Bölüm 538: Hırsızların Zekice Konuşlanması

avatar
2097 61

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 538: Hırsızların Zekice Konuşlanması



Bölüm 538: Hırsızların Zekice Konuşlanması

 

Büyücü İttifakının kuvvetleri Niuren Birliğinin ele geçirdiği kaleye doğru hareketlenmişti.

 

Zafer şartı on kaleyi birden ele geçirip bir saat boyunca elde tutabilmekti. Mutlak bir avantaj sağlanmadıkça bu tarz bir işi başarmak çok zordu. Bundan dolayı ilk başlarda ele geçirdikleri kaleleri savunmak için çok uğraşmalarına gerek kalmıyordu ve düşmana saldırıya geçebilirlerdi.

 

Çılgın Büyü ve diğerleri Ayışığı Şehrine hızlıca gidebilmek adına savaşı bir gün içerisinde bitirebilmeliydi.

 

Büyücü İttifakının kuvvetleri Niuren Birliğinin konuşlandığı noktaya harekete geçmişti. Bu esnada yaşananlar ise Çılgın Büyünün neredeyse aklını kaybetmesine sebep olacaktı.

 

Büyücü İttifakının kuvvetleri Niuren Birliğinin Hırsızlarının kurduğu tuzaklara düşmeye başlamışlardı. Çılgın Büyü bu Hırsızları kuşatabilmek için kuvvetlerine emir verdi. Hırsızlar oldukça yetenekliydi, kendilerini sadece saldırırken açık eden birer hayalet gibi hareket ediyorlardı. Bu Hırsızlara karşı savunmanın bir yolu yoktu. Başlangıçta Büyücü İttifakının kuvvetlerinin organizasyonu zayıftı. Fakat 10'dan fazla silah arkadaşlarını kaybettikten sonra daha dikkatli hamleler yapmaya başlamışlardı. Böyle olmasına rağmen yine de Hırsızlarla başa çıkamıyorlardı.

 

Bu Hırsızlar Niuren Birliğinin en elit Hırsızlarıydı, Dünyanın Kralı, Güneş, Tek Vuruş Yemini ve Gaddar ünlü isimlerdi. Kurdukları tuzaklarda başarılı olduktan sonra hiç oyalanmadan ortalıktan kayboluyorlardı. Eğer riskli bir tehlikeyle karşılaşırlarsa derhal geri çekiliyorlardı. Büyücü İttifakı bu Hırsızlarla uğraşmanın yolunu bulamıyordu.

 

Büyücü İttifakı birliklerini Niuren Birliğine yaklaştırmaya çalışırken 60 oyuncu daha kaybetti. Verdikleri kayıp 100'e yaklaşmıştı.

 

Çılgın Büyünün suratı öfkeyle kaplıydı. Düşmanı henüz görememişlerdi bile, buna rağmen ağır kayıplar vermişlerdi. Küfür etmemek için kendini zor tutuyordu.

 

"O Hırsızların kim olduğunu hala bulamadınız mı?" Çılgın Büyü dişlerini gıcırdatarak sordu.

 

"Niuren Birliğinin üst düzey elit oyuncuları, Güneş, Tek Vuruş Yemini... aralarında tanımadığımız birisi daha var, Güneş'le aynı seviyede."

 

"Lanet olsun, Niuren Birliği bu kadar çok sayıda uzman oyuncuyu nereden buldu be!? Nirvana Alevi de onlarla beraber miydi?" Çılgın Büyü kasvetli bir ses tonuyla sordu. Nie Yan'ın yanı sıra, Güneş de rakipsiz bir oyuncuydu. Bütün Zümrüt İmparatorluğu içerisinde ona rakip olabilecek tek oyuncu Gölge Katili'ydi. Şimdi aniden Güneşle aynı seviyede olan bir başka Hırsız daha çıkmıştı. Niuren Birliği bir tür Hırsız barınağı mıydı yoksa? Neden bütün üst düzey Hırsızlar oradaydı?

 

"Nirvana Alevi hala kalede. Henüz gelmedi." dedi Gamsız İsfendan. Bunu söylerken ister istemez kendini rahatlamış hissediyordu. Zaten mesele Nirvana Aleviyle savaşma kısmına gelince yeterince üzüleceklerdi. Eğer karşılarına o da gelseydi, Büyücü İttifakının düştüğü tuzak sayısı artacaktı!

 

Böylesine bir Hırsız ön cephe savunmasını Büyücü İttifakının aşması imkansızdı!

 

Çılgın Büyü artık Nie Yan'ın planını anlamıştı. Niuren Birliği kaleyi güçlendirerek vakit geçirme taktiği uygulayacaktı, bunun için üst düzey Hırsızlarını düşmanı önde karşılamak için görevlendirmişti. Eğer bu savaş birkaç gün sürerse Büyücü İttifakının kayıpları çok olacaktı. Savaş uzadıkça final savaşı tek taraflı bir kıyıma dönüşecekti.

 

"Kaleye geri mi dönsek?" diye sordu Gamsız İsfendan. Niuren Birliği Ölüm Diyarına girdiğinden bu yana Büyücü İttifakını parmağında oynatıyordu. Başlangıçta elde edilmiş bir kaleyi düşmandan almak çok zordu.

 

"Kaleye girip içeride saklansak bile bu Hırsızlara karşı savunmamız çok zayıf kalır. Bir kaleye en fazla 1,000 oyuncu sığabilir. Geriye kalanlar dışarıda kalıp kamp kurmak zorunda kalır. Dahası, eğer şimdi geri çekilirsek tam da Nirvana Alevinin istediği şeyi yapmış oluruz. Onların istediği şey savaşın uzaması. Elbette üç farklı kaleye dağılabiliriz. Fakat bu durumda Niuren Birliğinin saldırıları karşısında savunmasız kalırız. Bu durumda ise kademeli şekilde ölümle yüzleşmekten başka çaremiz kalmaz. Savaşı şimdi sonlandırmaya çalışmak en iyisi." dedi Çılgın Büyü. Nie Yan'ın bu hamlesi oldukça acımasızdı. Düşmana tek bir çare bırakıyordu.

 

"O halde ne yapacağız?"

 

"Ateşe ateşle karşılık vereceğiz. Biz de Hırsızlarımıza görev vererek Niuren Birliğinin kuvvetlerini taciz edeceğiz. En azından onların elimizden kaçmasına kolayca izin vermeyiz. Aynı zamanda Gri Kurttan da yardım isteyeceğiz. 30 tane Hırsız toplamak çok da sorun olmasa gerek," dedi Çılgın Büyü. Kendi Hırsızları her ne kadar Niuren Birliğinin Hırsızları kadar güçlü olmasa da yine de düşmanın sıradan oyuncularıyla başa çıkmak sorun olmayacaktı. "Ayrıca, ilerlemeye devam etmeliyiz. Bu savaşı bir kerede bitirmemiz lazım!"

 

Çılgın Büyü Gri Kurttan 10 adet Hırsız elde etti. Kan İfritleri 11 Hırsız gönderiyordu, Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızların ise toplamda 30 Hırsızı vardı. Bu Hırsızlar aceleyle Niuren Birliği oyuncularının kamp kurduğu noktalara ilerlemeye başladı. Çılgın büyü bu oyunculara aynı zamanda çok sayıda saldırı parşömeni de vermişti. Bu kadar çok sayıdaki parşömenin Niuren Birliği oyuncularına baş ağrısı vermek için yeterli olduğunu düşündü.

 

Niuren Birliğinin Hırsızları hala Büyücü İttifakının kuvvetlerini taciz etmekle meşguldü. Verdikleri kayıp gittikçe artıyordu, neredeyse 200 olmuştu. Dünyanın Kralı, Güneş ve diğerleri ilk başlarda dikkatli davranarak düşmanın ne güçte olduğunu araştırmışlardı. Büyücü İttifakı oyuncularının ortalama insanlar olduğunu görünce daha cesur davranmaya başlamışlardı. Güneş ve Dünyanın Kralı saldırıya başladıklarında en az üç düşmanı öldürmeden geri çekilmiyorlardı. Çok sayıda tuzağa düşmüş olan Büyücü İttifakı bu durumu daha fazla kabullenemezdi. Canlı canlı yem oluyorlardı. Bu çok acı vericiydi. Çılgın Büyünün elindeki uzman oyuncuları gruplar arasına dağıtmaktan başka çaresi yoktu. Bu hamle her ne kadar etkili olmuş olsa da yine de tuzakları durduramamışlardı.

 

Güneş ve Dünyanın Kralının rakibi değerinde belki de sadece Gri Kurdun en güçlü beş oyuncusu sayılabilirdi.

 

Dünyanın Kralı ve diğerlerinin gönderdiği bilgileri gören Nie Yan hafifçe gülümsedi. Her şey planları dahilinde ilerliyordu. Hala aklında birkaç tane daha acımasız plan vardı. Bu av partisini başından sonuna kadar planlamıştı!

 

Kaç düşman öldürdünüz? diye sordu Nie Yan.

 

200 civarı, diye cevapladı Dünyanın Kralı.

 

Elde edilen sonuçlar oldukça etkileyiciydi.

 

sizin tarafta urumlar nasıl? Biz hareket etmeye hazır olmak üzereyiz. dedi Nie Yan Nie Yan, Tang Yao, Xie Yao, Tek Vuruş Yemini ve diğerleri bir arada toplanmıştı. Bu oyuncuların hepsinde Köprü Yüzüğü vardı. Dahası, Nie Yan Ağıt Şövalyesine de birkaç hazırlık yapmasını söylemişti.

 

Bir süre sonra Dünyanın Kralı Nie Yan'ın istediği eşyaları getirdi.

 

"Her biriniz bir parşömen alın. Bunların içinde Belirsiz Işınlanma Parşömeni de dahil birçok hayat kurtarıcı parşömen var." Nie Yan konuşurken yanındaki parşömenleri işaret etti.

 

"Ne yapacağız?" diye sordu Kılıç Parıltısı.

 

Diğerleri de Nie Yan'a bakıyordu.

 

"Kılıç Parıltısı, sen ve İzmarit bundan sonra buraya göz kulak olacaksınız. Bizler Büyücü İttifakına bir ziyarette bulunacağız." dedi Nie Yan. Kılıç Parıltısı ve İzmarit'i geride bıraktığında bu oyuncuların birliği iyi yöneteceğine inanıyordu, aynı zamanda ellerinde Köprü Yüzüğü vardı.

 

Tang Yao, Xie Yao ve diğerleri Belirsiz Işınlanma Parşömenlerini stokladı. Her oyuncuda en az beş parşömen vardı. Belirsiz Işınlanma Parşömenleri her ne kadar sınırlı sayıda olsa da bu grubun ihtiyaçlarını karşılamak için bu parşömenleri kullanmak iyi fikirdi.

 

Ormanın derinliklerinde, Büyücü İttifakının kuvvetleri birkaç yüz kişilik oyuncu grupları halinde ayrılmıştı, an itibariyle Niuren Birliğinin olduğu noktaya doğru ilerliyorlardı.

 

Bu grupların en küçüğü 300 kişilikken en büyüğü 600 kişilikti. Sayılarının fazla olmasıyla içlerinde bir güven oluşmuştu. Fakat, Niuren Birliğinin Hırsızları hala bir anda belirip kaybolarak düşmana baş ağrısı veriyordu. Uzakçı hasar verenler grupların dış kısmında durmaya cesaret edemiyordu. Savaşçıların ve Şövalyelerin koruması altında, grupların merkezinde pozisyon alarak ilerliyorlardı. Rahipler durmaksızın Aydınlık kullanıyordu. Bu hamle her ne kadar mana harcamasını artırıyor olsa da tuzakları fark edebilmelerinin tek yolu buydu.

 

"Niuren Birliği oldukça zekiymiş. Bu aşamada Büyücü İttifakının kaybedeceği belli oldu sayılır!" Gri Kurttan bir Savaşçı konuştu.

 

Kuzgun kafasını sallayarak onayladı. "Hadi durumu patrona rapor edelim." Eğer durum bu şekilde devam ederse Büyücü İttifakı Niuren Birliğinin içinde bulunduğu kaleye saldırdığında zaten sayılarının üçte birini kaybetmiş olacaktı. Eğer Niuren Birliği kale savunması yaparken açık şekilde savaşmaya kalkışırlarsa bu durumda Büyücü İttifakının elinde hiçbir avantaj olmayacaktı. Çok sayıda Hırsızın etrafta dolaşarak her yere tuzakları kurması demek Büyücü İttifakının er ya da geç bitmesi demekti.

 

Kuzgun da bu tuzakları engelleme konusunda başarısız kalmıştı.

 

Güneş, Dünyanın Kralı ve diğerleri an itibariyle Büyücü İttifakına yakın çalıların içinde saklanıyordu.

 

"İleride, buradan 10 dakika uzaklıkta, çorak topraklar var. Tuzak kurmak için elverişli değil." Dünyanın Kralı arkadaşlarından aldığı bilgiler ışığında konuştu.

 

"Görünüşe göre diğer grup Büyücü İttifakına bir saldırı daha peşinde." Güneş birliğin sohbet ekranına bakınca konuştu. "Genç Atmaca, Yao Yao, Güneşli Güney, Düşkün Çocuk ve diğerleri de geliyor. Büyücülerin de katılmasıyla işimiz daha kolay olacak."

 

Güneş etrafına bakındı. Tenha bir köşeye çekildiğinde etrafında birkaç ışık parladı. Önünde birbiri ardına oyuncular beliriyordu.

 

"Abi, demek geldiniz!" Güneş heyecanlı şekilde konuştu.

 

Nie Yan başıyla onayladı. "Büyücü İttifakının kuvvetleri nerede? Bizi onlara götürün."

 

"Beni takip edin." Güneş konuşmasını bitirince ilerlemeye başladı.

 

Güneşli Güney ve diğerleri Görünmezlik İksiri içmeden önce birbirlerine baktılar. Sayıları fazlaydı, bu durum kendilerini kolay hedef haline getiriyordu. Eğer keşfedilirlerse kuracakları tuzak işe yaramazdı. Görünmezlik İksirini kullanmalarının sebebi kendilerini güvence altına almaktı.

 

Herkes Büyücü İttifakının kuvvetlerine yavaşça yaklaşmaya başladı. Yolda ilerlerken Güneş içinde bulundukları durumu anlatmaya başladı.

 

"Batı tarafta üç grup Büyücü İttifakı oyuncusu var. Her birinin sayısı neredeyse 300 var.” Sayıca azınlıkta olsalar da gruplarında çok sayıda uzman vardı. Eğer burada tuzağa düşerlerse destek kuvvetler muhtemelen üç dakikadan daha az bir sürede yetişirdi. Şu anda bu grubun 500 civarı oyuncusu vardı. Hepsi de zayıf oyunculardı. Aralarında birkaç uzman olsa da yine de sayıları azdı.

 

Güneş konuşurken, aynı zamanda Büyücü İttifakının oyuncularını ileride görebiliyordu. Adım adım ilerliyorlardı. Düşman grubunun dış tarafı Savaşçılarla çevrilmişti, koruma görevindeydiler. Grubun içinden göğe doğru bir ışık küresi yükseldi, bu esnada Savaşçılar da o yöne baktılar. Nie Yan ve Güneş aceleyle bir ağacın arkasına saklandılar.

 

"Üç dakika. Elimizden geldiğince çok sayıda düşman öldürmemiz lazım. Üç dakika geçtikten sonra derhal Belirsiz Işınlanma Parşömeni kullanarak uzaklaşmamız lazım! Şimdi hazırlıklara başlayalım. Benim emirlerimi bekleyin!" dedi Nie Yan. Aklında çoktan güzel bir plan hazırlamıştı bile.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr