Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 534: Av



Bölüm 534: Av

 

Üç Savaşçı, grubun ön tarafında pozisyon almıştı. Ormanın çalılarını ve dallarını aralayarak gruba öncülük ediyorlardı.

 

Nie Yan bu grubu öldürmek için şimdiden birkaç farklı yöntem düşünmüştü bile, bunlardan biri Kara Kanat Ejderhasının gökten bir tuzak hazırlamasıydı. Fakat, bir süre düşündükten sonra bu fikrinden vaz geçti. Kara Kanat Ejderhası Nie Yan'ın koz kartıydı. Sadece kritik anlarda onu ortaya çıkaracaktı. Sonuçta, Büyücü İttifakının kaç adet uçan hayvan getirdiği konusunda bir bilgisi yoktu. Düşünülmesi gereken bir başka şey ise ormanlık alanda nasıl savunma yapılacağıydı. Eğer bu elemanlar kaçıp saklanmaya karar verirse bu tarz bir alanda onların izini takip edip bulmak çok zor olacaktı. Kara Kanat Ejderhası açık gökyüzünde çok daha etkiliydi.

 

Nie Yan bu işi kendi başına çözmeye karar verdi. Her ne kadar kişi sayısı konusunda dezavantajlı olsa da, bu grubu halletmek aslında kolay olmalıydı.

 

Ormanlar Nie Yan'ın bölgesiydi!

 

Arka taraftaki Büyücüler kendi aralarında sohbet halindeydi. Sohbetin konusu Niuren Birliği olunca bir anda ses tonlarında bir değişiklik yaşandı.

 

"Niuren Birliği her ne kadar güçlü olsa da onlar çok kişiyi gücendirdi, sanal gerçeklik dünyasında egemenliğini ilan etmiş olan Yüzyıl Mali Grubunu bile kışkırtacak hamleler yaptılar. Bu resmen ölüm fermanı imzalamak gibi bir şey. Şu anda, Yüzyıl Mali Grubu aslında gerçek gücünü göstermiyor. Eğer gerçek gücünü gösterse Niuren Birliğini yok etmek için bir sürü yöntemi var."

 

Bu sözleri duyan Nie Yan içten içe kahkahayı bastı. Esrarlı Büyücülerden birine yavaşça arkadan yaklaşmaya başladı.

 

Beş metre, üç metre, bir metre - Nie Yan aniden ileri atılarak Esrarlı Büyücünün üzerine çullandı.

 

Sayılarının çok olmasından dolayı, bu 11 kişilik grup biraz gevşek hareket etmişti. Nie Yan Esrarlı Büyücüye Boğucu Vuruşla saldırdı. Hareketleri çok aniydi. Diğerleri henüz tepki verebilecek zamanı bile bulamadan Esrarlı Büyücünün işini Hain Bıçak saldırısıyla bitirmişti bile. Ekipmanları harikaydı, üstelik seviye konusunda da bu gruptaki kişilerden daha üstündü. Elbette güçsüz bir Büyücünün, Nie Yan'ın ani saldırısından kurtulma şansı pek yoktu.

 

Diğer Büyücüler gelen seslere baktığında gözlerine çarpan şey Nie Yan'ın elindeki karanlık alevler saçan Zenard'ın Kılıcıydı.

 

"Bu... Bu Nirvana Alevi!" Elementalistlerden biri korku içinde çığlık attı.

 

Aralarından hiçbiri böyle bir tuzak beklemiyordu. Nie Yan'ın varlığını fark edebildiklerinde o çoktan aralarından birini öldürmüştü bile.

 

Asalarını kaldırarak Nie Yan'ı hedef aldılar ve onu büyü yağmuruna tutmak için hazırlandılar. Hepsi de gelişmiş birliklerin ve oyun organizasyonlarının elemanlarıydı. Çılgın Hırsız ismi her ne kadar yüreklerine korku salıyor olsa da şu anda bu korku hissini bastırmaktan başka çareleri yoktu. Şu anda korkma değil misilleme yapma zamanıydı.

 

Nie Yan Rüzgar Adımını kullanarak üzerine gelen büyü yağmurundan kaçındı ve gözden kayboldu. Elementalistlerden biri geri çekilmeye başladı fakat bir sonraki saniye boğazına dayanmış bir hançerle karşılaştı.

 

Gırtlak Kesiği!

 

Hafif bir kesik sesiyle, havaya kan fışkırmaya başladı. Elementalist yere serildi, Nie Yan ise elemanın arkasında belirmişti.

 

Ne korkutucu bir hız! Geriye kalan oyuncuların hepsi de soğuk terler dökmeye başlamıştı.

 

Art arda iki oyuncuyu öldüren Nie Yan Gölge Valsini aktif ederek bir başka büyü yağmurundan daha kaçındı. Sonrasında yanındaki bir Esrarlı Büyücüye yumruk savurarak anında öldürdü.

 

Bu Büyücülerin savunma büyülerini aktif etme fırsatları bile olmamıştı. Tıpkı birer buğday başağı gibi biçiliyorlardı.

 

Nie Yan üç oyuncuyu öldürdükten ancak sonra ön taraftaki Savaşçılar onun varlığını fark edebilmişti.

 

"Lanet olsun, tuzağa düşürüldük!"

 

Hepsi de bir anda Nie Yan'ın üzerine doğru atıldı. Ne yazık ki, bulundukları ortam açıklık değildi, bir ormanlık alandalardı, bundan dolayı Taarruz becerileri şu anda etkisiz kalıyordu. Yoğun şekilde yerleşmiş çalılıklar ve dallar hareketlerini kısıtlıyordu.

 

Her şey kaşla göz arasında gerçekleşmişti. Büyücülerin yarısı ölüydü, geriye kalanlar ise paniğe kapılmıştı. Geçmişte, uzman bir kişiyle karşılaştıklarında becerilerine güvenerek hareket ediyor ve destek kuvvet gelene kadar dayanabiliyorlardı. Fakat bu tarz bir durumla ilk defa karşılaşıyorlardı. Nirvana Alevi'nin yaptığı işler konusunda elbette duyum almışlardı, fakat hep bu olayların abartılı dedikodular olduğunu düşünmüşlerdi.

 

Nie Yan çok hızlıydı, o kadar hızlıydı ki rakiplerine tepki verecek ya da beceri kullanabilecek zaman bile tanımıyordu. Büyücülerin asalarını havaya kaldırması bile zaman alan bir işlemdi.

 

Şimdi söz konusu olan kişiyle bizzat karşılaştıklarından dolayı, artık Nie Yan'a neden Çılgın Hırsız dendiğini anlayabiliyorlardı.

 

Kalan üç Büyücü bütün savaşma isteğini kaybetmişti ve hayatlarını kurtarma ümidiyle kaçmaya başladılar.

 

Nie Yan'ın gözleri soğuk bir ifadeyle parlıyordu.

 

Suikast!

 

Nie Yan kaçmakta olan Büyücülerden birini yakalamış ve göğsüne Zenard'ın Kılıcını saplamıştı. Bir tanesi daha ölmüştü!

 

Geriye sadece iki Büyücü ve üç Savaşçı kalmıştı. En önde ilerleyen iki Hırsızdan henüz iz yoktu. Muhtemelen o ikisi şu anda sadece ileri tarafa odaklanmıştı.

 

Üç savaşçı sonunda arbedenin yaşandığı noktaya ulaşabilmişti. Bir tanesi Nie Yan'a yakın mesafe saldırısı denedi fakat Nie Yan'ın figürü birdenbire ortadan kayboldu.

 

"Lanet be, kaçıyor, yakalayın! Gizlilik moduna geçti."

 

"Gizliliği açık edebilecek bir becerimiz var mı?"

 

"Hayır!"

 

Bu kısa süreli konuşmadan sonra orman biraz daha sakinleşmişti.

 

Büyücüler ve Savaşçılar sabit duruyordu, Nie Yan'ın nerede olduğunu kestirmeye çalışıyorlardı. Fakat, çabaları nafileydi. Nie Yan'ı fark edebilecek yükseklikte Sezgi'ye hiçbiri sahip değildi. Aralarında yüksek seviyeli olanlardan bir tanesi, Seviye 72 bir Savaşçı dikkatli şekilde ileri adımladı. Tam da ileriyi gözlemleyip tekrar silah arkadaşlarının yanına dönecekken, ortamdaki sessizlik bir anda rahatsız edici bir hal almıştı.

 

Bu esnada gözlerinin önünde anlık bir parlama gerçekleşti. Sinir Kesiği ile karşılık vermeye çalıştı fakat Zenard'ın Kılıcı çoktan alnının ortasına girmişti bile. Eleman şaşkındı.

 

Hain Bıçak ve Bağırsak Dökücünün de etkisiyle Savaşçının bedeni yere serildi.

 

Geriye kalan dört kişi sesin geldiği yöne kafalarını çevirdiğinde gördükleri tek şey yerdeki cesetti. Sanki Nie Yan hiçbir zaman orada olmamış gibiydi.

 

Grup endişeli şekilde etrafı taradı fakat buldukları tek şey hiçlikti. Bu resmen terör estirmekti! Nie Yan'ın bir sonraki saldırısının nereden geleceğine dair hiçbir fikirleri yoktu.

 

Nie Yan hamlesini yaptığında rakibini her daim öldürürdü!

 

İki Hırsız bu esnada geri dönmüştü Kül rengi deri zırh giymiş olan Hırsız konuştu, "Geri geldik. Burada neler oldu böyle?"

 

Diğerleri tam da onu uyarmak üzereydi ki havada yine kara alevler süzülmeye başladı. Hırsız henüz ne olduğunu bile anlayamamışken cansız şekilde yere düştü. Kalan oyuncular kısa süreyle birbirlerine baktıktan sonra farklı yönlere kaçmaya başladılar.

 

Bu tarz bir durumda aralarından en azından birkaç tanesinin canını kurtarması önemliydi. Aksi takdirde Nie Yan zaten hepsinin canını alacaktı!

 

Nie Yan iki tanesini yakalamayı başarmıştı. Diğer üçü ise çoktan kaçmıştı. Artık onları yakalamak mümkün değildi.

 

Toplamda 11 oyuncudan sekizi ölmüştü ve Nie Yan bir çizik bile almamıştı. Bu oldukça etkileyici bir başarıydı.

 

Nie Yan düşen ekipmanları topladı ve yoluna devam etti. Tekrar gizlilik moduna geçerek doğuya ilerledi.

 

Şu anda savaş çok gergin ilerlemek zorundaydı, taraflar vahşi doğada karşılaştıklarında kendilerini kısıtlama zorunluluğu hissediyorlardı. Eğer düşmanlar karşılaşılırsa kuvvetlerini koruyabilmek adına savaştan kaçınıyorlardı. Bu emirler iki tarafın da birlik liderinden gelmişti. Şimdiye kadar Niuren Birliği ve Büyücü İttifakı arasında birkaç sürtüşme yaşanmıştı, fakat henüz kimin zafer elde edeceği kesin değildi.

 

Yeşilliklerle kaplı açıklık alanda hızla ilerleyen Nie Yan Düşkün Çocuk ve altı adet Niuren Birliği oyuncusunun 20 kişilik Büyücü İttifakı kuvveti tarafından tuzağa düşürüldüğünü öğrendi. Kurtulan tek kişi Düşkün Çocuk'tu. An itibariyle bir ormanlık alana doğru kaçıyordu.

 

Nie Yan kaşlarını çattı. Düşkün Çocuk'un gücünü iyi biliyordu. Bu oyuncu Niuren Birliğinin ilk 10 oyuncusu arasına girebiliyordu. Düşkün Çocuk'un böylesine zorlu bir durumda kalmış olması demek düşmanın sıradan oyuncular olmadığını gösteriyordu.

 

Düşkün Çocuk, şu anki konumun nedir? diye sordu Nie Yan.

 

Yedi kişilik gruptan sadece ben hayatta kaldım. Düşmanın üç oyuncusu gerçekten de çok güçlüydü. Onları yenemedim. İkisi Gri Kurt'tandı, bir de Kan İfritlerinden bir Hırsız vardı. O elemanlarla uğraşmak tam bir baş belası! Hala hayatını kurtarmak için kaçıyordu, peşindekileri atlatma çabasındaydı.

 

Düşkün Çocuk oldukça şanssızdı. Gri Kurt ve Kan İfritlerinden oyuncularla karşılaşmıştı.

 

Saklanacak bir yer bul. Onları beraber öldüreceğiz! Nie Yan bunları söylerken Köprü Yüzüğü aklına gelmişti. Bu eşya durumu tersine çevirmek için çok kullanışlı olacaktı!

 

Düşkün Çocuk'un gözleri parıldadı. Nie Yan'ın ne demek istediğini anında anlamıştı.Pekâlâ, onları üzerime çekerek yemleyeceğim!

 

Nie Yan derhal Kılıç Parıltısı ve diğerleriyle iletişime geçti. Kısa sürede herkes savaşa hazırlanmıştı.

 

...

 

Dağların derinliklerinde, yoğun ormanlık alanda, Düşkün Çocuk hayatı için koşuyordu. 20'den fazla oyuncu tarafından kovalanıyordu.

 

"Lanet olsun, böyle kaçanı ilk defa gördüm. Neredeyse beni öldürüyordu. Neyse ki, Gri Kurt'tan gelen o eleman zamanında yetişti de beni kurtardı!" bir Hırsız düşüncelerini sesli şekilde dile getirdi, önündeki iki pelerinli figüre hayranlıkla bakıyordu.

 

Gri Kurt'tan gelen bu iki oyuncu güçlerini herkese kanıtlamıştı. Bu organizasyon kesinlikle şöhretini hak ediyordu! Durumu fark eden diğer oyuncular elbette Gri Kurt oyuncularının verdiği emirleri harfiyen yerine getirmeye başlamıştı. İnanç'ta güç, statüyle eşitti!

 

"Kumarbaz, az evvel Düşkün Çocuk denen adamla karşılaştığınızda onun becerileri nasıldı?" Gri Kurt oyuncularından biri diğer oyuncuya sordu.

 

Kumarbaz isimli Savaşçı bir süre düşündü, sonrasında ciddi bir tonla konuştu, "Birebir savaşsaydık onu yenemezdim. Görünüşe göre Niuren Birliğinin de yetenekli oyuncuları var. Sikong, bilgileri Kuzgun'a ulaştır."

 

Sikong isimli Şövalye başıyla onayladı.

 

Biraz arka tarafta duran Kan İfritleri oyuncusu olan Hırsız, bu esnada yüzünde dalgın bir ifadeyle Sikong ve Kumarbaz'a bakıyordu. Gizlilik moduna girerek Düşkün Çocuk'un peşine düştü.

 

"İleride bir çıkmaz var. Daha fazla kaçamayacak durumda!" Sikong gülerek konuştu.

 

Bütün kaçış yolları tıkanan Düşkün Çocuk artık uzaklaşamayacaktı. Ölümü kaçınılmazdı!








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr