Bölüm 292: Katliam Kılıcı

avatar
3910 70

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 292: Katliam Kılıcı


 

Zenard'ın Kılıcının etrafındaki alevler kabarmaya, Nie Yan'ın elini yakmaya başlamıştı. O sırada zihninde bir ses yankılandı. Ancak sese odaklandığında artık duyulmadığını gördü.

 

Efsanevi silahların çoğunluğu eskiden yaşamış kişilerin miraslarını temsil ederlerdi. İçlerinde kendi ruhlarını oluşturabilenler dahi mevcuttu.

 

Nie Yan bu durumu garipsemedi.

 

Zenard'ın Kılıcı da Karanlık Çağlarda yaşayan asıl sahibinin anılarını taşıyor olabilirdi.

 

Nie Yan özelliklerini incelemek adına kılıca yakından bakacakken kulaklarını tırmalayan çığlıklar duydu. Sayısız kötü ruh üzerine gelirken gözleri karardı. Soğuk ve uğursuz bir enerji vücuduna girip içeriden Nie Yan'ı yutmaya çalışıyordu. Nie Yan paniğe kapılmıştı. Lakin bunların illüzyon olduğunu çabucak anlamıştı. Milyonlarca katledilen canın öfkesi illüzyonla vücut bulmuştu. Zihni kuvvetli olduğu sürece bunlardan etkilenmezdi.

 

Derin bir nefes alıp etrafına bakındı. Ruhlar bir süre daha etrafta dolaştıktan sonra Nie Yan'a bir şey yapamayacaklarını anlayıp havada kayboldular.

 

Nie Yan Zenard'ın Kılıcının sert kabzasını tutarken kılıçtan uğultular geliyordu. Kendisini tutan ellerden serbest kalma çabaları başarısız olduğunda kılıç sakinleşti.

 

Nie Yan kılıcın onun tarzına göre biraz kaba olduğunu düşünüyordu. Ancak aklından bu düşünceler geçtiği anda kılıcın boyu küçülüverdi. Etrafındaki alevler ise hala capcanlıydı.

 

Oluğu boyunca kazınan harfler kılıcın gücünü mühürlemişti. Mühürleri ve kılıcı saran aşındırıcı havayı kaldırabilmek için öncelikle Kutsal Ruh Kalbini elde etmeliydi.

 

Mühürleri kaldırana kadar Barbar Kelowitz'in Kutsaması habis enerjiyi bastırmaya yeterdi. Elindeki Zenard'ın Kılıcına bakarken Nie Yan'ın aklından şunlar geçiyordu. "Sonunda kendime ait tanrısal bir silahım oldu."

 

Sırada kılıcın özelliklerini incelemek vardı.

 

Mühürlenmiş Zenard'ın Kılıcı (Tanrısal Efsanevi)

Ölülerin Kabus Laneti: Oyuncunun statülerini %50 düşürür. (Barbar Kelowitz'in Kutsaması ile etki yarı yarıya düştü.)

Tanım: Kalender tarafından dövülen ve Ejderha Kral Zenard tarafından kara büyüyle kaplanan tanrısal silah. Zenard'ın Kılıcı içindeki habis enerjiyi kontrol altına alamamak, geri tepme ile sonuçlanır. Savaş Tanrısı Kelo kılıcın üzerine altı İlahi Mühür yerleştirdi.

Özellikler: Saldırı 630-636, Kritik +30, %10 şansla %500 Kritik Hasar vurma, Seviye İhmali +12, Zırh İhmali

Cehennem İnfazı: Canı %20'nin altına düşmüş düşmanları tek hamlede infaz etme ihtimali. Başarı, düşman ile seviye farkı ve savunmaya bağlıdır. Enerji Tüketimi:100                                                                                Bekleme Süresi 5 saniye

Fesih: Düşmanı 5 çeşit Lanetle vurur: Yorgunluk, Sakatlık, Hastalık, Korku ve Aşındırma                              Süre: 3 dakika                                                                                                                                                            Bekleme Süresi: 1 saat

Kısıtlama: Yok

-Usta: Kalender

 

Savaş Tanrısı Kelo'nun altı İlahi Mührüyle bastırılmış olmasına rağmen Zenard'ın Kılıcının gücü hayranlık uyandırıcıydı. Saldırı gücü bakımından Seviye 50 Kara Altın silahlardan üstündü. Diğer özellikleri de hafife alınmaması gereken şeylerdi. Özellikle de Cehennem İnfazı ve Fesih becerileri.

 

Ölülerin Kabus Laneti herhangi bir oyuncunun kaldırabileceği bir lanet değildi. Barbar Kelowitz'in Kutsaması bile lanetin gücünün yarısını kırabilmişti. Buna rağmen telafisi zor olan %25'lik statü kaybı geçerli kalmıştı. Bu durum saldırı gücünü artırmak için canından ve savunmasından feragat etmeye benziyordu.

 

Neyse ki Karanlığın Bakışı statülerini muazzam miktarda artırmıştı. Bu yüzden %25'lik kayıp kabul edilebilirdi. Eskisi kadar dayanıklı olamayacaktı, ama saldırı gücünün artması sayesinde rakiplerini daha hızlı indirebilecekti.

 

Kaldırdığı her mühürde Zenard'ın Kılıcının gücü artacak, asıl hali olan tanrısal silaha bir adım daha yaklaşacaktı!

 

Fakat Tanrısal Efsanevi de neyin nesiydi?

 

Nie Yan hemen oyunun sitesine gidip kısa bir araştırmayla sonuca ulaştı. Karşısındaki sayfada yazdığına göre Tanrısal Efsanevi, Efsanevi kademesinde bir alt kategoriydi. Efsanevi eşyalar birkaç çeşitti. En yaygın olanlar düz Efsanevi olanlardı. Nie Yan'ın ulaşmayı düşündüğü Sulgata'nın Gölgesi bu kategoriye dahildi. Onlardan biraz daha nadir olanlar Gaddare Seti gibi Efsanevi Setlerdi. Düz Efsanevilere kıyasla, set halindekilerin özellikleri daha iyiydi. Son olarak hepsinin üzerinde yer alan Tanrısal Efsanevi eşyalar vardı. Bunların bazılarını Efsanevi Demirciler yapmıştı ve üzerlerinde ustalarının isimleri damgalıydı. Atlanta kıtası, tarihi boyunca bu kalitede eşyalar üretebilecek yalnızca birkaç Demirci görmüştü: Kalender, Bloem, Hilda, Klump ve Talmaks. Bu Demirciler Elfler, İnsanlar, Cüceler ve Ejderhalar içinden çıkmıştı. Ürettikleri Tanrısal Efsanevi eşyalar tarih boyunca pek çok güçlü kişi tarafından kullanılıp elden ele aktarılarak bugünlere geldi. Zenard'ın Kılıcı bu eşyalardan biriydi.

 

Nie Yan'ın hatırladığına göre Zenard'ın Kılıcının ünlenmesinin sebebi Ejderha Kral Zenard tarafından kullanılmış olmasıydı. Daha şimdiden kılıcın üzerindeki son mührü kaldırdığında erişeceği müthiş gücü hayal ediyordu. Ancak şimdi bile buna rakip olabilecek bir silah bulunması imkansızdı.

 

Nie Yan kılıcı birinci silah yuvasına kuşanıp Keskin Kenarı ikinci silah yuvasına geçirdi. Kılıcın boyutları ciddi ölçüde küçülmüştü. Hemen hemen bir hançer boyutlarına kadar küçüldüğünden fazla dikkat çekmiyordu.

 

Önceki hayatı da dahil olmak üzere ilk defa kısa kılıç kullanıyordu.

 

Savaş odaklı Hırsızlar, yüksek saldırı güçleri ve menzillerinden ötürü kısa kılıçları tercih ederlerken, gizlilik odaklı Hırsızların tercihleri hançerlerden yana olurdu. Nie Yan gizlilik odaklıydı. Fakat Zenard'ın Kılıcı gibi bir silahı varken kullanmamak ayıp olurdu.

 

Nie Yan elinde Zenard'ın Kılıcıyla heykelden aşağı atlayıp çakılmadan önce Tüy Düşüşü Mücevherini etkinleştirdi.

 

Yere hafif bir iniş yaptıktan sonra bir şekilde Savaş Tanrısı Kelo'yu anımsatan Barbar Kelowitz'in yanına döndü. Acaba aralarında bir bağlantı var mıydı? Neticede isimleri bile benziyordu.

 

"Zenard'ın Kılıcını almışsın. Umarım iyi kullanırsın. Unutma, bir silah ne kadar güçlü olursa olsun yalnızca bir alettir. Aletin kendisi iyi veya kötü olamaz. Hangi amaca hizmet edeceğini kullanıcısı belirler." Barbar Kelowitz Nie Yan'ın ellerindeki silaha bakıp devam etti. "Umarım katliam kılıcını arındırabilirsin."

 

Nie Yan Barbar Kelowitz'e döndü. "Efendim, kendinizi tanıttığınız andan beri aklımda olan bir soru var. Sakıncası yoksa sorabilir miyim?"

 

Kelowitz gülümseyerek yanıtladı. "Tabii." Zincirlerle bağlanmış ve çarmıha gerilmiş olmasına rağmen son derece sakindi. Onun yerinde bir başkası olsa şimdiye aklını kaçırırdı.

 

"Savaş Tanrısı Kelo, o sizsiniz, değil mi?" Kuvvetle muhtemel Kelowitz’in dünyaca bilinen adı Savaş Tanrısı Kelo idi. 1000 yıl tutsak edilip de ölmeyen biri zaten tanrı değilse de ona yakın bir şey olmalıydı.

 

"Savaş Tanrısı alelade bir unvan. Belirli bir seviyeye ulaştığında toplum bir tanrıymışsın gibi sana tapmaya başlar."

 

Bu sözleri duyduğunda Nie Yan şüphelerini doğruladı. Kelowitz üstü kapalı olarak Savaş Tanrısı Kelo olduğunu itiraf etmişti!

 

"Zenard beni yakaladı, ama Kutsiyetimi yok etme, dolayısıyla da beni öldürme ihtimali yoktu. O yüzden beni burada tutsak etti. Ne kadar zaman geçtiğini soracak olursan, sanırım bin yıldan fazladır buradayım."

 

"Kutsiyet mi?" Nie Yan şaşırdı. Bu kelimeyi ilk defa duyuyordu. Gerçi, İnanç içindeki tanrısal varlıkların sayısı az olduğundan ilk defa duyması normaldi.

 

"Kutsiyet Tanrının bahşettiği bir hediye. Kaç defa öldüğün fark etmeksizin yeniden dirilirsin."

 

Nie Yan güldü. Bu tanıma göre bütün oyuncular Kutsiyete sahip değil miydi? Elbette NPC ve oyuncuları bağlayan kurallar farklıydı.

 

Barbar Kelowitz Savaş Tanrısı Kelo çıkmıştı. Böylece her şey anlam kazanıyordu. Karanlık Çağda verdikleri savaşta Zenard'a yenildiği için burada tutsak edilmişti.

 

Nie Yan'ın aklına yatmayan tek kısım Savaş Tanrısı Kelo'nun neden ölmediğiydi. O hayattayken ondan çok daha güçlü olan Ejderha Kral Zenard neden zamana yenik düşüp bu dünyadan göçmüştü.

 

Sorusu gizemini sonsuza kadar koruyacaktı. Ancak Nie Yan, faydasına olmayan cevaplar peşinde koşmak yerine soruyu aklından silmeyi tercih etti.

 

Barbar Kelowitz elini hafifçe sallayarak bir büyü çemberi oluşturdu. Yerden üç metre yükseklikte bir portal belirmişti. Portal Nie Yan'ı dış dünyaya gönderecekti.

 

"Bu portalla insan şehirlerinden birine ışınlanacaksın. Kutsal Ruh Kalbini elde ettiğinde geri gel. Acele et, burada daha fazla oyalanma. Her 7 günde içinde bulunduğumuz volkan patlar ve aşağıdaki lavlar püskürür. Diğer patlamaya birkaç saat kaldı. Genç adam, sana iyi yolculuklar dilerim!"

 

İnanılmaz bir şekilde Zenard'ın Kılıcını elde etmesinden sonra buradan alacağı başka bir şey olmadığını anlayan Nie Yan, Barbar Kelowitz'e veda edip portala adım attı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44330 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr