Nie Yan çarmıha asılı olan NPCnin yanına gidip adamı inceledi. Sıradan insanlara göre çok daha uzun ve yapılıydı. Bronz gibi parlayan sağlıklı bir ten rengine sahipti. Vücudunun alt tarafı paçavraya dönmüş bir pantolonlar örtülüyken, üst tarafı çıplaktı. Çaresiz görünümüne rağmen yırtıcı bir hayvan gibi güçle doluydu.

Bu ayırt edici özellikler yalnızca Barbarlarda bulunurdu!

Barbarlar insan ırkı içinde muazzam bir fizik gücüyle ödüllendirilmiş bir gruptu. Yakın dövüşte ustalardı. Hatta yabani yaratıklarla güreşe tutuşarak tekniklerini geliştirme gibi ilginç yöntemlere sahiplerdi. Savaş onların kanında vardı.

Bu özellikleriyle ünlenmişlerdi. Nüfusları hiçbir zaman 2.000 kişiyi geçmemiş olsa da, içlerinden nice Cengaver çıkmış, bunlardan bazıları Savaş Tanrısı Kelo gibi efsanelere dönüşmüştü.

Nie Yan Barbardan 30 metre uzaktaydı. Belli ki adam uzun süredir bu çarmıhta asılıydı. Saçları omuzlarının altına inip yüzünü kapatmıştı. Yüzü saçlarından ötürü görünmüyordu.

Nie Yan önceki hayatında birkaç Barbarla karşılaşmıştı. Her biri de savaşlarda önemli görevler üstlenmiş bu NPCler, sayısız karanlık yaratık öldürerek güçleriyle insanların saygılarını kazanmışlardı. Başarıları Hilton Kalesinde övgülerle anlatılırdı.

Karşısındaki Barbar ise elleri ve ayaklarından öyle sıkı çivilenmişti ki, yerinden kıpırdaması imkansızdı. Bu da yetmezmiş gibi kolları ve bacakları zincirlerle bağlanmıştı.

Barbarın bu durumdan kendini kurtarma ihtimali yoktu.

Başka birinin varlığını sezen Barbar başını kaldırıp Nie Yan'a baktı. Kara gözleri hayat doluydu.

Nie Yan Üstün Sezi ile Barbarı inceledi.

Ağzı açık kalmıştı. Genelde Seviye 300 üzeri NPCler Karsi gibi efsanevi kişiler olurlardı. Ancak Karsi bile karşısındaki bu adamın seviye olarak altında olmalıydı!

"Genç adam, burada ne arıyorsun?" Barbar Kelowitz konuşmayı başlatan taraf oldu. Derinden gelen sesi, insana huzur veriyordu.

Nie Yan masumca cevap verdi. "Yalnızca keşfe çıkmıştım." Barbar Kelowitz'in keskin kılıçlara benzeyen yoğun bakışları onu sarsmamıştı.

Çarmıha gerilmişken bile Barbar Kelowitz'in kudreti eşsizdi.

Kelowitz gülümsedi. "Genç adam, karşımda bir bebek gibisin, ama iraden pek kuvvetli." Başını çevirip etrafını saran lavlara baktı. "Bu lanet yerde neredeyse 1000 yıldır tutsak haldeyim."    

Nie Yan'ın gözleri parladı. Görevi tetiklemek üzereydi!

"Yardım lazım mı?"

Barbar Kelowitz Nie Yan'ı süzdü. Ardından nazikçe gülümseyerek başını salladı. "Genç adam, çok güçsüzsün. Beni serbest bırakman imkansız. Zenard'ın Kılıcını çekip beni bu bağlardan kurtarmak için Kutsal Ruh Kalbi gerek."

Nie Yan sarsılmıştı. Önceki hayatında bir oyuncu şu an bulunduğu yere gelip Kelowitz'den aynı cümleleri duymuş olmalıydı. Sonraları Zenard'ın Kılıcıyla ilgili söylentiler dış dünyaya yayılmıştı.

Ancak bu söylentiler resmi sayfada hiçbir zaman doğrulanmamıştı.

Bu görev muhtemelen yüksek bir seviye gereksinimi istemesinin yanında Atlanta Kıtasının saklı sırlarından biriyle alakalıydı. Bu yüzden hiçbir oyuncu görevi tetikleyememişti. Dolayısıyla resmi sayfada söylentileri doğrulayan bir şey yayınlanmamıştı!

"Kutsal Ruh Kalbini elde etmek için ne yapmalıyım?" Önceki hayatında Kutsal Ruh Kalbi bir efsaneydi. Sahip olanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu.

"Şövalyeler dürüst kişiliklere sahip olduklarından Kutsal Ruh Kalbini elde etmeye yakınlardır. Diğer sınıflar için bu imkansız olmasa da, göklere çıkmak kadar zordur." Nie Yan'ın kararlı ifadesini gören Kelowitz sırıttı. "Neden bilmiyorum, belki burada uzun süre kaldığımdan kafayı yemek üzereyimdir, ama içimden bir ses senin bunu başarabileceğini söylüyor. Genç adam, Zenard'ın Kılıcını çekip bu lanetli zincirleri kesmeye gönüllü müsün?"

Nie Yan fazla düşünmeden onayladı. Ceza pek de ciddi değildi. Görevi kabul etmesine engel olamazdı. Lakin Zenard'ın Kılıcıyla ilgili hala şüpheleri vardı. Gerçekten kılıcı alabilir miydi?

Tekrar tekrar ölecek olsa bile kılıcı aldığı sürece her şeye razıydı! Efsanelere konu olan bir hazineden vazgeçmek kolay mıydı?

Neden bu kutsamayı aldım? Ne işe yarayacak? Nie Yan düşünceliydi. Heykelin elinin üzerinde süzülen Zenard'ın Kılıcına baktı. Bu tanrısal silah yaklaşık 1000 yıldır mühürlüydü. Zaman ve mekanı aşan gizemli bir güce sahipti. Kötülüğün gücünü bastırır... Yoksa Zenard'ın Kılıcından mı bahsediyor?

"Peki Kutsal Ruh Kalbini nasıl elde edeceğim?" Nie Yan heyecanla sordu. Kutsal Ruh Kalbi görevin en önemli kısmıydı.

"Merak etme." Kelowitz güldü. Garip sözler okurken Nie Yan'ın etrafı bir ışık perdesiyle sarıldı. "Bir zamanlar tanrının kutsamasını almıştım. Böylece büyü yapabilen tek Barbar olmuştum. Büyümle seni kutsadım. Kutsal Ruh Kalbini elde edip edemeyeceğin artık sana kalmış."

Nie Yan statülerine baktığında yeni bir beceri keşfetti.

Kutsal Ruh Kalbi, habis yaratıkları arındırarak elde ediliyor olmalıydı. Kaç yaratık arındırması gerektiği konusunda Nie Yan'ın hiçbir fikri yoktu. Ancak sayının düşük olmadığına emindi. Yoksa önceki hayatın Kutsal Ruh Kalbini elde edenlerin sayısı o kadar düşük olmazdı.

"Kelowitz bey, kutsamanız için teşekkür ederim." Anlaşılan geri gelip bu barbarı kurtarması biraz zaman alacaktı.

Kutsamayı verdikten sonra Barbar Kelowitz nefes nefese kalmıştı. "Lütfen sana verdiğim görevi unutma. Burada çıkmak istiyorsan kalan gücümle sana bir ışınlanma portalı açabilirim."

"Bir saniye lütfen, Kelowitz Bey. Zenard'ın Kılıcını almam mümkün mü?" Nie Yan'ın bakışları yukarıda süzülen kılıca kaydı.

"Gidip Zenard'ın Kılıcını al."

Sıradan biri o yüksekliğe çıkamazdı. Nie Yan'ın tahminine göre önceki zaman diliminde kılıcı alan kişi, ilk gelişinde kılıca ulaşamamıştı. Bu yüzden şehre dönüp, kılıcı almak için bir yol bulduktan sonra geri gelmiş olmalıydı. Havalanma Yüzüğü gibi bir eşya ile dönüp Zenard'ın Kılıcına ulaşmış olabilirdi.

"Hemen alıp geliyorum." Barbar Kelowitz isteğini kabul ettiğinde heyecanla yerinden fırladı.

"Zenard'ın Kılıcı, sahibinin ölümüyle birlikte mühürlendi. Şu anki gücü, bir zamanlar sahip olduğunun küçük bir kırıntısı bile olamaz."

Nie Yan'ın tecrübelerine göre bunun gibi efsanevi ekipmanlar mühürlü olduklarında bile güç bakımından rakipsizlerdi.

Barbar Kelowitz'in kötülüğü bastırma kutsaması vermesinin sebebi, Nie Yan'ın Zenard'ın Kılıcını kullanmasına yardımcı olmaktı.

Neticede Hırsızlar yalnızca hançer kullanmıyor, aynı zamanda kısa kılıçlar da kullanabiliyorlardı.

Nie Yan'ın sabrı tükenmişti. Palet Yüzüğüne baktı. Bekleme süresi dolmuştu.

Barbar Kelowitze son bir defa bakıp heykele yaklaştı. Sıçrayabildiği kadar yükseğe sıçrayıp yüzüğü etkinleştirdi ve heykele yapıştı. Birkaç dakika sonra heykelin göğsüne kadar tırmanmıştı. İpek Eğirici Yüzüğünden fırlattığı ağ ile havada 15 metre kadar süzülüp kol bölgesine geçti. Kola sıkıca tutunup ele doğru ilerlemeye başladı.

Çok geçmeden ele ulamıştı. El ayasının düz bir bölgesinde durup önünde süzülen Zenard'ın Kılıcına baktı. Kılıç siyah alevlerle sarılmıştı.

Uzunluğu yaklaşık bir metre, rengi ise etrafını saran alevler gibi siyahtı.

Kabzasına canlı gibi görünen bir yılan işlenmişti. Yılan her an saldırıya geçecekmiş gibi duruyordu. Çeliği siyah kristal gibi saf ve saydamdı. Jiletten daha keskin kenarlarından birer diken çıkmıştı. Uğursuz bir aura yayan kılıcın parıltısı kan çağrışımı yapıyordu.

Açıklama tam da Nie Yan'ın tahmin ettiği gibiydi. Zenard'ın Kılıcını almak isteyenler öncelikle Barbar Kelowitz'in kutsamasını almalıydı!

Nie Yan yaklaşıp kılıcın kabzasından tuttu. Güçlü bir enerji koluna ve oradan da vücuduna girip ürpermesine sebep oldu. Fakat hemen sonrasında vücudundan parlak bir ışık yayıldı. İçini ısıtan kutsal bir enerji vücuduna işleyip karanlık enerjiyi geri püskürttü.