Bölüm 533: Ölüm Diyarı!

avatar
2200 56

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 533: Ölüm Diyarı!



Bölüm 533: Ölüm Diyarı!

 

Nie Yan'ın tutkulu konuşması kalabalığı derinden etkilemişti.

 

Nie Yan doğal olarak birlikteki herkesin kendisini körü körüne takip edecek kadar sevebileceği bir karizmasının olmadığının farkındaydı. Asıl önemli olan şey oyuncuların birliğe karşı derin bir bağ içerisinde olmasıydı. Etraflarında bu kadar çok sayıda yakın kardeşleri olduktan sonra aralarında elbette her birini bir arada tutacak bir bağ oluşturmak mümkündü. Bugün, kazanmak zorundalardı. Böyle bir olay karşısında, herkes uyum içinde hareket etmeliydi!

 

Sadece bir hayalin peşinde koşmak insanları Niuren Birliğine bağlamak için yeterli değildi. Nie Yan birçok fayda avantajı sağladığı gibi aynı zamanda kapsayıcı bir koruma da sağlıyordu.

 

Niuren Birliğine katılmanın verdiği faydalar diğer herhangi bir birlikte yoktu. Bir oyuncu savaşta öldüğünde, sadece kayıplarının karşılanması bir yana dursun, aynı zamanda öldürdüğü her düşman başına ek ödül de alıyordu. Bundan dolayı savaşırken endişe duymaları gereken bir şey kalmıyordu. İşin aslı, Niuren Birliği en kapsayıcı hazineye sahipti. Hazinelerindeki ekipmanlar diğer birliklerin hepsinden daha üstündü. Üstelik kontrolleri altındaki kalelerden gelen gelir ise oyunculara sabit bir maaş gibi ödeme yapıyordu.

 

Niuren Birliğinin sağladığı cömert avantajlar birçok oyuncunun kalbinde birer rüya gibi yer edinmişti. Fakat aynı zamanda Niuren Birliğine girişin şartları da ağırdı. Birlikteki en zayıf üye bile İnanç'ın %1'lik kısmına giriş yapabilen kişilerdi. Bu koşullar altında, birliğin üyesi olmak bile büyük bir şan ve gurur kaynağıydı. Oyuncuların birlikte kalmaya devam etmesinin bir başka sebebi de buydu zaten.

 

Bu koşulların birleşimi Niuren Birliğini bir arada tutan ve onun başarıdan başarıya koşmasını sağlayan şeydi.

 

Nie Yan 12 adet Köprü Yüzüğünü Xie Yao, Tang Yao ve diğerlerinin arasında dağıttı. Tang Yao'nun Cehennem Yıldırımı Kartalı hala ağır şekilde yaralıydı, bundan dolayı savaşa katılamayacaktı. Fakat Doğal İfrit'in Mavi Kanat Albatrosu savaşa katılabilirdi.

 

"Hazır mıyız? Eğer hazırlıklarımız tamamsa gidip Büyücü İttifakı denen hergeleleri kılıçtan geçirelim!" diye bağırdı Nie Yan.

 

"Evet, hadi gidip şu hergeleleri keselim patron!" Niuren Birliği oyuncuları hep bir ağızdan haykırdı.

 

Nie Yan'ı takip etmeye başladılar ve plazanın diğer tarafına bir sürü gibi ilerlediler.

 

Büyücü İttifakının kuvvetleri plazanın diğer ucundaydı, köşeleri koruma altına almışlardı. Nie Yan Guo Huai'den bir rapor aldı. Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar ön kısma 1,200 ve arka kısma ise 800 oyuncu yığmıştı. Yüzyıl Mali Grubu meselesine gelince, toplamda 900 adet profesyonel oyuncuyu yardıma getirmişlerdi. Bunun yanı sıra, Cao Xu'nun emriyle Gri Kurt'tan 60 elit oyuncu da gelmişti. Son olarak kalan 40 kişi ise Yüzyıl Mali Grubunun neredeyse bir servet ödeyerek kiraladığı Kan İfritleri grubuydu.

 

Kan İfritleri meselesine gelince, Nie Yan bu grubun muhtemelen Niuren Birliğinin düşman gruplarından biri olduğunu düşünüyordu. Ölüm Diyarına giriş sebeplerinin sadece ortalığı kızıştırmak olduğunun farkındaydı.

 

Gri Kurt'a gelince, Nie Yan bu grubun Cao Xu'nun direkt emri altında olduğunu biliyordu. Bu grubun sahip olduğu güç küçümsenmemeliydi. Birlikteki oyuncuları bu gruba karşı dikkatli olmaları için uyarmalıydı.

 

İki taraf kıyaslandığında, Büyücü İttifakı muhtemelen Niuren Birliğine göre daha fazla sayıda elit oyuncuya sahipti. Fakat Nie Yan yine de düşmanının zayıf noktasını görebiliyordu. Düşman farklı kökenlerden gelen farklı gruplardan oluşuyordu. Eğer emir komuta zincirinin yüksek kademesinden bir emir gelirse en alta ulaştırmaları çok zor olacaktı. Takım çalışması ve sinerji meselesi söz konusu olduğunda Niuren Birliği ezici bir üstünlüğe sahipti.

 

Nie Yan plazanın köşesine doğru ilerledi, bu kısımda cübbeli ve beyaz saçlı bir adam duruyordu. Gözlerinde bir farklılık vardı, bu adam kördü.

 

Bu yaşlı adamın ismi Karuhr'du, Hilton Kalesinin ünlü bir NPC'siydi. Ölüm Diyarına girebilmek için bu adamla konuşmak gerekiyordu.

 

Diğer tarafta ise kül grisi renginde cübbesini giymiş olan Çılgın Büyü yaklaşıyordu. Nie Yan'ı gördüğünde yüzündeki ifade karanlık bir hal aldı.

 

Karuhr kulağına gelen seslerin sonucunda kafasını kaldırdı. Kendisine yaklaşmakta olan ayak seslerini duyunca yönünü kendisine doğru gelen oyunculara çevirdi.

 

"Efendi Karuhr, bizim için lütfen Ölüm Diyarına geçişi açar mısınız?" diye sordu Nie Yan.

 

"Tanrının iradesiyle, Ölüm Diyarı kan davalarının çözüleceği yerdir. Burada ölenler sonuçlarına katlanacaktır. Sadece diğer taraftaki herkes öldürüldüğünde dışarı çıkabilirsiniz. Girmek istediğinize emin misiniz?" Karuhr ciddi bir ses tonuyla sordu.

 

"Evet." Nie Yan başıyla onayladı.

 

Çılgın Büyü de başını sallayarak onayladı.

 

"Pekâlâ. Ölüm Diyarına girdikten sonra rastgele bir yere ışınlanacaksınız. Etrafınız düşmanlarla sarılmış olabilir. Hazırlıklarınızı yapın." Karuhr uyarıcı bir tonda konuştu.

 

Galip gelen kişinin sahip olacağı şöhretin yanı sıra aynı zamanda beş adet de kale meselesi vardı. Kaybeden kişi gerek Nie Yan gerek Çılgın Büyü olsun, ödeyecekleri bedel çok ağırdı.

 

Nie Yan Çılgın büyünün arkasındaki beş adet pelerinli figüre baktı. Aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Dış görünüşleri ve silahlarını taşıma şekillerine bakılırsa bu kişiler uzman oyunculardı.

 

Karşı taraftaki beş oyuncu da bu esnada bakışlarını Nie Yan'a çevirdi.

 

"Karga, Kuzgun, bu Nirvana Alevi. Onun suratını iyice ezberleyin."

 

"Duyduğuma göre etraftan gördüğü ilgi sayesinde iyice havalanmış. Kendimize layık bir rakip bulamayalı uzun zaman olmuştu. Ellerim kaşınıyor." Karga sırıtarak konuştu, yumruklarını birbirine vuruyordu.

 

"Dikkatinizi dağıtmayın. Nirvana Alevinin şöhreti sadece şovla elde edilmiş bir şey değil." Kuzgun hatırlattı. Karşısındaki kişi batıdan gelen birisi olduğu için onu pek sevmezdi. Karga her ne kadar uzun yıllardır Çin'de yaşıyor olsa da, buranın kültürünü öğrenme açısından hiçbir hamle yapmamıştı.

 

Nie Yan bakışlarını başka yöne çevirdi. Bu sefer gerçekten de ciddi rakiplerle karşılaşabilirdi. Fakat, karşısına çıkan her rakibi elinden gele nen iyi şekilde karşılayacaktı. Kimseden korkusu yoktu!

 

"Nirvana Alevi, geçmişteki karşılaşmalarımızda ne kadar şanslı olduğun fark etmez. Büyücü İttifakı bu sefer seni ezip geçecek," dedi Çılgın Büyü. Yüzyıl Mali Grubunun tam desteğini arkasına aldığından dolayı zafere olan inancı tamdı.

 

"Sen mi? Bizi mi ezeceksin? Beni güldürme be," Nie Yan sırıtarak konuştu. "Savaşı kazanırsan o zaman konuş. Şu anda sadece kendini aşağılıyorsun."

 

Çılgın Büyü homurdanarak konuştu. "O halde son gülenin kim olduğunu görelim bakalım."

 

Zümrüt İmparatorluğundaki oyuncuların %90'ı bu maçı izleyecekti. Henüz savaş başlamadığı halde canlı yayınları izleyen kişiler vardı. Bu savaş Zümrüt İmparatorluğunun geleceğini belirleyecekti. Kimin kazanıp kimin kaybedeceği önemsizdi, bu savaş kaçınılmazdı. Kazanan taraf kesinlikle kaybeden tarafın kolayca uzaklaşmasına izin vermeyecekti. Savaş sonlandığında bu iki birlikten biri mutlaka yok olacaktı!

 

Karuhr asasını salladı. Etrafındaki atmosfer bir anda titreşmeye başlamıştı.

 

Niuren Birliğinin ve Büyücü İttifakının oyuncuları bir anda gerildi.

 

Ölüm Diyarı açılmıştı!

 

Etrafındaki atmosferin daralıp genişlediğini hisseden Nie Yan sanki bir bataklıkta gibiydi. Gözlerini açtığında geniş ve çorak bir arazide olduğunu fark etti. İleride birkaç gölgenin hareket halinde olduğunu gördü. Ölüm Diyarında, eğer bir oyuncu dostunuz değilse, kesinlikle düşmanınızdı, buraya 6,000 oyuncu buraya ışınlanmıştı.

 

Nie Yan diğerlerinin nerede olduğunu bilmiyordu. Silah arkadaşlarını bir araya toplamak için kendisinin hayatta kalması gerekiyordu.

 

Herkes Ölüm Diyarına ışınlandıktan sonra sesli sohbet açıldı.

 

Burada koordinatlar yok. Hangi bölgede olduğumuzu bilmiyoruz. Nerede toplanacağız? diye sordu Kılıç Parıltısı.

 

Şu anda bunun için yapabileceğimiz bir şey yok. Öncelikle etrafımızda neler olup bittiğine odaklanalım. Doğuya doğru harekete geçin, muhtemelen bu şekilde buluşabiliriz. dedi Nie Yan. Köprü Yüzüğüne sahip olan 12 kişi rahatlıkla birbirlerinin yanına ışınlanabilirdi. Fakat, şimdilik sesli iletişim halinde olmak da yeterliydi.

 

Yazılı sohbet kısmında bir bildirim belirdi. Niuren Birliğinin bazı oyuncuları çoktan Büyücü İttifakının oyuncularıyla sürtüşme yaşamaya başlamıştı bile. Niuren Birliği 6 kişilik kayıp yaşarken Büyücü İttifakı ise 7 kişi kaybetmişti. Nie Yan'ın verdiği emirler açıktı, eğer birini öldürebiliyorlarsa öldüreceklerdi. Eğer oyuncuların can garantisi yoksa bu durumda kaçacak ve canlarını kurtaracaklardı.

 

Ölüm Diyarının sınırları sonsuzdu. Her türlü bölge, arazi, düzlük, bataklık, tepelik, dağlık, ormanlık alan mevcuttu. Nie Yan Rüzgar Adımını aktif ederek doğuya doğru ilerlemeye başladı.

 

Bir süre sonra ileride 11 kişilik insan figüründen oluşan bir topluluk gördü. Henüz uzakta olduğundan dolayı bu grubun hangi tarafta olduğunu kestiremiyordu. Gizlilik moduna geçerek gruba yaklaşmaya başladı.

 

Bu 11 oyuncunun taktığı amblem Büyücü İttifakının amblemiydi. Sarmal bir dal biçimindeki altın amblemdi. Niuren Birliğinin gümüş renkli minyatür bir kafa tasarımı olan ambleminden farklıydı. İki amblemin arasındaki fark kolayca fark edilebiliyordu.

 

"Ben Büyücü İttifakındanım."

 

"Ben Muhteşem Oyun Organizasyonundanım."

 

Bu 11 oyuncu aslında piyon görevindeydi. Farklı gruplardan toplanmış oyunculardı. Aralarındaki en güçlü oyuncu Seviye 70'ti, oyunun bu aşamasında aslında düzgün bir seviyeydi. Ekipmanları da düzgün görünüyordu, en kötüsü Kara Altın Kademeydi.

 

Grup iki Hırsız, üç Savaşçı ve 6 Büyücüden oluşuyordu. Aralarında Rahip ya da Şövalye yoktu. Muhtemelen bu oyuncular da kendilerine verilen doğuya ilerleme emrini yerine getiriyorlardı. Nie Yan bir süre düşündükten sonra grubu takip etmeye başladı.

 

Gruptaki oyuncular takip edildiklerini bile fark etmemişlerdi.

 

Aralarından bir Hırsız ileri çıkarak öndeki yolu keşfediyordu ve bu esnada Savaşçılar grubun orta kısmından ilerleyerek koruma görevindeydi, Büyücüler ise çok uzaklaşmadan, arkadan takip ediyorlardı. Bu grup ilk defa bir araya gelerek ortak bir şekilde hareket ediyor olsa da, sonuçta uzman kişilerden oluşan bir gruptu. Beraber, uyum içinde ilerlemeleri oldukça kolaydı.

 

Grup bir yamaçtan aşağı inerek ormanlık bir araziye girdi.

 

Nie Yan ormanlık alanın kenarında durdu. Sayısız ağacın sağlayacağı siper ve saklanma alanını gördüğünde yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu ve hançerini kınından çıkardı.

 

Av başlamak üzereydi. Bu 11 oyuncu Nie Yan'ın avıydı.

 

Orman gibi karanlık bir alanda Hırsız sınıfı oyuncular en avantajlı olanlardı.

 

Ormanlık alanların ağaçlarının yoğun olduğu bölgelerde genellikle Altın Ejderhalar gibi yaratıkları hareket açısından kısıtlanıyordu. Nie Yan bundan dolayı Küçük Altın'ı çağırmadı.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr