Fakat o zamanlar zayıf bir oyuncu olmasından dolayı gerçekte böyle bir savaşa hiçbir zaman katılmamıştı. Böyle bir harita ilk defa böyle bir savaş verecekti.

 

Niuren Birliği ve Büyücü İttifakı arasında şu anda bir güç gösterisi yapılıyordu!

 

Niuren Birliği oyuncuları bu kalede toplanmaya başladıkça ortam daha da canlı hale geliyordu.

 

Bu antik kalenin ne kadar süredir ayakta olduğunu kimse bilmiyordu, duvarları çatlaklar ve yosunlarla kaplıydı.

 

Nie Yan ağır kapıları iterek kalenin içine girdi.

 

Kılıç Parıltısı ve diğerleri de onu takip etti.

 

"Ne kadar kaybımız var?" diye sordu Nie Yan. Birlik kuvvetleri buraya gelirken mutlaka kayıp vermiş olmalıydı.

 

"Oyuncularımızdan 23 kişi öldürüldü." dedi Kılıç Parıltısı. Az evvel Ağıt Şövalyesinden bir rapor almıştı.

 

"Büyücü İttifakı tarafı ağıt kayıplar vermiş. Toplamda 37 düşman öldürdük." dedi İzmarit. Buraya gelmeden kendisi iki düşman öldürmüştü.

 

Niuren Birliğinin güçleri toplanma alanında buluşup dinlenmeye başladı, kalenin etrafında gruplar oluşmaya başlamıştı.

 

Nie Yan kalenin 20 metre uzunluğundaki gözetleme kulesine gitti. Burası oldukça geniş bir alandı. Zeminde kırık silahlar doluydu. Kadim zamanlarda burada bir savaş olduğu aşikardı. Kulenin tepesinde eskimiş gözetleme mercekleri vardı. Bu merceklerin çalışıp çalışmadığı belli değildi.

 

Nie Yan merceklerden birine yaklaşarak baktı. Uzaklara baktığında Büyücü İttifakı oyuncularının birer karınca gibi hareketli olduğu gördü. Düşman üç adet kale ele geçirmişti. Çılgın Büyü muhtemelen birliklerini hareketli tutma çabasındaydı.

 

Nie Yan bu merceği kullanarak bütün haritayı görebiliyordu.

 

Nie Yan geçmişi hatırladı. Önceki zaman diliminde İnanç'ın kontrolü tamamen güçlü birliklerin elindeydi. Şimdi ise tarihi Nie Yan yazıyordu!

 

Büyücü İttifakını ezdikten sonra, atık İlahi Muhafızların da etkisi ortadan kalkacaktı. Bütün Zümrüt İmparatorluğu Niuren Birliğinin kontrolünde olacaktı.

 

"Şimdi ne yapacağız?" diye sordu Kılıç Parıltısı. Konuşurken derin düşüncelere dalmış olan Nie Yan'a bakıyordu.

 

"Kuvvetlerimizi 1,000 metrelik çapa sahip bir alana dağıtalım, sonrasında bir savunma hattı oluşturalım. Bu kaleyi ölümüne savunacağız! Guo Huai'nin tarafı çoktan harekete geçmiştir, öyle değil mi?" diye sordu Nie Yan. Ölüm Diyarına gelmeden önce Guo Huai'ye emir vererek çok sayıda içine düşülen tuzaklardan ve totem benzeri yakınlaşıldığında tetiklenen tuzaklardan hazırlatmıştı.

 

Eğer bu kaleyi düzgün şekilde savunabilirlerse, düşman kuvvetleri kendilerinin iki katı sayıda üzerlerine hücum etmediği sürece savunma hattını kıramazdı.

 

"200,000 kişilik oyuncumuz 26 adet Zırhlı Buz Mancınığını Ayışığı Şehrine taşıyor," diye cevapladı Kılıç Parıltısı. Şu anda Niuren Birliği bütün gücüyle Büyücü İttifakına saldırıyordu!

 

"Güzel. Buradaki savaşı birkaç gün uzatırız. Çılgın Büyü denen eleman bizden daha endişeli olacaktır!" Nie Yan güldü. Çılgın Büyünün 26 adet Zırhlı Buz Mancınığının harekete geçmesiyle büyük oranda endişeleneceğine inanıyordu.

 

"Melek Müfrezesinin şu anda kendi savaşlarıyla meşgul olduğunu duydum. Eğer onlardan yardım gelmezse Zırhlı Buz Mancınıkları zaten Büyücü İttifakının kalelerini tertemiz eder!" Dedi Kılıç Parıltısı. Kendisi de heyecanlıydı. Şimdiye kadar Niuren Birliği hep savunma pozisyonunda kalmıştı. Birçok defa düşmanın kapılarına dayanmasıyla ve kurduğu tuzaklarla uğraşmışlardı. Bu sefer misilleme yapma zamanıydı!

 

"Bütün Hırsızları topla. Onlara bir görevim var." dedi Nie Yan.

 

Kılıç Parıltısı ve İzmarit Nie Yan'dan aldıkları emirleri astlara iletti. Çok geçmeden Hırsızlar kaleye girerek ana salonda 500 kişilik bir kalabalık oluşturdular.

 

Nie Yan Hırsızları küçük gruplara böldü, her grupta yaklaşık 100 oyuncu vardı. Gruplardan biri en güçlü Hırsızlardan oluşuyordu, aralarında Güneş, Dünyanın Kralı, Gaddar gibi isimler vardı. Nie Yan bu oyunculara haritanın her tarafında özgürce dolaşarak denk geldikleri düşman oyuncuları öldürmelerini söyledi. Sadece tehlikeli bir durumda kaldıklarında geri çekileceklerdi. Düşmanla oyalanmaya gerek yoktu. Kalan Hırsızlar ise kalenin etrafında tuzak, totem ve mayın kurmakla görevliydi.

 

Nie Yan satın aldıkları Ateş Tuzağı, Zehir Totemi, Ok Tuzağı ve benzeri şeyleri Hırsızlara dağıttı. Bu tuzaklar çeşitli noktalara kurulacaktı, ormanlık alanlar, kayalıklar ve akarsu kenarları gibi. Eğer bir düşman bu tuzakları tetiklerse muhtemelen canından olacaktı. Bundan dolayı bu tuzakların yerleştirileceği yerler dikkatlice seçilmeliydi, kendi taraflarından oyuncular bu tuzaklara yakalanmamalıydı, aksi takdirde büyük kayıplar yaşanabilirdi. Nie Yan her Hırsıza kendi tuzaklarını nereye yerleştireceklerini anlattı, fakat diğer tuzakların nerede olacağını söylemedi. Bu bilgilerin dışarı sızması çok kötü olurdu. Büyücü İttifakının kesinlikle Niuren Birliğine casus yerleştirdiğinden emindi. Aynı şekilde kendisinin de düşmanın içinde casusları vardı. Bu savaş kas gücü gerektirdiği gibi zeka da gerektiriyordu.

 

...

 

Ölüm Diyarının batı tarafı, yıkık dökük bir kalenin içi, Büyücü İttifakının bütün üst düzey oyuncuları geniş bir salonda toplandı.

 

"Patron, Niuren Birliği doğudaki kaleyi ele geçirdi. O zamandan beri hiç hareketlilik gözlemleyemedik. Görünüşe göre o kaleyi tutmak isteyecekler. Kalenin etrafında birkaç savunma hamlesi yaptılar." dedi Gamsız İsfendan. Niuren Birliğinin içine yerleştirdikleri köstebekler çoktan rapor vermeye başlamıştı bile. Çılgın Büyünün kafası biraz karışmıştı. Mantıklı konuşacak olursa Ölüm Diyarında bir savaş bir günden fazla sürmemeliydi. Fakat Niuren Birliği neden en az bir hafta sürecek bir savaş hazırlığında gibi duruyordu ki?

 

Çılgın Büyü aynı zamanda Niuren Birliğinin şu anda ne yapmakta olduğunu merak ediyordu. Aniden astlarından birinden bir rapor aldı. "Patron, karargahtan bir haber aldık. Niuren Birliği şu anda Ayışığı Şehrine doğru 10'dan fazla mancınık ilerletiyor!"

 

Bu haberi alan Çılgın Büyünün suratına solgun bir renk çöktü. Kaplanı yuvasından uzaklaştırıp, o uzaktayken saldırmak! Niuren Birliğinin asıl hedefi Ayışığı Şehriydi!

 

Niuren Birliğinin Ayışığı Şehrine ulaşması en az üç gün sürecekti. Ulaştıklarında ise bütün şehir savaşın kaosu altında kalacaktı. 10'dan fazla mancınık kesinlikle küçümsenecek bir şey değildi. Eğer Büyücü İttifakı ana üssünü kaybederse Ölüm Diyarındaki savaşı kazansalar bile aslında kaybetmiş sayılırlardı!

 

"Patron, ne yapacağız?" diye sordu Gamsız İsfendan. "Karargahın verdiği raporlara göre Niuren Birliğinin harekete geçirdiği mancınıklar bizimkilerden daha yüksek kademeliymiş".

 

Çılgın Büyü kaşlarını çattı. Kendisi karargahta olmadığında elbette savaşı yönetemeyecekti. Kendisi Nie Yan gibi birlik işleri için başkalarını görevlendiren birisi değildi. Niuren Birliğinin içinde birlik işleriyle uğraşması için görevli bir grup vardı. Nie Yan o esnada birlik işleriyle uğraşamayacak durumda olsa bile bu durum sorun teşkil etmiyordu. Fakat Büyücü İttifakı sadece Çılgın Büyünün komutası altında işleyen bir birlikti. Çılgın Büyü etrafındaki kişilere güvenmiyordu, bunun sebebi daha evvel birkaç defa iç karmaşanın yaşanmış olmasıydı. Bundan dolayı birliğin bütün hamleleri Çılgın Büyünün etrafında şekillenerek oluşuyordu. Onun sözü birlikte kanun niteliğindeydi. Kendisinin karargahta olmaması demek hayal dahi edilemeyecek sonuçların doğması demekti.

 

Çılgın Büyü bir süre düşündü ve konuştu, "Herkesi toplayın. Nirvana Alevine karşı savaşacağız!"

 

Bu şartlar altında Büyücü İttifakının tek çaresi bütün kuvvetini toplayarak Niuren Birliğine sert bir darbe vurmaktı. Zaten er ya da geç savaşacaklardı, madem öyle savaşı şimdi başlatmakta ne zarar vardı ki?








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44785 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr