Bölüm 304: Kovalamaca

avatar
4921 59

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 304: Kovalamaca


 

「Yardım lazım mı? Guo Huai binlerce lonca üyesini hazırda bekletiyordu. Nie Yan emri verdiği anda bu oyuncular desteğe gidecekti. Işınlanma ücreti kişi başı 1 altın olmasına rağmen Yükselen Ejder Mali Grubundan gelen destekler sayesinde bu fahiş ücretin altından kalkabilirlerdi.

 

「Gerek yok. Şan Şehri Kana Susamış Kılıçların bölgesi. Kaç kişi gönderirsen gönder, sayı avantajı hep onlarda olacak. İyisi mi biz kayıp vermekten kaçınalım. Hem, buradaki kişilerle birlikte kaçabileceğimizi düşünüyorum. Sen şimdilik düşmanın her hareketini rapor et. Kana Susamış Kılıçlar üyelerinin yerini bildiği sürece bu koskoca haritada etrafının sarılmasına imkan yoktu. Hızla arkadaşlarını bir araya topladı.

 

Şan Şehri kuzeydeydi. Öyleyse güneye gitmek en güvenli tercih olacaktı.

 

"Herkes at binsin!" Nie Yan emrini verip Şahinci Atını gönderdi ve loncanın sunabileceği en iyi atlar bulunuyordu.

 

Yüksek kaliteli bu atların hız bonusları %200 idi. Loncanın sağladığı faydalardan biri buydu. İyi bir binek oyuncuların seyahat sürelerini kısaltıyor, kasılmaya daha çok zaman ayırmalarını sağlıyordu.

 

Binekler sayesinde seviye atlama hızları yükseliyordu. Atlarına binen grup, arkalarında bıraktıkları toz bulutuyla birlikte güneye yöneldiler.

 

Nie Yan takım üyelerine bakıyordu. Genç Yedi, Boyalı Tülbent ve diğer Rahipler hariç herkesin ismi kırmızıydı. Kana Susamış Kılıçlara ölseler, Niuren Birliği ağır bir kayıp yaşardı.

 

Hep birlikte dörtnala ilerleyişlerini sürdürdüler.

 

...

 

Kızıl Nehir Kalesinde Nie Yan'ın kaçtığını öğrenen Kana Susamış Çılgın Kılıç öfkesinden deliye dönmüştü. Kusursuz planının bu denli başarısız olduğuna hala inanamıyordu. Artık Nie Yan ve grubunun kaçmasını hiçbir şekilde engelleyemezdi.

 

Lakin Niuren Birliğinin en güçlü oyuncuları bir aradaydı ve hemen hepsinin ismi kırmızıya dönmüştü! Çılgın Kılıç böyle iştah açıcı bir avdan nasıl vazgeçebilirdi?

 

Çılgın Kılıç da biliyordu ki, neredeyse hiçbir lonca Niuren Birliğindeki elit oyuncular kalitesinde bir oyuncuya sahip değildi. Tek bir loncada on kadar birinci sınıf oyuncu bulunması oldukça etkileyiciydi. Gel gör ki Niuren Birliğinde bu oyuncuların sayısı altmıştan fazlaydı. Usta bir oyuncu demek, daha potansiyelini sergilediği anda loncaya alınıp, muazzam miktarda kaynak harcanarak ve gereken ortam sağlanarak geliştirilen oyuncular demekti. Lonca liderinin yetenekli insanları tespit etmesi burada kilit rol oynuyordu. Elbette loncanın onca kaynak harcadığı bir oyuncunun fos çıkma ihtimali de vardı.

 

Çılgın Kılıç şu zamana kadar Zümrüt İmparatorluğunda ilk 500 kişi arasına girebilecek yalnızca 10 kişi bulabilmişti. Fakat araştırmalarına göre Niuren Birliğinde bu oyuncuların sayısı, Kana Susamış Kılıçların neredeyse yedi katına ulaşıyordu. Kalorun elitlerinin tamamına yakını Niuren Birliğinde toplanmıştı. Aradaki fark gün gibi ortadaydı.

 

Kana Susamış Kılıçların Niuren Birliğine güttüğü düşmanlığın temelinde de bu fark yatıyordu. Öyle bir loncanın büyümesine izin verirlerse gelecekte hiçbir loncanın yaşayacak yeri kalmayacaktı! 

 

"Patron, güneye kaçıyorlar!"

 

"Ne pahasına olursa olsun hepsini öldürmeliyiz! Hırsız taburunu gönderip ana ordu gidene kadar yollarını kesin!" Çılgın Kılıç sert bir tonla emretti. Nie Yan'ın grubu 3.000 oyuncuyu öldürmek için bütün Gelişmiş Büyülerini kullanmış olmalıydı. Yani şu anda en zayıf hallerindelerdi. Saldırmak için bundan daha uygun bir zaman bulunamazdı!

 

Kana Susamış Kılıçların kendilerine ait bir Hırsız birliği vardı. Niuren Birliğinin Yüz Hırsızının başarılarından sonra, onları örnek alarak kurulmuştu. Taklit olan bu birlik, doğal olarak Yüz Hırsızın eline su dökemezdi. Ancak kalitedeki eksikliklerini 500'ü bulan sayılarıyla rahatça tamamlıyorlardı. Ayrıca loncanın özenle seçtiği bu oyuncular, kendilerine sunulan bineklerin sayesinde çok geniş bir operasyon alanına sahiplerdi. Kalabalık halde harekete geçtiklerinde görevlerinde başarılı olma ihtimalleri yüksekti.

 

Çılgın Kılıç bunun bilincinde Nie Yan'ın peşine çok sayıda Hırsız takmıştı. Üstelik yakın haritalarda kasılmakta olan Kana Susamış Kılıçlar oyuncularına da kovalamacaya katılma emri vermişti.

 

Şan Şehri onların bölgesiydi. Niuren Birliğinin istediğini yapmasına nasıl izin verebilirlerdi.

 

Çılgın Kılıç genel durumu lonca karargahından yönetiyor, dört bir yandan oyuncuları Nie Yan'ın grubunun üzerine salıyordu.

 

Oyuncuların sayısı arttıkça Nie Yan'ın hareket alanı daralıyordu. Kapanan yollardan düşmanlarını öldürerek geçmeleri de zordu.

 

Nie Yan'ın grubu güneye doğru ilerleyişini sürdürüyordu. Önlerine geniş bir açık alan çıkmıştı. Rüzgarda savrulan çayırlar, dalgalanan deniz suyunu andırıyordu. Ara sıra Seviye 40 Kara Boğalarla karşılaşıyorlardı.

 

Derken uzaklarda Kana Susamış Kılıçlardan bir kalabalık belirdi. Savaşçılar ve Şövalyeler önde, Büyücüler ve Rahipler arkadaydı. Nie Yan'ın grubunu kuşatırlarken son derece hızlı hareket etmişlerdi.

 

"Atlarınızı gönderin! Düşmanla savaşacağız!" Nie Yan emrini verip Şahinci Atını gönderdi ve Gölge Valsi ile ortadan kayboldu.

 

Gruptakiler birer birer attan indiler.

 

Güneş ve Tek Vuruş Yemini kamuflaja girdi. Gölgeler içinde hareket eden bir Hırsız en ölümcül haline bürünmüş demekti! Savaşların en beklenmedik unsurları onlardı!

 

"Sizi şerefsizler. Kaç kişi gelirseniz gelin, sonunuz aynı olacak!" Ölümsüz Hergele düşmanın sayısı karşısında sinirlenmişti. Gelişmiş Büyüsünü kullanmıştı. Bu yüzden elindeki diğer büyülere yönelmeliydi.

 

Kavurucu Alev Patlaması!

 

Bir ateş topu, savaş meydanından meteor gibi geçti. Düşman Dövüşçülerden birinin göğsünde patlayan ateş topu, hedefini anında öldürdü.

 

Ölümsüz Hergele Alev Dansçısı Seti giyiyordu. Daha ilk saldırısında Kana Susamış Kılıçlar oyuncularını derinden sarsmıştı.

 

Göz açıp kapayıncaya dek İzmarit, Kılıç Parıltısı, Yalnız Gölge gibi ön saf oyuncuları, Kana Susamış Kılıçlardan 60 Dövüşçü ile temasa geçmişti. İki tarafın Rahipleri bütün dikkatlerini şifaya vermişti.

 

Kılıç Parıltısı savaş naraları eşliğinde üç Dövüşçüyü Kalkan Darbesi ile geri savurdu.

 

Dövüşçüler Kılıç Parıltısına rakip olamazlardı!

 

Yalnız Gölge de tek başına birden çok düşmana karşı koyuyordu. Vücudunda patlayan büyüler ancak 20-30 hasar verebiliyorlardı. Kutsal ışıkla yıkanırken can çubuğu bir inip, bir çıkıyordu. Lakin hiçbir zaman ölüme yaklaşmıyordu.

 

Kana Susamış Kılıçlar grubunda 30'dan fazla Rahip vardı. Gereken şifayı sağlayan bu Rahipler sayesinde onların tarafında çok az sayıda kayıp veriliyordu.

 

Ancak o sırada Rahiplerden birinin yanında bir gölge belirdi. Elbette bu gölge Nie Yan'dı. Rahipler onun buraya kadar nasıl geldiğini anlamamışlardı.

 

Nie Yan Zenard'ın Kılıcını savurup bir Rahibin canını aldı. Ardından zaman kaybetmeden ikinci Rahibe geçip onu da tek hamlede öldürdü.

 

Korkunç hasar çıktısı sayesinde Rahipleri ekin biçer gibi biçiyordu.

 

Arka saflarda ortaya çıkmasıyla düşmanlarını kaosa sürüklemişti. Rahipler fareler gibi dört bir yana kaçışıyorlardı. Kendi canları büyük bir tehdit altındayken ön safları iyileştirmeye nasıl odaklanabilirlerdi?

 

Kaçıştıkları sırada Güneş de ortaya çıktı. Boğucu Vuruş ile bir Rahibi sersemletip Hain Bıçak ve Bağırsak Dökücüyle Rahibin işini bitirdi. Hasarı Nie Yan'ınki kadar yüksek olmasa da, saldırıları hızlı ve etkiliydi.

 

Bir, iki, üç... Güneş hayalet gibiydi. Her öldürdüğü düşmandan sonra ortadan kaybolup sıradaki hedefinin yanında beliriyordu. Güneşi izlerken Nie Yan şok oldu. Zira hareket biçimi Gölge Dansçısının özünü kavramaya yakın olduğunu gösteriyordu.

 

Nie Yan'ın Gölge Dansçısının gizemini, ancak yeniden doğduktan sonra çözebilmişti. Gölge Dansçısı tekniklerini yalnızca bir defa göstermiş olmasına rağmen, Güneş teknikleri kavramaya başlamıştı. Dahi Hırsız sonunda eski başarısını yakalama yolunda ilk adımı atmıştı.

 

Bu sırada Tek Vuruş Yemini de boş durmamış, üç Rahip de o öldürmüştü. Kıvrak vücudunu saran deri zırhı içinde savaş meydanında dans ediyordu. Önceki zaman diliminde onu zirveye taşıyan tekniklerinden kırıntılar sergiliyordu. Oyundaki sayısız Hırsızın sevgilisi olması sadece güzelliğinden değil, aynı zamanda eşsiz yeteneklerindendi. O zamanlar Hırsızlar arasındaki popülaritesi Güneşten yüksekti. Basit bir gülümsemesi dahi insanları ateşe salardı.

 

Üçü birden keskin hançerler gibi düşmanın savunmasını delip arka saflardaki Rahiplere kan kusturuyordu.

 

Aslında ön safların durumu da onlardan farklı sayılmazdı. Gereken iyileştirmeden mahrum kaldıkları için Kana Susamış Kılıçların Savaşçıları birer birer ölüyorlardı.

 

Tang Yao özellikle dikkat çekiyordu. Mitralyöz gibi büyü ateşliyor, Savaşçıları büyük bir hızla temizliyordu.

 

Ön saflar dağıldığında İzmarit, Kılıç Parıltısı, Yalnız Gölge ve diğerleri hücuma geçip Büyücülerin arasına daldılar.

 

Kana Susamış Kılıçlar tarafı bozguna uğramıştı. Hiçbir şekilde direnç gösteremiyorlardı.

 

İzmarit Hortum Kesişiyle altı Büyücüyü birden temizledi. Kılıcını kaldırıp ileri atıldığında bir Esrarlı Büyücünün daha canını aldı. Düşmanları sıradan oyunculardı. Tepki süreleri ve savaş sezgileri yetersiz kalıyordu. Zaten çoğunluğu büyü yapacak şansı bulamadan öldürülüyordu.

 

Niuren Birliği Savaşçılarının geçtiği yerde düşman kalmıyordu. Çok geçmeden Nie Yan, Güneş ve Tek Vuruş Yemininin bulunduğu yere kadar gelmişlerdi.

 

Nie Yan'ın grubunun amansız saldırıları sonucu 300 kişilik Kana Susamış Kılıçlar grubunun %80'i, birkaç dakika içinde temizlenmişti. Sağ kalanlar ise çoktan kaçmıştı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr